16 Mart 2025 13:19
Güncelleme: 16 Mart 2025 15:46
T24 Haber Merkezi
CHP'nin cumhurbaşkanı aday adayı olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kampanyasını Diyarbakır'da sürdürdü. Konuşmasında hakkında açılan davalara, belediyelere kayyım atanmasına, siyasi parti liderlerinin tutuklanmasına sert bir dille tepki gösteren İmamoğlu, yargının siyasette silah olarak kullanıldığını söyleyerek, vatandaşlara "Kendinize güvenin, güzel günlere olan inancınızı hiç yitirmeyin. Dayanışmanın ve umudun önünde hiçbir güç duramaz. Hele hele o bir avuç insan ve o asla duramaz" diye seslendi.
"Şiddetle, çatışmayla, terörle hiçbir sorun çözülemez; silahlar susmalı, çatışma bitmeli. Çözüm toplumun tüm kesimlerinin diyaloguyla olmalıdır” diyen İmamoğlu, "Kürtler bizim sorunumuz var dediği müddetçe ortada Kürt sorunu vardır. Bu sorun diyalogla şeffaflıkla ve mutlaka her kesimi dinleyerek, şehit ve gazi yakınları başta olmak üzere, tüm kesimlerin gönül rızasıyla özellikle TBMM zemininde çözülmelidir. Adres orasıdır” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ve Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın haksız yere hapsedildiğini söylediği konuşmasında, hakkında açılan davalar için de şöyle dedi:
“Bütün dertleri benim Erdoğan’ın karşısında seçime girmemi engellemek. Çünkü neden korkuyorlar? Bu 5’ten korkuyorlar 5’ten. Korksunlar. Daha önceki seçimlerde İstanbul’da başlarına geleni biliyorlar. Onun için bütün gayrimeşru yöntemlerle beni saf dışı bırakıp muhalefetin adayını kendileri belirlemek istiyorlar. Derdi belli planları ortada. Buradan bir kez daha meydan okuyorum. Ben böyle namertliklere pabuç bırakmam. Şart olsun ki nefes aldığım sürece sesim çıktığı sürece zalimliğe direnirim. Hak yemem hakkımı da yedirmem.”
TIKLAYIN - İmamoğlu mitingindeki "5" sloganı ne anlama geliyor?
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bunların günü kurtarmak, koltuklarını korumaktan başka dertleri yok. Milletten o kadar uzaklar ki ne yoksulluğu ne çaresizliği hissediyorlar. Sebep oldukları adaletsizliklerin milletin canını ne kadar derinden yaktığını görmüyorlar. Ailelerin iki yakası bir araya gelmiyor. Ülkenin bereketi, orta direği bütün gücünü kaybetmiş durumda.
Anadolu kaptanları dediğimiz küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ayakta kalma çabası içerisinde. Ama böyle gelmiş böyle gitmeyecek. Kararlı bir şekilde biz milletin derdine derman olmak için büyük bir azim, inanç ve kararlılıkla, sizden aldığımız cesaretle yola çıktık. Asla vazgeçmeyeceğiz ve göreceksiniz bu memleketin dilediği ne varsa bizlerle beraber gelecek. Hep birlikte başaracağız.
"Memleketin bereketini kaçıranların biz de uykularını kaçırdık. Beni kabusunda görüp uyananlar var yatağından. Ben onları önümüzdeki seçime kadar kabusun kabusuna boğacağım. Bu yürüyüş genel seçimde onları evlerine yollayacak. Bir kişinin veya kadronun yürüyüşü değildir. Bu yürüyüş Cumhuriyet Halk Partisi’nin tabandan tavana yürüyüşüdür. Bu yürüyüş, gelecek hafta sonu büyük bir demokrasi şöleniyle sonuçlandırılacak. Bunu tarih yazacak. Bu yürüyüş bir demokrasi devrimidir. Bu demokrasi devrimi gerçekten insanına yetkiyi veren bir yürüyüştür. Ve ardından göreceksiniz, sandığı milletin önüne koyacağız ve bunları ne yapacağız o sandıkta? Pazar’dan başlayan cesaretle milletimizi kucaklayarak özellikle muhalif kesimi aramıza katarak o seçimde bunları, nasıl giderler bilmiyorum geri doğru kaçarken, evlerine giderken tökezlenip yere mi devrilirler, düşe kalkar mı giderler bilmiyorum. Ama hepsini evlerine yollayacağız.
"Seçim sandığı, bu milletin dertlerine derman olacak tek noktadır. Ülkemize hızla bereket getirecek. Ülkemiz gayretli, adaletli, demokrat yepyeni bir yönetime kavuşacak. Biz Türkiye’de gelmiş geçmiş en demokrat, en özgürlükçü yönetimi kuracağız. Bu ülkede istibdat rejiminin bir daha gelmesine izin vermeyecek güçlü bir demokrasi sistemini inşa edeceğiz. Ülkemiz demokratik, adil ve özgürlükçü yeni sistemiyle sadece yakın coğrafyamıza değil, tüm dünyaya ilham kaynağı olacak.
"Bizim derdimiz kişilerle değil bizim derdimiz siyasi ikbal asla değil. Bugün kilometrelerce uzaklardan buraya geldiniz, herkesin evini barkını işini gücünü tarlasını bırakıp buraya koşan hepinizin amacı aynı, Türkiye’yi bu kabustan kurtarmak istiyor muyuz? İşte amacımız bu. Mücadelemiz bebelerimiz için… Biz bu adaletsiz bozuk düzeni değiştirmek için yola çıktık. Biz bu istibdat düzenine son vermek için yola çıktık. Bir daha bu ülkede hiçbir siyasi otorite milletin iradesi üstüne kayyumlarla çökmesin diye yola çıktık! Milletin canı usandı bezdi. Bu ülkede yargı gücünü siyasetin silahı olmaktan kurtaralım diye yola çıktık. Bugün zalimlik yapan insanların yüce Türkiye yargısının o namuslu cesur hakimlerinin savcılarının bile başını öne eğen, bir avuç insanın bile gelecekte evlatlarını koruyacak güçlü bir adalet sistemi kurmak için yola çıktık.
"Milletin haklarını siyasi hesaplarına malzeme yapanlara benzemeyiz. Türkiye’nin barışa huzura kavuşması çok önemli. Çok değerli bir amaçtır ama ne yapılacaksa samimiyetle şeffaflıkla insanlıkla tutarlılıkla yapılmalı. Siyasetin üstüne çıkmalı o duygu. Sandık menfaati değil milletimizin menfaati düşünülmeli. Uzun zamandır tekrar ettiğimiz düşüncelerimiz var. Diyoruz ki; şiddetle çatışmayla terörle hiçbir sorun çözülemez. Silahlar susmalı, silahlar susmalı, silahlar susmalı, çatışma bitmeli, çatışma bitmeli, çözüm toplumun tüm kesimlerinin diyaloguyla olmalıdır. Kürtlerin ve tüm toplum kesimlerinin kendilerini bu ülkenin sahibi eşit hissedarı olarak hissetmesini sağlamak hepimizin devletimizin görevidir.
"Kürtler bizim sorunumuz var dediği müddetçe ortada Kürt sorunu vardır. Bu sorun diyalogla şeffaflıkla ve mutlaka her kesimi dinleyerek, şehit ve gazi yakınları başta olmak üzere, tüm kesimlerin gönül rızasıyla özellikle TBMM zemininde çözülmelidir. Adres orasıdır.
Adaletin terazisi kimsenin elinde bir oyuncak olmasın. Hiç kimse bir partinin genel başkanı Selahattin Demirtaş gibi bir siyasi rehine olarak haksız yere hapiste tutulamasın! Aynı şeyi Ümit Özdağ için de yapıyorlar. Biz haksızlığa hukuksuzluğa uğrayan kim varsa siyasi düşüncesi görüşü yok, bu kardeşiniz haksızlık bir AK Partili belediye başkanına yapılsın koşup onun yanına gitmeyen namerttir. Ben zalimliğe karşıyım.
"Kurumsal vesayet hakkının haksız ve gayrimeşru kullanımıdır. Açık söyleyeyim bu yargı eliyle siyaset mühendisliğidir. Siyasete müdahaledir. Bütün dertleri benim Erdoğan’ın karşısında seçime girmemi engellemek. Çünkü neden korkuyorlar? Bu 5’ten korkuyorlar 5’ten. Korksunlar. Daha önceki seçimlerde İstanbul’da başlarına geleni biliyorlar. Onun için bütün gayrimeşru yöntemlerle beni saf dışı bırakıp muhalefetin adayını kendileri belirlemek istiyorlar. Derdi belli planları ortada. Buradan bir kez daha meydan okuyorum. Ben böyle namertliklere pabuç bırakmam. Şart olsun ki nefes aldığım sürece sesim çıktığı sürece zalimliğe direnirim. Hak yemem hakkımı da yedirmem.
"Kendinize güvenin, güzel günlere olan inancınızı hiç yitirmeyin. Dayanışmanın ve umudun önünde hiçbir güç duramaz. Hele hele o bir avuç insan ve o asla duramaz. Kurtuluş yok tek balına, Haydi herkes görev başına. İnançla azimle 23 Mart’ta sandık başına."
“Maddenin doğasının algılarımızla çelişiyor gibi görünmesi insanları rahatsız ediyor” |
© Tüm hakları saklıdır.