Ünlü yönetmen Francis Ford Coppola’nın, Mario Puzo’nun muhteşem eseri Godfather (Baba) üçlemesinin ilkindeki önemli sahnelerden birisidir, “Baba” Vito Corleone’nin hastanede yatarken rakiplerince öldürülme girişimi anında yaşananlar.
Don Corleone, küçük oğlu Michael’in hissiyatı ve dikkati sayesinde ölümden kurtulur sahnenin sonunda.
Godfather’da aktarılan olayın benzeri geçen cumartesi Edremit’te yaşandı.
Edremit Devlet Hastanesi’nin ortopedi servisinde tedavi gören Emrah İmamoğlu, silahıyla hastaneye girip odasına kadar gelen Efe Acar tarafından öldürüldü.
Efe Acar
Bu cinayet, pek de basit bir eylem gibi durmuyor. Zira cinayetin gerisinde faklı gelişmeler yaşandı.
Yaşananların ilk adımı, 27 Eylül’de gece yarısını biraz geçeye kadar gidiyor.
Edremit’in Bostancı Köyü’nde kahvehane işleten Tugay Görmen, daha önce birlikte iş yaptığı ancak sonrasında aralarında alacak/verecek meselesi olduğu bilinen eski ortağı Emrah İmamoğlu’nu köye davet etti.
Hatta Görmen, İmamoğlu’ndan yanında bira getirmesini istedi.
Görmen’in kısa süre önce işletmesini devraldığı kahvehanesindeki görüşmenin ilerleyen saatlerinde, iki eski ortak arasında geçmişten kalan borç/alacak meselesi sebebiyle tartışma başladı.
Tartışma büyüdü. Bu sırada Görmen, yanında taşıdığı tabanca ile İmamoğlu’na ateş etti. Görmen’in silahından çıkan mermi, İmamoğlu’nun sağ dizine isabet etti.
İmamoğlu için önce hayati tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle basit yaralamalı olay değerlendirmesi yapıldı. Ancak sonrasında, kurşunun damara isabet ettiğinin anlaşılması sonrasında İmamoğlu, hayati tehlike kaydıyla Edremit Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
Gerçekleştirilen ameliyat sonrasında sağlık durumu düzelen İmamoğlu, yoğun bakımdan alınarak hastanedeki ortopedi servisinde tedaviye alındı.
Bu arada, İmamoğlu’nun eski ortağı Görmen, silahlı yaralamanın faili olduğu iddiasıyla aranmaya başlandı. Görmen, halen firarda.
İmamoğlu, hastanede tedavi edilirken, 5 Ekim akşamı ikinci saldırının hedefi oldu. Akşam saatlerinde İmamoğlu’nun odasına giren bir kişi, elindeki silahla yatağında yatan İmamoğlu’na üç el ateş etti.
Mermilerden ikisi İmamoğlu’na isabet etti. Önce hayati tehlikesi olmadığı belirtilen İmamoğlu, durumunun kötüleşmesiyle birlikte Balıkesir’deki devlet hastanesine sevk edildi.
Burada yapılan tıbbi müdahale yeterli olmadı ve İmamoğlu yaşamını yitirdi.
Saldırının ardından kısa süre sonra “tetikçi” polise teslim oldu.
Zanlının Efe Acar adında 22 yaşında Edremitli genç olduğu anlaşıldı. Savcılıkça tutuklanan Acar, İmamoğlu’na ateş etme gerekçesi olarak “ailesi hakkında konuştuğu” iddiasında bulundu.
İki olayın arka arkaya yaşanması sonrasında başlatılan savcılık soruşturmasında zanlı Tugay Görmen hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
Savcılık aynı çerçevede, Tugay Görmen’in ağabeyi Halil Görmen hakkında da “tasarlayarak adam öldürmek” iddiasıyla yakalama kararı verildi.
Halil Görmen, hakkındaki iddia kapsamında tutuklandı.
Ağabey Görmen, kısa süre öncesine kadar MHP’nin Edremit İlçe Başkanı olarak görev yaptı.
Halil Görmen
Bu arada soruşturmada tutuklu şüpheli sadece Halil Görmen değil. Tetikçi Efe Acar’a, İmamoğlu’nun devlet hastanesindeki odasının numarasını verdiği iddiasıyla bölgenin önemli turistik tesisinin sahibi de tutuklandı.
Polis, şimdi firari Tugay Görmen’in peşinde.
AKP MYK’de polis merkezlerinden şikâyet var!
Ülke genelinde bir süredir kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet olaylarının yarattığı infial ortamında son olarak İstanbul’da Semih Çelik’in, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’i katletmesi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın yönettiği MYK’nin de konusuydu.
Semih Çelik (solda), İkbal Uzuner (ortada), Ayşegül Halil (sağda)
MYK üyeleri, İstanbul’daki son olayda polisin de ihmalinin bulunduğunu bizzat Erdoğan’a iletti.
