İtirazımız var, umudumuz var, cesaretimiz var!
"Bu toprakların ortak sahibi olan bizler; Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Laz, Arap, Çerkez, Roman, Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Süryani, Ezidî, Sünni, Alevi, inançlı, inançsız bütün yurttaşlar rengârenk çeşitliliğimizle bu vatanın çocuklarıyız.
Kadın erkek, genç yaşlı hepimiz birlikte mutlu olmayı dileyen vicdanlı, iyi insanlarız. Hangi kesimden, hangi siyasî partiden, hangi görüşten olursak olalım inançlarımızı, dinimizi, dilimizi, kimliğimizi, kültürümüzü barış ve huzur içinde yaşamak; kendimizi, çocuklarımızı, ülkemizi daha iyi bir geleceğe birlikte hazırlamak istiyoruz.
Savaş, şiddet, terör istemiyoruz. Çocuklarımızın yabancı topraklarda savaşmasını, ölmesini, öldürmesini istemiyoruz. Düşman cephelere bölünmek, kardeşliğimizi yitirmek, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, cinsiyetçi ayrımcılık istemiyoruz.
Hangi suçla suçlandığımızı dahi bilmeden tutuklanmak, hapse atılmak,
darbeyle, terörle hiçbir ilgimiz yokken sorgusuz sualsiz işimizden olmak,
çoluk çocuğumuzla açlığa mahkûm edilmek, barış deyince terörist, mağduriyet deyince hain ilan edilmek istemiyoruz.
Hangi siyasî görüşten, hangi partiden, hangi bölgeden olursak olalım, irademize ipotek konmasını, siyasî tercihimizin hiçe sayılmasını, seçtiklerimizin susturulmasını, engellenmesini, zulme uğramasını istemiyoruz.
Doğanın hesapsız ve sınırsız bir hırsla tahrip edilmesini, memleketin kırının, bayırının, suyunun, ormanının yok edilmesini istemiyoruz. Bunca insan açlık sınırında yaşam mücadelesi verirken ülkemizin kaynaklarının ve zenginliklerinin bir avuç rant erbabına peşkeş çekilip talan edilmesini istemiyoruz.
Bu ülkeyi yönetenler!
Sizler, biz yurttaşları barış, güven, huzur içinde yaşatmak için seçildiniz. Bizleri tahriklerle kötücülleştirmeyin, kin ve nefret sözleriyle ayrıştırmayın, hakka, hukuka olan inancımızı yok etmeyin.
Bilin ki; bıçak kemiğe dayandı.
Bilin ki; bu gidişata rızamız değil, itirazımız var.
Bilin ki; barışçı, huzurlu, saygın bir ülke kurma umudumuz var.
Biz halkız, sopayı görünce dağılacak sürü değiliz, bilin ki hak, adalet, demokrasi diyerek bu ülkeyi hep birlikte ayağa kaldırma azmimiz, cesaretimiz, umudumuz var."
* * *
Dünden beri internet ortamında, sosyal medyada bazen paragraflara bölünmüş, bazen tam, bazen şu veya bu formatta, bir metin dolaşıyor. Okuyanlar birbirlerine gönderiyorlar. Bana dün üç ayrı yerden geldi, ben de elimdeki tüm adreslere gönderdim, göndermeye devam edeceğim.
Bir bildiri, şu veya bu cepheden gelen siyasal bir çağrı, bir propaganda metni değil. "Biz varız, bizi duyun!" diyen bir isyan ve umut çığlığı…
Bu metni alıp bütün Türkiye’de sokaklara çıkın, okuyun ve rastladığınız herkese katılıp katılmadıklarını sorun. İnsanlarımızın yüzde 80’i tümüyle katıldıklarını söyleyeceklerdir. Geriye kalan yüzde 20 mi? Onlar korktukları ya da olup bitenlerden hiçbir şey anlamadıkları, ya da bizzat itiraz edilen olumsuzlukların müsebbibi oldukları için sorunuzu cevapsız bırakacaklar veya "estek köstek, ama fakat" diyerek geçiştireceklerdir.
Millet ne istiyor, neye itiraz ediyor
İktidar sözcüleri ya da onlar adına ekranlara çıkan kafalarının tüyü yolunmuş papağanlar, hangi konu tartışılsa, sıkıya gelince "millet bunu istiyor" can simidine yapışıyorlar. Hangi millet bu, nerede karşılaştınız bu milletle, ne zaman, nerede, hangi dilden konuştunuz?, diye soracak olsanız "devlet benim" diyenlerle "millet benim" diyenler koalisyonu sesinizi bastırmak, susturmak için baskıyla, zorla ele geçirdikleri bütün olanakları seferber ediyorlar.
Herkese, hatta bu zevata bile basit bir sorum var: İtirazımız var metnindeki itirazlara ve o metinde dile getirilen huzurlu, barışçı, özgürlükçü, adaletli, aşlı işli ülke özlemine katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?
Sözde değil özde katılmaktan, aynı itirazları dile getirip aynı özlemleri hayata geçirmek için ses yükseltmekten, bütün güçleri birleştirip eyleme geçmekten söz ediyorum.
Vatanı milleti sevmek ne demektir?
Ağızları köpüre köpüre vatan-millet edebiyatı yapanlara, metinde dile getirildiği gibi, barış diyeni terörist, mağduriyet diyeni hain ilan edenlere vatanı milleti gerçekten sevmenin, ülkenin gerçek birlik ve bütünlüğünün ne anlama geldiğini öğretmek gerekiyor.
Ülkeyi, ülkemiz insanlarını, milleti, halkı sevmek: ayrıştırmadan, cepheleştirmeden, çatıştırmadan ortak değerler etrafında ortak bir gelecek tasavvuru oluşturmak, o tasavvuru hayata geçirmek için çalışmak demektir. Ülkeyi böldürmemek: siyasal, etnik, dinsel, dilsel, sınıfsal uçurumlar yaratmayacak, mevcut fay hatlarını körüklemek yerine yumuşatacak bir siyasetle, toprak bütünlüğünden çok daha önemli ve aslında toprak bütünlüğünün de teminatı olan gönül birliğinin bütünlüğünün sağlanabilmesi demektir.
İtirazımız var, umudumuz var, cesaretimiz var metni, çöken ülkeyi ayağa kaldıracak bir güç birliği çağrısı, bir çeşit yurttaş anayasası gibi de okunabilir. Halkın en az yüzde 80’ini bu itiraz ve özlemler etrafında toplamak, milyonların aynı itiraz ve özlemleri haykırmasını sağlamak için ilk adımları atmak öncelikle kendilerini muhalefette konumlandıran örgütlere, partilere, yapılara, kişilere, hepimize düşüyor. Herkes, her kesim, her siyasal yapı estek köstek, ama fakat demeden kendi gücü ve olanakları çerçevesinde aynı itiraz ve özlemlerde buluşup ortak yürüyüşü gerçekleştirdiği zaman, ancak o zaman, her şey daha güzel olabilir.
İtirazımız var metnini milyonlara ulaştırmak neden ilk adım olmasın?