10 Şubat 2022

Babacan: HDP ve sol partilerin oluşturduğu üçüncü ittifakı dışlamak gerçekçi siyaset olmaz

'Güçsüz bir cumhurbaşkanı değil' ama 'gücünü, yönetimi ortaklarıyla paylaşan' bunu da seçildikten sonra değil seçimden önce belirleyip halka açıklayan bir yapı kurulmasını istiyor

Muhalefetteki altı siyasi partinin genel başkanı cumartesi günü bir araya gelecek. Bu toplantıdan sadece 'fotoğraf' verilerek ayrılınması da bazılarının 'isim konuşulacak' gibi beklenti yaratması da doğru değil. Tabii bir de genel başkan yardımcısı düzeyinde "Siyaseti değiştirecek bir şey çıkmaz" diyerek (İYİ Partili Ümit Özlale) umutsuzluk yaratmak ya da masada 'el artırmak' isteyenler var ama o ayrı bir yazı konusu.

Masaya oturacak liderlerden DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bir grup gazeteci ile arasında liderler toplantısının da olduğu konularla ilgili soruları yanıtladı. Bunlardan öne çıkanları aşağıda başlık başlık yazacağım.

Bizim partide isim konuşmak yasak

Notlarımı aktarmaya en popüler konudan başlayayım. Cumartesi günü herhangi bir aday ismi konuşulacak mı? Babacan buna kesin bir dille "hayır" diyor. Uzun süredir söylediği konuyu ısrarla vurguluyor: Önce net bir yol haritası gerekiyor. Seçimlere kadar ve sonrasında kazanınca geçiş süreci için. İsim konusu önemli ama temeli sağlam atmak gerekiyor. Ben partide en yakınımdakilerle bile herhangi bir isim konuşmadım, konuşmuyorum. Ne geniş toplantılarda ne de parti yöneticileriyle ikili konuşmalarda. Bizim partide isim konuşmak yasak.

Millet İttifakı beş yılı planlanmış koalisyon olarak konumlanır mı?

DEVA Partisi Millet İttifakı'na uzak bir yerde durmuyor. İttifaktaki partilerle ikili görüşmeler hatta çalışmalar yapıyor. Peki cumartesi gününden sonra DEVA Partisi'ni resmi olarak ittifakın içinde kabul edebilir miyiz?

Babacan şöyle yanıtlıyor:

Millet İttifakı dört partiden altı partiye çıkacaksa ortak ilke ve değerler metnine ihtiyaç olacak. Ardından seçimlere kadar ve seçildikten sonraki dönemi planlamak gerekiyor. Vatandaşa bu ittifak seçimi kazanırsa ne olacağının çok net bir şekilde anlatılması gerekiyor. Bunun için de önce partilerin çok net olması gerekiyor. İttifak diye yola çıkıp yolda itilafa düşmek riski de olur sonra. Ve bu Türkiye'ye büyük zarar verir. Biz seçim sonrası olabilecek senaryoları çalışıp her birine göre bir model belirliyoruz. Kimileri 2023 seçiminden sonra sistemi hızla değiştirip kısa bir süre sonra yeniden seçim olasılığını konuşuyor. Bu kadar büyük sorunlar varken halkın önüne kısa süre sonra yeniden sandık koymak doğru olur mu düşünmek gerekir. Eğer partiler anlaşırsa beş yılı planlanmış, ilkeleri ortaya konmuş bir koalisyon olarak da konumlanabiliriz. Milletimize beş yıllık sürede fiilen değişene kadar parlamenter sistem tarzı bir yönetimle devam edileceğini anlatabiliriz.

Seçilecek cumhurbaşkanının niyetinin sağlam olması lazım

Ali Babacan isim konusunu konuşmasa da bir konunun altını net çiziyor. 'Cumhurbaşkanının niyeti'…Onun cümlesiyle aktarayım:

Seçilecek cumhurbaşkanının niyetinin sağlam olması lazım. Erdoğan gitti Merdoğan geldi olmamalı.

Babacan'ın 'niyet' dediği konu şu anki sistemde 'sonsuz' yetkilere sahip makamın seçilecek kişi tarafından 'bugünkü gibi yönetilme' riski. Anladığım kadarıyla cumhurbaşkanı adayından çok seçilecek kişinin yetki ve görevlerini, ittifak (ya da Babacan'ın tanımıyla koalisyon) ortaklarıyla paylaşma konusu. 'Güçsüz bir cumhurbaşkanı değil' ama 'gücünü, yönetimi ortaklarıyla paylaşan' bunu da seçildikten sonra değil seçimden önce belirleyip halka açıklayan bir yapı kurulmasını istiyor.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem açıklaması yapmakta geciktik

Babacan 2020 yılının aralık ayında bitirdikleri bir parlamenter sistem çalışması olduğunu daha önce söylemişti. Hatta bunu 2021 ocak ayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile paylaştığını da... 2022 Şubat'ın ortasındayız. Altı partinin belki de en kolay uzlaşacağı konu hala açıklanmadı. Bu konuda Babacan şunları söyledi:

Bizim çalışmamız uzun süredir hazır. Altı partinin yöneticileri eylül ayında bir araya gelerek iki ayda hepimizin mutabakat sağladığı bir metne de ulaştılar. Ancak bu hâlâ halka açıklanmadı. Geciktik bu konuda. Yaklaşık 23 sayfalık kapsamlı bir çalışma. İçinde siyasi etik yasası dahil önemli vurgular var. Artık bunun açıklanması ve yeni oluşacak yapının temel taşlarından birinin anlaşılması lazım.

