31 Mart 2023

Mersin Polisevi'ne yönelik terör saldırısı iddianamesi, Soylu'nun "eylemci terörist" açıklamasını doğrulamadı

Soylu ve İçişleri Bakanlığı'nca kamuoyuna yapılan bilgilendirmenin doğru olmadığı, resmen belgelendi

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, 26 Eylül 2022'de Mersin Polisevi'ne yönelik terör eylemiyle ilgili soruşturmasını tamamladı.

Soruşturmayı yürüten savcının 8 Mart'ta son noktayı koyduğu iddianame 66 sayfa.

İki kadın eylemcinin gerçekleştirdiği eylemde nöbetçi Polis Memuru Sedat Gezer şehit olurken, yapılan araştırmalarda saldırının PKK tarafından gerçekleştirildiği konusunda bulgular elde edildi.

Anımsanacağı gibi, yenileme inşaatı nedeniyle Tece'de geçici binada faaliyet gösteren polisevine yönelik terör eylemi, iç siyaseti fazlasıyla etkiledi.

Olayın hemen ardından kente giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaşananları CHP ile bağdaştıran açıklamalar yapmayı ihmal etmedi.

Eylemi gerçekleştiren kadın teröristlerden birisinin, Dilşah Ercan olduğu yönündeki bilgiden hareketle Soylu, eylemci ile CHP arasında "iltisak" kurmaktan geri durmadı. Bakan Soylu açıkça söylemese de; İçişleri Bakanlığı'nca yapılan açıklamada, kimlik belirleme çalışmaları sonucunda teröristlerden birinin 'Zozan Tolan' kod adlı Dilşah Ercan olduğunun belirlendiği duyuruldu.

Ve bu açıklamanın akabinde terörist Ercan'ın CHP'nin 2013'de hazırladığı "tutuklu gazeteciler" raporunda yer aldığı kamuoyuna yansıdı.

Ancak, İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı bilgilendirme, tam da "evdeki hesap, çarşıya uymadı" durumuydu.

Olay yerinden elde edilen delillerin kriminal laboratuvarlarda yapılan analizleri sonucunda, İçişleri Bakanlığı'nın olayı gerçekleştiren teröristlerden olduğunu duyurduğu Dilşah Ercan'ın, aslında olay yerinde olmadığı gün ışığına çıktı.

Bu kez, CHP ve PKK eylemini yan yana koymaya çalışan Soylu ve yönetimindeki İçişleri Bakanlığı eleştirilerin hedefi oldu. Yapılan açıklamaların yanlış bilgiden kaynaklandığı anlaşıldı.

DNA analizinin sonuçları

Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma söz konusu tartışmayı sonlandırdı.

İddianameye göre; Ercan'ın parmak izi, Dilara Ürper ve Emel Feremez'in eylem yerine gelirken yoldaki çöp kutusuna attıkları zaman ayarlı patlayıcı düzeneğinde tespit edildi.

Ayrıca, yapılan DNA analizlerinde eylemci kadınlara ait verilerin Ercan'la uyuşmadığı anlaşıldı. 

Savcılık iddianamesinde elde edilen veriler şöyle açıklandı:

"(...) Soruşturma devam etmekte iken https://firatnews.com/ isimli sitede PKK/KCK silahlı terör örgütü tarafından açıklama yapıldığı, açıklamada şüpheli Dilşah ERCAN'ın örgütsel kıyafetle ve yanında silah bulunduğu halde örgüt adına videolu açıklama yayınladığının ve örgüt içerisinde faaliyet yürüttüğünü videoda açıkça ikrar ettiğinin tespit edildiği,                                             

Olay yerinden elde edilen vücut parçalarının otopsi işleminin yapıldığı, yapılan otopsi neticesi parçaların adli tıpa gönderildiği, adli tıp tarafından düzenlenen raporda parçaların iki kadın şahsa ait olduğunun, bir kısmının bir kadına, diğer kısmının başka bir kadına ait olduğunun tespit edildiği,

Şüpheli Dilşah Ercan'ın anne ve babasından DNA örneği alındığı, yapılan karşılaştırmada tespit edilen iki kadına ait vücut parçaları ile Dilşah Ercan'ın anne ve babasına ait DNA örnekleri arasında annelik ve babalık bağı bulunmadığının tespit edildiği,

Soruşturma devam etmekte iken https://hawarnews.com/ isimli internet sitesi üzerinden PKK/KCK silahlı terör örgütü tarafından soruşturmaya konu eylemin sahiplenildiği, eylemi gerçekleştiren iki kadın teröristlerden birinin Dilara Ürper, diğerinin Emel Feremez isimli şahıs olduğunun açıklandığı, Dilara Ürper'in anne ve babasından DNA örnekleri alındığı, yapılan karşılaştırmada, Dilara Ürper'in anne ve babasının yüzde 99,99 ihtimalle olay yerinden elde edilen vücut parçalarından bir kısmının biyolojik annesi ve babası olabileceğinin tespit edildiği (...)"

Böylece Soylu ve İçişleri Bakanlığı'nca kamuoyuna yapılan bilgilendirmenin doğru olmadığı, resmen belgelendi.

