25 Kasım 2010

Üç Kuşak Selek

... Neyi bildiğimi ve neden bildiğimi anlatacağım. Uzun bir Tırmık olacak. Sabrınız varsa buyrun...

Dünden beri Pınar Selek birden medyanın ana konularından biri oluverdi. Hangi hızlı (?) gazetecinin yaptığını bulup çıkaramadım. Geçtiğimiz Ağustos başında açıklanan bir Yargıtay kararını bu hızlı (?) gazeteci dört ay sonra haberleştirdi. Okurlar da "taze haber" sanıp okudu. Üstelik berbat yazılmış bir haberdi. Okuyan "Yargıtay, Mısır çarşısına bomba koyan suçluyu kesinlikle tesbit etti" diye düşünecekti. Düşündü de. Dünden beri "Abi sen bilirsin bu nedir şimdi" diye soran sorana...
Soranlar haklı: Ben bilirim çünkü.

Neyi bildiğimi ve neden bildiğimi anlatacağım. Uzun bir Tırmık olacak. Sabrınız varsa buyrun...

Yıllar önce: Pınar Selek (sol başta), avukat olan kardeşi Seyda Selek ve 2023'te 92 yaşında olan babası kıdemli avukat Alp Selek

* * *

Cemal Hakkı Selek'i tanıyanınız var mı?
Haydi öğüneyim. Ben tanıdım. Gençlik çoşkularımız bizi sosyalizm denen o harikulade ütopyaya yönelttiğinde öğretmenlerimden biri o oldu.

Türkiye İşçi Partisi'nin İstanbul, Cağaloğlu'ndaki, işhanından bozma merkezinde kibirin zerresini taşımadan ve sabrın sınırlarını tanımadan ergenlik sivilcelerinden yeni kurtulmuş, ama 20 yaşın hamhalatlığından henüz kurtulamamış bizleri karşısına alırdı. Biz, "Koskoca Cemal Hakkı bey bizimle akranıymışız gibi sohbet ediyor" diye şişinirken o çaktırmadan öğretebilme hünerini sergilerdi:

- Sosyalizm fakir fukaraya merhamet duyma mesleği değildir çocuklar. Sosyalizm, insanlığın vahşet çağından çıkıp uygarlığa, sahici uygarlığa geçiş aşamasıdır...
Ah, bu yalın "bilgi"nin anlamını ve içerdiği derinliği kavrayabilmemiz, sindirebilmemiz için kaç yıl geçmesi gerekti?

Sadece bir sosyalist değil, bir hukuk bilgesiydi. Okulu bitirip "avukat" çıkma planları yapan genç hukuk öğrencisi Aydın Engin'e öğüt verdi:

Kanunlara boğulma evlat. Kanunları iyi bilirsen bir hukuk teknisyeni olursun ve onlardan bu memlekette yeterince var zaten. Sen adalet mefhumu (=kavramı) üstüne kafa yor. Üretim araçlarının özel mülkiyetinin sürüp gittiği bir düzende adalet mümkün müdür sorusuna cevap ara bakalım...

Bir kaç yıl önce yaşanan Küba Devriminin (1959) şiirine kapılıp elde silah dağda gerilla olup "devrim" düşleri kuran bizleri, çoşkumuzu kırmadan, inancımızı törpülemeden uyardı:

- Şiddete tapmayın evlatlar... Devrim üç çakaralmaz tüfekle değil, bir halkın kenetlenmesi ile mümkündür. Yani yönetenlerin yönetemez, yönetilenlerin eskisi gibi yönetilemez olduğu aşamadan doğar devrim. Şiddet gözünü boyamasın sakın...
Öğretmenlerimizden biriydi. Öğretmenlerimden biriydi. Yaşasaydı 107 yaşında olacaktı.

* * *

Alp Selek'i tanıyanınız var mı? Haydi öğüneyim. Ben tanırım.
Benim "Alp ağabeyim"dir. Ada'da komşumdur. O kanlı 70'li yıllarda avukatımdır. Rakısı bardağın yarısından az kondu mu somurtur. Hukukun çiğnendiğini, bir hakkın (hukukun) ayaklar altına alındığını gördüğünde somurtmakla yetinmez pençesini haksızlığın üstüne koyar ve haksızlık yok olana kadar da kaldırmaz. Tanıdığımdan beri sosyalizmin dikenli yolunun inatçı ve ısrarlı yolcusudur.

Ve baba mesleğini, "boynuz kulağı geçti" dedirten kalibrede sürdüren bir hukuk savaşçısıdır... İnadını ve sabrını bilenler "Ona çatan yargıcın vay haline" derler ve haklı olurlar...

