23 Mart 2025

Narsist artist Trump Amerika'yı batırıyor

Bilerek mi yapıyor? Rusya'nın kompromatı mı? Hayal dünyasında mı yaşıyor? Sağcı popülist liderlerin reçetesini mi uyguluyor? Trump Putin'i seviyor. Aşkın gözü kördür. Eşeğini çaldıran Nasreddin Hoca suçludur. Bunların alayı aynı kaba yapar

Amerika nasıl batırılır?

Eğer ben ABD'yi batırmak isteseydim en çok ticaret yaptığım ülkelere yüksek gümrük vergileri koyar ve çok cepheli bir ticaret savaşı başlatırdım.

Ucuz işgücünü ülkeden kovardım.

Devlet memurlarına terör estirip kapının önüne koyardım. Kamu harcamalarını tırpanlardım.

Borsayı çökertirdim. Doların altını oyacak alternatif kripto paraları teşvik ederdim.

Tüm demokratik kurumların altını oyup zayıflatırdım. Milli Eğitim Bakanlığını kapatırdım.

Zaten taraftarlarımın çoğunlukta olduğu Kongre'yi bypass edip ülkeyi keyfime göre kanun hükmünde kararnamelerle yönetirdim.

Tüm komşularımla ve müttefiklerimle papaz olurdum. Başkalarının topraklarına göz koyardım. Amerika'nın düşmanı diktatörlere kol kanat gererdim.

Dünyanın gözbebeği olan Amerikan üniversitelerine devletin sağladığı tüm araştırma yardımlarını keserdim. Üniversitelerde ifade özgürlüğünü kısıtlardım.

Nazi propagandasına karşı kurulmuş olan 45 dilde yayın yapan Amerika'nın Sesi ve Özgür Avrupa radyolarını kapatırdım ve meydanı Rus ve Çin istihbaratına kaptırırdım.

Tüm küresel yiyecek ve ilaç yardımlarını keserdim. Yoksul ülkeleri ve ABD'nin tüm müttefiklerini Çin'in, Rusya'nın ya da zengin Arap ülkelerinin kucağına iterdim.

Hayır Donald, sen daha yakışıklısın!

Amerika'nın dış düşmanlara ihtiyacı yoktur

Günümüzün Amerika'sının artık herhangi bir düşmana ihtiyacı yoktur. Trump ve oligark şürekası yukarıda saydığım tüm kalemleri fazlasıyla yapmakta ve kendileri servetlerini katlarken vatandaşlarının ayaklarına sıkmaktadırlar.

Atlanta Merkez Bankası gayrisafi milli hasılada ilk çeyrekte yüzde 2,8 düşüş beklendiğini söyledi. Bu çok büyük bir orandır. Tüm ABD borsaları çöktü. Herkes durgunluktan ya da resesyondan bahsetmeye başladı.

Tabii en korkulan enflasyonla beraber resesyon, yani stagflasyondur. Hala bağımsızlığını koruyabilmiş Merkez Bankası Fed'in sayesinde Amerikan ekonomisi şimdilik orada değildir. Ancak bir uygulanıp bir kaldırılan yüksek gümrük vergilerinin enflasyonist etkisinin olacağı kesindir.

Kötümserler ikinci bir Büyük Buhran'dan bahsetmeye başladılar bile.

Hem Trump hem de gölge başkan Musk para basmaya karşı olduklarını söylediler. Ancak Amerika'nın Büyük Buhran'dan ve COVID-19'in yarattığı durgunluktan kamu harcamalarının artırılmasıyla kurtulduğunu da hatırlamak gerekir.

Trump'ın niçin ABD ekonomisini kasıtlı olarak büyük ölçüde küçültmek istediğini anlamak zordur. Bunda dış güçlerin değil, kendi parmağı vardır. O bilinçli olarak bir resesyon yaratmaktadır.

Amerika'da bir Rusya mı yaratılmak isteniyor?

