14 Ekim 2024

Macaristan ve ülkemizde etki ajanlığı

Asıl sorun devletin iç ve dış siyasal yararının mı yoksa insan haklarının korunması mıdır? 

2024 yılı mayıs ayında 9. Yargı Paketi olarak Türk Ceza Kanunu’nda Devlet Güvenliği ile İlgili Belgeleri Elinde Bulundurmak suçunun düzenlendiği 339’uncu maddesinde yapılacak ek değişiklikle “Devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması” amacıyla kanun teklifi hazırlanmıştı. Kamuoyunda “etki ajanlığı” kanun teklifi olarak biliniyor…Teklif kanunlaşmadı ve şimdilik Meclis'te bekliyor…

Macaristan’da Ulusal Egemenliğin Korunması Kanunu kabul edildi. Macaristan ulusal egemenliğini korumak adı altında seçimlerde adaylara yapılacak “dış destekleri” ve dış kaynaklı finans yardımlarını siyasilere, siyasi partilere kapatıyor ve dış finansman yardımlarını, benzer fonları yasaklıyor. Bu yasak STK’lara ve tüm sivil kuruluşlar dahil toplumun her kesimine uygulanabilecek kanuni yasaklama olarak uygulanıyor.   

Yasanın kabul edilmeden önce geçirdiği arka plan sürecine bakmakta yarar var. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) İzleme Komitesi Başkanı Piero Fassino, 11 Aralık 2023 tarihli mektubuyla, Macaristan'ın 2023 tarihli LXXXVIII sayılı Ulusal Egemenliğin Korunması Yasası hakkında Venedik Komisyonu'ndan görüş talep etmiştir. Venedik Komisyonu Macaristan’da birçok görüşme yapmış. Sonunda 15-16 Şubat 2024 tarihlerinde yapılan toplantıların sonuçları temel alınarak hazırlanan Rapor/Görüş Venedik Komisyonu 138. Genel Kurulu'nda (Venedik, 15-16 Mart 2024) kabul edilmiştir.   

Venedik Komisyonu Raporu, Macaristan’da olup bitenleri anlatıyor…

21 Kasım 2023 tarihinde bir milletvekili “Ulusal Egemenliğin Korunmasına ilişkin Yasa Tasarısını” Macaristan Parlamentosuna sunmuştur. 12 Aralık 2023 tarihinde Parlamento, LXXXVIII sayılı Ulusal Egemenliğin Korunması Kanunu’nu 141 oya karşı 50 oyla kabul etmiştir. Macaristan Cumhurbaşkanının talimatıyla 22 Aralık 2023 tarihinde Yasa yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.

Yasa; soruşturma yetkileriyle donatılmış yeni bir Devlet organı olan Egemenliği Koruma Ofisi'nin kurulmasını, yasal statüsünü, yapısını ve faaliyetlerini düzenlemiştir. Kabul edilen Yasa, Seçim Usulüne ilişkin yasalarda, Ceza Kanunu ve diğer bazı yasalarda değişiklikler yapmıştır. Seçim Usulüne ilişkin Kanunda yapılan değişikliğe göre; seçimlerde adayların ve aday gösteren kuruluşların dış destek kullanmaları yasaklanmakta ve ayrıca seçimlerde adaylara bu tür destekleri kullanmadıklarını beyan etme yükümlülüğü getirilmektedir.

Özellikle Ofis'in kuruluşu ve faaliyetleri bakımından Seçim Usulü Kanunu ve Ceza Kanunu'nda yapılan değişikliklerle seçim kampanyalarında adaylara yabancı finansmanın yasaklanması Yasa’nın temel unsurlarındandır.  

12 Aralık 2023 tarihinde Parlamento, bu Yasaya paralel olarak, Macaristan Temel Kanunu'nda (Anayasa) değişiklik yapmıştır. Devletin her organının Macaristan'ın anayasal kimliğini ve Hristiyan kültürünü koruma yükümlülüğünü öngören Madde R(4)'e "anayasal kimliği korumak amacıyla” bir Kanunla kurulan “bağımsız bir organın faaliyet göstermesi” ifadesi eklenmiş ve Anayasaya getirilen bu ek değişiklik; Egemenliği Koruma Ofisi'nin anayasal düzeydeki kuruluş temeli olarak kabul edilmiştir.  

