04 Eylül 2020

Cellat yağlı urganı kimin boynuna geçirecek?

Birkaç kişinin ipe çekildiğini görmeden gözleri açık gidecek ölüsevicilere müjdeler olsun! Devlet Bey eksiği tamamlamak için kolları yeniden sıvadı

Umutsuz, çaresiz bırakılmış toplumun cinnet geçirmekte olduğu; kötülüğün, vicdansızlığın, kin ve nefretin tavan yaptığı; savaş, şiddet, ölüm, kan naralarının vatan-millet sosuna bulanarak kitlelere boca edildiği, salgın nedeniyle büsbütün ağırlaşan şu kâbus ortamında beklediğim ses gecikmedi: Devlet Bey yine idam istedi.

Gün be gün tefessüh eden, çürüyen insan malzememizin sağıltılması, çözülen, dağılan toplumsal dokumuzun onarılması, insanların ahlakî değerlerini, vicdanlarını, iyiliklerini, masumiyetlerini kazanabilmesi için bir idam tartışması eksikti, o da oldu. Cellatlık hevesleri içlerinde kalmış olan, birkaç kişinin ipe çekildiğini görmeden gözleri açık gidecek ölüsevicilere müjdeler olsun! Devlet Bey eksiği tamamlamak için kolları yeniden sıvadı.

Bu hale sayenizde geldik beyler!

Toplumdaki çürüme, ahlak, vicdan, değer yitimi, insanın kanını donduran cinayetler, kadınlara çocuklara tecavüz, hayvanlara reva görülen işkenceler, hiçbir dönemde görülmedik kin, nefret, ötekileştirme dili, insanı insanlığından utandıran, bu adamlarla aynı toprağı, aynı zehirli havayı paylaşmak zorunda olduğumuz için sadece utanç değil korku da duyduğumuz iğrençlikler…

Bunlara yol açanlar, teşvik edenler dahil herkes, şimdi bize ne oldu, bu ortamda nasıl yaşayacağız, diye soruyor dehşet içinde.

Yıllardır, yazarak konuşarak bu soruya cevap vermeye çalışıyorum. Sakalım olmadığı için, sakalım olsa bile makbul vatandaş sayılmadığım için kimsenin kulak verdiği yok. Oysa cevap aslında kısa ve çok açık: Bu hale, iktidarın zihniyetiyle, edimiyle, diliyle geldik. Çocuğu katledilmiş ananın miting meydanlarında kitlelere yuhalatılmasıyla; farklı yaşayan, farklı inanan, farklı düşünen, farklı etnik kökenden gelenlerin katli vaciptir anlayışının devlet katlarından yaygınlaştırılmasıyla; miting meydanlarında sallandırılan idam ipleriyle, şehitlik yüceltmeleri, vatan millet nutuklarıyla savaşın, ölümün, kanın kutsanmasıyla geldik. İktidarın zehirli dilini taklid edip benimseyenlerin cezasız kalmasıyla, tecavüzcü katil yandaşın sırtının sıvanması, suçsuz günahsız muhalifin hapishanelere tıkılmasıyla, fiilen yok edilmesiyle geldik. En iyi Kürt ölü Kürttür, kahpe Yunan, afedersiniz Ermeni söylemleriyle geldik. 40 yıldır içerde son on yıldır da sınırlarımızın dışında sürdürülen savaşlarla, düşmanlıklarla geldik. Savaş bütün tarafları, bütün toplumu bozar, çürütür.

İdam devletin taammüden işlediği cinayettir

İktidarın kadim devlet destekli ortağı, kursağında kalan hevesi gidermek için yine idam ipine sarılıyor, yine yağlı urgan sallıyor havada. O Devlet Bey ki, şimdi idam istemine gerekçe kıldığı suçluların, kadın katillerinin, tecavüzcülerin, mafya babalarının, onca yüz kızartıcı suç faillerinin tahliyesi (örtük affı için) çabalamış sonunda da her zamanki gibi muradına ermişti. 