Eğer Trump'ın amacının ekonominin ve dolaylı olarak devletin kendisine sadık birkaç oligark tarafından yönetildiği Rusya gibi bir ülke yaratmak olduğuna inanırsanız bu eylemler mantıklı gelebilir.

Büyük, dinamik ve güçlü bir ekonomide bu yeni devleti kurmak zordur ve ona karşı çıkabilecek çok sayıda güçlü aktör vardır. Bu nedenle para ve güç ona sadık olanlara verilirken geri kalanı çökertilir.

Ancak ben beğenilmeye muhtaç narsist Trump'ın ABD ekonomisini bilerek batırdığını sanmıyorum. Bence o başka gerçekleri olan bir hayal dünyasında yaşamakta, tıpkı bir gün Nobel Barış Ödülünü alacağına inandığı gibi yüksek gümrük vergilerinin ekonomi için hayırlı olacağına da inanmaktadır.

Trump öte yandan Rus otokrat Putin'e karşı derin bir muhabbet beslemektedir. Dünyada her olgu rasyonel nedenlerle açıklanamaz. Aşkın gözü kördür.

Vergi kesintileri ve artan bütçe açığı

2017'deki büyük vergi kesintileri büyük şirketlerin ve zenginlerin vergilerini ciddi şekilde düşürdü. Kısa vadede ekonomi teşvik edildi, borsa yükseldi, ancak devletin gelirleri düştü ve bütçe açığı rekor seviyelere çıktı. Vergi kesintilerinin orta ve işçi sınıfına uzun vadede çok az yarar sağladığı görüldü.

Trump ikinci döneminde 4,5 trilyon dolarlık çok daha büyük bir vergi kesintisini gerçekleştirmek istiyor ve bu yüzden önce Elon Musk'a federal devleti küçültme ve hizmetleri azaltma görevini verdi.

Ticaret savaşları ve artan fiyatlar

Trump tüm ülkelere, özellikle ABD'nin en fazla ticaret yaptığı Kanada, Meksika ve Çin'e karşı yüksek gümrük vergileri getirdi ve ithalat maliyetlerini artırdı. Amaç Amerikan ürünlerini korumak olarak ilan edildiyse de ara mal ithal eden üreticiler ve en fazla tüketiciler zarar gördü. Çin'e mal satan çiftçiler ve teknoloji firmaları sıkıntı yaşadı, çelik ve alüminyum gibi sektörlerde maliyetler arttı.

İthal ürünlerin fiyatının artması enflasyonu yükselten önemli bir faktör oldu. Ticaret savaşlarının başlaması karşı taraflardan da cevaplandırıldı ve işlerin çığırından çıkma olasılığı arttı.

Kısa vadede yerli üreticiler korunmuş gibi görünse de uzun vadede ABD’nin küresel rekabet gücü azalacak ve ticari ilişkileri zedelenecektir.

Trump'ın uyguladığı yüzde 25'lik gümrük vergisi ve diğer korumacı ticaret politikaları enflasyonist baskıları artırdı, tüketici güvenini azalttı ve ekonomik büyümeyi yavaşlattı. 

Ayrıca Trump yönetiminin federal bürokrasiyi azaltma çabaları ve Elon Musk'ın uyguladığı kamu harcamalarındaki kesintiler yatırımcıların başlangıçtaki iyimserliğini azalttı ve piyasada belirsizlik yarattı. Bu durum ABD dolarının değer kaybetmesine ve küresel piyasalarda dalgalanmalara neden oldu. ​Türkiye'de doların değerinin artmasının nedeni yerel ekonomik durumlardır.

Merkez Bankası (Fed) ile savaş

Trump Fed başkanı Powell'a baskı yaptı ve ekonomiyi yapay olarak canlandırmak için faizleri düşürmesini istedi. Onun ilk döneminde faizler düşse de bu durum Biden döneminde enflasyonu yükselten bir etken oldu.

Trump ticaret savaşları konusunda sürekli fikrini değiştirdiği için finans piyasalarında ve iş dünyasında belirsizlik arttı.

