“Ev alana kıdem tazminatının yarısı ödenecek” haberlerini bir kaç gündür sıkça okuyoruz. Özellikle hükümete yakın medya adeta bir müjde havasında veriyor bu haberi. Memleketin önde gelen müteahhitlerinin yorumlarını da ekleyerek, bunun sadece çalışan için değil, inşaat sektörü için de fevkalade güzel bir haber olduğunun altını ballandıra ballandıra çiziyorlar.
İnsanın aklından şüphe edesi geliyor. Kıdem tazminatını yarı yarıya budayan, hak etme koşullarını zorlaştıran ve aslında işveren maliyetlerini düşürmeyi amaçlayan bir taslak çalışanlara bir müjde gibi sunulabiliyor. İnanılmaz bir bilgi karartması ve kirliliği ile yüz yüzeyiz. Peki ne oluyor kıdem tazminatı konusunda?
Kimin bu taslak?
Bu konuda daha önce T24’te “Neden kıdem tazminatı fonu değil” başlıklı bir yazı yazmıştım. Ancak bir kaç gündür üzerinde tartışılan taslak söz konusu yazıda ele aldığım risklerden çok daha fazlasını içeriyor. Konuyu önce 9 Temmuz 2012’de Hürriyet’te Şükrü Kızılot köşesine taşıdı. Daha sonra bu haberin kaynağının “Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı” başlıklı bir metin olduğu anlaşıldı.
Ancak ortada bir tuhaflık vardı. Çünkü bu taslak sosyal taraflara verilmemişti. Türk-İş ve DİSK bu taslaktan habersizdi. Dahası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de taslağı sahiplenmedi. “Bizim hazırlıklarımız sürüyor” dedi ve adeta “bizim taslağımız değil” demeye getirdi. Peki kimin taslağı bu? Kıdem tazminatı konusunda yapılacak bir düzenleme öncelikle Çalışma Bakanlığı’nın ilgi alanına girmez mi?. Peki Çalışma Bakanlığı değilse bu taslağı kim hazırladı? Taslağın içeriğine bakıldığında soruyu yanıtlamak zor değil. Taslak ekonomi yönetiminden, ekonomiyle ilgili bakanlıklardan çıkmış gibi duruyor.
Daha önce gündeme gelen kıdem tazminatı fonu taslak ve önerilerinin fersah fersah gerisinde olan bu taslak pür iktisadi bir zihniyetle, pür piyasacı bir zihniyetle hazırlanmış durumda. Anlaşılan, sendikaların şiddetle karşı çıktığı bir düzenleme için halkla ilişkiler (PR) çalışması yapmak istemiş ekonomi yönetimi. Ancak taslağı açıkça sahiplenmeye cesaretleri de yok. El altından sızdırıyorlar. “Ev alana kıdem tazminatının yarısı” gibi makyaj düzenlemeler ile kıdem tazminatının yarısının ortadan kaldırıldığını saklamaya çalışıyorlar.
Kıdem tazminatının yarısı gidiyor
Taslak ile kıdem tazminatı sistemi baştan aşağı değiştiriliyor. Mevcut sistemde çalışana bir yıllık çalışması karşılığında 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeniyor. Kıdem tazminatı işverenin bir yükümlülüğü durumunda. Çalışan (suçlu çıkarmalar hariç) işten çıkarıldığında, emekliliği hak ettiğinde, askere gittiğinde veya (kadın) evlendiğinde kıdem tazminatını alabiliyor. Kıdem tazminatı bu haliyle kısmi bir iş güvencesi mekanizması olarak da işlev görüyor.
Taslak ile bu parametrelerin tümü değişiyor. Kıdem tazminatının aylık prim şeklinde işçi adına açılan bireysel hesaba yatırılması ve bu hesabın da özel emeklilik şirketleri tarafından işletilmesi öngörülüyor.
Böylece kıdem tazminatının işten çıkarma ile bağı kopuyor. İşveren her ay prim ödüyor ancak işten çıkarma sırasında çalışana bir ödeme yapmıyor. Diğer bir ifadeyle kıdem tazminatı işten çıkarmada caydırıcı bir faktör olmaktan çıkıyor, iş güvencesi zayıflıyor.
