15 Mart 2024

"Hâlâ altın, döviz alanlar"

İnsanların ekonominin geleceği konusunda tutum alırken geçmiş davranışlara bakmasından daha tabii bir şey olmayacağını herhalde Şimşek bizden çok daha iyi biliyordur

Ekonomiyi yöneten, sorumlu iki ismin, genel olarak iki kesimi muhatap aldığı görülüyor: Yurt dışı merkezli finans piyasası ile içerideki iş dünyası.

Muhataplara aktarılması gerekli bir konu olduğunda, kâh İngilizce mesaj paylaşımı yapıyorlar kah iş dünyası örgütleriyle bir araya geliyor, kâh yurt dışında derecelendirme kuruluşlarıyla toplantılar yapıyorlar.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten söz ediyorum.

Her iki ismi de halkın içinde pek görmüyoruz. Bu bir yana, enflasyonun ezdiği kesimleri doğrudan muhatap alan bir politik dili de bugüne kadar kurmuş değiller. 

Sorumluluklarının makro saha ve sınırlı muhatap grubuyla çerçevelenmiş olmasına özen gösteriyorlar. Alışılagelmiş, risk üstlenen siyasetçi profili çizmiyorlar özetle. (Bu hem Cumhurbaşkanı'nın hem de kendilerinin ortak iradesi ve mutabakatı olabilir. Öyle ya Cumhurbaşkanı dururken halkın sorunlarına dair konuşmak sorun yaratabilir. )

Makro başlıklar

Genel hatlarıyla yapılan açıklama, verilen mesajlara, yaptıkları toplantılardan yayılan anlatımlara bakıldığında, başlıkların enflasyon, büyüme, cari açık, dış ticaret dengesi konulu olduğu görülecek.

Bu başlıklar Yılmaz ve Şimşek'in görev tanımları içinde olabilir elbette. Ama bazı mesajların, özellikle son günlerde iyiden iyiye gerçekliğin uzağına düştüğünün görülmesi gerekiyor.  

Sözgelimi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, cari açık verilerini sosyal medya hesabında değerlendirirken, "yıllıklandırılmış cari açığın", 2023 yılı Mayıs ayına göre 22,6 milyar dolar azalarak 37,5 milyar dolar düzeyine gerilediğini kayıt düşüyor. Bu cümlelerin gıda ve yemek kuyruğundaki vatandaşlar için herhangi bir karşılığı yok elbette. Ama zaten muhatap da onlar değil.

Ve sürdürüyor:

"Bir taraftan cari açığı azaltırken diğer taraftan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını ülkemize daha fazla çekerek cari açığın finansman kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Para politikası, maliye politikası ve yapısal reform adımlarımızı kurumlarımızın güçlü koordinasyonu içerisinde uygulamaya devam ediyoruz."

"Hangi yapısal reform, hangi maliye politikası ve hangi koordinasyon" diye sormak istiyorsunuz okurken ama bu soruları yüz yüze sorabilecek bir zemin bulunmuyor.

Aynı şekilde Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek de genellikle Türkiye hakkında yatırımcıları ilgilendiren rapor hazırlayan uluslararası kuruluşların açıklamalarından pek kısa süre önce sosyal medya hesabından mesajlar veriyor. Bu mesajların içerik ve dili de yetersiz beslenen, gıda kuyruklarındaki vatandaşlara "geçebilecek" bir üslup ve içerik taşımıyor. Ama ne gam yine…

Şimşek'in halkın diline yakın cümleleri kurduğu kurabildiği mecralar da zaten basına açık olmuyor. Erdal Sağlam'ın 10Haber'de kaleme aldığı yazıda Şimşek'e atfen aktardığı ifadeler bu nedenle önemli. Şimşek'in geçtiğimiz hafta 365 oda ve borsa başkanıyla bir araya geldiği toplantıdaki bazı sözleri ve ifadeleri, yukarıda belirttiğim gerçeklikten kopma hissini veriyor. İçinde bulunduğumum 2023 yılının zorluğundan söz ederken, kimsenin bir şey istemek için kendisine gelmemesini söylüyor ve para yok diyor. Bu paranın yani bütçe kaynağının olmama sebeplerini Şimşek'ten duymuş değiliz ama sebeplerden birini daha sonraki ifadelerinden birinde rastlıyoruz

Sağlam'ın yazısına göre Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek bir süre yeni büyük yatırım yapılmayacağını belirtmiş ve şöyle demiş:

"Otoyoldu, havaalanıydı böyle yatırımları yeterince yaptık, bir süre yeni yatırım olmayacak. Sadece altyapı yatırımı olarak organize sanayi bölgelerini limanlara bağlamak için planlanan demiryolu hatlarını yapacağız."

Bakan Şimşek'in söz ettiği yatırımlar, döviz üzerinden garanti verilen Kamu Özel İşbirliği projeleri. Otoyol, köprü, havalimanı ve şehir hastaneleri. Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Çanakkale Köprüsü gibi kur arttıkça bütçede delik açan projeler yani. Elbette Bakan Şimşek, eleştirelbir dil kullanamıyor. Bir kısmında eski bakanlığı döneminde kendi imzası da bulunan kararlar çünkü.

"Hâlâ döviz alanları" inandırmak

Ama aynı toplantıda kurlara dair söylentiler anımsatıldığında "Ben anlamıyorum niye hâlâ altın veya döviz alınıyor. Halbuki açıkça da söyledik, TL bu süreçte değerlenecek" yanıtını vermesi, beklentilerin nasıl yönetilemediğinin itirafı gibi olmuş.

İnsanların ekonominin geleceği konusunda tutum alırken geçmiş davranışlara bakmasından daha tabii bir şey olmayacağını herhalde Şimşek bizden çok daha iyi biliyordur. Başka bir partinin, bir muhalefetin değil yine bu iktidarın yani partisi AKP'nin politikaları dolayısıyla bu halde olduğumuzu, oy verenlerin dahi bildiği, anladığı bir tablonun içindeyiz. Aldığı üç kuruş gelir, ertesi gün erimesin diye döviz büfesine koyan vatandaşı, parasının değerli olacağına ikna etmek kolay olmuyor demek ki.

"Hâlâ altın ve döviz alan" vatandaşı inandırmanın yolu sanıldığı kadar zor değil. Ama bir o kadar da zor!

Bütçeden hak etmediği kaynakları alan kesimler için açılmış ve vergilerimizin oluk oluk aktığı muslukları "kapatıyoruz" demekten ve bunu gerçekten gösterebilmekten geçiyor.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sağlık çıkmazı ve bütçe

Vatandaşın sağlığı, 20 yılda kamu sektörüne göre iki kattan fazla büyüyen bir özel sağlık sektörüne emanet. Yani şirketlerin çıkarlarına...

Denetim açığı öldürür

Kamuda 4 bin yatak varken, özel sektörde 8 bin yenidoğan yoğun bakım yatağı var mı? Özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakım üniteleri etkili denetimden geçiyor mu? SGK, anlaşmaları gözden geçiriyor mu?

Ağaç katliamı ile sponsorluk bir arada

Truva Maden'in hisseleri borsada işlem görseydi, sponsorluğun miktarını öğrenebilirdik. Çünkü ancak o zaman kendisini “halka” sorumlu hissederdi

"
"