Düşük faiz oranları kısa vadede borsayı yükseltti ve yatırımları teşvik etti. Ancak, düşük faiz oranları uzun vadede ekonomik balonlar oluşturabilir ve enflasyonu tetikleyebilir. 2021 ve sonrasında görülen yüksek enflasyonun temelinde Trump döneminde alınan bu kararların olduğu düşünülüyor.

Göçmen karşıtı politikalar ve işgücü eksikliği

Amerikan ekonomisi tarih boyunca göçmenlerin katkılarıyla büyümüştür. Trump'ın göç politikası iş gücü piyasasının daralmasına ve üretkenliğin azalmasına yol açtı.

Trump Meksika sınırına duvar inşa etmek için agresif politikalar izledi. Yasal göçmen kabullerini azalttı ve vize süreçlerini zorlaştırdı. Düşük ücretli iş gücü azalınca tarım, inşaat ve hizmet sektörlerinde eleman eksikliği yaşandı ve bazı ürünlerin fiyatları arttı.

ABD'nin teknoloji ve sağlık sektörlerinde yabancı yetenekleri çekmesi zorlaştı. Trump'ın politikası kısa vadede Amerikan işçilerini koruyor gibi görünse de uzun vadede ekonomik büyümeyi sınırladı.

Kısa vadeli kazanç uğruna uzun vadeli istikrarı riske atıyor

Donald Trump’ın ekonomi politikaları, hızlı büyüme ve kısa vadeli kazançlara odaklanan bir stratejiye dayanıyor. Ancak bu politikaların uzun vadeli etkileri göz önüne alındığında ABD ekonomisinin istikrarını tehlikeye attığı söylenebilir. Vergi kesintilerinden ticaret savaşlarına, merkez bankasına yönelik baskılardan pandemi yönetimine kadar birçok hamlesi ekonomide anlık faydalar sağlarken gelecekteki olası ciddi krizlerin temelini oluşturdu.

Saturday Night Live: Putin Prens Salman'la kırıştırdığı için Trump kıskançlık krizi geçiriyor

NATO'nun ve Batı ittifakının öldüğü gün

Gerçeklerin tam tersi olmasına rağmen Trump yönetiminin Birleşmiş Milletler oylamasında Rusya'yı Ukrayna'da saldırgan olarak kabul etmemesi ve tüm müttefiklerinin yanında olmayıp Rusya ve Kuzey Kore ile aynı safta oy kullanması bana müziğin öldüğü günü hatırlatır.

1959'da üç genç ve yetenekli Amerikalı rock 'n' roll müzisyeni Buddy Holly, Ritchie Valens ve J.P. Richardson bir uçak kazasında hayatlarını kaybetti ve bu büyük kayıp "müziğin öldüğü gün" olarak anıldı.

Benzer bir şekilde bu oylama II. Dünya Savaşından sonra ABD'nin geleneksel müttefikleriyle beraber kurduğu küresel düzenin çöküşünün habercisi olduğu için "NATO'nun ve Batı ittifakının öldüğü gün" olarak nitelendirilebilir.

Trump tüm müttefikleriyle sorunlar yaşadı, savunma harcamalarını artırmazlarsa Amerika'nın onları korumayacağını ve Rusya tarafından işgallerine seyirci kalacağını açıkça söyledi. Çin, Avrupa, Kanada ve Meksika başta olmak üzere tüm dünya ile ticaret savaşları başlattı.

Trump İran ile nükleer anlaşmadan çekildi ve Ortadoğu'da tamamen İsrail taraftarı politikalar izledi. İsrail'in başkentinin Kudüs'e taşınmasını ve İsrail'in yayılmacılığını destekledi.

Küresel yatırımcılar ABD ekonomisine olan güveni sorgulamaya başladı. Dolar zaman zaman değer kaybetti, bu da ithal ürünlerin fiyatlarını artırdı. ABD'nin küresel ekonomik liderliği zayıfladı.

Dünya kamuoyu genelde bunları "delidir, ne yapsa yeridir" diye karşıladıysa da Kremlin'de şampanyalar patlatıldı, votka kadehleri devrildi.

