Yunanistan Maliye Bakanı Özlid Tsakalotos'un bankaların kurtarılmasıyla ilgili olarak söylediği “Başarımızın kurbanı olduk” şeklindeki sözleri borç krizi tahine geçecektir.
Tsakalotos bu sözleri kasım ayındaki AB maliye bakanları buluşması sırasında söylerken banka hisselerine yüksek talep gelmesi sayesinde kısa zamanda toparlanacaklarını ve devlet yardımlarına daha az ihtiyaç duyulacağını kastetmişti.
Ancak Yunan bankalarını kurtarmak üzere düzenlenen organize operasyonun sakıncaları da var. İflasın eşiğine gelen bankalar parçalı hisse senetlerini demet haline getirip yok pahasına piyasaya sürmüştü. Yunanistan'ın vergilerle finanse edilen yardım fonu iki yıl önceki kurtarma operasyonunda merkez bankası hisselerinin adedine 4,29 euro ödemişken bu kez özel yatırımcıdan kupon başına sadece 2 cent aldı.
Yüz hisse fiyatına tek hisse formülü devlet mali yardım fonunun tek başına sahip olduğu bankaların borsa değerinin çakılmasına neden oldu.
Devlet milyarlar kaybetti
Atina gazeteleri devletin ve vergi mükellefinin 30 milyar euro zarara uğratıldığını ve bu operasyonun Kıbrıs bankalarının hisselerine el konulduğu 2013 yılındaki operasyondan farklı olmadığını yazıyor. Ancak Kıbrıs bankaları kurtarılırken önce kendi müşterilerinin mevduatına el konmuştu. Yunanistan'da ise banka kurtarma operasyonunun faturası vergi mükellefine çıkarıldı.
Ekonommist Kostas Stupas özel yatırımcının yedi milyar euroya banka hisselerinin üçte ikisini kapattığını söyledi. Bu durumda, devletin ve özel yatırımcının bir önceki kurtarma operasyonuna yatırdığı 37 milyar euro uçup gitmiş oldu.
Alternatifsizlik
Stupas aynı zamanda çözümün alternatifsiz olduğunu belirtti ve ekledi: “Tek seçenek, seçmenin genel seçimler serüvenine kendini kaptırmayıp, bankacılığın sağlığa kavuşacağına duyulan güveni tehlikeye atmaması olurdu.”
Atina'daki sol-sağ koalisyonu ise farklı düşünüyor. Hükümet özel bankalarına sermaye enjeksiyonunun siyasi istikrarsızlık nedeniyle yapılmadığını ve daha önceki sermaye artırımlarının başarısız olması nedeniyle bu yola başvurulduğunu savunuyor. Kısacası kabahati daha önceki sosyalist ve muhafazakar hükümetlere yüklüyor.
Muhalefet tepkili
Muhalefet banka kurtarma operasyonunu devlet parasının çarçur edildiği ve Yunan bankalarının yabancı sermayeye yem olacağı gerekçesiyle eleştiriyor.
Sosyal Demokrat milletvekili Miltos Kirkos DW'ye şunları söyledi: “2013 yılında kurtarılan her bir bankanın yüzde 80'i devlete ait idi. Şimdi ise bankalara milyar veriyor ama hisse çoğunluğunu kaybediyoruz. Hem de hisseleri sosyalistlerin eskiden ‘piyasa akbabaları' olarak tanımladığı yatırım fonlarına satıyoruz.”
Liberal milletvekili ve eski dışişleri bakanı Dora Bakoyannis de son sermaye artırımında devletin bankalardaki hissesinin 25 milyardan 500 milyon euroya düştüğünü, böylelikle de ticari bankaların değersizleştirilip yabancılaştırıldığını söyledi.
Ekonomi uzmanı Kostas Stupas ise ekonomide aşırı yurtseverlik göstermenin anlamsız olduğu görüşünde. Uzman küreselleşmiş dünyamızda özel şirketlerin zaten beynelmilel faaliyet gösterdiğini ve sermayenin renginin değil, sermayeyi yatıranın yasa ve kurallara uyup uymadığının önemli olduğunu vurguluyor.
Atina borsası kan kaybediyor
Tartışmalı kurtarma operasyonu beli zaten bükük olan Atina borsasını da zor durumda bıraktı. Sermaye artırımıyla alınan banka hisselerinin piyasaya sürüleceği 14 Aralıkta yok pahasına satılacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Zamanında Yunan bankalarının hisse senetlerine para yatıranlar çok zarar ediyor. Hisse senetlerinin yüzde 30 oranında değer kaybettiği günler oluyor. Kostas Stupas, “Bu zaten bekleniyordu. Eski hissedarlar, hisseleri ucuza kapatan yeni hissedarlar söz sahibi olmadan değerli kağıtları elden çıkarmaya çalışıyorlar. Bankaların hisse senedi endeksi bu yüzden puan kaybediyor ve sanırım kaybetmeye de devam edecektir” diyor.