22 Şubat 2025

Cin dünyasında Türk rüzgârları

Dünya cin piyasalarında şu sıralar Türk rüzgârı esiyor. Türk girişimcilerin ürettiği butik cinler ABD ve Avrupa raflarını fethediyor…

New York’un kalbi Manhattan’ın en gözde caddelerinden Madison Avenue’nün 11 numaralı binası, o gece paparazzi işgali altındaydı. Yaklaşan siyah arabalardan birbiri ardına ünlüler iniyor, ünlü şef Daniel Humm’un Clemente Bar’ının badigardları ünlüleri etten duvar örerek içeri alıyorlardı. Ardı ardına patlayan flaşlar Madonna’nın geldiğini haber veriyordu. Ardından da Adriana Lima geldi. Ünlü model Irına Shayk ise biraz gecikecekti. Türk sosyetesinden de isimlerin katıldığı davette Ali Koç’un eşi Nevbahar Koç dikkat çekiyor, Dedeman Oteli’nin varislerinden Özlem Önal da göze çarpıyordu. Hollywood’un ve podyumların ünlüleriyle Türk sosyetesinden simaları bir araya getiren partiyi, Los Angeles’ta yaşayan fotoğrafçı Mert Alaş veriyordu.

Madonna da ünlü fotoğrafçı Mert Alaş'ın cininin tutkunlarından

Alaş’ın barı kapatarak konuklarını sabaha kadar eğlendirdiği parti, bu yılki New York Moda Haftası’nın en konuşulan davetlerinden oldu. Davetin bir dikkat çeken özelliği de, hemen tüm konukların kesme kristal kadehlerde altın sarısı bir içkiyi yudumlamasıydı. Şişesi ve etiketiyle ünlü Chanel 5 parfümünü andıran içki, Seventy One ciniydi.

Son yılların bu gözde cini, Mert Alaş’ın yarattığı bir markaydı. Çocukluğunda annesinin arkadaşlarını cin-tonik’le ağırladığı akşamüstlerinden beri bu içkiye özel bir ilgisi olduğunu söyleyen Alaş, “Cin yapma fikri bir damıtımevini gezerken aklıma düştü” diyordu. “Cine aroma veren tüm botaniklerin aynı anda damıtıldığını görünce ‘Niye hepsini aynı anda damıtıyorlar? Hepsi aynı ısıyı mı seviyor?’ soruları aklıma takıldı. Ve parfüm yapar gibi her botaniğin ayrı damıtılıp sonra birleştirildiği bir cin tasarladım. Yolum bu alanın en iyi ustalarından Steve Wilson ile kesişti ve kolları sıvadık. Ardıç, kişniş, melek otu ve limon gibi klasik cin botaniklerinin yanı sıra Şam gülleri, kaktüs çiçeği, greyfurt ve vanilya kullandık, her birini ayrı ayrı damıtıp sonra harmanladık. Ve küçük bir sermaye ile çıkardığımız cin bu içkinin merkezi Londra’da tutunca da yatırım alarak Avrupa’nın 19 ülkesine yayıldık. Bu yılki hedefimiz ise ABD ile Dubai…”

Ünlü fotoğrafçı Mert Alaş cininin viski gibi tek başına ve buzla içilmesini öneriyor

Tıpkı iddialı “single malt” viskilerdeki gibi eski şeri, eski konyak ve “sıfır” Amerikan fıçılarında dinlenen ve bunlarda kaldığı 71 günden dolayı Seventy One adını alan cin, şimdiden dünyanın dört yanında 600’ü aşkın seçme otel, restoran ve bara girmiş, İstanbul’da da bazı seçkin noktalarda bulunuyor. Yine Chanel 5’i andıran etiketinde şakacı biçimde “Eau de Parfum” gibi “Eau de Nuit” (Gece Suyu) yazan cin, Avrupa’nın en seçkin adreslerinden Paris’teki Four Seasons George V ve Londra’daki Connaught gibi otellerin, Cannes, Monako, St. Tropez ve Mikonos gibi lüks sayfiye yerlerinin gözde içkileri arasında. 200 dolarlık fiyatıyla da dünyanın en pahalı cinleri listesinde…

Cin şişesinde Anadolu mozayiği

Alçakgönüllü iki kafadarın, asıl mesleği veterinerlik olan Cihangir Dursun ile gıda mühendisi Efe Altınçiçek’in cinleri ise Mert Alaş’ınki kadar yükseklerden uçmuyor. Glasgow’daki 300 litrelik imbiğin başında Edinburgh Üniversitesi’nde biracılık ve damıtma yüksek lisansı yapan Dursun bulunuyor. Altınçiçek ise Türkiye’nin dört yanını tarayarak yeni çeşniler araştırıyor, bir yandan da cinini tanıtıyor. İki ortağın Mosaik adlı cinlerinde klasik cin baharatları ardıç ve kişnişin yanı sıra Anadolu’dan tam yedi baharat daha var. Her biri Türkiye’nin farklı bir bölgesinden gelen ıhlamur, çay filizi, ışgın, Antep fıstığı, mahlep, Bodrum mandalinası ve portakal çiçeği, İskoçya’da damıtılan içkiye Anadolulu bir karakter veriyor. Etiketini de dünyadaki en saf ırkı Antalya’da bulunan alageyiğin mozayikten bir deseni süslüyor. İngiltere ve İskoçya’da giderek yayılan Mosaik, diğer Avrupa ülkelerinin barlarında da daha çok gözüküyor.

Veteriner Cihangir Dursun Anadolu'nun yedi bölgesinden baharatlar getirtip Glasgow'da cin damıtıyor

Avrupa’da cin üreten bir diğer Türk ise, eski barmen Osman Özdemir. Rotterdam’da yaşaşan Özdemir, cinine bu içkinin ana hammaddesi olan ardıç meyvesine atfen Juniper Bird (Ardıç Kuşu) adını vermiş. O da tıpkı Dursun ve Altınçiçek gibi anavatanının çeşni zenginliğinden yararlanmış, doğup büyüdüğü Antalya – Gazipaşa’daki çocukluk anılarına damgasını vuran kekiği memleketinden getirterek cinine eklemiş. “Yörük çocuğuyum, kekik kokuları içinde büyüdüm. Yine Türkiye’den getirdiğim menengiç de cine ayrı bir çeşni verdi” diyor. 2021’de lanse ettiği cini kısa sürede 10 Avrupa ülkesine girmiş, yılda 10 bin şişe civarında satıyor. “Rotterdam’da ‘Library of Spirit’ adında içki mağazam var, iki iş de birbirini destekleyerek ilerliyor” diye anlatıyor. Özdemir cinle de yetinmemiş, ürün yelpazesine Patara isimli bir votka ile adını Demre’nin eski ismi Mira’dan alan bir “Miraçello” da (limon ve portakal likörü)  eklemiş…

Rotterdam'da yaşayan Gazipaşalı eski barmen Osman Özdemir, cinine Antalya'nın kekiği ile çeşni veriyor

Butik üretim yasağı önlerini kesiyor

Dünya içki piyasalarında Türk girişimcilerin en atak oldukları kategori, cin. Zira üretimi kısa süren ve yıllandırılması gerekmeyen düşük maliyetli bir içki, öte yandan yöresel dokunuşlara da çok açık. Üstelik “beyaz” içkilerde asırlardır lider olan votkanın tahtını sallıyor, son 10 yıldır satış grafikleri sürekli yukarı doğru gidiyor. Bazı özel örnekler dışında pahalı olmaması ve çeşitli karışımlara hayat verebilmesi dolayısıyla da, popülerliği giderek artıyor.

Türk girişimcilerin bu cinleri, tek tük de olsa Türkiye’de de bulunabiliyor. Ama tümünün de gönlünde yatan, cinlerini burada üretmek. Bu ise şimdilik imkânsız… Zira Türkiye butik damıtıma kapalı, saf alkol bazında 1 milyon litre kapasiteli dev bir tesis kurmayan, bir şişe içki bile üretemiyor.

Bu yüzden de yurtdışındaki Türkler’in ürettiği cinlerin -egomuzu tatmin dışında- Türkiye’ye fazla bir faydaları yok. Üretimleri ve şirketleri yurtdışında olduğu için kârlar o ülkelerdeki banka hesaplarında birikiyor, vergiler o ülke hazinelerine gidiyor, başarıları o ülkelerin ekonomilerini büyütüyor. Türk ekonomisi câri açığını kapatmak için çırpınır, ihracat için yırtınırken, tüm dünyaya ihracat yapabilecek böyle bir tarıma dayalı üretim dalı engelleniyor, ülkenin cin ihtiyacı da büyük ölçüde İngiltere'den ithalatla karşılanıyor…

Mehmet Yalçın kimdir?

Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu.

1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı.

"A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı.

Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Çamlık’ta bir öğle sonrası

Lüleburgaz’ın bir et lokantasında Château Petrus’leri, Haut-Brion’ları, Figeac’ları Kırklareli şaraplarıyla karşılaştırarak tatmak ve sürprizler yaşamak…

Okurlara cevaplar

Zaman zaman yaptığım gibi yine okurlardan gelen birikmiş soruları yanıtlıyorum. İçkilerle ilgili merak edilenler, hayli geniş bir yelpazede…

2024’te iz bıraktılar

Yılın son yazısında 12 ayın bilançosunu çıkarmak, önemli olaylarını derlemek yaygın bir gelenektir. Ben de öyle yaptım. İşte yeme-içme dünyasına bu yıl damgasını vuranlar…

"
"