“Tarihçi Lee, sıradan bir Nazi olan Griesinger’in yaşamını araştırırken Tarashcha’daki toplu katliam sırasında onun da orada olduğunu ve kendi ailesine yapılanların faili olabileceğini öğrenmiş. Beni çalışmada en çok etkileyen de bu ayrıntı oldu.”
29 Aralık 2022 21:00
“Okuyacaklarınız sadece sıradan bir Nazi’nin hikâyesi değil. Aynı zamanda, dolambaçlı yollar, hayal kırıklıkları ve aydınlanma anlarıyla dolu tarihî bir keşfin de hikâyesidir.”
(s. 34)
SS Subayının Koltuğu – Bir Nazinin Gizli Yaşamı, 2022 yılının sonuna doğru İletişim Yayınları Faşizm İncelemeleri dizisi kapsamında yayımlandı. Kitabın 2020 yılında basılmasının ardından bu kadar kısa sürede Türkçeye çevrilmesi okuyucular için büyük şans. Açıkçası henüz kitabı okumadan iyi bir çalışmayla karşılaşacağımı düşünmüştüm. Bunun iki nedeni var; Birincisi, Faşizm İncelemeleri dizisinden çıkan çalışmaların büyük çoğunluğu bizleri üzmedi. Başta Sebastian Haffner’in Bir Almanın Hikâyesi olmak üzere Norman Ohler’in Harro ve Libertas’ı ya da Ernst Fraenkel’in İkili Devlet’i birer dönem anlatısı olarak son derece önemli çalışmalardı. Yine başka bir başyapıt olan Tanıl Bora’nın çevirisiyle okuduğumuz V. Klemperer’in LTI-Nasyonal Sosyalizmin Dili de bu seriye eklenebilir.
İkinci neden ise üzerinde çokça düşündüğüm iktidarın rıza üretimi meselesiydi. Yani nasıl oluyor da ceberrut, baskıcı, kötü şöhret sahibi iktidarlar kitlelerce kabul görüyor, destekleniyordu? Faşizmin sıradan insanların dünyasında nasıl bir karşılığı vardı? Sıradan Naziler nasıl insanlardı? Yanılmadım. Daniel Lee kitabında bu sorulara açık yanıtlar vermesinin yanı sıra bundan fazlasını da yapıyordu. Böylece diyebilirim ki, kitap yalnızca 2022’de değil, son zamanlarda okuduğum en iyi çalışmalardan biriydi.
Her şey bir koltukla başladı
Lee kitabında düşük rütbeli Nazi subayı Robert Griesinger’in hayat hikâyesini anlatıyor. Griesinger’in Lee’nin hayatına girmesi ise beklenmedik bir şekilde, yani bir koltuk sayesinde gerçekleşmiş. Doktora sonrası araştırmacısı iken Floransa’da verdiği bir akşam yemeği partisine katılan Veronika’nın, Lee’ye annesinin başına gelenleri anlatması ve Lee’nin konuyu merak etmesi sayesinde kitabı okuyoruz da denebilir. Veronika’nın annesi Jana (gerçek adı değil) Amsterdam’da döşemesini değiştirmek için öğrencilik yıllarından yadigâr koltuğunu tamirciye götürmese, döşemeci “ne Naziler ne de aileleri için çalışmıyoruz” demese ve daha da önemlisi döşemeci koltuğun minderine dikilmiş Nazi döneminden kalma belgeleri bulmasa, Griesinger tüm diğer düşük rütbeli Nazi subayları gibi bilinmez kalacaktı. Ve elbette Lee’nin çalışkanlığını ve azmini de eklemek gerekir.
Soldan sağa: Kitabın yazarı tarihçi Daniel Lee, Prag’taki bir eskicide bulunan, Robert Griesinger'in belgelerinin saklandığı koltuk, 1939'da Nazi subayı üniformasıyla Robert Griesinger.
Lee beş yıl boyunca Prag, Berlin, Stuttgart, Zürih, New Orleans ve Griesinger’in çalışıp okumuş olduğu pek çok Alman kasabasında araştırma yapmış. Önce koltuğun peşine düşüp Prag’a gitmiş. Yüzlerce arşiv belgesi taramış. Lee araştırmasını yürütürken Griesinger’in hayatta olan iki kızı Jutta ve Barbara ile de görüşmüş. Aslında Lee, Nazi Almanyası’ndaki hayatın gündelik işleyişine ışık tutarken, bir yandan da çocukluklarında ölen ve yokluğuyla hayatlarının geri kalanına gölge düşüren babaları için bilgi kaynağı halinez gelmiş. Onlardan edindiği belgelerde umulmadık bir şekilde Griesinger’in New Orleans’taki atalarının bilgisine ulaşmış. Siyahları avlamanın, dövmenin ve hatta öldürmenin kabul edilebilir olduğu bir çevrede büyüyen pamuk tüccarı atalarının bilgisinin Griesinger’in ırkçı tutum ve eylemler karşısında rahatlığını anlayabilmek için önemli bir veri olduğunu düşünmüş. Gelecekte SS subayı olacak Robert’e atalarından nelerin miras kaldığını keşfetmek istemiş.