Bu Yasa daha tasarı halindeyken 27 Kasım 2023 tarihinde Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri; Macaristan'da yabancı çıkarlara hizmet ettiğinden veya ulusal egemenliği tehdit ettiğinden şüphelenilen herhangi bir kuruluşu veya kişiyi soruşturmak üzere geniş yetkilerle donatılacak bir 'Egemenliği Savunma Ofisi' kurulması önerisinin insan hakları açısından önemli bir risk teşkil ettiğini ve bu öneriden vazgeçilmesi gerektiğini" açıklamıştır.

Macaristan'ın Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından izlenmesinden sorumlu eş raportörler, Tasarının "demokratik kurumların işleyişi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü üzerinde potansiyel olarak çok geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilecek hükümler içerdiğini" belirtmiştir. Macar makamlarına, tasarının Avrupa standartlarına uygunluğunun gözden geçirilmesi için Venedik Komisyonuna sunulması ve görüş hazırlanana kadar tasarının görüşülmesinin ertelenmesi çağrısında bulunulmuştur.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve korunmasına ilişkin BM Özel Raportörü ve insan hakları savunucularının durumuna ilişkin BM Özel Raportörü yaptıkları ortak açıklamada, Yasa Tasarısının "Macaristan'da temel hakların geliştirilmesi ve korunması" üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin benzer endişeleri dile getirmişlerdir.

Tasarının "yabancı fon alan ve hükümeti eleştiren gazetecilik yapan medyaya yönelik devlet baskısına" kapı açacağı belirtilmiştir. 18 Ocak 2024 tarihinde Avrupa Parlamentosu, Macaristan'daki durum ve dondurulan AB fonlarına ilişkin bir karar kabul ederek, diğer hususların yanı sıra, "Macaristan Ulusal Meclisi'nin, yürütmeye; bağımsız sesleri ve muhalifleri susturmak ve damgalamak için daha fazla fırsat sağlayan" bir "ulusal egemenliği koruma" paketini kabul ettiğine dikkat çekmiştir. 7 Şubat 2024 tarihinde Avrupa Komisyonu, AB hukukunu ihlal ettiği gerekçesiyle Macaristan'a resmi bir bildirim mektubu göndererek bir ihlal prosedürü başlatmaya karar verdiği bildirilmiştir. Sonuncunda ise Macaristan’a karşı dava açılmıştır.

Venedik Komisyonu Raporunda; Macaristan’ın Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi dahil olmak üzere tüm önemli uluslararası insan hakları belgelerine taraf bir devlet olduğunu hatırlatmıştır.

Yasa; Macaristan'ın yasal düzenine iki temel değişiklik getirmektedir. Birincisi, yeni bir Egemenlik Koruma Ofisi kurulmaktadır. İkinci olarak, seçim kampanyalarının yabancılar tarafından finanse edilmesini yasaklamak amacıyla seçimlerle ilgili yasalar, ceza yasaları ve diğer ilgili mevzuatı değiştirmektedir. Yasa seçim süreçleri üzerindeki yabancı etkiye yönelik olsa bile yasanın kapsamı seçim bağlamından çok daha geniştir. Özellikle "devlet ve toplumsal karar alma süreçlerini" ilgilendiren bu yasal düzenleme; Ofisin yetkileri dikkate alındığında, seçim kampanyalarının ötesine geçerek daha geniş anlamda siyasi faaliyetleri ve toplumsal değişim kampanyalarını da kapsamaktadır.

Egemenlik Koruma Ofisi kurulmuş ve 2024 yılı başında faaliyete geçmiş ve Başkanı 10 Ocak 2024’te Macaristan Cumhurbaşkanı tarafından 6 yıllık süre için atanmıştır.

Ofis, "anayasal kimliğin korunması amacıyla kurulan /.../ ve bu Kanun hükümlerine uygun olarak faaliyet gösterecek ve analiz, değerlendirme, öneri yapma ve soruşturma faaliyetlerini yürütecek bir Devlet idare organı" olarak tanımlanmaktadır. Ofis "bağımsızdır ve sadece yasalara tabidir, görevlerini yerine getirirken başka bir kişi veya organdan talimat alamaz"

Ofis herhangi bir Devlet denetimine tabi değildir ve Parlamento ya da başka bir Devlet organına karşı doğrudan sorumlu ve bağımsız değildir. Ofis hazırladığı "yıllık ulusal egemenlik raporunu" parlamentonun Milli Güvenlik Komisyonu'na ve Hükümete göndermekle görevlidir. Bu rapor sadece "bilgi içindir", faaliyetlerinin denetlenmesi veya dışarıdan incelenmesi için hazırlanmış değildir.

