Gündem

"Yenidoğan Çetesi" davasının 3. duruşmasında savunma yapan Fırat Sarı; "Bebek öldürüyorduk da niye savcı dur demedi?"

18 Şubat 2025 10:15

Güncelleme: 19 Şubat 2025 00:43

T24 Haber Merkezi

"Yenidoğan Çetesi" davasının üçüncü duruşması, İstanbul'da Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı, savunmasında, "Bebek öldürüyorduk da niye savcı dur demedi? 10 bebeğin ölümünden savcı sorumlu o zaman" dedi.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ölümlerine neden olduğu öne sürülen Yenidoğan Çetesi'nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davada 26'sı tutuklu toplam 47 sanık yargılanıyordu. Örgüt lideri olduğu öne sürülen İlker Gönen'in cezaevinde intihar etmesi sonucu sanık sayısı 46'ya düştü.

Duruşmanın bugünkü celsesi, avukatlar duruşma salonunda yerini alması ve tutuksuz sanıkların kimlik tespitiyle başladı.

Sanık avukatıyla mahkeme başkanı arasında gerilim

Gazeteci Emrullah Erdinç'in aktardığına göre, Yenidoğan Çetesi davasının son duruşması, cezaevinde intihar eden sanık doktor İlker Gönel’in ölümü hakkında avukatının beyan vermek istemesiyle başladı. Duruşma başladığı sırada, Gönel’in avukatı Aydın Mantar ile Mahkeme Başkanı arasında gergin anlar yaşandı. Mahkeme başkanı, müvekkilinin dosyasının öldüğü için düştüğünü ve söz verilemeyeceğini bildirdi. Avukatın, suçlamanın düşmediğini ve beyanda bulunmak istediğini söylemesi üzerine mahkeme başkanı, "Siz taraf değilsiniz, söz hakkınız yok. Devam etmeniz halinde dışarı çıkaracağım" dedi.

Avukat Aydın Mantar, sanık Fırat Sarı'nın avukatlığını da aldığını, bu nedenle dışarı çıkarılamayacağını belirtti. Servis edilen haberlerle sanıkların kamuoyunda yargısız infaza maruz bırakıldığını öne süren Mantar, tüm sanıkların can güvenliği için duruşmaların kapalı yapılmasını istediğini söyledi.

Mantar'ın, Mahkeme Başkanı'na ara kararın okunmadığını hatırlatması üzerine, Başkan kararı okumayı teklif etti ancak Mantar, zaman kaybı olmamasını istedi.

"Burada biri vefat etti. Siz hala beni toplumun önüne atmaya çalışıyorsunuz"

Mahkeme Başkanı, Avukat Mantar ve Avukat Esma Bayageldi’nin dosyada artık taraf olmadıklarını ve vekil taleplerinin UYAP sistemine işlenmesine karar verildiğini açıkladı. Bunun üzerine Mantar, "Zamanı gözümüzün önünde geri aldınız" diyerek itirazını sürdürdü. Mahkeme Başkanı'nın, tartışmayı sürdürmemesi yönündeki uyarısına rağmen Mantar, müvekkili Fırat Sarı adına taleplerinin dikkate alınmasını istedi.

Mahkeme Başkanı, her duruşmada farklı avukatların geldiğini belirtirken, sanık Fırat Sarı, Avukatlar Özgür Ekinci ve Aydın Mantar'ın kendisinin avukatları olduğunu teyit etti. Duruşma sırasında Mantar, "Burada biri vefat etti. Siz hala beni toplumun önüne atmaya çalışıyorsunuz" dedi. Mahkeme Başkanı ise, kendisini toplumun önüne atmadığını ve tartışma yaratmaması gerektiğini ifade etti.

Sanık avukatları reddi hakim taleplerini yineledi

Davanın üçüncü duruşmasında, sanık avukatları ve mahkeme başkanı arasındaki gerginlik devam etti. Sanık avukatları, mahkeme başkanının dosyadan çekilmesi için reddi hakim talebinde bulundu.

Avukat Aydın Mantar, duruşmada "Hakime Hanım, 6 yaşındaki çocuğun ahıyla geldim. Eğer beraat ederse..." ifadesiyle başladığı konuşmasına, mahkeme başkanının "Sizi uyarıyorum, kişiselleştirmeyin" uyarısıyla karşılık verilmesi üzerine, CMK 30’a göre hakimin çekilmesi gerektiğini savundu. Mantar, bu talebin "cesur bir karar olacağını" belirtti.

Tanık ifadeleri

UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan'ın aktardığına göre, duruşmada çeşitli tanıkların ifadeleri dava sürecine yeni boyutlar ekledi. Tanıklar, geçmişte yaşananlar ve yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki işleyiş hakkında önemli bilgiler verdi.

Bir çocuk hekimi, Kaya Bebeğe ilişkin bir soruya, gece doğan bebeğe ilişkin yetkisi olmadığını, sadece gündüz poliklinikte görev yaptığını belirterek yanıt verdi. Bir diğer tanık ise, yoğun bakımda bir nöbet düzeninin olmadığını, kendisinin acil doktoru olarak görev yaptığını ifade etti. Ayrıca, geçmişte yoğun bakım ünitesinde "Fırat Bey", "İlker Bey" ve "Şeyhmus Bey"’in görev yaptığını, daha sonra ise bir kadın doktor ve eşi "Rıza Bey"’in süreçte yer aldığını belirtti.

Tanık, kadın doktoru yoğun bakımda hiç görmediğini, ancak hemşirelerin kendisini tanıdığını söyledi. "Rıza Bey"i de yoğun bakımda görmediğini, ancak hastane içinde iki ya da üç kez gördüğünü aktardı. Tanık ayrıca, başlangıçta "Rıza Bey"i doktor olarak bildiğini, ancak sonra Fırat Sarı'nın ekibinden olduğunu öğrendiğini dile getirdi.

Sağlık Müdürlüğü'nün denetimlerinin arttığı, denetimler artınca kendisine belge imzalatılmaya çalışıldığı ifade edildi. Tanık, bir yöneticinin kendisine belge imzalatmaya çalıştığında tartıştığını ve bu süreçte hastane personelinin konuşmalarını duyduğunu belirtti.

Yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak görev yaptığını belirten bir diğer tanık ise, bir yıl boyunca bu görevde bulunduğunu ve o dönemde görev alan sanıkların isimlerini sıraladı. Yoğun bakımın derecesinin 3'ten 1'e düşürüldüğünü, hastanenin doktor aradığını ve kendisinden idari bir belge imzalaması istendiğini açıkladı. Tanık, hiçbir zaman yoğun bakımda hasta bakmadığını vurguladı.

Hemşire Çalıkoğlu: Opera Bebeğe nasıl tedavi uygulanacağını Hakan Doğukan söyledi

NTV'den Melike Şahin'in aktardığına göre Opera Bebeğe nasıl tedavi uygulanacağını hemşire Hakan Doğukan'ın söylediğini öne süren hemşire Şenay Çalıkoğlu, "Bebek geldiğinde Doktor Şeyhmus Çelik vardı. Ama Doğukan genelde orderları yazıp kaşesini basıyordu. Hatta Doğukan, 'Order çıkarmak benim görevim değil' deyince 'Benim anlaşmam bu şekilde' diyordu" diye konuştu.

Tanık Doktor Oktay Torun da ifadesinde, "Güney Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakımı ile Fırat Bey ilgileniyordu. Devamında Hilda Hanım ve eşi Rıza Bey ilgilendiler. Ben yenidoğan yoğun bakımla 7 yıldır ilgilenmiyordum" diye konuştu.

Daha sonra hemşire Fatma Karasu ve Erhan Ayvaz dinlendi.

ATT Çalışkan: Bize ne söylenirse onu yaptık

Kaya bebeği ambulansla hastaneye getirdiğini söyleyen Güney Hastanesi'nde acil tıp teknikeri olarak çalışan Furkan Çalışkan, "Gıyasettin Mert Özdemir haber verdi. Protokol almadım. Bize ne söylenirse onu yaptık. Alınacaksa alınır, getirilirse getirilir. Ambulans şoförü bendim, Gıyasettin söyledi ben gittim aldım. Ben hiç para alışverişi yapmadım" diye konuştu.

Duruşmada tanıkların dinlenmesi sona erdi, tutuklu sanıkların beyanları alınmaya başlandı.

Sarı: Bu gruptan herhangi bir kişi ölürse avukat bunun sorumlusudur

Fırat Sarı, mağdur bir bebeğin avukatının katılma talebinde bulunurken söylediği "Sağlıklı şekilde meydana gelen bebeği öldürmüşlerdir" sözlerine tepki göstererek, "Öncelikle bugün bir meslektaşımı, arkadaşımı kaybettim. Bu gruptan herhangi bir kişi ölürse bu avukat bunun sorumlusudur. İlker bunu niye yaptı? İlker'in katili bu avukattır" diye konuştu.

"Bebek öldürüyorduk da niye savcı dur demedi?"

Sarı, "Bebek öldürüyorduk da niye savcı dur demedi? 10 bebeğin ölümünden savcı sorumlu o zaman." dedi.

Deniz Korkmaz, Hasan Basri, Hakan Doğukan'ın polisle iş birliği yaptığını öne süren Sarı, "18 yaşımdaki suçumdan dolayı beni bu olayın zencisi ettiniz" dedi.

Sarı, medya yüzünden adil yargılanma hakkının elinden alındığını iddia ederek, "Yayın yasağı kararı vermeniz gerekirdi. Adil yargılanmama kaygımız var. Ben ayakta duruyorsam, ölmüyorsam gerçekler ortaya çıksın diye" dedi.

Savcı, delillerin toplanmamış olması nedeniyle tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamını talep ederken, mahkeme, tutuklu sanıkların beyanlarını almaya devam etti.

İkinci celsede neler yaşandı?

Yenidoğan Çetesi davasının ikinci duruşmasında önemli gelişmeler yaşandı. İstanbul'da, bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk edip, ölümlerine neden oldukları iddiasıyla yargılanan çetenin yöneticileri ve üyelerinin davasında, 26 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Ayrıca, reddi hakim talebinin değerlendirilmesi amacıyla dosya, Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek.

Sanık avukatlarından gelen çeşitli talepler ve iddialar duruşmada dikkat çekti. Sanıklardan birinin avukatı, sağlık çalışanlarına yönelik denetimlerin yetersizliğini eleştirerek, "Sağlık Bakanı yalan söylüyor" ifadesini kullandı. Öte yandan, çete lideri olarak öne sürülen bir sanığın avukatı, müvekkilinin sağlık sorunlarına rağmen duruşmaya katıldığını ve adaletsiz bir tutuklama kararıyla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Duruşma sırasında, sanık avukatlarının ifadeleri alınırken zaman zaman gergin anlar yaşandı. Bir avukat, mahkeme düzenini bozduğu gerekçesiyle dışarı çıkarıldı. Bu durum diğer sanık avukatları tarafından savunma hakkının engellenmesi olarak eleştirildi.

"Yenidoğan Çetesi" hastanelerinin SGK'ya normalin 10 katı üstünde fatura kestiği ortaya çıktı, inceleme başlatıldı

İlk duruşmada ne oldu?

‘Yenidoğan Çetesi’ davasına ilişkin 18 Kasım’da başlayan ve 13 gün süren ilk duruşmada, sanıklar başta olmak üzere sanık avukatları ve müşteki ailelerin ifadeleri alındı. Mahkeme başkanı, üye hakimler, duruşma savcısı ve avukatlar sanıklara çapraz sorgu yaptı. Çeteye ilişkin yargılama sürerken Fırat Sarı'nın mal varlıklarına mahkeme tarafından tedbir konuldu. Sarı ve ortağı Dr. İlker Gönen’e ait Medicence şirketine bağlı kişilerin de mal varlıklarına tedbir konularak, kapatılan hastanelere ise kayyım atandı.

Savcı, tutuksuz 10 sanık hakkında daha tutuklama istedi. Aynı gün kararını açıklayan mahkeme, tutuksuz yargılanan 7 sanık hakkında daha tutuklama hükmü verdi. Karar sonrası doktor Şeyhmus Çelik, doktor Mehmet Gürül ve TRG Hospital Hastanesi Müdürü Murat Mantuş duruşma salonunda tutuklandı. Duruşma salonunda bulunmayan 4 sanık hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı. Hakkında tutuklama kararı bulunan Esenler Güney Hastanesinin Mesul Müdürü firari Ali Dirik, duruşmadan bir ay sonra Fatih'te yakalanarak cezaevine gönderildi. Birinci Hastanesi Sahibi Ali Aksu, Hemşire Serenay Şenkalaycı ve Hemşire Ceren Hatice Kırım ise halen firari.

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Ayrıca 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor. İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

"Yenidoğan çetesi"ne yeni fezleke: Entübe bebeklerin akciğer grafisi başka bebeklerin gibi gösterilmiş; başhekim hastane işletmelerini Fırat Sarı'ya kiraya vermiş!

Davanın geçmişi

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.

İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.

Sanıklarca hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.

Bebek hastaların, uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.

Esas amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi yerine maddi açıdan en fazla kazancın elde edilmesi olduğu iddianamede yer alıyor.

Ceza istemleri

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.

İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.

Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'i makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.

Tutuksuz 4 sanık tutuklandı

Mahkeme heyetinin ilk duruşmadaki kararı doğrultusunda, tutuksuz yargılanan sanıklardan TRG Hospitalist Hastanesi doktorlarından Mehmet Gürül, TRG Hospitalist Hastanesi İdari Müdürü Murat Mantuş, doktor Şeyhmus Çelik ve Esenler Güney Hastanesinin mesul müdürü doktor Ali Dirik tutuklanmıştı.

Tutuklanması talep edilen ancak firari konumda bulunan Birinci International Hastanesinin sahibi Ali Aksu, hemşireler Serenay Şenkalaycı ile Ceren Hatice Kırım'ı yakalamaya yönelik çalışmalar ise sürüyor.