HDP ve sol partilerin oluşturduğu üçüncü ittifakı dışlamak gerçekçi siyaset olmaz

Endişeli muhafazakârlar, endişeli modernler, sol, Kürt hareketi… Herkes kendi baktığı ya da durduğu yerden 'ötekinden' çoğu haklı sebeplerle bir kuşku duyuyor. Babacan bu durumun değişmesi gerektiğini düşünüyor:

Bugün HDP ve sol partilerin oluşturduğu üçüncü bir ittifak var. Bunu ciddiye almalıyız. Bu grupların oluşturduğu ittifakı dışlamak gerçekçi siyaset olmaz. Bunu sadece oy anlamında söylemiyorum. Ülke gerçekleri açısından da önemini vurguluyorum. Biz HDP ile de her zaman buluşuyoruz, konuşuyoruz. Herkesle konuşmalı, herkesi dinlemeli.

Ali Babacan 'kimseyi geride bırakmamak konusunda' kararlı. Ancak altı liderin masasında HDP'ye oldukça mesafeli duran İYİ Parti Lideri ile nasıl bir diyalog yaşanacak merak ediyorum.

Beşli müteahhite yolsuzluk takibi

DEVA Partisi bugün 'ekonomi ve finans politikalar eylem planını' açıklıyor. Partinin ekonomi ve finans politikaları başkanı İbrahim Çanakçı'nın koordinasyonunda hazırlanmış kapsamlı bir rapor. Aslında gün gün ne yapılacağının açıklandığı partinin beşinci raporu. Babacan bu raporun sunum kısmında şöyle bir yazı yazmış:

Ekonomi Beştepe yönetimi çevresinde kümelenen dar bir grubun menfaatine endekslendi. Demokratik değerleri ve ilkeleri askıya alan otoriter yönetim zihniyeti ülkemizin ciddi kayıplar yaşamasına sebep oldu. Ekonominin bu süreçten yara almadan çıkması beklenemezdi. Bir diğer deyişle, otoriter rejim derinleşirken bu sistemin ekonomik yapısının kamu harcamalarında lükse, gösterişe, israfa, inşaat ve imar rantlarına dayanması kaçınılmazdı.

Babacan'ın 'Beştepe yönetimi çevresinde kümelenen dar grup dediği ihale rekortmeni beş müteahhit. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu 'beşli çete' olarak tanımladığı bu grubun 'usulsüz ya da halk zararına yaptığı işleri kamulaştırabileceklerini' söylemişti. DEVA Partisi bu konuyu 'Maliye Politikaları' kısmında şöyle tanımlamış:

Kamu Özel İşbirliği projelerindeki yolsuzlukların takipçisi olacağız. Bu projelerin tümünü teknik, idari, hukuki ve yasama denetimine tabi tutacağız. Fizibilite, ihale, ihale sonrası değişiklikler, uygulama, raporlama ve denetim aşamalarının tümünde yapılmış olan hata, usulsüzlük ve yolsuzlukları takip edeceğiz.

Babacan'a bunu nasıl yapacaklarını sordum. 'Bağımsız denetim ve hukuk yoluyla' dedi. 'Kamulaştırma konusunda siz ne düşünüyorsunuz?' diye sordum. İbrahim Çanakçı ve kendisi şu yanıtı verdi:

'Bu projelerin çoğu yüzde 80 kredi yüzde 20 özkaynak ile yapılmış. Biliyorsunuz kimileri de tahkim konusunda yurtdışı mahkemeleri sözleşmeye koydurmuş. Her birini ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Sözleşmenin feshi de olabilir işletmenin devir alınmasını da. Ortaya çıkacak teknik ve hukuki duruma göre yol alınır.'

Babacan ve Çanakçı 'devir alınırsa borçlardan, yurtdışı kredi borçlarından kaynaklanacak devlete yeni bir riskten de' bahsederek devir almanın fizibilitesinden bahsettiler. Hatta Babacan 'batan-içi boşaltılan bankalar' örneğinden bahsetti burada.

Beştepe'nin Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak kullanılmasına son vereceğiz

Raporda kamuda lüks, gösteriş, israf' konusu ile ilgili bölümde sordum. "Beştepe'deki Saray'ı ne yapacaksınız?" Babacan şöyle yanıt verdi:

Beştepe'nin Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak kullanılmasına son vereceğiz.

CHP üniversiteye devredilebilir siz ne düşünüyorsunuz diye sorumu devam ettiriyorum. Şöyle yanıtlıyor:

İbret alınacak bir fonksiyona kavuşturacağız. Son tahlilde bir dönemin tarifi..

Babacan'ın gazeteciler buluşmasından ana başlıklar böyle. Ekonomi konusunda Merkez Bankası ve TÜİK gibi kilit kurumların üst yönetimine yapılacak atamaların TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan kamuya açık biçimde değerlendirilme önerisi de var. Varlık Fonu'nun ortadan kalkacak olması da.

Ama doğal olarak buluşmada soruların ana noktası 12 Şubat buluşması ve altı partinin kurma ihtimali yükselen ittifak-koalisyon çalışmasına kitlendi. Babacan dersini iyi çalışmış gibi gözüküyor. Bakalım ne olacak?  

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"