Sürpriz tanığın ifadesi

İddianamede, olayın faili olduğu açıklanmasına karşın saldırıda yer almadığı anlaşılan Ercan'la ilgili ilginç bilgi yer alması dikkati çekti.

Şöyle ki; saldırının ertesi günü Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne giden Ayten Dağtan, Ercan hakkında önemli bilgiler aktardı.

Daha önce PKK'nın Irak'taki kadroları içinde faaliyet yürüten, 2020'de örgütten kaçarak teslim olan, etkin pişmanlıktan faydalanarak örgüt kadroları hakkında bilgi veren Dağtan, Ercan'ı tanıdığını idda etti.

Dağtan polise şu ifadeyi verdi:

" 26.09.2022 günü saat:23.00 sıralarında televizyondan Mersin ilinde bir terör saldırısı olduğunu gördüm. Bende cep telefonumdan sosyal medya üzerinden konu ile araştırma yapmaya başladım. Gece sosyal medyada olayla ilgili videolar gördüm. Videoları dikkatle izlediğimde bu videolardaki şahıslardan birisinin daha önceden kırsal alandan tanıdığım ve kırsal alanda faaliyet yürüttüğünü bildiğim teslim olduktan sonra fotoğraftan teşhisini yaptığım Zozan Kod Dilşah Ercan isimli şahıs olduğunu gördüm ve tanıdım. Ben teslim olduğumda bu şahısla ilgili '2020 yılında Türkiye'ye eylem için gönderileceğini söylemiştim.' Görüntülerdeki şahsın bu olduğunu fark edince bu konuyu bildirmek amaçlı Tem Şube Müdürlüğünü'ze geldim. Ben izlediğim videolardan ekran görüntüsü aldığım kareleri kendi rızam ile siz görevlilere teslim ediyorum. Bu ekran görüntüleri içerisinde çember içinde gösterilen şahıs Zozan Kod Dilşah Ercan isimli örgüt mensubudur."

Dağtan'ın olaydan hemen sonra verdiği ifadenin yanı sıra, teslim olduğu dönemde 5 Aralık 2020'de verdiği ifade de iddianamede şöyle yer aldı:

"(...)  Zozan kod; aslen Diyarbakırlı veya Muşlu olduğunu bildiğim özel güçte ile ismi Tolan kod olan cezaevi çıkışlı olan en son 2012 yılında Antalya ilinde cezaevinden tahliye olan ve örgüte katılım yapan kadın örgüt mensubudur. Son 4 yıldır sabotaj eğitimi vermektedir ve 2021 yılı baharında Türkiye'ye gelecek örgüt mensubudur. Gerçek isminin Dilşah olduğunu duymuştum kendisi aşırı zayıf ve uzun boyludur.

Bu örgüt mensubunu 2019 yılı içerisinde Süleymaniye şehrinin ilerisinde bulunan Ranya kasabasında gördüm ve buraya tedavi için gelmişti. Kendisi 2017 yılından beri şehit Zilan Ölümsüzler Taburu içinde sabotajcı olarak faaliyet yürütmektedir. 2019 yılında bu örgüt mensubunu eylem için Türkiye'ye göndereceklerdi ancak vazgeçildi. 2020 yılında da Türkiye'ye eylem için gönderilmesi gündemdeydi ancak Kandil alanında tabur içinde sabotaj eğitimi verdiği için halen daha Türkiye'ye eylem için gönderilmedi. Önümüzdeki süreçte Türkiye'ye eylem yapmak için gönderilecek örgüt mensupları arasındadır. (...)"

Bu bilgilerden sonra toparlıyorum; evet, PKK içinde halen faaliyet gösteren Ercan hakkında devletin elinde önemli bilgiler mevcut. Hem de iki yıl öncesinden.

Ayrıca Soylu'nun, "teröristleri ayakkabı numaralarına kadar tanıyoruz" açıklaması belleklerdeyken, olaydan dakikalar sonra yaptığı yanlış açıklamayı "sehven" biçiminde değerlendirmek mümkün mü?

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet'te "sular ısınıyor", ekipler arasındaki savaş kızışıyor...

Şu anda birbiriyle mücadele eden en az üç ekip var. Devre kardeşliği ile tarikat ve cemaat birliktelikleri ekiplerin çimentosu. Mücadelenin asıl hedefi, mevcut İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın yakın zamanda emekli olmasıyla boşalacak İstanbul Emniyet Müdürlüğü

Burdur'daki taciz skandalında ikinci perde: Tacizi tespit eden müdür vekili görevden alındı!

Yönetimindeki kurumda olanı biteni tespit ederek raporlayan ve devletin önlem almasının önünü açan Kılınç, sonuçta sisteme yenik düştü!

Burdur'da taciz skandalı: Skandalın adresi Burdur Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü!

İşin içinde taciz var, mahkemeden alınan uzaklaştırma kararı var, il müdürlüğünde görevli kamu personeli var, şüpheli, tanık ve mağdura ait adliye yansıyan ifadeler var, adı tacize karışan personelin görevden uzaklaştırılması amacıyla bakanlığa ve valiliğe yazılan yazılar var. Yetmedi, benzerlerinde olduğu üzere dini cemaat iddiası var. Yetmedi, siyaset var