30 Ekim 2019

Kanada seçimlerinde göçmenlerin ve medyanın rolü

Kanada siyaseti göçmen nüfusun ellerinde yükselirken, medyaya olan inanç gitgide azalıyor

Justin Trudeau liderliğindeki Liberal Parti'nin, parlamentoda 157 koltuk elde ederek, azınlık hükümeti kurmaya hak kazandığını geçtiğimiz hafta yazmıştık. Peki bu seçimlerde göçmenlerin ve medyanın rolü neydi?

Bana kalırsa bu ülkede, Kızılderililer harici herkes göçmen. Ancak iki jenerasyon Kanada'da doğanlar kendilerini saf Kanadalı olarak görüyor. Vancouver'da doğduğunu söyleyen bir arkadaşıma, annesinin babasının nereli olduğunu soruyorum. "Onlar da Kanada doğumlu" diyor. Onların annesi babası diye sorduğumda, otomatikman 1900'lü yıllara gidiyoruz, biri İrlandalı, biri Norveçli çıkıyor.

Her 5 kişiden biri göçmen

Rakamlarla konuşmak gerekirse, 37 milyon 590 bin nüfusa sahip Kanada'nın yüzde 20.6'sı göçmen. Yani her 5 kişiden biri, başka bir ülkede dünyaya gelmiş.

Geçtiğimiz ay burada göçmen gazetecilerden oluşan "New Canadian Media"* adlı bir grubun düzenlediği "Sahte & Kaynağa Dayalı Gazetecilik" başlıklı bir seminere katıldım. İlk olarak, Simon Fraser Üniversitesi profesörlerinden Dr. Daniel Savas, "Kanada Demokrasisini Güçlendirmek"** isimli bir araştırmadan bahsetti.

Göçmenler demokrasiye daha fazla inanıyor

Bu araştırmaya göre, Kanadalıların 1/3'ü, göçmenlere göre, Kanada demokrasisi hakkında daha çok söz hakkına sahip olduklarını düşünüyor. "Kardeş, iki jenerasyon önce, sen de İngiltere'deydin, Meksika'daydın, Çin'deydin, bu neyin afra tafrası..." diye söyleniyorum içimden. Bir de "İyi dükkan senin de, oy vermeye bile gitmiyorsun. O iş ne olacak?" diye düşünüyorum (Elections Canada**'ya göre, bu seçimde nüfusun sadece yüzde 65.95'i sandığa gitmiş). Ve hâlâ insanın sadece iki jenerasyonda kendini nasıl başka bir ülkeye ait görebilip, yeni gelenleri dışlayabilmesine hayret ediyorum. Defne ve Ege'nin torunlarının, büyük büyük anne ve babalarının Türk olduğunu bile bilmeyecek olma ihtimalleri o an tüylerimi ürpertiyor ama, silkinip araştırma sonuçlarını dinlemeye devam ediyorum.

Saf, öz, has Kanadalılar böyle düşünedursun, göçmen Kanadalılar, demokrasiye daha fazla inanıyor ve yüzde 51'i sade vatandaşların hükümet faaliyetlerinde söz hakkı olduğunu düşünüyor. Tüm Kanadalılar içinde bu rakam yüzde 43. Göçmenlerin yüzde 47'si son bir yıl içerisine toplum için çalışmalarda bulunmuş. Tüm Kanadalıların ise yüzde 39'u.

Yine Kanadalılaşamadım

Ben iki buçuk yıldır Kanada'da yaşıyorum, henüz vatandaş bile değilim. Ancak Kanada siyaseti, demokrasisi beni yakından ilgilendiriyor. Öyle ya çocuklarımız demokratik bir ülkede büyüsün, diye geldik buralara... Seçim gecesi bütün gün televizyonda seçim sonuçlarını ve liderlerin sonuçları değerlendiren konuşmalarını izledikten sonra, arkadaşlarımın "Ah be Ayşecim! Yine Kanadalılaşamadın! Zira evinde oturup seçim sonuçlarını izleyen Kanadalı sayısı bir elin parmaklarını geçmez!" şeklinde esprilerine maruz kalıyorum. Çok haklılar!

