06 Ocak 2024

Futbol denen olaya özgün, komik ve çarpıcı bir yaklaşım

Rahatça görebileceğiniz, iyi vakit geçirten bir film...

ATAN KAZANIR

X X X

(Next Goal Wins)

Yönetmen: Taika Waititi
Senaryo: Taika Waititi, İain Morris
Görüntü: Lachlan Milne
Müzik: Michael Giacchino
Oyuncular: Michael Fassbender, Oscar Kightley, Kaimana, David Fane, Rachel House, Beaulah Koale, Taika Waititi, Elizabeth Moss, Will Arnett

ABD yapımı, 2023,

Futbol... Şu günlerde ülkemizi özellikle ilgilendiren, siyasal olayların ortasına bomba gibi düşen ve zaten halkça sevdiğimiz bir alanı politik tartışmaların tam göbeğine getiren bir olay.

Ve işte size bunun bir Batılı örneği... Olaya gerçekçi açıdan bakarken, futbolun değiştirebileceği hayatları, varabileceği dram ve komedi unsurlarını ve ışık tutacağı gerçekleri de belli bir başarıyla karşımıza getiren bir film...

Daha 2014 yılında çekilmiş, gerçek bir olayı anlatan Bir Rüya Ekibi adlı İngiliz belgeselinden yola çıkan film, İrlandalı antrenör Thomas Rongen'in yaşamından bir sayfayı açıyor. Amerika'nın Samoa adalarında kurulmuş bir futbol takımı, dünyanın en kötü ekibi olarak ün salmıştır. Yıllar boyu tek bir maç bile alamamışlar; üstelik birinde 31'e karşı sıfır golle ebedi bir dünya rekoruna imza atmışlardır. ABD'de "soccer" da denen bu oyunun egzotik bir yöredeki pratiği, sonunda nasıl olduysa Thomas Rongen'in eline düşer. Meslek hayatında çoktan inişe geçmiş olan Thomas, bu fırsatı değerlendirerek elinden geleni yapmaya girişir. Ve etraftaki türlü-çeşitli, arada henüz çocuk ya da dev gibi şişman insanlar da içeren onca sözümona sporcuyu doğru-dürüst bir takıma dönüştürme çabasına girişir.

Hikâye birbirinden ilginç kişilikler içeriyor. Bizzat Samoa adalarının başkanının oğlu olan Daru... Yıllar önce futbolda şöyle bir parlayıp sönüvermiş gardiyan Nicky... Ya da Rambo ünvanıyla dolaşan, şişman mı şişman biri... Belki en ilginci, aslında erkek mi, kadın mı olduğuna henüz karar vermemiş, tam ikisinin ortasına sıkışıp kalmış Jayiah... Ki bu trans hâli o adalarda kesinlikle mahkûm edilen bir durum değildir... Ve de antrenörümüz çok umutsuzluğa düştüğü bir anda, takımın kaptanlığını ona vermekten çekinmeyecektir...

Film "Amacımız topu filelerle buluşturmak", "Amansız rekabet yırtıcı hayvanlar gibidir" türünden kendine göre deyişler içeriyor. Benzer bir olay birbirine uzak ülkelerde yaşanınca, ortaya bir kültürler çatışması çıkıyor. Ama kendine özgü bir mizahla sunulmuş... Böylece o ortamda örneğin pazarları veya dua saatlerinde futbol oynamak büyük günah sayılıyor, ve de şöyle deniyor: "Kazanmak için örf ve adetlerimizden vazgeçemeyiz!". Arada kimilerinin beceriksizliği ortaya çıktıkça "Futbol sizin DNA'nızda yok!" türünden hakaretler de ediliyor.

Ama sonunda bir galibiyet gelince... Öylesine bir sevinç doğuyor ki, kolay anlatılamaz...Çılgıncasına kutluyorlar; bunu ilk kez tadan ve bu uğurda çok şey vermiş tüm o kadın-erkek insanlar... Şarkılar söyleniyor, danslar ediliyor, göbekler atılıyor, bir David ve Goliath efsanesi anılıyor. Filmde izlediğimiz o Pasifik'in güzel manzaraları da tüm bunlara dekor oluyor.

Yeni Zelanda kökenli Taika Waititi daha çok yapımcı ve yazar olarak tanınıyor; ama oyunculuğu da var. Bu onun yönetmenlikteki ilk büyük adımı. Ve işin altından iyi kalkmış denebilir. Oyunculara gelince...Uzun süredir görmediğimiz iyi oyuncu Michael Fassbender antrenör Thomas olarak kusursuz... Yine eskilerden Elizabeth Moss'u küçük bir rolde de olsa bulmak hoş. Jaiyah'ta ilk kez gördüğümüz Kaimana adlı oyuncu da mükemmel.

Sonuç olarak, rahatça görebileceğiniz, iyi vakit geçirten bir film...

Atilla Dorsay kimdir?

Atilla Dorsay. 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.

10 yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.

Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.

Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.

1966'da başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.

Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.

Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.

Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle, "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında, (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.

Dorsay, 2013'ten beri, "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.

Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.

TRT'de, hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.

Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".

Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar, son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.

Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.

Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlatıyor.

Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de yayımlandı.

Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. Son olarak T24 Yazıları -Pandemi Günlerine Doğru: Sanat ve Siyaset Ekim 2023'te okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!"...

Yazarın Diğer Yazıları

İstanbul'da yaşamanın artı ve eksileri üzerine

Bu yazıyı yazmamın baş nedeni İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çıkardığı aylık derginin Nisan sayısı oldu. İstanbul Bülteni adını taşıyan ve AVM'ler ya da metro istasyonlarında bulunan bu dergide, İmamoğlu'nun sevgili kentimize kattığı güzellikler öylesine iyi anlatılmıştı ki...

Kaderin elinde sönüp giden bir şarkıcının dramı

Özellikle müzikseverler için kaçırılmaması gereken filmlerden...