21 Temmuz 2022

Kurtların düellosu

Maçın ilk yarısını, hatta ilk 60 dakikasını birbirlerinin planlarını iyi bilen ve birbirine iyi çalışmış iki kurt hocanın birbirini yoklaması şeklinde özetlemek mümkün; deplasmanda olan da Fenerbahçe olduğundan planın tuttuğunu da söyleyebiliriz

Fenerbahçe, sezonun ilk resmi maçında Kiev karşısında deplasmandan golsüz beraberlikle döndü, turu Şampiyonlar Ligi özlemiyle yanıp tutuşan taraftarının önünde oynayacağı ikinci maça bıraktı.

Dinamo Kiev’in nasıl şartlar altında maça çıktığı ortada. 2022 yılında ilk defa resmi maç oynuyor, başka ülkede oynuyor, aklı ve kalbi savaş denen felakette ve geride bıraktıklarında. Ama bir yandan da uzun yıllardır bu platformda var olan, oturmuş bir kadrosu ve birlikte oynama alışkanlıkları olan bir takım. Takımın başında uzun yıllardır var olan Lucescu, Türk futbolunu çok iyi tanıyor, bir yandan da yıllardan beri üzerine koyarak geliştirdiği, inandığı bir sistemi var. Dolayısıyla yeniden kurulan bir takımın karşısına çıkmasını isteyeceği en son takım Dinamo Kiev olurdu ve eğer işin içinde savaş gerçekleri olmasa bu tur çok ama çok zor olabilirdi.

Maç, birbirini çok iyi tanıyan, geçen sene de birbirine rakip olmuş iki kurt hocanın karşılıklı düellosu ile geçti. Fenerbahçe, bu seneki ilk tercihi olması beklenen 4-1-3-2 yerine 4-4-2 ile sahadaydı. Kiev’in sıkı orta sahasına sıkı bir şekilde karşılık vermek adına Arao ve İsmail orta sahada göbekteydi ve temel hedef de olur da ön sahada yapılan presle top kapılamazsa, ki ana hücum planı bu olacak, orta sahanın hızlı geçilmesini engellemekti. İlk yarıda 15-25.dakika aralığı dışında bu plan aslında güzel işledi ve her ne kadar kaleye şut gelmemiş olsa da rakibin sadece üç kere hızlı çıkmasına müsaade edildi. Burada da iki pozisyonda İrfan Can’ın hızlı çıkan rakibe karşı ileride yakalanması, ki Lucescu’nun da planı tam olarak buydu, ve bir pozisyonda ise ilk defa bir arada oynayan, aslında sadece belki de üç gündür tanışan Arao ve İsmail arasındaki saha paylaşımında anlaşmazlık sebepti.

Rossi ve İrfan Can, İsmail Kartal dönemindeki pozisyonlarındaydılar ancak orta sahadaki ikili temel olarak defansif tandanslı olduklarından ve bu maçtaki görevleri de aslında çok belli olduğundan göbekten çok destek alamadılar. Beklerden gelen Ferdi ve Osayi ise bir hayli yararlı oynadılar ve böylece Rossi istediği gibi defans arkasını, İrfan Can ise göbeği zorlayacak aramalarda bulundular. Ancak bu sefer de yılların sorunu forvet etkisizliği devreye girdi; ikisi de aslında pivot değil gezgin olan Valencia ve King, Rossi ve İrfan Can’ın arayacağı ortama çok da ayak uyduramadı.

Sonuçta ilk yarı aslında hesaplandığı gibi kağıt üzerinde Fenerbahçe üstünlüğünde ama gerçekte ise fazla üretimin olmadığı bir şekilde geçti. Her ne kadar üç tane pozisyon da olsa önde oynamak isteyen bir takımın ihtiyaç duyacağı üretkenlik çok uzaktaydı. Böylesine oturmuş bir rakibe karşı, henüz yepyeni bir takımın üstelik deplasmanda ve iki ayaklı bir turda böyle olmasını çok da eleştirmem, bilakis planın tutması nedeniyle olumlu da bulurum ama yine de hücum aksiyonlarındaki yetersizlik ve bir noktada da tamamen bireysel beceriye bel bağlama zorunluluğunu not etmeden de geçmek olmaz.

