13 Eylül 2019

Sevincimizin gölgesi: Emre İper

Bizler doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ediyoruz, edeceğiz; ama Emre İper hapiste tutulduğu sürece hepimiz hapisteyiz

Aynı dosyadan yargılandığımız altı arkadaşımızı saçma ötesi bir hukuk ayıbı ile nisan ayında Kandıra mahpushanesine uğurlamıştık. Bugün beşini geri aldık.

Emre İper kardeşim hariç.

Hiçbirimiz şu berbat ve ilkel ceza yasasına göre bile cezayı gerektiren hiçbir suç işlememiş, bir eylem yürütmemiştik. Ama Emre İper hiç mi hiç.

Dün geceden bu yana Cumhuriyet davasının tüm sanıkları serbest. Eğer 27. Ağır Ceza Mahkemesi hukuk dışı bir inatla kararında ısrar etmezse o utanç verici iddianameden dolayı yediğimiz cezalar da silinecek ve hepimiz beraat edeceğiz.

Emre İper hariç.

Onu tanımazsınız. Cumhuriyet'in muhasebe bölümünde çalışıyordu ve mali sorunlardan sorumluydu.

Çok sorumluydu. Yönetim sorumluluğu üstlenmiş arkadaşlarımız Silivri'de volta atarken o sessiz sedasız Cumhuriyet'in mali sorunlarıyla boğuştu ve bir gün bile benden o rahatlatıcı, güven veren gülücüğünü esirgemedi.

Kim bilir kaç kez konuştuk:

- Aybaşı geliyor Emre. Ne yapacağız? Maaşları zamanında ödemezler de üstlerine çullanacak bahane çıkar diye pusuya yatmış muhbir tayfası var.

Hep gülümsedi:

- Dert etme abi yaparız bir şeyler.

Ve hep bir şeyler yaptı...

Maaşlar hep zamanında ödendi...

Hepimiz serbestiz ama Emre İper içeride.

Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanlığı bir adım atmazsa aralık ayına kadar da içeride kalacak. Suçlayacak hiçbir şey bulamadılar ve bir zamanlar attığı tweetler yüzünden ondan beraat kararı esirgendi. O tweetlerin daniskasını atanlar ise ellerini kollarını sallayarak hayta gezmekteler.

Sevincimin üstünde kapkara bir gölge var...

*   *   *

Hayır, Orhan Erinç ağabeyim, Hikmet Çetinkaya ve ben hariç arkadaşlarımızı aylarca ve aylarca Silivri zindanında tutanlardan söz etmeyeceğim. Yetmemiş gibi altı arkadaşımızı yeniden ve bu kez Kandıra'da aylardır volta atmak zorunda bırakanlara da seslenecek değilim.

Bir gazetenin yayın çizgisinde küçük ya da büyük değişiklik yapmayı suç olarak niteleyip dava açan savcılarla, tutuklama ardından mahkumiyet kararı veren yargıçlarla tartışmaya da tenezzül etmeyiz.

1960'larda Çetin Altan'ın yazdığı Akşam gazetesi ile bugün AKP yalaklığı yapmayı bile beceremeyen Akşam gazetesinin yayın çizgilerinden söz etmeye değer mi?

Keza Abdi İpekçi ustamızın Milliyet'i ile bugün tüpçü firmanın Milliyet'inin yayın çizgileri karşılaştırmak eskilerin deyimi ile "abesle iştigal" yani saçmayla uğraşmak değil mi?

Sakın göz ardı edilmesin: Ortada hukuksal bir tartışma filan yok.

Bu siyasal bir karardı ve hedefine tümüyle ulaştı.

Amaç Cumhuriyet'i susturmak, uslu, "mış" gibi yapan bir muhalif yayına dönüştürmekti. MİT TIR’larının cihatçı çetelere silah taşıdığını kanıtlayan haberi yayınladığı gün bu karar kesinleştirildi. AKP Reisi yargı kararı filan beklemeden ilan etti:

- Bunu onların yanına komam...

"Komadı" da.

Muhbirler, AKP Reisi'ne ihbar mektupları yazıp destek dileyecek kadar alçalan Türk milliyetçileri, gençliğindeki Komünist Parti sempatizanlığını çabucak silip atıp postal yalamayı gazetecilik sayanlar el ele verdiler ve AKP Reisi’nin amacını ete kemiğe büründürdüler.

Artık Cumhuriyet davasının sanıklarının hapiste kalmalarına gerek kalmadı. Tepelerinde sallanan cezalar da beraat kararları verilerek silinebilir. Nasıl olsa yine eskilerin deyimi ile "matlup hasıl oldu" yani istenen elde edildi...

*   *   *

Bize gelince...

Bizler doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam ediyoruz, edeceğiz. Ama önceliğimiz Emre İper'dir. O hapiste tutulduğu sürece hepimiz hapisteyiz.

..

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim