20 Şubat 2025

Büyük Biliciler

Son yıllarda, özellikle Trump’ın zaferinden bu yana hemen herkesin faşizmin küresel yükselişinden söz ettiği şu ortamda Brezilyalı Çocuklar filminin yönetmeni Franklin J. Schaffner, Büyük Biliciler listesine eklenmeyi hak ediyor

Franklin J. Schaffner

Şiirin ve kurmacanın Büyük Bilicileri oluyor. Bu sıfatı ilk kez Ludingirra dergisinin Güz 1998 tarihli sayısında “Metin Altıok’ta işaretler” başlıklı yazımda kullanmıştım. 1993’te Sivas Madımak katliamında göz göre göre yakılan otuz yedi insandan biriydi Metin Altıok. O yıl, “işaretler”i yazdığım 1998’de, Bütün Şiirleri çıkmıştı. Çeşitli şiirlerindeki bilicilik işaretlerini o vesileyle toparlamıştım (sayfa numaraları da o kitaptan):

Sonunda kendime bir top yangın edindim,/ Soluğumla besledim dudağımın ucunda./ Ömrümün külüydü savrulan hep ardımda,/ Örterek yavaş yavaş bıraktığım izleri/ Yanmış bir günün sürüklenen kanatlarıyla./ Koştum, durmadan koştum o küçük yangınımla,/ Adımın çaresiz kıyılarında kendi göğümü bulmaya...” (s. 41)

Böyle başlayan ve hepsi de okuyanı aynı ölçüde sarsan şiir kesitleri, yangının yeri olarak Sivas’tan ve “solgun bir otel”den bile söz ederek şiirler boyu devam ediyordu. Birkaç dize daha aktarayım:

Birini bulurum mutlaka,/ Yangınımı körükleyen birini.// Biri mutlaka vardır/ Zonguldak'ta, Sivas'ta,/ Yakında ya da uzakta,/ Binlerce baca arasında” (s. 114) “Kav taşıyan ben;/ Tekinsizim size göre/ İbret için/ Yakılması gereken”. (s. 188)

Bu dizeleri ve daha pek çoklarını 1993’ten önce yazmıştı Metin. Ne denebilir, “bilicilik”ten başka?

Böylesine bütünsel bir trajiğin taşıyıcısı olmasalar da çarpıcılık açısından listeye girebilecek biliciler olarak aklıma zaman zaman Louise Labé, Jules Verne ve Bertolt Brecht gelmiştir. Louise Labé (1526-66), kendi yazarlığından dört yüzyıl sonra doğacak olan feminizmin bilicisi gibidir. Jules Verne aya seyahatin ve deniz altında yirmi bin fersahın bilicisi. Brecht, “Arturo Ui” adlı seyirlik oyunundaki Hitler soyutlamasıyla sonraki diktatörlerin bilicisi.

Şimdi listeye eklemek istediğim iki yapıt da kaynağını yine Hitler gerçekliğinden alıyor. Şimdiki güncelliğin işaretlerini veren iki yapıt söz konusu. Aynı adı taşıyan bir bilimkurgu film ile, filme kaynaklık etmiş olan roman.

Yıllar önce izlediğim bu filmin öyküsü kabaca, Adolf Hitler’in bir biçimde ele geçirilmiş hücrelerinin Güney Amerika’ya kaçmış birileri tarafından klonlanması, ardından dünyanın çeşitli yerlerinde yeni küçük Adolfların benzer öykülerle ortaya çıkması şeklindeydi.

Film epeydir aklımdan çıkmış, yönetmeni, oyuncuları vb. kalmamıştı belleğimde. Şu son zamanların küresel güncelliği filmi çağrıştırınca merakım tazelendi, adını, yönetmenini, oyuncularını ve ayrıntılı öyküsünü buldum –yaşasın google. Adı “The Boys From Brazil (Brezilyalı Çocuklar)”, yönetmeni Franklin J. Schaffner, yapım yılı 1978, oyuncular arasında hayranı olduğum Laurence Olivier de var. Kaynak metin ise Ira Levin’in filmle aynı adı taşıyan romanı. İkisi de Türkçeye “Vahşetin Çocukları” adıyla çevrilmiş. Romanı ne yazık ki henüz okuyamadım.

Galiba ilk seyredişte filmi fazla fantezist bulmuştum. Faşizmin biyolojik temelde pıtrak gibi yaygınlaşabilmesi fikrinde, bilimkurgu için bile inandırıcı olmayan bir yan vardı. Ayrıca o zamanlar “klonlama” teknolojisi yaygın olarak bilinmiyordu. Kısacası, bir kitabın tıpkıbasımını yapar gibi bir şahsın kopyalanması fazla kolaycılık gibi gelmişti bana, ilişki kuramamıştım.

