22 Mayıs 2023

‘Milliyetçi lig’in yedek oyuncusu, ‘o an’ geldiğinde ‘tarafsız kalıyoruz’ ya da cumhur denirse ne yapacak?

Sanki her şey bitmiş gibi davranılıp, parti içlerinde ve partiler arasında ‘hesaplaşmalar’ başladı

Önümüzdeki hafta sonu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu var. İlk turda yüzde 44 oy almış muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda seçimi kazanma şansı hala var. Ancak ilk haftayı iyi geçirmediler, yeni söylemde aceleci, kamuoyu karşısında vermeleri gereken inançlı-moralli görüntüde geç kaldılar.

Devletin gücünü, medyayı arkasına almış 21 yıldır ülkeyi yöneten ismi ikinci tura bıraktırmak başarıydı. Sanki her şey bitmiş gibi davranıldı, parti içlerinde ve partiler arasında ‘hesaplaşmalar’ başladı. Haklı olarak morali bozulmuş muhalefet seçmenini; yeniden motive etmek için harcanması gereken sürede geç kalındı. İttifakı oluşturan liderler çarşamba günü bir araya geldi. Kemal Kılıçdaroğlu halkın karşısına perşembe günü çıktı, ittifakın ikinci büyük partisi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener cumartesi günü kamuoyuna seslendi.

Hızla yapılan ve bence hatalı olan; ilk turda kazanılmış oylarda başta Kılıçdaroğlu ilmik ilmik örülen farklılıkların bir arada yaşama ana fikrinin, pozitif kampanyanın neredeyse tamamen terk edilmiş olmasıydı. Bir de milliyetçi dip dalgayı görüp üzerinde sörf yapmak isteyen Kılıçdaroğlu’nun partisinin geleneksel çizgisinin (Ecevit milliyetçiliği) dışında daha da önemlisi sol-sosyal demokrat noktanın hayli uzağında bir dille milliyetçiliği seslendirmesi soru işaretlerini artırdı. İlk turda yüzde 5’in üzerinde oy alan Sinan Oğan’ı, onu aday gösteren başta Zafer Partisi Ümit Özdağ Ata İttifakı’nı yanına çekmek için dilde değişim yapıldı. Bir de her iki ismin sanki Millet İttfakı ya da Kılıçdaroğlu farklı bir şey söylüyormuş gibi; anayasanın ilk dört maddesinin değişmemesinden terörle mücadeleden vazgeçilmemesi gibi konuları gündeme getirmesi ilginçti. Oğan’ın attığı tweet ile ‘ikinci tura kalan adayların bizim söylemlerimize sarılmalarını sağladık’ demesi de unutulmamalı. Millet İttifakı içindeki İYİ Parti’nin Meral Akşener’in ve Mansur Yavaş’ın varlığı ya da söylemlerini de yetersiz bulan bir bakış.

Son durumda Kılıçdaroğlu Ümit Özdağ ile Tayyip Erdoğan Sinan Oğan ile görüştü. Oğan ile Millet İttifakı’ndan Ahmet Davutoğlu ilk tur sonrası bir görüşme yapmıştı. Oğan ile Kılıçdaroğlu’nun kamuoyuna açıklanmayan bir görüşme yaptığı da kulislere yansıdı. (Kaynak: Mahir Kılıç/Habertürk) Özdağ ile Oğan arasında kimin destekleneceği konusunda görüş farklılıkları olduğu belirtilirken Oğan bugün bir açıklama yaparak durumu netleştirecek. Sinan Oğan’ın büyük ihtimalle kendisine oy verenler için herhangi bir ittifakı işaret etmemesi beklentisi var. Az da olsa Cumhur İttifakı demesi beklenebilir, benim Millet İttifakı içinden aldığım bilgiye göre Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması hayli zor.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile Dr. Sinan Oğan

Bu noktaya tekrar döneceğim ancak önemli gördüğüm bir yazıyı burada alıntılamak istiyorum. Seçimin hemen ardından yapılan değerlendirmeler içinde benim en çok dikkatimi çeken AKP’li Tuğrul Türkeş’in bir yazısıydı. Türkeş bu yazıda farklı partilerde de olsalar birbirleriyle destekleşen-ortaklaşan bir ‘milliyetçi lig’ tarifi yaptı. Kısa bir bölümü aktarayım:

Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın aldığı oylar veriliş gerekçeleri ve verenler açısından dikkat çekicidir. Keza; Milliyetçi Hareket Partisi ve İYİ Parti’ye giden oylar da yapılan bütün hatalara ve dikkat eksikliklerine rağmen buralarda toplanmıştır. Netice olarak bu seçimin tek ve gerçek galibi Türk milliyetçiliğidir. Bu resmetmeye çalıştığımız yapılar derlenip toparlanabilirlerse ki, bu örneğin bir ‘Lig’ çatısı altında olabilir, bundan sonraki seçimlerde birinci parti ve seçimin galibi Türk milliyetçiliğine değer veren, önemseyen ve onun temiz kadrolarına imkan sağlayan yapı olacaktır. Velhasıl bir sonraki seçimin galibi Türk milliyetçiliğidir."

