26 Kasım 2021

Disney 60. yılını bir başyapıtla kutluyor

Sihirli Dünya üzerinde çok iyi çalışılmış görülmeyi yapım; büyük-küçük tüm çocuk ruhunu korumuşları salonlara davet ediyor. Müzikleri de çok iyi olan filme çocuklarınızı mutlaka yollayın. Refakat bahanesiyle siz de katılabilirsiniz!...

ENCANTO- SİHİRLİ DÜNYA     X  X  X  X

Yönetmen: Jared Bush, Byron Howard, Charise Castro Smith/ Senaryo: Charise Castro Smith, Jared Bush/ Görüntü: Alessandro Jacomini, Daniel Rice, Nathan Detroit Warner/ Müzik: Germaine Franco, Lin-Manuel Miranda/ Walt Disney filmi, 2021

Walt Disney firması 60. yılını kutluyor!... Bana-bize çocukluğumuzun en güzel keyiflerinden bir bölümünü armağan eden, bu nedenle ilk büyük filmi Pamuk Prenses ve 7 Cüceler’i 100 Yılın 100 Filmi kitabıma aldığım o büyük sanatçıyı anmamıza vesile oluyor. (Ayrıca türe olan saygımdan ötürü, gerçek oyuncularla canlandırmayı karıştırmış Masum Sanık Roger Rabitt’i de kitaba katmıştım).

Şimdi, bu önemli kutlama için de çok emek verilmiş, üzerinde çok iyi çalışılmış, belki biraz fazla uzun tutulmuş olsa da görülmeyi hak eden bir örnek geliyor. Ve büyük-küçük tüm çocuk ruhunu korumuşları salonlara davet ediyor.

Hikâye sırtını Latin kültürüne, daha açık biçimde Latin Amerika’nın Kolombiya halkına adamış. Zootopia ve Tangled filmleriyle bu türde Oscar almış yönetmen Byron Howard şöyle demiş: “Konuyu birkaç kişi arasında değil, geniş ve kalabalık bir aile içinde ele almayı seçtik”.

Hikâye Kolombiya dağlık bölgesinde eski ve şato gibi bir yapıda oturan talihli Madrigal ailesini anlatıyor. Ailenin her bireyinin özel bir marifeti, bir tür büyücülüğü vardır; çok güçlü olmaktan hastalıkları iyileştirmeye... Her çocuk 5 yaşına geldiğinde evde özel bir kapı açılır;  üzerinde ismi ve portresiyle... Ve o özelliğini ailesini korumaya adar.

Evet, her çocuk bu seremoniden geçer. Biri dışında: Mirabel. Bu güzel olmasa da alabildiğine sevimli genç kız öbürleri gibi özel bir yeteneğe sahip değildir. Ama ailenin gerçek bir tehlikeye maruz olduğunu anlar anlamaz, bu kez onları kurtarma misyonunun kendisine düştüğünü anlayacak ve işe koyulacaktır.

Her bir üyenin becerisi filmde en hoş biçimde perdeye gelir. Büyükanne Alma eşini yıllar önce kaybetmiştir; ama gücünü koruyarak tüm aileye kol-kanat germeyi unutmaz. Kızlardan Luisa bir erkek gibi adaleli ve güçlüdür. Bir binayı ya da köprüyü yerinden oynatabildiği gibi, sırtında 5 eşeği bile taşıyabilen biri!...Güzel İsabela her adımında bitkileri büyüten ve çiçekleri açtıran bir büyüye sahiptir. Herkes ona tapar. Kıskançlığını engelleyemiyen Mirabel dışında....Gücün  daha çok kadınların elinde olduğu bu alemde erkekler de vardır, ama hayli ikinci planda...

 Bu dünyada ev bile bir hayata, bir kişiliğe sahiptir ve gereğinde eyleme geçer!..Kötüler tarafından yıkıldığında, tüm kasaba onun yeniden ayağa kalkması için elbirliği yapacaktır. Öylesine ki filmin yapımcıları ev için “O da diğerleri gibi başlı başına bir karakter” diyorlar.

Doğrusu yaratıcılarının ‘magical realism- büyülü gerçekçilik’ diye adlandırdığı bu çaba gerçekten yerine tam oturmuş. Kişileri yaratırken (çizerken) gerçekle karikatür çok usta bir düzeyde harman edilmiş: hepsi üçgen yüzleri, koca burunları, iri gözleriyle dikkat çekiyorlar. Sanki Latin ve Anglo-sakson karışımı bambaşka bir ırk; onca çizerin oturup özenle yarattıkları...

Filmin müzikleri de çok iyi. Lin-Manuel Miranda’nın özgün şarkılarıyla... Belki gerek konuşmalarda, gerek şarkılarda asıl sesleri duyamıyor olmamız bir eksiklik. Yine de öylesine güzel bir dublaj yapılmış ve şarkılar da öylesine ustalıkla bizim seslere emanet edilmiş ki… Sadece bir yerde bir şarkının özgün sesiyle (yanılmıyorsam) İspanyolca olarak söylendiğini duyar gibi oldum!...  Ama genelde bizimkiler de işi çok iyi halletmişler.

Çocuklarınızı mutlaka yollayın. Refakat bahanesiyle siz de katılabilirsiniz!...

YARIN: GUCCİ’NİN EVİ

Yazarın Diğer Yazıları

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

Belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi

Tümüyle sadizm ve sado-mazoşizm duygusu sinmiş "Barda 2", belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi olmaya adaydır. Bu kıyımdan kurtulan pek azdır. Böyle bir filmin bir kadının elinden çıkması kendi başına bir olaydır bence...

"
"