Şimdi 2017 tarihli bir yazıdan öğreniyorum ki bu açıdan kayda değer, tarihsel bir işleyiş olmuş; Brezilyalı Çocuklar romanı yazılıp filme çekildiği sıralar, yani 1978 yılında, klonlama teknolojisi çok yeniymiş. Filmin yönetmeni bu teknolojinin icatçılarıyla konuşmuş aslında, kurmacasının teknik yönünü bilimsel ölçülerle ince ince doğrulatmış. Demek ki yaptığının kolaycılıkla ilgisi yok.

Peki, yönetmenin düşünsel terbiyesinden o zamanlar haberdar olsam, filmi alımlayışımda bir farklılık olur muydu?

Bu soruya, farklılık mutlaka olurdu, ama büsbütün değil diye yanıt vermek eğilimindeyim. Farklı olurdu, en azından inandırıcılık yokluğu o derece çiğ kalmazdı ve filmi bu yönüyle hafife almazdım. Yine de bir şematizm bulurdum ama, ne demiş atalar, o kadar şematizm her bilimkurguda olur.  

Diyeceğim, son yıllarda, özellikle Trump’ın zaferinden bu yana hemen herkesin faşizmin küresel yükselişinden söz ettiği şu ortamda Brezilyalı Çocuklar filminin yönetmeni Franklin J. Schaffner, Büyük Biliciler listesine eklenmeyi hak ediyor. Belki onunla birlikte, romanın yazarı da.

Öte yandan, düşünüyorum da, Brecht’in 1941 yılında yazdığı “Arturo Ui’nin Yükselişi” (Türkçeye “Tırmanışı” diye çevrildiği de olmuş) ilk kez Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (ünlü AST!) 1960’ların ikinci yarısında sahnelenmişti, başrolde Genco Erkal!

Bilicilerin bilmesi ve göstermesi hiç az bir şey değil tabii.

Necmiye Alpay kimdir?

Çalışmaları dil üzerinde yoğunlaşan Necmiye Alpay 1946 yılında doğdu. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (Mülkiye) bitirdi.

1978'de Paris-Nanterre Üniversitesi'nden uluslararası iktisat alanında doktora derecesi aldı. Mülkiye'deki öğretim üyeliği 12 Eylül 1980 darbesi ile başlayan süreçte sona erdi. İzleyen yıllarda akademide 'Türkçe' ve 'Yaratıcı Yazarlık' alanlarında dersler verdi.

2011 yılından itibaren uzun süre Radikal gazetesinde Dil Meseleleri üzerine yazdı. 2016 yılında İsviçre'nin Almanca PEN Merkezi tarafından onur üyeliğine seçildi. 

Kitapları

Türkçe Sorunları Kılavuzu (Metis Yayınları)

- Dilimiz, Dillerimiz / Uygulama Üzerine Yazılar (Metis Yayınları)

Dil Meseleleri / Uygulama Üzerine Yazılar II (Metis Yayınları)

Yaklaşma Çabası (Kanat Yayınları)

- Beklediler Gitmedik (Edebi Şeyler Yayıncılık)

Çevirileri

Freud ve Felsefe (Paul Ricoeur), Metis Yay.

- Kültür ve Emperyalizm (Edward Said, Hil Yayınları)

- Tarihsel Kapitalizm (I. Wallerstein, Metis Yayınları)

- Aydın Kesimi Üstüne (Vladimir İ. Lenin, Başak Yayınları)

- Modernleşmenin Eşiğinde Osmanlı Kadınları (Madeline C. Zilfi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları)

- Şiddet ve Kutsal (Rene Girard, (Kanat Yayınları)- Freud ve Felsefe (Paul Ricoeur, Metis Yayınları)

- Bilge Sokrates'in Ölümü (Jean Paul Mongin, Metis Yayınları / Küçük Filozoflar Dizisi)

- Martin Heidegger'in Böceği (Jan Marchand, Metis Yayınları Küçük Filozoflar Dizisi)

- Diyojen Köpek Adam (Jan Marchand, Metis Yayınları Küçük Filozoflar Dizisi)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dil notları

“Düşündüren” ortacı neden yeterli olmuyor da onun yerine ikide bir “düşündürten” dendiğine rastlıyoruz?

Negatif barış, pozitif barış

İmralı’da herhalde her şeyin konuşulmuş ve kararlaştırılmış olacağını düşünerek oradan gelecek açıklamaları bekliyoruz. Kimseden “negatif barış” sözü işitilmiyor ama, beklentiler o yönde

Tepeden barış ve hortlayan McCarthy 

“İçerdekiler”e suçluluk üstüne suçluluk isnat eden tedirgin bir kurnazlık egemen. Yasalaşmış bile olmayan kötü ünlü “etki ajanlığı” sıfatını yapıştırmaya çalışanı mı ararsınız, “yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa görelim” diye tehdit savuranı mı...

"
"