Kimsiniz siz Robert Griesinger?
Württemberg Polis Departmanı IIIc bölümünde çalışan beş avukattan biri; uzun süren nişanlılığın ardından Hamburglu sevgilisi Gisela Nottebohm’la evlenen eş; Jutta ve Barbara’nın babası, kendisinden kalan fotoğrafların hepsinde açık renkli bir takım elbise giyen; yani sivil kıyafetler, arkaya taranmış saçları, güçlü ve karakteristik yüzüyle yakışıklı bir adam. Zengin bir aileden gelen, hukuk eğitimi sonrası yükselme hırsıyla dolu, ırkçı ideolojiyi benimsemiş 161.860 numaralı SS üyesi. Üyeliğiyle hızla yükselen kariyer ve Prag’da üst düzey bürokrat.
Robert Griesinger'in belgelerini sakladığı koltuktan çıkan ve onun Nazi geçmişini açığa vuran 1942 tarihli pasaportu.
Uzun süre masa başı görevlerde bulunmuş olsa da, savaşın şiddetini artırmasıyla beraber cepheye de gitmiş biri Griesinger. Griesinger’in hikâyesi tam da burada yazarın hikâyesiyle kesişiyor. Beni çalışmada en çok etkileyen de bu ayrıntı oldu. Lee, sıradan bir Nazi olan Griesinger’in yaşamını araştırırken Tarashcha’daki toplu katliam sırasında onun da orada olduğunu ve kendi ailesine yapılanların faili olabileceğini öğrendiği an. Griesinger kötü şöhretli siyah üniformayı giymemiş olabilir, ama onun hikâyesinde de savaş, şiddet ve soykırım var.
Lee’nin sözleriyle bitirelim:
Griesinger gibi düşük rütbeli görevlilerin Nazi rejiminde neler yaşadığına dair çok az şey biliniyor. Bu kitap Lee’nin de belirttiği üzere Nazi yönetimini mümkün kılan şeyi anlamamızı sağlıyor:
“Ünlü fanatikler ve katiller, eğer hükümeti ayakta tutan, evrak işlerini yapan, korku ve şiddet tehdidi içlerine işlemiş, rejimin potansiyel kurbanlarıyla yan yana yaşayan sayısız destekçileri olmasaydı var olamazlardı.” (s. 27-28)
Bugünden baktığımızda:
“Nazizmin dünya üzerindeki yıkıcı etkisi, üç çeyrek asır geçmesine rağmen bugün bile devam ediyor. Fakat çok azımız Hitler’in yakın çevresindeki bir avuç Nazi dışındakilerin isimlerini biliyoruz. Ya Diebitsch ve Griesinger gibi şimdiye kadar filmlerin, belgesellerin ve hatta tarih kitaplarının dikkatinden kaçan adamlar ne olacak? Bu düşük rütbeli Naziler sadece tarihçilerin gözünden kaçmadılar. Aynı zamanda, yaşayan yakınlarının anılarından ya silindiler ya da bilerek gizlendiler. Rejimin önemsiz karakterlerinden bazılarının tecrübelerini ve hislerini tanımlayıp anlamak meşakkatli bir iş olsa da, gamalı haç altında uyum ve rıza içerisinde yaşamanın ne olduğuna dair bize gösterecekleri açısından önemlidir. Geçmişten gelen kaybolmuş sesleri duymak, sorumluluk, suç ve manipülasyon kavramlarıyla ilgili yeni sorular sormamızı sağlar.” (s. 25-26)
•
ÖNERİLER:
Murat Sevinç her yazısının sonuna öneriler bölümü koyar. Ben de yazının sonuna hocanın kitapla ilgili nefis yazısının linkini eklemek isterim.
GİRİŞ RESMİ:
1941’de Ukranya’da korkunç katliamlar yapan SS 25. Piyade Tümeni'nde subay olan Robert Griesinger, 1939 yılında görev başındayken.