Trump bir Rus Kompromat’ı mıdır?

Donald Trump’ın ABD siyasetindeki etkisi kadar Rusya ile olan ilişkileri de yıllardır tartışma konusu olmaya devam ediyor. 2016 seçimleri sırasında Rusya’nın Trump’ın lehine müdahalede bulunduğu iddiaları, Mueller soruşturması ve Trump’ın Kremlin’le olan geçmiş bağlarına yönelik çeşitli iddialar kamuoyunda önemli bir yer tuttu. Peki Trump gerçekten bir Rus kompromat’ı olabilir mi? Yani Moskova tarafından kullanabilecek bir şantaj materyali ya da manipüle edilebilir bir figür müdür?

Kompromat nedir?

Kompromat özellikle Rus istihbarat geleneğinde hedef alınan kişi ya da kurumları baskı altına almak için kullanılan şantaj materyallerine verilen isimdir. KGB ve halefi FSB gibi istihbarat örgütleri genellikle politikacılar, iş insanları ve gazetecilere karşı kullanabilecekleri hassas bilgileri toplama konusunda tarih boyunca aktif olmuşlardır.

Skandallarla dolu 2013 Moskova Kainat Güzeli yarışmasında

Trump ve Rusya: Şüpheli bağlantılar

Trump ve şirketleri yıllarca Rusya'da Trump Tower gibi büyük iş anlaşmaları yapmaya çalıştı. Bunlar 2016 seçimlerinde devam eden projelerdi.

ABD istihbarat raporlarına göre Rusya 2016 Başkanlık seçimlerine kesinlikle müdahale etti ve Trump'ın kazanması için aktif bir propaganda kampanyası yürüttü. Trump bu iddiaları defalarca reddetti ve Putin'in "ABD seçimlerine müdahale etmedik" açıklamasını kendi istihbarat kurumlarının bulgularına tercih etti.

Trump'ın Paul Manafort, Michael Flynn ve Roger Stone gibi eski danışmanlarının Rusya ile bağlantıları vardı. Manafort Moskova'nın adamı halk ayaklanması sonucu devrilen Ukrayna başkanı Yanukovich'in baş danışmanıydı. Flynn Rusya'nın büyükelçisiyle görüşmesini gizlediği için istifa etmek zorunda kalmıştı.

Eski İngiliz ajanı Christopher Steele bir dosya hazırladı ve Rus istihbaratının Trump hakkında şantaj amaçlı materyallere sahip olabileceğini öne sürdü. Dosyadaki bazı iddiaların doğruluğu kanıtlanmasa da Trump’ın Moskova’daki geçmişine dair bazı sorular gündemde kaldı.

Steele'in dosyası 'Rus hükümetinin Bay Trump'ın seçilmesi için çalıştığını', Rusya'nın 'Trump'ın yörüngesinde insanlar yetiştirmeye' çalıştığını ve kampanya yetkililerinin ve ortaklarının Rus yetkililer ve ajanlarla çok sayıda gizli teması olduğunu iddia etti.

Steele Rus güvenlik servislerinin 2013'te Kainat Güzeli yarışması sırasında Moskova Ritz-Carlton'daki bir otel odasında Trump ile iki seks işçisi arasındaki alışılmadık bir eylemi videoya kaydettiğini yazdı.

Trump’ın başkanlığı boyunca Rusya’ya karşı oldukça yumuşak bir tavır sergilemesi, yaptırımları hafifletme girişimleri ve NATO’ya yönelik eleştirileri Rusya’nın çıkarlarına hizmet eden bir tutum olarak görüldü.

Trump'ın ilk döneminin başlarında onun Rusya ile olan bağlantılarını araştırmak üzere özel bir soruşturma başlatıldı. Eski FBI direktörü Robert Mueller'in liderliğindeki bu soruşturma Rusya'nın seçimlere müdahale ettiğini doğruladı, ancak Trump'ın kampanyası ile Rusya arasında bir komplo olduğuna dair kesin bir kanıt bulamadı.