Bu konuda o kadar çok yazdım ki tekrarlamayacağım: İdam şiddet tekelini elinde bulunduran devletin taammüden işlediği cinayettir. Hiçbir yerde, hiçbir zaman suçun azalmasına, önüne geçilmesine çare olmamıştır. İlkel kan ve ölüm kültürünün parçasıdır. Çağdaş devlette, uygar toplumda yeri yoktur. Türkiye'nin, Bahçeli'nin iktidar ortağı olduğu dönemde idam cezasını kaldırmış olması, Devlet Bey'in tarihe geçecek tek sevabıdır.

Kurt kana doymaz, ama kurt hayvandır, vahşet doğasında vardır. İnsan o vahşet güdüsünü içinden attıkça insan olur. Devletler de kandan, ölümden, idamdan ne kadar arınırlarsa o denli uygarlaşırlar.

"Yapamazlar" rehavetine kapılmayalım

Değerli Mehmet Tezkan, Bahçeli'nin idamı yeniden ısıtmasını gündem değiştirmek olarak değerlendiriyor ve "yapamazlar" diyor.

Fırsatını buldukları anda yaparlar sevgili Mehmet Tezkan, çünkü yazınızda belirttiğiniz sakıncalar bu iktidarın asla umrunda değil. Aksine uygar dünyadan kopmak, Batı değerlerinden, Avrupa Konseyi'nden, AB'den, AHİM ve benzeri çıpalardan kurtulmak, palamarları çözmek işlerine bile gelir. Yaptırmamak bizlere; Türkiye'nin barışçı, demokrat, vicdanlı insanlarına düşer. Bizlerin, idam hezeyanını da içeren bu zihniyete, bu iktidara karşı topyekun barış ve demokrasi seferberliğimizden geçer.

O yağlı urganın kimlerin boynuna geçirilmek istendiğini iyi kavramak zorundayız. MHP Genel başkanı Bahçeli, idamın bazı suçları önlemek için zaruret olduğunu söylerken, ilginç sözcüklerle gönderme de yapıyor: "Bebek katilleri, tecavüzcüler, sapıklar" veya "şiddet olayları, kadın cinayetleri, çocuklara taciz, tecavüz…" diyor.

Tilkinin kuyruğunu aklına getirmeyim ama "Bebek katili" ağırlaştırılmış müebbete mahkûm Öcalan için kullandıkları bir nitelemedir. "Şiddet olayları dendiğinde ve İçişleri Bakanı'nın şiddetle mücadelesi övüldüğünde de Türkiye'de olup bitenleri izleyen herkesin aklına gelen Kürt siyasî hareketi gelir. Şu sırada ağırlaştırılmış müebbet mahkûmlarının ve idam cezası kaldırıldıktan sonra idam yerine geçen "ağırlaştırılmış müebbet"le kimlerin yargılandığına bakmakta da yarar var.

Bahçeli idam çığırtkanlığı konuşmasında, "Zulme suskun kalan da zalimdir" diyor, pek haklı. İşte bu yüzden suskun kalmamalıyız. İdam devletin işlediği cinayettir. Cinayete suskun kalan da katilin ortağıdır.

Şimdi idam edilecek suçlular aranıyor. Suçlu arıyorsanız aynaya bakın beyler!

Yazarın Diğer Yazıları

Romanını yazamadığım kahramanım Nazar

İnsan benim yaşıma gelip de birlikte yol yürüdüğü,  onlarla zenginleştiği dostlarını, arkadaşlarını yitirdiğinde sadece onların matemini tutmuyor, sadece onlara ağlamıyor. Her giden bizden bir parça koparıp gidiyor. Eksiliyoruz

Bir yazamama yazısı

Yazıyoruz, söylüyoruz, bağırıyoruz, feryat ediyoruz da ne oluyor, ne değişiyor! Anlamsızlık, yetersizlik, boşuna çaba duygusu

Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet

ÇEDES'in amacı çocuklarda çevre duyarlılığını geliştirmek ise, ormanlarımızın, tarım topraklarının, doğal zenginliklerimizin nasıl yok edildiğini, açgözlü vahşi talan düzeninin doğal yaşamı nasıl katlettiğini öğretin

"
"