Yani en yakını 2024 martında yapılacak yerel seçimlerde farklı partilerde de olsalar belli bir aday ya da fikir etrafında odaklanabilecek, kendi partilerini ya da kamuoyunu etkileyebilecek bir birlik.

Türkiye’de 9 Şubat 1969 yılında Alparslan Türkeş’in öncülüğünde kurulan MHP (öncesi Türkeş’in 1965 yılında genel başkan olduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) 1993 yılına kadar ana büyük parti kaldı. 1993 yılında milliyetçi damarın taşıyıcı kolonlarından laikliği daha ‘farklı’ yorumlayan ‘dindar-mütedeyyin’ kanat Büyük Birlik Partisi’ni kurarak ilk ayrımı yarattı. 2015-2017 yılları arasında MHP’nin içinde kurultay isteyen ama başaramayan, partiden ayrılan üç isimden her biri bugün kurduğu parti ya da adaylığıyla bir etki yaratmış gözüküyor. Oyları düşse de Meral Akşener İYİ Parti, Ümit Özdağ Zafer Partisi ve Sinan Oğan. Bu arada bu üç ismin cumhurbaşkanlığı referandumu sırasında 2017’de ‘Türk milliyetçileri hayır diyor’ kampanyası yaptıklarını da hatırlatalım.

28 Mayıs seçimlerini kim kazanırsa kazansın yaşanacak ekonomik bunalımın artışıyla milliyetçi dalganın daha da yükseleceğini öngörebiliriz. Bu süreçte farklı partilerdeki milliyetçilerin birlikte hareketi de kamuoyu etkileme süreçlerinde daha aktif olmaları da mümkün. Muhafazakar partilerde daha uçlarda (başta Yeniden Refah) bir rüzgarın eseceği de düşünülebilir. Memlekette dengeli bir siyaset için sol-sosyal demokrat parti ve isimlere görev düşecek. Ancak şu anki duruma bakıldığında her biri kendi içinde büyük problemler yaşıyor. Oy veren kitleleriyle aralarında, özellikle CHP’de ve Yeşil Sol’da kopukluk-kırgınlık görülüyor. TİP biraz daha iyi durumda gözükse de onun da Kürt seçmen ile belli bir mesafelenmesi oldu. Helalleşmeden Alevi videosuna barış ikliminden gelirde ve hukukta adalete pek çok konuda toplumu bir araya getiren Kılıçdaroğlu’nun terk ettiği bu alan hem 28 mayıs seçimlerinde hem sonuç ne olursa olsun sonrasında önemli. Kemal Kılıçdaroğlu 28 Mayıs’taki seçimlere ‘milliyetçi ligin yedek oyuncusu olarak mı’ yoksa toplumu birleştirme idealinden vazgeçmemiş bir lider olarak mı gidecek karar vermeli. Yüzde 44’ün üzerine konulacak oylar için kendini ‘birlikteyiz’ dese bile gelecek yüzde 2-2.5’luk oya karşılık Sinan Oğan’a mecbur hissetmesi iyi değil. Bugün Oğan ‘bize oy veren nereye isterse gitsin’ ya da ‘Cumhur İttifakı’ derse yani ‘o an geldiğinde’ umarım ne yapacağını biliyordur. Hep söyledim söyleyeceğim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun kapsayıcılığı bırakmadan ikinci turu alma şansı var.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

1000’inci kez ve hep sorulacak: Devlet ‘insanını’ kaybeder mi; kardeşim, babam, oğlum nerede?

Bu hafta Galatasaray Meydanı’nda 1000’inci kez sorulacak. Türkiye’de, Arjantin’de, Gazze’de… Galatasaray Meydanı’nda, Plaza de Mayo’da… Evlatlarının izindeki tüm annelerle dayanışma önemli. Bandista’nın ‘Benim Annem Cumartesi’ parçasını da bu yıl Teoman söyledi...

Futbolda stat basma, yumruk atma, düelloya çağırma ya da futbol fena halde hayata benzer…

Yöneticiler, taraftarlar, sloganlar... Türkiye'de hayatın geneli gibi… Gücü gücüne yetene dönemi… Peki ne olacak, nereye gidecek bu süreç? Haklıyı kim ortaya çıkaracak?

Sokakta mı uçakta mı lider olunur?

İkisi de önemlidir, ayrı yeri-ağırlığı vardır diyenlere memleketin yakın siyasi geçmişine bakmalarını, liderlerin "irtifa yükseldikçe" sokaktakileri gözden kaçırdıkları, eskisi kadar anlayamadıkları örneklere bakmalarını öneririm