Ofis'in soruşturma faaliyetleri şöyledir:

a) Macaristan'ın egemenliğine zarar verebilecek veya tehlikeye atabilecek olması halinde, başka bir Devletin ve yasal statüsüne bakılmaksızın yabancı bir organ veya kuruluşun veya gerçek kişinin çıkarına yürütülen belirli faaliyetleri,  çıkara dönük temsil faaliyetleri, bilgi manipülasyonu ve dezenformasyon faaliyetleri, demokratik söylemin yanı sıra Devlet ve toplumsal karar alma süreçlerini etkilemeyi amaçlayan faaliyetleri araştırmak ve soruşturmak;

b) Faaliyetleri yurt dışından sağlanan desteklerle finanse edilen kuruluşların seçimlerin sonuçları üzerinde etkili olabileceğini araştırmak ve incelemek;

c) Yurtdışından aldıkları desteklerle seçmenlerin iradesini etkilemeye yönelik faaliyetler yürüten veya bu faaliyetleri destekleyen kuruluşları araştırmak ve incelemek.

Venedik Komisyonu, Ofis'in faaliyetlerinin çok genel ve muğlak bir şekilde tanımlandığına dikkat çekmektedir. Bu durum, başta özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere çeşitli insan haklarına müdahale edebilecek soruşturma faaliyetleri söz konusu olduğunda; özellikle sorunludur. Soruşturma faaliyetlerinin, temel hakların kullanılmasına yönelik müdahalelere ilişkin güvenceler sağlayan mahkemeler ve kolluk kuvvetleri gibi Devletin olağan kurumlarına ait olduğu vurgulanmaktadır.  

Yasa; Ofis'e son derece muğlak ve geniş yetkiler vermekte , mutlak - ve kontrolsüz - takdir yetkisi tanımaktadır. Ofis; ulusal egemenlik için risk teşkil ettiğini düşündüğü herhangi bir kurum veya kişi ile ilgili soruşturma yürütme yetkisine sahiptir. Soruşturma gerekçeleri geniş çerçevelidir. Yasal kesinlik ve öngörülebilirlik koşullarına uymamaktadır. Ofis'in, seçimlerin sonucunu veya seçmenlerin iradesini etkileyebilecek kuruluşların faaliyetlerini soruşturma yetkisine sahip olması dikkat çekicidir ve bu çok geniş bir yetkidir.

Bu yetkinin demokratik bir toplumun siyasi tartışmalarına katkıda bulunma hakkına sahip STK'ların, gazetecilerin ve diğer grupların meşru faaliyetlerine karşı uygulanmasını engelleyen hiçbir şey yoktur. Bu durum, STK'ların yabancı fonlarla ilgili olarak kabul edilebilir şeffaflık yükümlülüklerinin ötesine geçen bir müdahaledir.

Ayrıca, hangi koşullar altında bilgi toplanması ve soruşturma başlatılması gerektiği de belirsizdir. Eğer bu geniş kapsamlı ve insan hakları açısından hassas prosedür keyfi bir şekilde başlatılırsa, Ofis'in politikacılar ya da kamuoyu tarafından baskı altına alınması riski ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, Ofis'in kurulması ve faaliyetlerinin Macaristan'daki özgür ve demokratik tartışmalar üzerinde caydırıcı bir etki yaratma riski yüksektir.

Venedik Komisyonu'nun görüşüne göre, Ofis'in hangi gerekçelerle soruşturma başlatacağı ve bir kişi ya da kuruluşun hukuka aykırı davrandığına dair "makul şüphe" ya da "kuvvetli makul şüphe" aranması gibi hususları açıklığa kavuşturacak bazı temel ilkelerin yasaya eklenmesi gerekmektedir.

Ofis; Macaristan yasalarına göre bir "otorite" olsun ya da olmasın, sahip olduğu kamusal güç, uluslararası standartlarla tutarlılığı konusunda ciddi şüpheler uyandıracak şekilde ifade ve örgütlenmeyi engelleme tehdidi oluşturmaktadır.