MYK üyesi olmamasına karşın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç toplantıya katılırken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın olmaması dikkati çekti.
Toplantıda bazı MYK üyeleri, İstanbul’daki olayın ardından İstanbul İl Teşkilatı ile birlikte yaşamlarını yitiren Uzuner ve Halil’in ailesine yaptıkları ziyaretlerde edindikleri bilgileri paylaştı.
Aldığım bilgiye göre, MYK üyeleri, ailelerin anlattığı şekliyle, “Çok sefer polise gittik. Çelik’e yönelik önlem alınmasını istedik. Yardım istedik. Tutanak tutmadılar, bizi şerbetleyip gönderdiler” değerlendirmesini aktardı.
Söz konusu tespitler sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yerlikaya’yı arayıp eskinin deyimiyle karakol olarak bilinen günümüzde polis merkezi adıyla faaliyet gösteren polis birimleriyle ilgili sunum hazırlayıp MYK’ye anlatması talimatını verdi.
Aynı MYK’yle ilgili dikkat çekici bir bilgiye daha ulaştım.
Büyüteç’te daha önce Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya arasında “soğukluk” yaşandığını aktardım, hatırlayacağınız üzere.
Hafta başındaki MYK’de Tunç’un önce Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili Diyarbakır’da yapılan basın açıklamasında Yerlikaya’nın tutumunu aktardığı, sonrasında sözü İstanbul’daki katliama getirdiği ve Yerlikaya’nın gıyabında “Topu bize atmaya çalışıyor ama topun büyüğü onlarda” diyerek polisiye önlemlerin alınmasında yaşanan sıkıntıları dile getirdiği kaynaklarca ifade edildi.
Aslına bakarsanız, sorun ne İçişleri Bakanlığı’nda ne de Adalet Bakanlığı’nda doğrudan doğruya.
İktidarın yıllar içindeki toplum ve birey üzerindeki politikalarının ve kamu personelinin devlet ve yurttaş yerine siyasetin emrine girmesinin doğurduğu sonuç bu maalesef.
Vali Bey’in dikkat çeken özgeçmişi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayladığı valiler kararnamesinde Karaman Valisi olarak atanan Mehmet Fatih Çiçekli, valiliğin resmi internet sitesindeki ilginç bir özgeçmiş paylaştı.
Bakan Yerlikaya ile birlikte İstanbul Vali Yardımcısı olarak görev yapan Çiçekli, yeni kabinede İçişleri Bakanı olmasıyla beraber Yerlikaya ile Ankara’ya taşındı.
Önce İçişleri Bakanı Özel Kalem Müdürü, akabinde de Bakanlık Genel Sekreteri’ydi.
Vali Çiçekli, 15 Temmuz sırasında da Sakarya’da vali yardımcısıydı. Dönemin Sakarya Valisi ise, merhum Hüseyin Avni Coş’tu.
Çiçekli, Karaman’a atanmasıyla birlikte pek benzeri görülmeyen bir özgeçmişi yayımladı.
Mehmet Fatih Çiçekli
15 Temmuz sırasındaki çalışmalarını detaylı biçimde paylaşan Vali Çiçekli’nin özgeçmişinin ilgili bölümünü olduğu şekliyle alıntıladım:
“15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Sakarya Vali Yardımcısı olan Vali Mehmet Fatih Çiçekli; o gece “Sakarya Valiliğindeki durum nedir?” düşüncesi ile geldiği valiliğin darbeci hainler tarafından henüz işgal edilmiş olduğunu ve valiliğin şehrin dışında olması nedeniyle halk tarafından bu durumun bilinmediğini fark edince, vaziyetin en kısa ve en etkili yoldan halka duyurulması ve halkın topyekûn desteği ile valiliğin kurtarılabilmesi için il müftüsüne tüm camilerden merkezi anons sistemi ile halkın valiliğe çağrılması talimatını vermiştir.
Bu emre direnen il müftüsüne karşı vali yetkisini kullanmak zorunda kalmış, hatta anons metnini dahi ‘Vatan için, millet için, devlet için, demokrasi için tüm halkımızı Valilik ve Emniyet’e çağırıyoruz’ şeklinde bizzat kendisi yazdırmıştır.
Anonslara icabet ederek valilik etrafına toplanan binlerce Sakaryalı ile halkın üzerine rastgele ateş açılmasına ve 16 kişinin ilk anda yaralanmasına rağmen Sakarya Valiliği’nin kahraman Sakarya halkıyla saat 01:00 sularında kurtarılmasına öncülük etmiştir.”
Vali Çiçekli’nin böylesi bir özgeçmişle “kendini izah etmeye çalışmasının” elbette kendine göre bir anlamı olmalı.
Yoksa, 15 Temmuz gecesinde, halen İçişleri Bakan Yardımcılıklarını yürüten Münir Karaloğlu’nun Antalya Valisi, Mehmet Aktaş’ın da Karabük Valisi olarak görev yaptığı döneme mi atıfta bulunuyor acaba?
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|