12 Nisan 2023

Türkiye'nin "PEP"leri ve gri liste akıbeti

Türkiye'nin 2021 yılı ekim ayından bu yana "gri liste"de olduğu ve bir buçuk yıldır oradan çıkamadığı meraklılarınca biliniyor ama neden çıkamadığı konusunda az fikrimiz va

Yazının başlığındaki PEP, İngilizce bir ifadenin kısaltması: "Politically Exposed Persons, yani siyasi nüfuz sahibi kişiler. "Nerede kullanılıyor?" sorusunun cevabı da şöyle: Kısa adı FATF olan Mali Eylem Görev Grubu'nda.

İlk kez duyanlar için not: OECD yani Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü bünyesinde kurulan FATF, kara para ile mücadele için çalışıyor.

Hatırlayan çıkacaktır, bir ara bayağı hararetle Türkiye'nin "gri liste" olduğunu konuşmuştuk. Hangi devletin gri listeye konulup çıkarılacağına, orada hangi devletin ne kadar kalacağına, işte bu uluslararası örgüt, yani FATF karar veriyor. Kendisine üye devletlerin kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanı konularında verdiği mücadelenin önce defterini tutup sonra karnesini bütün dünyaya açıklıyor.

Verdiği notlar konusunda önceden belirlenmiş ölçütler ve ödevlere bakarak veriyor bu karneyi. Kimse bunun için sizi zorlamıyor elbette ama FATF'e üye olmuşsanız, sizden kara parayla mücadele görevlerini eksiksiz yerine getirmeniz bekleniyor. Bu mücadeleyi yapmadığınızda da Uganda, Mozambik, Birleşik Arap Emirlikleri gibi devletlerle aynı lige alınıyorsunuz. Gri liste, itibar kaybı, yabancı sermaye akışında yavaşlama, sizin yatırımcılarınızın büyük Batı bankalarında sorun yaşama ihtimali demek. (Bu yazıya da bir okurumun mesajı vesile oldu. Kendisinin yakını, bir Amerikan yatırım bankasında hesap açmak istiyor ancak "yurttaşı olduğunuz ülke nedeniyle bu hesabı açamıyoruz" yanıtı veriliyor.)

Türkiye'nin son karnesi

Türkiye'nin 2021 yılı ekim ayından bu yana "gri liste"de olduğu ve bir buçuk yıldır oradan çıkamadığı meraklılarınca biliniyor ama neden çıkamadığı konusunda az fikrimiz var.

FATF'in şubat ayı sonunda yayımladığı ve "gri liste"deki tüm ülkeleri tek tek yeniden notladığı açıklama ve buradaki bazı ayrıntıların odağımıza giremediğini fark ettim. Deprem felaketini izleyen haftalara rastlayan açıklama ve bu açıklamanın atıf yaptığı rapor, Türkiye'nin neden gri listeden çıkamadığı konusunda yeterince fikir veriyor.

Yazının girişinde anlattığım PEP'lere dair not 2022 tarihli raporda yer alıyor. Siyasi nüfuz sahibi kişiler ile "gri liste" arasındaki bağlantıyı anlatan bu kısaltma, üye devletin uyması gerektiği halde yerine getirmediği birçok kritik önlemi ifade ediyor.

Notların nasıl verildiğine değinelim. FATF, üye devletin kara para, yolsuzlukla mücadele konularındaki kurumsal yeterliliğini, çabalarını, hangi alanda ne yaptığını dört ana başlıkta notluyor: Uyumlu, Geniş Ölçüde Uyumlu, Kısmen Uyumlu, Uyumsuz.

