21 Kasım 2020

İbrahim Kalın için "modern barbarlık" dersi

Fotoğrafları buraya da alıyorum ki hafızalarınıza kazınsın. Evet, bu gece rüyanıza da girebilir, uykunuzu da kaçırabilir. Bu yüzden hafta sonu tatilinizi de zehir etmiş olabilirim. Zaten bu amaçla yapıyorum!

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Avustralya askerlerinin "adam öldürmeye alışmak amacıyla" Afganistan'da 39 sivili öldürmesiyle ilgili olarak "modern barbarlık budur" dedi.

Cumhurbaşkanı Sözcüsü, bu bilgiyi Avustralya Savunma Kuvvetleri Genel Müfettişliğinin yeni yayımladığı bir rapordan almıştı.

Tesadüf bu ya, bu rapor, silahsız Kürt genci Kemal Kurkut'u öldürdüğü iddiasıyla yargılanmakta olan polis memurunun "yetersiz soruşturma" nedeniyle beraat ettiği gün yayımlanmıştı.

Avustralya Savunma Kuvvetleri'nin (ADF) askeri hakim Tümgeneral Paul Brereton'un başkanlığında yürüttüğü soruşturmada 55 olay incelendi ve 400'den fazla tanığın ifadesine başvuruldu.

Bunun sonucunda da 39 Afgan sivilin, acemi askerleri öldürmeye alıştırmak amacıyla hunharca öldürüldüğü tespit edildi.

Soruşturma 4 yıl sürdü. Suçlu bulunan 19 eski askerle ilgili dosya, polise devredildi.

Şu anda halen görevde olan askerler de ayrıca yargılanacak.

Avustralyalı insan hakları savunucuları, suçun örtbas edilmemesi için ayakta.

Genelkurmay Başkanı da Avustralyalı SAS askerlerinin "kendilerini kanun saydıklarına ilişkin endişe verici, sağlam ve inandırıcı deliller" olduğunu söyledi.

Avustralya Başbakanı Scott Morrison, raporun "Avustralyalılar için zor haberler" içerdiğini söyledi.

Bu suçun, ADF içindeki ortam ve kültür ile ilgili olduğunu, bu gerçekle uğraşmak gerektiğini açıkladı.

Afganistan Devlet Başkanı Eşref Ghani de Başbakan Morrison'un bulgulardan dolayı "en derin üzüntüsünü" ifade etmek için telefon ettiğini söyledi.

İbrahim Kalın Bey hatırlıyor mudur bilmem, 11 Eylül 2020 günü Van'ın Çatak ilçesinde, iki vatandaşımız, Osman Şiban ve Servet Turgut, güvenlik güçlerince gözaltına alındılar ve bir helikoptere bindirilerek götürüldüler.

13 Eylül günü tekrar ortaya çıktıklarında bir özel hastanede ağır yaralı olarak yatıyorlardı. Servet Turgut, 30 Eylül günü hayatını kaybetti.

Bu vatandaşlarımızın helikopter yükselmeye başladığında aşağı atıldıkları ile ilgili ciddi iddialar var ve bir soruşturma başlatıldığını da duymadık.

Kemal Kurkut'u kimin öldürdüğünü belirlemek için ciddi bir soruşturma yapmak da deyim yerindeyse çocuk oyuncağıydı. Ama yapılmadı ki yetersiz soruşturma, yargılanan polisin beraat etmesini sağlasın.

Ve Cumhurbaşkanı Sözcüsü, sivillere karşı suçlar işleyen askerlerini sıkı bir soruşturmayla açığa çıkarıp, yargılamaya hazırlanan Avustralya'yı "modern barbarlıkla" suçluyor.

Kemal Kurkut, Servet Turgut ve sayısız faili meçhul cinayetini düzgünce soruşturulmamasını hatırlayınca, "Bizimkiler de biraz modern barbarlıktan nasiplerini alsalar da suçlular cezalarını bulsa" diye düşünmeden edemiyorum.

İbrahim Kalın, bir uygun zamanında bir tweetcik de bizim faili meçhuller için atmak ister mi acaba?

Bu tür haberlere alışkın olduğum için az kalsın unutacaktım:

Belden yukarısı çıplak olarak koşan Kemal Kurkut'un, aslında son derece kolay biçimde yakalanabilecek iken polis tarafından vurulduğunu gösteren fotoğrafları çeken gazeteci Abdurrahman Gök, 20 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Gök hakkında "ihbar var" imiş!