Yasa, herhangi bir tüzel veya gerçek kişinin mahremiyetine müdahale edebilecek ve herhangi bir kontrol veya inceleme mekanizmasına tabi olmaksızın bu kişileri isimlendirme ve ayıplama faaliyetlerinde bulunabilecek son derece geniş yetkilere sahip yeni bir organ oluşturmuştur. Venedik Komisyonu;  XXXVI sayılı 2013 tarihli Seçim Usulü Kanununda yapılan değişiklikler, adayların ve (yerel seçimlerde) aday gösteren kuruluşların seçimlerle ilgili olarak yabancı destek kullanmalarına yönelik yeni bir yasak, bu kurallara uyduklarını beyan etme yükümlülüğü ve idari cezalar getirmektedir. Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklikler, seçimlerle ilgili olarak yasaklanmış dış desteğin kullanılmasını suç haline getiren "Seçmen iradesinin hukuka aykırı olarak etkilenmesi" başlıklı yeni bir suç oluşturmuştur.  
Venedik Komisyonu, Egemenliği Koruma Ofisi'nin kuruluşu, görev ve yetkilerine ilişkin düzenlemenin uluslararası standartlara aykırı olduğu ve yürürlükten kaldırılması gerektiği sonucuna varmıştır. Getirilecek sınırlandırmaların öncelikle kanunla öngörülmüş olmaları, erişilebilir ve öngörülebilir bir yasal dayanağa sahip olmaları gerekir. İkinci olarak, müdahalelerin Temel Kanun'un ve uluslararası belgelerin ilgili hükümlerinde belirtilen meşru amaçlardan birini takip etmesi gerekir. Üçüncü olarak, müdahaleler demokratik bir toplumda gerekli olmalı, yani acil bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmeli ve özellikle de izlenen meşru amaçla orantılı olmalıdır. Venedik Komisyonu'nun görüşüne göre, Yasa bu gerekliliklerle uyumlu değildir.

Venedik Komisyonu Raporu böyle ama Macaristan “Ulusal Egemenliğin Korunmasına ilişkin Yasa” adıyla bir yasayı kabul etti ve Egemenliği Koruma Ofisini kurdu.

Bizde de benzer kanun teklifleri var…Örneğin hazırlanmış ve Meclise sunulmuş yasa teklifi gerekçesine göre; “Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir suç ihdas edilmektedir. Yapılması öngörülen düzenlemeyle, Devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda gerçekleştirilen diğer bazı fiillerin yaptırıma bağlanması amaçlanmaktadır.”

Macaristan’da ulusal egemenliğin korunması deniyor, bizde ise adı “Devletin varlığının korunması” oluyor… Adına “etki ajanlığı” deniyor ve devletin güvenliğinin korunmasına dönüşüyor! Ne demektir? Devletin iç ve dış siyasal yararı nedir? Teklifin gerekçesine göre “Devletin varlığının korunmasını ve tehlikeyle karşı karşıya bırakılmamasını ifade etmektedir. Devletin varlığını tehlikeye düşürebilecek nitelikteki eylemler, Devletin güvenliğini ihlal etmektedir. Devletin iç ve dış siyasal yararları ile güvenliği arasında sıkı bir ilişki bulunduğu bilinmektedir. Nitekim yararlarını koruyamayan Devletin, güvenliği de tehlikeye düşebilecektir.”

Mantıklı gözüken amaçlarla hazırlanan yasa teklifleriyle temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılabileceği görüşü ileri sürülse bile; suç ve ceza düzenlemeleri insan haklarını ihlal etmemelidir. İnsan haklarına müdahaleler yaratan yorumlarla ceza hukuku cezalandırma ve tehdit aracına dönüştürülmemelidir.  

Asıl sorun devletin iç ve dış siyasal yararının mı yoksa insan haklarının korunması mıdır? 

Yazarın Diğer Yazıları

Kazanan kötülükler ve Hitler

Tehlikelerden korunmaya çaba harcayan bir dünya yok olduğu gibi kötülüklerden korunmaya çalışan insanların imhasıyla meşgul bir dünyada yaşıyoruz…

Şüpheli aptallıklar tehlikelidir

Haksız ve adaletsiz olarak şüpheli aptallıklara muhatap olanlar; çok eziyet çekenler ve hâlâ eziyet çekmekte olanlar ve bu yüzden hapsedilen insanlar onurları, kalemleri ve yaşamlarıyla kanıtlamışlardır ki, organize olmuş gelişmiş tehlikeli aptallıklara asla boyun eğmemişlerdir

Yargının otoritesi ve basının özgürlüğü

Basının her zaman için yanlış olduğuna inanılan kararların veya yapılan işlemlerin üzerine yoğunlaşarak yargının ve soruşturma makamlarının işlemleri hakkında haber yayımlama ve eleştiri hakkı vardır, olmalıdır ve bu hak sınırlandırılmamalıdır

"
"