Öte yandan eski CIA direktörü Michael Morell Trump'ı "farkında olmayan bir Rus ajanı" olarak nitelendirdi. Eski Ulusal Güvenlik direktörü James Clapper onun "aslında bir istihbarat varlığı" olduğunu ve eski CIA direktörü John Brennan "tamamen Putin'in avucunda" olduğunu söyledi.

Amerikalı Kompromat: KGB Donald Trump'ı nasıl yetiştirdi ve ilgili seks, açgözlülük, güç ve ihanet hikayeleri

Craig Unger'ın Amerikalı Kompromat: KGB Donald Trump'ı nasıl yetiştirdi ve ilgili seks, açgözlülük, güç ve ihanet hikayeleri (2021) adlı kitabı Trump'ın geçmişini, Rusya ile olan bağlantılarını ve bu ilişkilerin ABD siyasetine etkilerini derinlemesine inceledi.

Unger Trump'ın geçmişteki finansal zorluklarının, cinsel skandallarının ve Rus oligarklarla olan bağlantılarının onu Rus istihbaratı için bir hedef haline getirdiğini iddia etti. Trump'ın ilk kez 1977'de bir Çek model olan ilk eşi İvana ile evlendiğinde KGB'nin radarına girdiğini anlattı.

Aşırı duygusal ve pohpohlanmaya eğilimli olan Trump entelektüel ve psikolojik olarak oldukça savunmasızdı. Ruslar onun kişiliğinden son derece etkilenmiş gibi davrandılar. Unger eski KGB binbaşısı olan Shvets'in Trump'a siyasete girme fikrini empoze ettiklerini ve onu devamlı pohpohladıklarını yazdı.

Trump 1987'de Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adaylığını araştırmaya başladı, hatta New Hampshire'de bir kampanya mitingi düzenledi. New York Times, Washington Post ve Boston Globe gazetelerine "Amerika'nın ulusal savunma politikasında güçlü bir duruşun düzeltemeyeceği hiçbir şey yoktur" başlıklı tam sayfa bir ilan verdi.

İlan Ronald Reagan'ın Soğuk Savaş Amerika'sında son derece alışılmışın dışı görüşler sunuyordu. Müttefik Japonya'yı ABD'yi sömürmekle suçluyor ve ülkesinin NATO üyeliği konusundaki şüphelerini dile getiriyordu. Amerikan halkına kendilerini savunmaya gücü yeten ülkeler için niçin para harcadıklarını sorguluyordu.

Churchill: İyi bir krizin heba olmasına asla izin vermeyin

Bugün Beyaz Saray Batı'nın birliğini baltalarken, NATO'yu zayıflatırken ve Amerika'nın en önemli müttefikleri arasındaki güveni aşındırırken Rusya muazzam kazanımlar elde etmektedir. Bu model Trump'ın Ukrayna'yı "sorunlarını kendi başına getirdiği" için kınadığı ve Avrupa'yı "kendi arka bahçesini idare edemediği" için azarladığı BM konuşması sırasında tam olarak sergilendi.

Trump konuşmasında ABD'nin Avrupa'yı savunmasındaki rolünü ve iki partinin onlarca yıllık ortak politikasını tersine çevirdi. Trump saldırı altındaki bir ulusu desteklemek yerine Rus ateş gücünün yarattığı yıkımdan Kiev hükümetini sorumlu tuttu. Bu da bana eşeğini çaldırdığı için Nasreddin Hoca'yı suçlayan komşularını hatırlattı.

Öte yandan tüm dünyadaki soğuk ve sıcak savaşların kazananları çoğu Amerikalı olan silah tüccarlarıdır. Churchill "İyi bir krizin heba olmasına asla izin vermeyin" demişti.

Lafı mı olur, Donald'cığım, Chernobyl sende kalsın!

Başkasının toprağında gözü olan ülkelere yeşil ışık

Trump'ın açıkça Grönland'a, Kanada'ya ve Panama kanalına göz koyması ve saldırgan Rusya'ya işgal ettiği toprakları başkasının namına vermeye hazır olması II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Birleşmiş Milletler sisteminin ve düzeninin büyük ölçüde çökmesi anlamına gelmektedir.