Mesela Türkiye'nin; karşılıklı adli yardım, şüpheli işlem bildirimleri, mali istihbarat birimleri, konularındaki notu en iyi düzeyde; yani "uyumlu". Buna karşılık en kırık not olan "hiç uyumlu olmayan" kategorisinde iki başlık yer alıyor:

Siyasi nüfuz tespiti için kırmızı bayrak

- Yeni teknolojiler

- Siyasi Nüfuz Sahibi kişiler (PEP)

Kara parayla mücadele alanındaki bütün dokümanlarda, siyasi nüfuz sahibi kişilerin konumları gereği yasadışı fonları aklamak, yolsuzluk ve rüşvet gibi diğer öncül suçlar amacıyla kötüye kullanmak gibi pozisyonları potansiyel olarak taşıdığı ifade ediliyor. Bu varsayımın temelinde "kamu gücünün emanet edilmiş olması" yer alıyor.

Bu nedenle de FATF, siyasi nüfuz sahibi kişiler ile onların aile üyeleri ve yakın arkadaşları için uygulanacak önlemlerle ilgili bir kılavuz geliştirdi. Devletlerin gri listeye alınıp alınmamasını belirleyen ödevlerden biri olan bu kılavuzda, özellikle finansal ve mali kurumların müşteriyle karşı karşıya geldiklerinde tespit etmelerini kolaylaştırıcı düzenlemeler yer alıyor.

FATF,'in 12 ve 22 numaralı tavsiyelerine ilişkin bu kılavuzda "kırmızı bayrak" önlemi var söz gelimi. Diyelim bir banka müşterisi, siyasal nüfuza sahipse ve bu nüfuzunu bankacılık işlemleri konusunda kötüye kullanıyorsa, ilgili mali kuruluş kırmızı bayrak kullanabiliyor. FATF kırmızı bayrak kullanımını gerektirecek davranışlara örnek olarak, siyasi nüfuz sahibi kişilerin kamuya açıkladığı maaşlarıyla, gerçek gelirlerinin farklı olmasını gösteriyor.

İki ay sonra belli olacak

İşte Türkiye'nin FATF 2022 raporuna göre "siyasi nüfuz sahibi kişiler" hakkında alınması gerekli önlemler konusunda "uyumsuz" notunu almasının yukarıda aktardığım örnekte olduğu gibi durumlarla bağlantısı var. Yani diyelim ki bir mali kuruluşun, FATF nezdinde kırmızı bayrak kullanmasını gerektiren bir durum varsa, FATF bu tür önlemlerin alınmadığını söylemiş oluyor aslında.

2022 yılındaki bu raporun ardından şubat sonunda yapılan açıklamada Türkiye açısından yakından izlemenin sürdüğü belirtiliyordu. Daha önemlisi bir sonraki raporun tarihinin Haziran 2023 olması.

Türkiye, FAFT raporunun ardından Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) aracığılıyla bir tebliğ yayımladı. Ancak 17 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan bu tebliğin, Türkiye'yi "gri liste"den çıkarmaya yetip yetmeyeceğini haziran ayında göreceğiz.

Türkiye'nin gri listede kalıp kalmayacağı iki ay sonra belli olacak yani. Bunun kadar önemli olan asıl konu ise -seçimlerin sonucuna göre yeni bir dönemin açılması halinde- "Türkiye'nin PEP'lerinin", yani ülkemizin gri listede kalmasına yol açan siyasi nüfuz sahibi kişilerin kimler olduğunu öğrenip öğrenemeyeceğimiz.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Sağlık çıkmazı ve bütçe

Vatandaşın sağlığı, 20 yılda kamu sektörüne göre iki kattan fazla büyüyen bir özel sağlık sektörüne emanet. Yani şirketlerin çıkarlarına...

Denetim açığı öldürür

Kamuda 4 bin yatak varken, özel sektörde 8 bin yenidoğan yoğun bakım yatağı var mı? Özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakım üniteleri etkili denetimden geçiyor mu? SGK, anlaşmaları gözden geçiriyor mu?

Ağaç katliamı ile sponsorluk bir arada

Truva Maden'in hisseleri borsada işlem görseydi, sponsorluğun miktarını öğrenebilirdik. Çünkü ancak o zaman kendisini “halka” sorumlu hissederdi

"
"