* * *

Pınar Selek'i tanıyanınız var mı?
Haydi öğüneyim. Ben tanırım. Onun "Aydın Abi"siyim.
Yüzünün ışıltısı içinizi ısıtır. Hesapsız sevgisi ve sağlam sosyoloji bilgisi sizi her zaman şaşırtır. Madem "abi"siyim, ağabeylik güdülerim o sözkonusu olduğunda hep tetiktedir ve hep kaygılıyımdır. "Bu kız yine başını belaya sokar mı acep" korkusu içimde hep diridir.

Çünkü Pınar Selek'in iflah olmaz bir genetik bozukluğu var. Dedesi Cemal Hakkı Selek'ten, babası Alp Selek'ten miras bir genetik bozukluk: Haksızlığa karşı çıkmak, mağdurun, mağdur kim olursa olsun yanında saf tutmak !..

Bu ülkede böylesi eğilimler her zaman tehlikelidir ve her zaman başınıza bela açabilir.
Onun da açtı. Açıyor...

1998'de Mısır Çarşısının girişindeki patlamaya bir bombanın yol açtığını iddia eden, bu bombayı PKK'nın oraya koydurttuğunu iddiasına ekleyen İstanbul emniyeti Pınar Selek'i karşımıza sanık olarak çıkardı. Tutuklandı ve yıllarca hapis yattı.
Bomba... Mısır Çarşısı... Ölenler... Yaralananlar...
İğrençi, sinsi ve alçakça bir terör eylemi.
Ve Pınar Selek...

Bilirkişiler patlamanın bombadan kaynaklanmadığını en az üç raporla kanıtladılar. Mahkeme Pınar Selek'i beraat ettirdi. Yargıtay Başsavcısı beraat kararının onanmasını istedi. Ama Yargıtay'ın ilgili dairesi "bilirkişiler"in değil, "bilmezkişilerin" kendilerinden istenmeden yazıp ortaya attıkları bir rapora sahip çıktı, Başsavcının onama isteğini reddetti, mahkemenin beraat kararını bozdu ve Pınar Selek'in yeniden yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi. Dosya Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu'na gitti ve geçtiğimiz Ağustos başında ülkenin en yüksek yargı organı nasılsa –sahiden nasılsa. Çünkü nasıl olduğunu anlamak mümkün değil- savcının itirazını reddedip yargıtayın ilgili dairesinin kararını onayladı. Pınar Selek'in ağırlaştırılmış müebbbet hapse çarptırılmasını istedi. Pınar Selek dosyası 9 Aralık günü ilk beraat kararı veren mahkemece yeniden ele alınacak. Mahkeme ya Yargıtay kararına direnecek ya da Pınar Selek'in ömür boyu hapis cezası Türkiye Cumhuriyeti yargı aygıtının kararı ile kesinleşecek. Son çare Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olacak.
Yani: Cemal Hakkı Selek'in torunu, Alp Selek'in kızı Pınar Selek terör suçlusu olacak!

Demek hukuk da saçmalarmış. Demek hukukun da adalete değil, dinmeyen bir intikam planına ebelik etmesi mümkünmüş...

* * *

Buraya kadarını okuyup belki de içinizden "Tamam Aydın Engin efendi. Sen dedesini, babasını ve Pınar Selek'i iyi tanıyorsun. O yüzden duygularına kapılıp, koskoca yargıçların mahkum ettiği birini savunuyor olamaz mısın" dediniz.
Haklısınız.
Ama öyleyse duygulardan uzak şu bilgiye de bir göz atın:
Pınar Selek'i tutuklanmasına yol açan sadece ve sadece Abdülmecit Öztürk adlı ve galiba PKK yandaşı birinin ifadesi.
Abdülmecit Öztürk, polisteki ifadesinde "Evet, Pınar Selek'le ben bombayı birlikte hazırladık ve Mısır Çarşısına yerleştirdik" dedi. (Öztürk, daha sonra "uydurma ve komplo olduğunu, işkence altında verdiğini" belirterek bu ifadesini reddetti. T24)
 
Pınar Selek'i terör suçlusu kılan tek kanıt işte bu ifade. Sadece ve sadece bu ifade...
Şimdi sıkı durun: Bombayı Pınar Selek'le birlikte koyduğunu itiraf(!) eden terör sanığı Abdülmecit Öztürk mahkemece, patlayanın bomba olmadığı, dolayısıyla bomba konmuş olamayacağı gerekçesiyle beraat ettirildi.

Yargıtay, Abdülmecit Öztürk'ün beraat kararını onayladı. Pınar Selek'i ise ömür boyu ağırlaştırılmış hapse mahkum etme kararı verdi...
Peki, buna ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim