Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Batı'nın susması yüz kızartıcı

DW editörlerinden Kersten Knipp'e göre, YPG'ye karşı operasyon başlatan Türkiye bölgede "öngörülemez bir aktör" olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Knipp, Batı'nın operasyona sessiz kalmasını da eleştiriyor.

23 Ocak 2018 18:17

Türkiye, Londra'daki Suriye insan hakları izleme grubunun Afrin harekâtı sırasında sivillerin öldürüldüğü şeklindeki haberini yalanlıyor ve ‘kara propagandadan' söz ediyor. Türkiye hava harekâtında sadece "silahlıların öldürüldüğünü" ve "teröristlerin hedef alındığını" söylüyor.

Suriye'nin yedi yıldır sahne olduğu şiddet karşısında ‘temiz savaşıldığı' efsanesi inandırıcı gelmiyor. YPG milisinin sadece teröristlerden oluştuğu efsanesi ise inandırıcılıktan daha da uzak. YPG'nin, Türkiye ve Avrupa tarafından terörist ilan edilen PKK'ya yakın olduğu doğru. Aynı şey oldukları ise söylenemez. Dahası, YPG Türkiye'ye saldırmış değil. Türkiye topraklarına düşen roketler Türkiye'nin komşu ülkeye yaptığı saldırıya verilmiş cevaptır.

Büyük devletler Kürtleri kullanıyor

Kürtler yüz yıldır dünya politikasındaki çıkarlara alet ediliyorlar. Cihatçı terör örgütleri karşısında en etkili sonuç alan gruplaşmalardan biri olmalarına rağmen kendilerine ikiyüzlü davranılıyor. ABD tarafından desteklenen ve silahlandırılan Kürtler IŞİD'in Suriye'nin kuzeyinde yuvalanmasının önlenmesine önemli katkıda bulundu. Kürt savaşçılar olmasaydı 2014 yılına kadar IŞİD tarafından işgal altında tutulan Kobane kurtarılamazdı. Kürtler Irak'ta da IŞİD ile mücadeleye katılmış ve binlerce Yezidi'nin hayatını kurtarmışlardı.

Kürtlerin kontrolündeki kuzey Suriye topraklarının "demokrasinin örnek vatanı" olduğu tabii ki söylenemez. Lakin bütün bölgeyle kıyaslandığında örnek sayılabilecekleri ve bölgenin dini ve seküler muktedirlerinden farklı oldukları görülür.

Aktörlerin hesapları

Suriye Kürtlerinin bu kez de yüzüstü bırakılmaları utanılacak bir durumdur. Kürtleri silahlandıran ve IŞİD tehlikesinin yeniden ortaya çıkmasını önlemek için 30 bin mevcutlu sınır koruma birliği kurmayı planlayan ABD bile Türklerin saldırısına ses çıkarmıyor. Anlaşılan ABD, kendisi gibi Beşar Esad'sız Suriye formülünü destekleyen NATO müttefiki Türkiye ile bozuşmak istemiyor. Washington'ın bu uğurda Kürtleri gözden çıkarmaya hazır olduğu anlaşılıyor.

Rusya'nın bildirildiği gibi askerlerini Afrin çevresinden çekip çekmediği kesinlik kazanmadı. Dışişleri Bakanı Lavrov bu yöndeki haberleri yalanlamıştı. Ancak şurası muhakkak ki, ABD ile müttefiki Türkiye'nin aralarının soğuması Moskova'nın işine gelir. Hele ABD'nin müttefiklerine sadakatinden haklı olarak şüphe duyulabileceği düşünülecek olursa. Bu da Moskova'nın itibarını arttırır.

Avrupa da şimdilik eleştirilerinin dozunu düşük tutuyor. Şimdiye kadar sadece, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni toplanmaya çağıran Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves le Drian açık konuştu. Almanya hükümeti ise kendini tutarak demeç veriyor. Türkiye'nin taarruzda Alman tanklarını da kullandığı şeklindeki haberlere de Berlin'den açıklama gelmedi.

Saldırgan ve kestirilmesi güç ortak

Batının susması yüz kızartıcı bir durum. Aynı zamanda riskli de. Çünkü böylece içte ve dışta son derece saldırgan rota izleyen bir hükümete tam serbestlik tanınmış oluyor. Ankara harekâtın eleştirildiği medya haberlerine 30 kişiyi tutuklatarak tepki göstermişti.

Erdoğan hükümetinin agresif dış politikasından vazgeçmeyeceği noktasından hareket edilmelidir. Önce Rusya'ya, sonra İsrail'e, ABD'ye ve aylarca da Almanya'ya sertlik göstermişti. Şimdi de sözlü değil, fiili olarak Suriye Kürtlerine saldırıyor. Türk hükümetini hesaplanabilir aktör ve güvenilir ortak olarak kabul etmek zordur.

Kersten Knipp

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle