25 Haziran 2023

Boltzmann beyni

Boltzmann, sonsuz sayıda atomun sonsuz bir süre boyunca kendilerini düzenlemeye devam ederlerse, bir gün kendi varlığını düşünmeye başlayacak zeki bir yapı oluşturacaklarını öne sürer. Bu kesinlikle insan beyni gibi bir beyin değildir. Bu bir "Boltzman beyni"dir

Ludwig Boltzmann, tüm yaşamını termodinamik bilimi ve evreni oluşturduğunu öne sürdüğü parçacıklar (atomlar) arasındaki ilişkiyi kanıtlamaya adamış bir bilim insanı.

Boltzman'a göre evreni oluşturan bu parçacıklar (atomlar) sürekli ve rasgele hareket halindedirler ve bu parçacıkların hareketleri olasılık ve istatistik yasalarıyla anlaşılabilir.

Bir bardak çayın zamanla soğuması örneğinde olduğu gibi ısının neden bir yerden bir başka yere akmak zorunda olduğu; bir odaya koyduğunuz çiçeğin kokusunun bir süre sonra tüm odaya nasıl yayıldığı; neden soğuk cisimler ısınırken, sıcak cisimlerin zamanla soğuduğu gibi soruların yanıtları bu parçacıkların rastgele hareketleri ile ilintilidir.

Ludwig Boltzmann, atom kuramının oldukça tartışmalı olduğu yıllarda sıra dışı öngörüleri ile tartışmalara neden olmuş ve tüm devrimci düşüncelerde olduğu gibi görüşlerini kabul ettirmekte zorlanmıştı.

Dönemin diğer bilim insanları ile yaşadığı tartışmalar ve bugünün bilimine şekil veren görüşlerinin kabul görmemesinin onu depresyona ittiği ve intiharına yol açtığı söylenir. Öyle ki, bir tatil sırasında eşi ve kızı denizde olduğu sırada trajik bir şekilde hayatına son vermiştir.

1800'lü yılların ikinci yarısından bahsediyoruz. Çok değil birkaç on yıl sonra atom modellenecek, deneysel kanıtlara ulaşılacak ve onun haklı olduğu anlaşılacak ancak o bunu göremeyecektir.

Sonsuz maymunlar teoremi

Bugün atom kuramının doğruluğunu sorgulamıyoruz. Ve biliyoruz ki evrende her nesne atomların bir tür diziliminden ibaret.

Her nesne gibi beynimiz de atomların bir dizilimi.

Eğer aynı dizilimi yapabilirseniz beyninizin bir kopyasına sahip olabilirsiniz. Benzer şekilde, atomları vücudunuzdakilerle aynı şekilde düzenlerseniz, kendinizin bir klonuna sahipsinizdir. Muhtemelen bu klon sizin kadar da canlı olacaktır.

Bu mümkün mü?

Ludwig Boltzman'a göre mümkün!

Eğer yeterince uzun zamanınız varsa, rastgele hareket eden atomların sonsuz sayıda dizilimlerine sahip olabilirsiniz ve bunlardan en az birinin sizin bir klonunuz olma olasılığı vardır. Bu klon sizinle aynı nöronlara sahip olabilir; dahası bir farkındalık içinde olabilir ve hatta sizinle aynı anılara da sahip olabilir.

Hemen burada orijinal örneği, Hamlet'i ödünç alarak "Sonsuz Maymunlar Teoremi"ni hatırlayalım.

Çok sayıda maymun rasgele daktilo tuşlarına basıyor olsunlar; sonsuz sayıda, belki de Evren'in şu anki yaşından çok daha uzun sürede tamamen rastgele bir şekilde tuşlara basarlarsa içlerinden en az bir tanesi Hamlet'i yazıyor olacaktır; çünkü Hamlet'in rastgele basılan tuşlarda ortaya çıkma ihtimali çok çok küçük olsa da, sıfır olmayan bir olasılıktır.

Peki elimizde sonsuz sayıda maymun ve sonsuz zamanımız varsa?

Maymunların Hamlet gibi bir eseri rastgele bir şekilde ortaya çıkarıp çıkaramayacağı sorusunun yanıtı olasılık yasaları çerçevesinde şüphesiz evet olacaktır.

O maymunlardan en az biri Hamlet'i, belki diğerleri de başka bilinen eserleri yazacaktır. Sonsuz Maymunlar Teoremi böyle söylüyor.

Şimdi maymunlarla atomları yer değiştirelim.

Eğer elimizdeki sınırlı sayıda atomlara yeterli süre (örneğin katrilyonlarca yıl) tanınacak olursa, bu atomlar rastgele bir şekilde Eyfel kulesini, özgürlük heykelini ya da atomların oluşturma potansiyeli olan her ne varsa onları oluşturma potansiyeline sahiptirler.

Eğer yeterince atomunuz varsa, bu atomlar bir galaksiyi, bir gezegeni, bir canlıyı ve hatta tüm evreni, bu rastgele dalgalanmalar sonucu oluşturabileceklerdir!

Olasılık yasaları tüm bunları mümkün kılıyor. Yeter ki yeterli süreniz olsun!

Boltzmann beyni

Peki sonsuz sayıda atom, sonsuz zaman içinde rasgele etkileşerek kendilerini düzenlemeye devam ederlerse ne olur?

Burada "sonsuz" derken sayıdan çok bir kavramı adresliyor olduğumuzu da belirtelim.

Sonsuz sayıda atomun, sonsuz bir süre boyunca rasgele etkileşmesi, entropinin en yüksek olduğu ve parçacıkların rasgele hareket halinde bulunduğu, "termodinamik denge" halindeki bir kozmosu işaret ediyor.

Bu anda evrende tüm yıldızların yakıtı tükenmiş, kara deliklerin tümü buharlaşıp atomların tümü en basit formlarına dönüşmüştür. Boltzmann, bunu her noktanın aynı sıcaklıkta olduğu bir "termodinamik ölüm" anı olarak tanımlıyor.

Zamanın sonsuzluğunda ve sonsuz bir kozmos içinde parçacıkların rasgele dalgalanmaları ve dizilimi ile düşünebilen bir varlığın ortaya çıkması olasıdır, deniyor.

Boltzmann, sonsuz sayıda atomun sonsuz bir süre boyunca kendilerini düzenlemeye devam ederlerse, bir gün kendi varlığını düşünmeye başlayacak zeki bir yapı oluşturacaklarını öne sürer. Bu kesinlikle insan beyni gibi bir beyin değildir.

Bu bir "Boltzman beyni"dir.

Boltzman beyni, 1997'de ilk Schulman tarafından telaffuz edilmiş ve 2004'te Albrecht ve Sorbo tarafından tanımlanmıştı.

Boltzman beyni, Büyük Patlama'dan hemen önce bilinçli, kendi varlığının farkında olan bedensiz bir yapı olarak tanımlı. Bu noktada spekülasyonlar muhtelif.

Bu öngörüler uzantısında "Hologram Evren" fikrinin birkaç adım yakınında durmuş oluyoruz.

Boltzmann beyni doğası gereği bir paradoks: Biliyorsunuz bir paradoks kendisiyle çelişen ve bu nedenle aynı anda hem doğru ve hem de yanlış olabilen bir düşünce deneyidir.

Bu düşünce deneyine göre akıllı bir gözlemcinin tüm bilgi ve anılarla dolu olarak ortaya çıkması, bütün bir evrenin ortaya çıkmasından daha olası görünüyor.

Bazen, zor soruların yanıtları çok güçlü bir hayal gücü gerektiriyor! 


Kaynakça

https://www.famousscientists.org/ludwig-boltzmann/

https://www.thoughtco.com/what-is-the-anthropic-principle-2698848

https://ijqf.org/wp-content/uploads/2022/10/IJQF2022v8n4p2.pdf

https://mathshistory.standrews.ac.uk/Biographies/Boltzmann/#:~:text=Ostwald%20led%20the%20opposition%20to,statistical%20nature%20of%20his%20reasoning.

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümü ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı. 

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu- Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOSSırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"