Washington Amerikan ittifaklarını bir yük olarak gören bir lider tarafından felç edildiğinde dünyanın dört bir yanındaki otoriter rejimler daha cesur hale gelecektir. Çin, İran ve ABD çıkarlarına düşman olan diğer ülkeler Trump'ın Beyaz Saray'ının çoğu kez açıklamalar yapmaktan başka bir şey yapmayacağını doğru bir şekilde tahmin ederek sınırları test edeceklerdir.

Trump'ın basına ve bağımsız kuruluşlara karşı yürüttüğü kan davasıyla zaten zayıflamış olan iç kurumlar yakında rotayı düzeltecek güçten yoksun kalabilir. Ulusun kurucu özgürlük ve dayanışma idealleri arka plana itilebilir.

Bu değişimden yararlananlar Amerikalı emekçiler ve vergi mükellefleri değil, Trump'ın girişimlerini finanse eden oligarklardır. Başkan batılı ülkelerin liderlerini azarlarken, dış yardımı keserken ve Putin'in savaş suçlarıyla yüzleşmeyi reddederken onlar ön sırada oturmaktadırlar

Tüm dünyanın malvarlığının yarısı olmasa da dörtte biri Trump'ın göreve başlamasını kutluyor

Bunların alayı aynı kaba yapar

Her ne kadar aksine bazı güçlü argümanlar olsa da ben artist ve narsist Trump'ın ülkesinin ekonomisini isteyerek batırdığına, Moskova'nın ajanı olduğuna, yani bir vatan haini olabileceğine inanmıyorum.

Bence Trump dünyadaki diğer sağcı, popülist ve diktatör eğilimli liderlerin de uyguladığı ortak bir reçeteyi ya da oyun planını uygulamaktadır. Rahmetli anneannemin dediği gibi bunların alayı aynı kaba yapar.

Tabii bu oyun planı ülkeye göre revize edilmektedir. Ancak ana hatlar aynıdır. Trump'ın artistliği, narsistliği ve gündemi kapma hırsı bu işin tuzu ve biberidir.

Macaristan'ın otoriter lideri Viktor Orban’ın koltuğunu koruma formülü:

⦁ Yandaşlarını ödüllendir. Zengin yandaşlara ihale, garibanlara sosyal yardım ver. Karşılığında onlardan bağış topla.

⦁ Karşıtlarını cezalandır, özgürlük ve para kazanma alanlarını kısıtla. 

⦁ Anayasayı, yasaları ve seçim kanununu kendi lehine değiştir, yargıyı ele geçir.

⦁ Medyanın çoğunu satın al, gerisini korkut.

⦁ Komşu ülkelerde yaşayan etnik Macarlara vatandaşlık ve oy kullanma hakkı ver.

⦁ Her fırsatta Hristiyanlıktan, aile değerlerinden, şanlı Macar tarihinden ve milliyetçilikten bahset.

⦁ Yabancı şirketlerden az vergi alıp onları ülkene çek.

⦁ Kendini Avrupa’nın bekçisi olarak lanse edip Avrupa Birliği'ni söğüşle.

⦁ Tüm olumsuzlukları dış güçlere, Brüksel’e, Soros’a ve mültecilere bağla.

Diktatörlerin el kitabı başlıklı yazımda sözüm meclisten dışarı diktatör olmak isteyen sağcı popülist liderlere aşağıdaki tavsiyeleri sunmuştum:

- Özgüven sahibi ol.

- Kendini halktan biri olarak göster ve onların dilini konuş.

- Güveneceğin ve sana sadık bir ekip kur.

- Böl ve yönet. Günah keçisi bul ve toplumu bölüp ötekileştir.

- Ülkeni izole et ve bilgiyi kontrol et.

- Sermaye dostu ol.

- Yargıyı ele geçir.

- İki ölçü korku, bir ölçü sevgi.

- İtibardan tasarruf olmaz.

- Yabancıları halkın iradesi ve gerçek demokrasi söylemleriyle kafaya al.

- Sanal ya da gerçek savaş çıkar.

Sevgili okuyucularıma daha fazla bilgi ve örnekler için Aziz milletimin Putin aşkının yedi nedeni, Latin Amerikalı reis: Nicolas Maduro Moros, Avrupa'nın son diktatörü: Aleksander Lukaşenko, Gurbangulu Berdimuhammedov: Türkmenistan'ın ömür boyu lideri, Viktor Orban: Macaristan'ın tek adamı, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, İstikrarsız ülkeye dengesiz lider: Arjantin Başkanı Javier Milei, Geert Wilders: Hollandalı Trump klonu mu?, Narendra Modi, Entelektüellikten zorbalığa: Ayetullah Ali Hamaney, Abdülfettah es-Sisi: Trump'ın en sevdiği diktatör, Nursultan Nazarbayev, Jair Bolsonaro: Brezilyalı Trump, Beşar Esad, Avrupa'da sağ partilerin yükselişi ve Marine Le Pen, Binyamin -Bibi- Netanyahu, Eksantrik devlet düşmanı Arjantin Başkanı Javier Milei'in yıl sonu karnesi ve Dadı devlet yazılarımı okumalarını tavsiye ederim.

Enseyi karartmayın. Kasım 2026'daki ABD ara seçimlerinde Demokrat Parti Senato'yu ya da Temsilciler Meclisi'ni, hatta belki ikisini birden ele geçirebilir ve siyasi denge değişebilir.

Ancak o zamana kadar atı alan New Jersey'i geçmiş ve oligarklar 4,5 trilyon dolarlık vergi indirimini cukkalamış olur.

Mehmet Ali Çiçekdağ kimdir?

Prof. Dr. Mehmet Ali Çiçekdağ İstanbul'da doğdu. Sankt Georg Avusturya Lisesini ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. İki yıl Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesinde asistanlık yaptıktan sonra burslu olarak ABD'ye gitti. California Üniversitesi'nin Santa Barbara kampüsünde siyaset bilimi dalında yüksek lisans ve doktora yaptı. 40 yıldan fazla ABD'de kalan Çiçekdağ çeşitli üniversitelerde Amerikan politikası, uluslararası ilişkiler ve mukayeseli devletler dersleri verdi.

Çiçekdağ'ın ikinci uzmanlık alanı Yabancı Dil Eğitimi ve Dilbilimidir. Monterey Institute of International Studies'ten eğitim dalında ikinci bir M.A. aldı. Defense Language Institute'te Akademik Eğitim ve Geliştirme bölümünün başkanlığını ve Türkçe Bölümünün başkanlığını yaptı.

1980'lerde Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler bölümünde tam zamanlı öğretim üyeliği yapmış olan Çiçekdağ, bugünlerde aynı bölümde yarı zamanlı olarak Amerikan Politikası dersleri veriyor. T24'te siyaset ve müzik yazıları yazmayı seviyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sevdiğim caz albümleri II

Köy yanar, kahpe taranır. Ella Fitzgerald, Louis Armstrong, Duke Ellington, John Coltrane, Muddy Waters, Howlin' Wolf, B.B. King, Cannonball Adderley. Blues de canımı al ağabey! (İstanbullu taksi şoförü)

Klasik rock albümü tavsiyelerim II

The Beatles, Creedence Clearwater Revival, Led Zeppelin, Janis Joplin, Bob Marley, U2 ve Bruce Springsteen. İyi müziğin memleketi yoktur, evrenseldir ve hepimizindir

Ukrayna'yı satan Trump Türkiye'yi de satar mı?

Narsist Kral Trump'ın gazabına uğramamak için Beyaz Saray'da fırçalanıp eteğini öpmek gerek. Güçlünün haklı olduğu yeni dünyaya hoş geldiniz. Demokratik cumhuriyetten oligarşiye ve kleptokrasiye geçiş kolay oldu. Pax Americana çöküyor. Gönlünde yer yoksa ayakta da gideriz

"
"