27 Kasım 2022

Yapay zekâ bir "mit" midir?

Larsen, akıcı ve özenli anlatımı ile yapay zekânın tarihsel geçmişini ve bugününü, Turing'ten başlayarak bir bilgisayar bilimci ve felsefeci gözüyle ve oldukça iddialı bir dille okuyucularına sunuyor

Eric J. Larsen'a göre yapay zekâ bir "mit".

Mit, tanım olarak insanın kendisini, doğayı ve doğa olaylarını, dünyayı, anlamak ve yorumlamak amacıyla yarattığı masallar veya hikâyeler yoluyla bir toplumun ortak inancını ve düşüncesini ortaya koyan anlatılardan oluşan bir folklor türüdür.  

Bazen de bir olayın, bir kavramın veya bir hikâyenin doğru olmadığını ima etmek için de kullanılıyor.

Eric J. Larsen'de "yapay zekâ mit"i derken yapay zekâ ile ilgili daha çok futurist öngörülere atıf yaparak onların doğru olmadığını ima etmiyor; iddia ediyor demek mümkün. Ona göre bir yapay zekâ büyük veri analizi ile çıkarımlar yapar ama düşünemez.

Dahası bu mitolojinin bizi "teknolojik kitsch" adını verdiği bir çağa sürüklediğini söylüyor. Burada "teknolojik kitsch" için "derin fikirlerin ucuz ve sığ taklitleri olup verimli tartışmaların önünü kesip kültürümüzü zayıflatıyor" diye bir açıklama getiriyor.

Hemen " kitsch" nedir; bakalım!

Kitsch, özünde estetik bir etki yaratan ancak bilinen bir sanat kapsamında değerlendirilemeyen ürünleri tanımlamak için kullanılan bir kavram. Genellikle var olan bir tarzın basit ve ucuz bir kopyasını ifade etmek için kullanılmakta.

Bir başka deyişle yüzeysel, ucuz, gösteriş uğruna olanı, olduğundan daha değerli ya da önemli gösterme çabası.

Yapay zekâya dönük tartışmalar, öngörüler ve kaygılar gerçekten bir "teknolojik kitsch" olabilir mir?

Etik ve yasal sorunlar abartılı mı?

Dijital devrimin yaşamımız üzerindeki olası etkileri üzerine tartışmalar sürerken bir bakıyoruz yaşam tarzımız, çalışma anlayışımız ve iletişim kurma kanallarımız çoktan değişmiş ve inanılmaz bir hızla normalleşerek yaşamımızın vaz geçilmez parçalarını oluşturmaktalar.

Bir yanda milyarlarca insanın daha mutlu, daha sağlıklı ve daha üretken hayatlar yaşamasına yardımcı olma potansiyeline sahip olan bu teknolojiler, aynı zamanda küresel ölçekte yeni ve kaygı verici sorunlar yaratıyor. 

Tüm bu kaygılar, yapay zekâyı ve onu kullanan teknolojileri olduğundan daha değerli veya daha önemli mi gösteriyor?  Ya da abartılı mı?

Bu alanda yapılagelen tartışmalara bakarsak sorunlar daha çok günümüzde karşılaşılan etik, ahlaki ve yasal problemlere odaklı.

Kişisel verilerin korunması, ulusal güvenlik, veri ihlalleri, seçimlere müdahale ve hatta demokrasi kültürünün aşınması, algoritmik önyargılar ve siber saldırılar, ilk akla gelenler.

Avrupa'nın veri koruma yasaları, insanlara bilgisayarların kendileri hakkında neden belirli kararlar verdiğini bilme hakkı tanıyor, ancak bunun nasıl uygulanacağı konusu henüz belirsiz. 

Bu nedenle kuruluşlardan yapay zekâdan kaynaklanan etik sorunlar için standartlar geliştirmeleri isteniyor ve  "algoritmik şeffaflık" talep ediliyor.

Ancak bu çok kolay değil, yapay zekânın belirli bir kararı nasıl verdiğini anlamak bazen tasarımcıları için bile mümkün olmayabiliyor. 

Yapay zekâya sahip makineler, normalde insan sezgisinin çözmesini gerektirecek sorunlara yanıt bulmak için büyük miktarda veriyi tarayarak önceden programlanmış bir dizi adımdan geçmektedir. Ancak, bir algoritmayı veya yapay zekâ programını besleyen veriler, yanlış veya sistemindeki tarihsel önyargılar nedeniyle çarpıksa, sonuçlar da muhtemelen çarpık olacaktır.

İnsan beyninin haritası üzerinden nöronların bağlanma şeklini taklit ederek mikroişlemci grupları ile oluşturulan "yapay sinir ağları", makine öğrenimi ile geliştirilen ayrıntılı algoritmalara erişim olsa bile, hata kaynaklarına veya hangi önyargıların güçlendirildiği yönünde istenilen bilgiye ulaşım çok kolay olmuyor.

Bu kaygılar elbette "teknolojik kitsch" sınıflamasına dahil değil.

Bir diğer önemli sorun yapay zekânın savaş malzemesi olarak kullanılma potansiyeli.

Askeri alanda düşman askerlerini insan müdahalesi olmadan bulup öldürebilecek ölümcül otonom silah sistemleri üzerine çalışmalar zaten yapılıyor. Yapay zekâ destekli asker robotların bir dizi avantajı olduğu gerçek: öncelikle uykuya ve besine ihtiyaç duymayacaklar, kayıpları büyük bir sorun olmayacak ve daha tartışmalı bir şekilde bir hedefe kilitlenip tetiği çekmekten çekinmeyecekler. Ayrıca doğru isabet ettirme yüzdeleri de çok yüksek olacaktır. Böyle bir çatışmada sivillerin karşı karşıya kalacakları  riskler de oldukça tartışmalı.

Tüm bunlar, önümüzde çözüm bekleyen sorunlar olarak duruyor.

"Mit" mi, "teknolojik kitsch" mi?

Yukarıda değindiğimiz sorunlar yapay zekâyı ne "mit" tahtına çıkarıyor ne de "teknolojik kitsch" yapıyor: onlar kapımızda yanıt bekleyen sorunlar.

Eric J. Larsen, bunların olmadığından veya olmayacağından öte, daha felsefi bir yaklaşımla yapay zekânın düşünce üretip üretemeyeceği üzerinde duruyor:  "Yapay zekâ büyük veri analizi yaparak çıkarımlar yapar, ancak düşünemez" diyor.

Yapay zekâya sahip makineler, "normalde insan zekâsı ve insan sezgisinin çözmesini gerektirecek sorunlara yanıt veremez" derken, Higgs Bozonu örneğini veriyor. "Higgs Bozonu'nun keşfi bir yapay zekâ başarısı gibi sunuluyor olsa da, gerçekte insan sezgisi ve öngörüsünün başarısıdır."

Biliyorsunuz Higgs Bozonu 1964 yılında Peter Higgs tarafından öne sürülmüştü. Kanıtlanması ise 2013 yılında büyük bir veri yığınının çok gelişmiş yapay zekâlı makine analizleri ile gerçekleşmişti.

Larsen'a göre yapay zekâ büyük ölçekli veri analizi ile insan yaratıcılığına destek olur, ancak onun ötesinde yararından çok zararı olacaktır. Dahası bu mitoloji, bilime olan güveni de sarsar, demekte: "Doğru kullanıldığında bu modern veri tufanıyla başa çıkmamızı sağlayabilir ama insan zekâsının yerine geçirildiğinde ödediğimiz bedel yüksek olacaktır. Kendi geleceğimiz açısından onu savuşturmak için çok nedenimiz var."

Larsen, akıcı ve özenli anlatımı ile yapay zekânın tarihsel geçmişini ve bugününü, Turing'ten başlayarak bir bilgisayar bilimci ve felsefeci gözüyle ve oldukça iddialı bir dille okuyucularına sunuyor.

Yapay zekâ bir "mit" midir sorusunun net yanıtını ise sanırım zaman verecek!


Kaynakça

Eric J. Larsen, Yapay zekâ miti, FOL yayınları, 2022

https://www.europarl.europa.eu/news/en/headlines/society/20200918STO87404/artificial-intelligence-threats-and-opportunities

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümü ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu- Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı.

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesselshaft für Strahlen und Umweltforshung-Munchen)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu.

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı.

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu.

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOS; Sırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER.

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır.

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Varoluşun anahtarı: Higgs bozonu

Peter Higgs, 60 yıllık bekleyişinin o tarifsiz duygu seli içinde bir inanılmazı yaşıyordu. Onun kanıtlanması çok zor denilen öngörüleri nihayet doğrulanmıştı...

Kozmik Yumurta

Kozmik Yumurta ile kaosun içinde saklı ve kozmos olmayı bekleyen bir yumurtaya atıf yapılır. Bu yumurta, içinde kozmosu oluşturacak bir yaradılış tohumu barındırmaktadır

Uzay ne kadar soğuk?

Bugün evren, Büyük Patlama'dan kaynaklanan kozmik radyasyon "banyosu" içindedir ve evrenin sıcaklığı bu radyasyon ile karakterizedir