Demokrasiye doğanın, demokrasinin kıymetini bilmesi beklenemez belki de. Tahta oturan hükümet yetkililerinin, kazandıklarında demokrasiden dem vurmalarını, kaybettiklerinde ise seçimleri iptal ettirip, diktatörlük rejimi ile ülkeyi yönetme çabalarını anlayamazlar. Ama işte yaşayan bilir. Bir gecede değişiverir işler. Bu nedenle bana, göçmenlerin demokrasiye daha çok sahip çıkması, daha yüksek oranda oy kullanmaya başlaması, daha fazla politikaya atılması normal geliyor. İnanıyorum ki, etliye sütlüye bulaşmayan Kanada siyaseti, göçmen nüfusun ellerinde yükselecek.

Yalan haberler, demokrasiye olan inancı sarsıyor

Geçtiğimiz haftaki yazıda, seçimlerden önce halkın en çok uyarıldığı konunun medyaya, özellikle sosyal medyaya yansıyan bilgi kirliliği olduğunu söylemiştim.

Aynı araştırmaya göre, halkın yüzde 79'u internetteki bilgi kirliliğinin demokrasiye olan inançlarını sarstığını, yüzde 53'ü yalan haberlerin hükümete olan güvenlerini azalttığını düşünüyor.

Yüzde 90'ı daha önce internette okudukları bir haber yüzünden yanlış yönlendirildiğini iddia ediyor. Sadece internet medyalarına değil, CBC, CTV, Globe and Mail, National Post gibi medyalara dahi güvenleri oldukça az. Sosyal medyaya gelince, Twitter'da 48 milyon sahte hesap olması durumu açıklamaya yetiyor. Tüm hesapların 10'da 1'nden fazlası sahte. (Tüm paragraf****)

Seminerin devamında ise Ajans France-Presse muhabiri, Louis Baudoin-Laarman bize kaynak sorgulama, sahte sosyal medya hesaplarının nasıl tespit edilebileceği ile ilgili mükemmel bir sunum yapıyor.

Gazetecilik filmlerde mi kaldı?

Bu tip seçimlerin öncesinde, medyanın önemini bir kez daha anlıyoruz. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada gazeteciliğe ve gazetecilere güven azalmış durumda. 1976 yapımı, "All the President's Men" filminde, iki acar gazetecinin Watergate skandalı sonucunda 37'inci Amerikan Başkanı Nixon'ı nasıl devirdiğini izlemiştik. 2017 yapımı olan "Post" filmi sayesinde, 1971 yılında The Washington Post'un, Amerikan Hükümeti'nin Vietnam Savaşı'nın 20 yılına dahil olduğunu belgeleyen, gizli Pentagon Belgeleri'ni yayınlamasına tanıklık etmiştik. Yine 2016 yılında En İyi Özgün Senaryo ve En iyi film Oscar'larını kapan The Spotlight filminde ise Globe editörü Marty Baron ve köşe yazarı Eileen McNamara'nın, cinsel taciz iddialarıyla karşı karşıya olan bir rahip hakkında açılan davayı takip ederek, rahibin suçluluğunu ortaya çıkarmalarını seyretmiştik.  Gerçek hikayelere dayanan bu üç film de, basın özgürlüğü, gazetecilik etiği ve gazeteciliğin temel ilkeleri konusunda üniversitelerde ders olarak okutulacak nitelikte.

Ümit edelim ki, gazetecilik mesleği bu filmlerde kalmış olmasın! Kanada'da halkın yüzde 90'ının internet medyası tarafından yanlış yönlendirilerek, medyadan bütünüyle soğuma eğilimi göstermesi, yüzde 35'inin oy vermemesi, demokrasiye inancın giderek azalması çok üzücü. Doğru haber haktır ve ona her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.


*: Yeni Kanada Medyası 

**: Seçmenler için hazırlanan bilgi sitesi 

***: "The Strengthening Canadian Democracy" Advanis tarafından, rastgele seçilen 3524 Kanadalıyla telefon ve internet yoluyla görüşülerek yapılan araştırma. Bu kişilerin 538'i Kanada doğumlu değil, yani göçmen.  

****: Bölüm 8 "Fake News"

Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum