11 Ekim 2023

Şimşek'in "iyi hikâye"si

Onu yarım asır önce zorlu koşullardan ekonominin başına getiren "fırsat eşitliği"nin, aradan geçen bunca yıla rağmen hâlâ gerçekleşmemiş oluşu bazı tercihlerin nasıl da kamu yararına aykırı biçimde yapıldığını gösteriyor

Acı ama kanıksandığı için daha da acılaşmış bir gerçek: İktidar partisinin istemediği herhangi bir yasa veya yasa değişikliğinin, TBMM'den çıkmasının imkan ve ihtimali bulunmuyor.

Yasama faaliyeti denilen erk, uzuuun yıllardır iktidar partisinin arzu ve konjonktürel çıkarlarına göre fonksiyon icra ettiği için, AKP'li vekiller de (son birkaç yıldır MHP'li vekiller de eklendi) Beştepe mutfağında hazırlanan, yahut hazırlanması Beştepe mutfağından istenen yasaları el kaldırarak yürürlükten bir önceki aşamaya getirmektedir.

İstenen kanun teklifinin TBMM'ye geliş anından geçiş anına kadar geçen sürede ise muhalefet milletvekilleri özgürce konuşur… İçerikleri güçlü bile olsa, gündelik hayatın daha refah dolu bir hale gelmesine, kitlelerin geleceğinde hiçbir hüküm doğurmayacak konuşmalar art arda yapılır. Onları aktaracak bağımsız mecra da pek az olduğu için, yasaların neler getirdiğini bilme şansı düşük kalır.

Emekliler ve IMF hayaleti

Bu sene de değişen bir şeyin olmayacağının ilk işareti, emekli aylıklarıyla gelmişti. TBMM yeni döneminin başladığı 1 Ekim'de, yılbaşı öncesi emeklilere bir ara artışı mümkün kılacak yasa değişikliği beklentisi yüksekti. Olmadı. Emekliler doğal olarak büyük hayalkırıklığı yaşadı.

Ne var ki bu sonuç, seçim ertesi ekonomi programını izleyenler için sürpriz değildi. Çünkü üç aydır sahnede kendisi olmadığı halde IMF ve IMF ile imzalanmış kredi anlaşmasının güçlü hayaleti vardı. Ve ekonomi programının IMF varmış gibi program terminolojisi ile kurallarına dayandırıldığı böyle bir dönemde, emekliye "ara zam", tutturulan "doğru politika"yı bozucu etki yaratırdı! Ne de olsa "doğru politika" sözlüğünde bu çalışana emekliye insanca bir gelir sağlayacak adımların öteki adı "bütçe yükü"ydü.

Nitekim Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in iktidar medyası A Haber'e dün yaptığı açıklamalar, bu tahmini fazlasıyla doğruluyor.

Emeklilere bir defalığına verileceğini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 5 bin TL için bütçe imkanlarının sonuna kadar zorlandığını söyledi Şimşek. Ve 5 bin ne kadar zorladığını söyledi Şimşek. Ve şöyle gerekçelendirdi:

"Eğer biz bu enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye indireceksek, gelirler politikasının da o hedeflere uyumlu olması lazım. Yani bir süre sonra enflasyonla uyumlu bir artış düzeni… Çünkü öbür türlü bir sarmala giriyorsunuz. Yüksek ücret artışları yüksek enflasyonu, burada kazanan yok. Belirsizlik artıyor. Ve burada iş yapmak zorlaşıyor.

Dolayısıyla bizim kısır döngüyü kırmamız gerekiyor. Ama bu kısır döngüyü sadece ücret politikaları üzerinden değil kısır döngüyü tabii ki para politikalarını rasyonelleştirerek yapacağız. Maliye politikalarında harcamaları kontrol ederek, kamuda tasarruf ederek..."

Bakan Şimşek'in sözlerinden çıkan sonuç şu olmalı: "Yüksek"bir ücret artışı yapılması enflasyonu daha da arttıracak, o zaman enflasyonun tek haneye düşmesi zorlaşacak. Belirsizlik artacak ve "burada iş yapmak zorlaşacak."

Şimşek'in "burada" dediği yer, Türkiye. "İş yapmak"tan kastı da doğrudan yabancı sermaye. (Onların gelmesini sağlamak her şeyden önemli şu an çünkü.)

Hazine ve Maliye Bakanı, sözün bir yerinde insaflı bir ifade kullanarak "tabii ki" diyor bu kısır döngü sadece ücretler üzerinden değil, Maliye politikaları üzerinden de olacak. Yani harcamalar kontrol edilecek, kamuda tasarruf….

İyi hikâye kime iyi?

Şimşek, dövizle ilgili değerlendirme yapıp güçlükleri anlatırken de "Bütün bunlara rağmen iyi bir hikâyeniz varsa o zaman rağbet olur" diyor. "İyi hikâye" dediği şu anda uygulanan politika. Bütün hesap da o "iyi hikaye"nin, yani para politikasının, enflasyon hedefinin dijital dönüşümün, yeşil enerji adımlarının  yurt dışından döviz getirmeye yaraması üzerine kurulu.

Şimşek'i A Haber'de dinlerken, bundan 16 sene önce (Hürriyet muhabiriyken) Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığına yeni atandığı aylarda izlediğim Batman gezisinde söyledikleri geldi aklıma.

Şimşek, Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Arıca köyünde köylüleri ile Kürtçe sohbet ettikten sonra sorularımızı yanıtlarken, kendisinin "Fırsat eşitliğinin somut bir örneği olduğunu" söylemişti.

* * *

Onu yarım asır önce zorlu koşullardan ekonominin başına getiren "fırsat eşitliği"nin, aradan geçen bunca yıla rağmen hâlâ gerçekleşmemiş oluşu ise bazı tercihlerin nasıl da kamu yararına aykırı biçimde yapıldığını gösteriyor. Tıpkı emekliler için insan onuruna yaraşır bir aylık tutarına "yük" olarak baktıran ekonomik politik tercihler gibi. O tercihler sorgulanmadıkça ve bağımsız gazeteciler tarafından sorgulanmasına izin verilmedikçe "iyi hikâye" yazıp yazıp yurtdışından döviz aramaların sonu gelmez.

Küresel sermayeye şirin gösterecek "iyi hikâye"ler, yoksulun sıradan kabusu olmayı sürdürür.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

OVP fotoğrafı kimin için?

Her şey, yeni dönemde "esneklik" adı altındaki daha güvencesiz çalışma hayatı için. Yeni nesil çalışma biçimleri, sektörel dönüşümler, esnek ve verimli yapı ifadelerinin zaten dipte olan güvencesizliğin daha da derinleşeceği anlamına geliyor

Ankara'nın çayına bak

"Enerji getiriyoruz" diye yola çıkılan bir HES'in sağlayacağı yararın, o HES'lerle bitecek tarımdan, tarımla gelen yerel ekonominin darbe almasından, köylülerin hayatının alt üst olmasından daha mı önemli olduğu sorusu dünyanın en meşru sorularından biri olur. Ne kadar tartışılsa yeridir

DPT yeniden açılabilir mi?

Özel şirket çıkarlarını öne aldığı, sözleşmeleri gizli tutulduğu, süreç aşamaları kapalı kapılar ardında gerçekleşen ve her sene bütçeden döviz üzerinden milyarların aktığı KÖİ projeleri ile DPT'nin kapatılması arasında çok ilginç bir zamansal çakışmayı dikkatinize sunmak isterim

"
"