“Yoğun ve huzursuz edici bir politik analiz. Büyük harfle Devlet’in tarihsel oluşumunda ve kapitalizmde, ekonomi-dışı zorun, güvence-karşılığı-haraç 'ilkesi' ile işleyen ilişki ağlarının ehemmiyetine dikkatimizi çekiyor. Bunu, rüşeym halindeki bir kavramı besleyip büyüterek yapıyor; verimli bir tefekkür performansı… Zamanımızı anlamak ve hayretini kaybetmiş 'böyle bir şey olabilir mi!' şaşkınlığının rutininden sıyrılmak için etkili bir uyarıcı..."
22 Aralık 2022 22:30
Kitapta bu kavram esasen, 3. ve 4. anlamlar birbirine ulanarak kullanılıyor. Haraççılığı, daha sarih tarifiyle itaat karşılığında koruma sağlayan, “adaleti” veya düzeni-istikrarı temin etme karşılığında ganimet payı alan bir örgütlenmeyi anlatıyor Racket’le. Racket, bu kitapta, ekonomi-dışı zorun doğrudan ekonomiye içkin işlevini vurgulayan, ekonomi-politik bir kavramdır.
Lindemann’ın ilham kaynağı, Theodor W. Adorno. Adorno, Racket terimine Nazi iktidarını analiz ederken el atmıştı. Nitekim Aydınlanmanın Diyalektiği’nde birkaç yerde geçer bu terim. Adorno “profesyonel” Racket’lerden, “feodal” Racket’lerden, “saygın” Racket’lerden, “illegal” Racket’lerden ve “kitlesel” Racket’ten söz eder. (Türkçede Kabalcı Yayınevi’nin bastığı Nihat Ülner-Elif Öztarhan Karadoğan çevirisinde “çeteci” diye karşılandı.) Lindemann, Adorno’nun yaptığı ilk analiz hamlesini, bu kitapta geliştiriyor. Racket’i, Adorno’nun ipuçlarını verdiği üzere, basitçe çetecilikten öne, sermayenin yeniden üretimi içinde işlevsel bir mevkii olan “ganimet cemaati” oluşumlarını, oligarşik yapıları çözümlemek için kullanıyor. Bu ganimet cemaatinin “büyük” aktörlerle sınırlı kalmadığına, bilhassa, egemenlere dahil olma duygusuyla ve “onuruyla” tatmin edilen orta sınıfı da kapsadığına dikkat çekiyor.
Sınıf analizinde yapı-merkezci yaklaşımların, bu Racket dinamiğini göremediği kanısında Lindemann. “Oysa kapitalizmde de, kapitalizmden önce de, sınıf ilişkileri bunsuz anlaşılamaz” diyor. Bu eleştirisini, devletin şiddet tekelini ve bu tekelin “nizamî” yapısını tarihsel sabite olarak görmemek gerektiği hakkındaki uyarısıyla birleştiriyor. Lindemann’a göre Racket, –ki bununla bir yapıyı, bir “çete”yi değil, bir toplumsal ilişkiyi ve bir ilişki dinamiğini (çeteleşme dinamiğini) kastediyoruz– devletin, “devletselliğin” ilk –veya kök–biçimidir. Günümüzün “failed state”leri, yani “başarısız” veya “haydut” devletleri de, ona göre devletin ilk –veya kök– biçiminin reenkarnasyonudur (bu onun tabiri değil, benim yakıştırmam).
Racketlerin Politikası, Racket oluşumlarının modern zamanlardaki muhtelif örneklerini kısaca tarıyor. Amerika’da sermayenin sendikal faaliyeti mafyalarla tanzim etme tecrübesini zikrediyor mesela… Ama mesela Sovyetler Birliği’nde bir Stalin-Racket’inden söz edilebileceğini de söylüyor.
Lindemann’ın asıl üzerinde durduğu vargı, neo-liberal rejimin, kapitalizmin tümüyle Racket’leşmesi “aşamasını” temsil ettiğidir. Zira neo-liberal rejimin tahrik ettiği kurumsuzlaşma, bürokrasilerin tasfiyesi, aşırı esnekleşme, güvencesizleşme, demokratik mekanizmaların işlevsizleşmesi, siyasetin enformelleşmesi, Racket yapılarına alan açmaktan fazlasını yapıyor; Racket ilişkilerini, sermayenin ve sistemin yeniden üretiminin aslî yapılarına dönüştürüyor. Yolsuzluk, kayırma ilişkilerinin rutinleşmesi, skandalların olağanlaşması ve dolayısıyla hiçbir rezaletin aslında skandallaşamaması, bu durumun tezahürüdür. Lindemann, zamanımızın menajerlerini, CEO’larını, Racket ağlarının düğüm noktalarındaki yöneticiler gibi, Racket’in indirgeyici, basitleştirici çevirisine rıza gösterecek olursak çete reisleri gibi konumlandırıyor. Trump’ı bir “Racketeer” karikatürü olarak görüyor. Mesela offshore finans merkezleri de Racket “kurumlarıdır” onun modelinde. Ganimet payı karşılığında güvence sağlıyorlar; hukukları bundan ibaret. Silikon Vadisi mültimilyonerlerinden, PayPal patronu Peter Thiel’in “Rekabet loser’lar (ezikler, yenikler) içindir” lâfını, Racket politikasının bir alâmeti sayıyor Lindemann.
Bilye gibi dedim, Lindemann’ın kitabı için. Küçüktür, 155 sayfa – ve demir leblebidir. Yoğun ve huzursuz edici bir politik analiz. Tekrarlarsam; büyük harfle Devlet’in tarihsel oluşumunda ve kapitalizmde, ekonomi-dışı zorun, güvence-karşılığı-haraç “ilkesi” ile işleyen ilişki ağlarının ehemmiyetine dikkatimizi çekiyor. Bunu, rüşeym halindeki bir kavramı besleyip büyüterek yapıyor; verimli bir tefekkür performansı… Zamanımızı anlamak ve hayretini kaybetmiş “böyle bir şey olabilir mi!” şaşkınlığının rutininden sıyrılmak için etkili bir uyarıcıdır. Onun için, bu yılın en etkileyici kitaplarından biri.
•