TARİH

17 Kasım 2024

İstanbul’u en güzel o anlattı; en mutsuzu da o oldu

Orhan Veli ne yazarsa yazsın, hangi kelimelere sığınırsa sığınsın elini tutamadığı, öpemediği, sarılamadığı, sesini sesine katamadığı sevgilisiyle inişli çıkışı, fırtınalı duyguların özlem ve sitem yüklü girdabına sürüklenir

Devamını Oku

TARİH

10 Kasım 2024

Bu manzumelerin kaç paralık şeyler olduğunu ben herkesten iyi bilirim!

Bir romanın kahramanları hayatımızın içindeki kederleri yüklenip taşırken, şiirler onlara eşlik etmez mi?

Devamını Oku

TARİH

03 Kasım 2024

Bir kitap bir kitaptan fazlasıdır

Uzak, çok uzak bir kasabada kimsenin elini sürmediği ama sizin görüp hemen aldığınız bir şiir kitabı, gününüzü nasıl bulutsuz bir göğe çevirmişti, anımsarsınız. Bir aşk romanını belki sıcak elini avcunuzda hissettiğiniz/hissetmek istediğiniz biriyle aldınız. Şu öykü kitabını yoksa o derin yalnızlık günlerinizde mi alıp okumuştunuz?

Devamını Oku

TARİH

27 Ekim 2024

Çanakkale’de “zamana bırakmak”

Kentin çeşitli mekânlarına, salonlarına, şehrin dışındaki kimi tarihsel noktalara ve beldelere yayılan bienal, Çanakkale’nin çok renkli, neşeli, yaşamsever tarzına çok yakışıyor

Devamını Oku

TARİH

20 Ekim 2024

Kes sesini!

Geçmişin mobilyalı devasa kutularından yayılan seslerin son tanıkları da transistörlü radyolarla dünyaya kulak kesilen benim kuşağım da araçlarının ses cihazı düğmesini çevirip istasyonlar arasında Açık Radyo belirdiğinde orada duran genç kuşak da… Hep birlikte umudumuzu koruyoruz

Devamını Oku

TARİH

13 Ekim 2024

Sözcüklerin bittiği yerdeki yalnızlık

Şehirler geçmişten beri baş döndürücü kalabalığın merkezi olagelmiştir. Belki de bu nedenle, o kalabalık insanı yalnızlaştıran bir çokluktur. Sesin söze değil uğultuya dönüştüğü yerlerdir büyük kentler. Bunu en iyi bir yazarın anlaması da çok doğal

Devamını Oku

TARİH

06 Ekim 2024

Hayatımızın beştaş oyunu: Sözcükler

Aynı dille konuşan ama aynı dili konuşmayan insanlar topluluğuna mı dönüşmüştük, çocukluğumuzdaki beştaş oyunu gibi kelimelerle oynarken?

Devamını Oku

TARİH

29 Eylül 2024

Murat Meriç’le söyleşi – II: Basit ama hayatımızda yer etmiş birçok ses kayboldu, farkında değiliz

Farklı kültürlerin, etnik grupların birlikte yaşadığı bir toplumda daha zengin bir müzik kökeni olması beklenirdi ama müzik dünyamız bu zenginlikten yeterince beslenemedi

Devamını Oku

TARİH

22 Eylül 2024

Pop müzik araştırmacısı Murat Meriç’le söyleşi (I): “1970’lerin müzik damarı sürüyor”

“1970’lerde politik müzik dediğimiz olguyu keşfettik. Alpay’ın ‘Fabrika Kızı’ gibi bir iki örnek dışında öncesi yok bu tür müziğin. Bu noktada âşıklar geleneğini vurgulamak lazım tabii. Âşık İhsani, Âşık Mahzuni, Âşık Zamani gibi ozanlar zaten politik müzik yapıyorlardı”

Devamını Oku

TARİH

15 Eylül 2024

Semboller dünyasına hoş geldiniz!

Aklımızdakini ya da niyetimizi dile getiremediğimiz zamanlarda ve ortamlarda duygusal paradigmaların üzerine semboller inşa ederiz. Duygusal refleksleri düşünsel davranışlardan önde gelen bizim gibi toplumlar ve böyle toplumlarda egemenliğe sahip olanlar için semboller çok işlevseldir

Devamını Oku

TARİH

08 Eylül 2024

"Neden yazılır: Dünya acılı olduğu için yazılır"

Bir yazarın fırtınalı yaşamının örneğini oluşturmuştu yaşarken; ancak gündelik hayatının akışından öte, oradan damıtarak karmaşık zihninin imbiğinden süzdüğü metinlerle oluşturdu bu örneği

Devamını Oku

TARİH

01 Eylül 2024

Kumral başını gökyüzüne çevirdi, kalktı ayağa, 30 Ağustos'ta

30 Ağustos 1922'yi izleyen günler ve yıllarda gerçekleşenler, o zafere anlam kazandırdı. Yoksa her şey askeri bir başarıyla hatıralarda kalırdı. Elif kağnısıyla, Arhaveli İsmail teknesiyle, Kartallı Kâzım filintasıyla, Süleymaniyeli Şoför Ahmet "üç numrolu" kamyonetiyle, Mülazım Hasan "yedi buçukluk bataryasıyla", Nurettin Eşfak hayalleriyle gelip Kocatepe'de yanında durdu Mustafa Kemal'in ve Anadolu halkı "kumral başını gökyüzüne çevirdi, kalktı ayağa." Bu ayağa kalkışa önce "barış" sonra "cumhuriyet" denecekti

Devamını Oku