Taslağa göre çalışanlar kıdem tazminatını hak edecek koşullara sahip olduklarında bu fona başvurarak kıdem tazminatını kısmen ve tamamen alabilecekler. Böylece kıdem tazminatının yıllık 30 gün üzerinden ödenmesi sistemi değiştirilmek isteniyor. Çalışan bireysel hesabında biriken prim ile onun nemasının toplamı kadar kıdem tazminatı alabilecek.
Taslakta yer alan hükümlere bakıldığında kıdem tazminatı ödemesinin yarı yarıya azalacağını söylemek mümkün. Zaten taslağın temel felsefesi de kıdem tazminatının budanması, daha teknik ifadeyle işgücü maliyeti içindeki kıdem tazminatı yükünün azaltılması. Peki bu nasıl yapılıyor?
Taslağa göre işverenler her ay kıdem tazminatı fonuna işçinin brüt ücretinin yüzde 4’ü kadar prim yatıracaklar. Çalışan işte bu prim ve nemalarını kıdem tazminatı olarak alacak. Ancak burada ciddi bir kandırmaca var. 30 günlük kıdem tazminatı şu anda işçinin brüt ücretinin yüzde 8.3’üne karşılık geliyor. Mevcut kıdem tazminatı maliyeti 8.3’tür. Taslak bunun yerine yüzde 4’lük bir kesinti öngörmektedir. Bu kıdem tazminatının yarı yarıya düşürülmesi ile eş anlamlıdır. Fondan ileride ödenecek kıdem tazminatları bugünün kıdem tazminatlarının yarısına düşecektir. Bu yüzde 4’ün nemasıyla bu farkın kapanacağı yönündeki iddialar ise deli saçmasıdır. Çünkü çalışanın ücreti de artacağı için bu nema artışı sadece işçinin ücret artışına paralel bir artış anlamına gelebilir. Yoksa hiç bir mucizevi nemalandırma sistemi yüzde 4’lük bir kesinti ile işçinin ilerideki ücretinin yüzde 8.3’ü oranında bir geri ödeme yapamaz.
Öte yandan tasarıya göre kıdem tazminatı ödemelerinin vergilendirilmesi de söz konusu olacaktır. Bugüne kadar kıdem tazminatından vergi kesilmesi söz konusu değildi.
Bugünkü kıdem tazminatı miktarı ile bile ev almanın hayal olduğunu düşünülürse, yarı yarıya düşen kıdem tazminatının yarısı ile gelecekte ev almak nasıl mümkün olacak?
Dahası tasarı ile kıdem tazminatına erişim zorlaştırılıyor. İşten çıkarılana, askere gidene ve evlenen kadına kıdem tazminatı uygulaması kaldırılıyor.
Çalışandan alıp işverene vermek
Taslağın en çarpıcı yanı işverenlere sağlamış olduğu kolaylıklar. Taslağın özü de burada saklı. Kıdem tazminatı tartışmalarının arkasında yatan temel motifin işverenlerin kıdem tazminatından şikayetleri olduğu biliniyor. Taslak ile işveren üzerindeki yüzde 8 civarındaki kıdem tazminatı yükü yüzde 2.5’a düşürülüyor.
Kıdem tazminatı priminin yüzde 4 olarak saptandığını söylemiştik. Ancak işverenler fiilen yüzde 4’lük ödeme yapmayacak. Taslak ile halen işverenlerin işsizlik sigortası fonuna ödedikleri yüzde 2’lik primin yüzde 1.5’u kıdem tazminatı primi haline gelecek. Böylece işsizlik sigortası fonu kaynaklarının bir bölümü kıdem tazminatı primi olacak. İşsizlik sigortası fonu zayıflatılacak.
Özetin özeti: Kıdem tazminatında “Ali Cengiz oyunu”, şaşırtmaca gündemde. Bu taslak yasalaşırsa kıdem tazminatının yarısı uçacak. Çalışan ciddi hak kaybına uğrayacak, ancak işverenlerin işçilik maliyetleri yaklaşık yüzde 5.5 oranında düşecek. Küresel ekonomide rekabet güçleri artacak! O halde feda olsun kıdem tazminatı!
Son soru şu: Kıdem tazminatına dokunulmasını genel grev nedeni sayan sendikalar şimdi ne yapacak?