21 Mart 2015

Üç kutuplu Türkiye gerçekleşti

Geldiğimiz noktada Türkiye düşman kamplara bölündü, ulustan söz etmek zorlaştı

Geçmişi ve geleceği pek düşünmeyen, güncel olayların peşine takılıp giden, buzdağının büyüklüğünü fark etmeden ancak siyasi yansımalarına bakabilen kişiler, ne yazık ki ‘’kutuplaşma’’ olgusunu zamanında göremediler.

Oysa 90’lardan buyana Türkiye sağ-sol ekseninden, üç kutuplu Türkiye’ye doğru hızlı bir geçiş yapıyordu.

Yani din, laiklik ve Kürt kutuplarına.

O zamanlar tablo bu kadar net olmadığı için, metotlu düşünmeyenlere bu gerçek bir türlü anlatılamadı.

Bunun bir örneği o yıllarda, CHP Parti Meclisi toplantısında yapmış olduğum konuşmadır:  Orada, üç kutuplu bir ülkeye dönüşmekte olduğumuz saptamasını yaparak, her kutbun bir sahibinin bulunduğunu, CHP’nin üçünde de kendisine yer bulamayarak boşluğa düşeceğini, hatta ileride MHP ile yan yana gelebileceğini söylemiş ve protesto edilmiştim. O zamanlar, bu olasılık mümkün görünmüyordu. Sonra neler oldu neler.

Bugün tablo daha net olduğu için kutuplaşma olgusu rahatlıkla kabul ediliyor ve siyasi literatürümüzde kendisine yer buluyor.

Din ağırlıklı hareketi AKP, milliyetçiliği MHP, Kürtleri de HDP temsil ettiği için, buzdağının sadece tepesini gören çevreler bile manzarayı olanca açıklığıyla okuyor.

***

Geldiğimiz noktada Türkiye düşman kamplara bölündü, ulustan söz etmek zorlaştı.

Çünkü, başta Batı ülkeleri olmak üzere, dünyadaki bütün sağlıklı demokrasilerin vazgeçilmez özelliği olan; merkezin sağında ve solunda iki ana nehir akmıyor artık Türkiye’de.

Oysa (şiddete başvurmadığı sürece) bu iki ana nehir ülkeleri bölmez.

Ama dini, milliyetçi ve etnik ayrımlar temeldir, kalıcıdır, rejimi ve ülkeyi tahrip eder. (Dilim varmıyor ama iç savaşa kadar götürme tehlikesi taşır.)

Bunları daha önce çok yazdığım için fazla uzatmak istemiyorum: Ankara’daki MHP kongresi, Diyarbakır’daki nevruz ve iktidarın yalpalayan açıklamaları, kutuplaşmanın gittikçe sertleşmekte olduğunu gösteriyor ve geleceğimizle ilgili olarak çok kaygılandırıyor beni.

Toplumu bir arada tutan dikişler teker teker atmakta.

Ve galiba geç kalındı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Mihail Sergeyeviç Gorbaçov

Ne kadar güçlü olursa olsun, bir tek kişi, Kızıl Ordu’ya, Komünist Partisi’ne ve köklü Sovyet sistemine rağmen ülkenin sonunu getirmiş olabilir miydi?

Altay Cengizer'in açık mektubuna cevap

Kitabı eleştirin, yararlanırım ama ekranlarda tartışanların çoğu gibi doğrudan doğruya kişiye saldırma ve onu küçük düşürmeye çalışma yolunu seçmişsiniz. Tam bir şark taktiği. Ayrıca öfkelisiniz, sakin olun, bir kitap üzerine tartışabiliriz tabii ama bu sinirli ton iyi bir şey değil

Oya Baydar için...

Yıllardır ezilenlerden yana tavır almış, bu yüzden bedeller ödese de ideolojik ve tarihsel saplantılara kapılmadan "insan"ı ve haklarını merkeze alan anlayışla unutulmaz bir örnek oluşturmuştur