Maçın ilk yarısını, hatta ilk 60 dakikasını birbirlerinin planlarını iyi bilen ve birbirine iyi çalışmış iki kurt hocanın birbirini yoklaması şeklinde özetlemek mümkün; deplasmanda olan da Fenerbahçe olduğundan planın tuttuğunu da söyleyebiliriz.

60. dakika sonrası zaten çok da etkili olamayan ve fizik gücü yüksek tempo için halen çok da yeterli olmayan İrfan Can ve zaten takıma yeni katılmış ve zamana ihtiyacı olan King’in oyundan alınması doğru kararlardı. İlk başta sistem değiştirilmedi ve yerlerine giren Lincoln ve Bruma ile bir denemede bulunuldu. Bruma, yerini derhal yadırgadı ve pres de biraz zayıflayınca 10 dakika kadar bir süre Fenerbahçe alt üst oldu, orta saha çok rahat geçildi.

Kiev, gol vuruşlarını iyi yapabilse ciddi sıkıntı olabilirdi. Hemen 10 dakika sonra Rossi ve Valencia yerine Arda ve Serdar alındı; taktik 4-2-3-1’e döndü, direksiyon tekrar Fenerbahçe’ye geçti. Bruma’nın ve Lincoln’ün bu periyotta etkili olduğunu ama Arda’nın ise etkili olabileceği bir konumdan uzakta kaldığını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak her ne kadar üretkenlik sorunu devam etse de takımın disiplini, hırsı, kazanma arzusu ve mücadele gücü olumlu değerlendirilebilecek noktadaydı. Bu maçtaki sistemin en kritik dörtlüsü olan Osayi, Ferdi, İsmail ve Arao birkaç ufak detay dışında oldukça başarılıydı. Sonuç olarak istenen alındı. Haftaya elbette ki 4-1-3-2 ile bir baskın oyun bekleyebiliriz ve burada da sonucu üretkenlik belirleyecek.
Henüz daha transfer için çok uzun bir süre var.

Yedek kaleci ve sol bek için tahminim acele edilmeyecektir. Ancak stoper ve pivot santrfor transferleri için zaman kaybetmemek gerekiyor. Benim tahminim bu sene hücum ikilisi Joao Pedro ve alınacak santrfor olacak ve diziliş ne olursa olsun başarının anahtarı bu ikilinin performansında saklı olacak. Kim artık gitmek üzere olduğuna göre ve Serdar da her zaman olduğu gibi esrarengiz bir şekilde sakatlandığına göre stoper transferi haricinde Tisserand’ın da kalması gerekliliği açıkça ortaya çıkıyor. Bir sezon, hele ki fikstür itibariyle bu kadar zorlu bir sezon Serdar Aziz’e güvenerek bitmez.

Kapatmadan adet olduğu üzere bir parantez açalım. Her ne kadar çok gösterişsiz oynadığı için basın ukalaları tarafından hemen yarın eleştirilmeye başlanacak da olsa Arao çok temiz oynuyor ve İsmail de gerektiğinde onu destekleyerek gerektiğinde de yedekleyerek orada güven veriyor. Gitmesi gereken ilk oyuncunun bu şartlarda Gustavo olduğu açık. Transferlerde bir yol alındı ama Gustavo dışında halen daha Caulker, Lemos, Novak, Meyer, Berisha ve Samatta ile kalabalık yaratmaya gerek yok; bunların artık antrenmanlarda olmasına da gerek yok. Pelkas’ın ismini saymadım, gideceği kesin, yerinde neredeyse yarım düzine adam var ama yine de yukarıdakilerle beraber ismini zikretmek ayıp olur.

Yazarın Diğer Yazıları

Ana plana dair net sinyaller

Genelde futbolu sistemler üzerinden anlatmayı seviyoruz ama benim Fenerbahçe'de esasen beğendiğim zaten kalıplara uyan bir sistemin ve hatta bu sisteme ileri seviyede takıntının olmaması

Bu takım zamanla olacak

Camia evladı meraklıları yüksek sesle homurdanmaya başlamadan doğru kararlar ve alınacak birkaç güzel sonuç her şeyi rayına koyar. Endişe etmeye gerek yok

Fenerbahçe'nin yeni sezon transfer politikası nasıl olmalı?

Bu yazıyı İsmail Kartal'ın bu sezonda kalıcı olacağı varsayımıyla yazıyorum