Hepimiz biliyoruz ki Abdurrahman Gök'ün yargılanmasının nedeni, Vali'nin Kemal Kurkut cinayetini örtbas etmek için söylediği yalanı açığa düşüren fotoğrafları çekmiş olması.

O fotoğrafları buraya da alıyorum ki hafızalarınıza kazınsın.

Evet, bu gece rüyanıza da girebilir, uykunuzu da kaçırabilir. Bu yüzden hafta sonu tatilinizi de zehir etmiş olabilirim.

Zaten bu amaçla yapıyorum!

* * *

Bir başkadır benim memleketim!

Bir Başkadır isimli diziden öğrendiğim kadarıyla memleketimizin bazı insanları feci şekilde aşağılanıp, ezilmişler.

Yine diziden öğrendiğim kadarıyla özellikle Sünni Müslümanların, Beyaz Türklerin elinden çok çektikleri anlaşılıyor.

Dizi ile ilgili bir eleştiri yazısı değil bu.

Oyunculara şapka çıkarıyorum. Yönetmen de işini iyi yapmış.

Rahmetli anneannem bunu bilmezdi ama bilseydi "stereotipi çok olan diziden uzak dur" derdi, buna adımı bildiğim kadar eminim.

Havasından, suyundan mıdır nedir, bir başkadır benim memleketim!

Tabii pişmiş aşa su katmayacağım: Memleketimizde acımasızca ezilenlerin bir listesini yapacak olsak Sünni Müslümanlara kaçıncı sırada yer verirdik, bunu tam olarak bilemiyorum.

Zaten benim için ezilen, ezilendir: Kimliğinden bağımsız olarak ve ne kadar ezildiğiyle ilgisiz olarak!

Kimsenin kimseyi ezmediği, yok saymadığı bir ülke ütopyam var, sanırım çok safım.

Sosyalistlerin başına gelenleri, Sabahattin Ali'yi filan yazmayacağım.

Erdal Eren'den de, Necdet Adalı'dan da söz etmeyeceğim.

Bakın isimlerini bile hatırlamıyorsunuz, "bunlar da kim" diye aklınızdan geçiyor, itiraf edin!

Tarih boyunca bir tek gün bile iktidar olmadıkları halde, memleketteki her türlü kötülükten sosyalistlerin sorumlu tutulmalarını da görmezden geliyorum.

Aleviler deseniz zaten sesleri çıkmaz, o konuya da girmiyorum. İsterseniz "Ötme Bülbül"ü söyleyebilirim ama.

Sadece kitap filan okudukları ve gerçekten her konuda hassas oldukları için aşağılanan, karikatürlerde bile at kuyruklu – yelekli resmedilen entelektüeller için de!

Bir süredir biliyoruz ki Diyarbakır'daki Kürdün oyuyla, Yozgat'taki Türkün oyu da eşit değil.

Beyaz Toroslara bindirilip götürülenleri ve bir daha haber alınamayanları da katmıyorum işin içine.

Bir Başkadır benim memleketim çünkü!

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin yargıya bakışı: "Yetkili" değil, "görevli"

AKP'nin 2011'deki Anayasa taslağında "yargı yetkisinden" değil, "yargı görevinden" söz ediliyor. Taslakta ayrıca, mahkemelerin "Türk milleti adına" karar vermesi ve AYM kararlarının herkesi bağlayacağı konularında hüküm yok. O tarihte "uzlaşma" gerçekleşmediği için Anayasa tartışması ertelendi. Ancak AKP'nin Anayasa taslağı, adı konulmadan hayata geçmiş gibi bir tablo var karşımızda...

Siyaset yapmayı yasaklama davası!

Kobani davasını çok önemsiyorum, çünkü bu dava, Türkiye'de demokratik siyasetin yasaklanması yolunda atılan büyük adımlardan biri

Reis mazbut lakin o çevresi yok mu?

O çevreyi yaratanın kim olduğu söylenmeden, çevre eleştiriliyor ki Reis, yenilginin suçunu bugünkü çevresine yıkıp, birinci halkayı yeniden oluştursun, bakarsın biz de oradan bir çıkış yakalarız!