Aram Ekin Duran
"Geçen yıl şirketim battı. Bu yıl yeni bir şirket kurdum ve bankalara 1,5 milyon TL borcum var. Ama piyasa kötü, satışlar çok az. Sürekli yeni kredi paketleri açıklayan hükümet, onun yerine mevcut borçlarımız için bir çare bulmalı."
Tekstil sektöründe faaliyet gösteren iş adamı S.U, iş hayatında yaşadığı sıkıntıları bu sözlerle anlatıyor. Haberimizde adının kullanılmasını istemeyen S.U, "Alacaklılarım ile davalık durumdayım. Adımla sanımla ortada gözükmek istemiyorum" diyor.
S.U’nun şirketi 2018’de konkordato ilanlarının arttığı dönemde iflas etmiş. Alacaklı olduğu şirketlerin tek tek konkordato ilan etmesi ile çekleri elinde kalan S.U, kendi alacaklılarına borçlarını ödeyemeyince çareyi kapıya kilit vurmakta bulmuş. Şimdi ise mevcut borçlarını çevirebilmek için yeniden borçlanmanın hesabını yapıyor.
Son 1 yılda 8 paket açıklandı
Son 1 yılda binlerce şirket aynı kaderi paylaştı. Hükümet ise, 2018’in son çeyreğinden beri küçülen ekonomiyi düze çıkartmak ve iflasların önüne geçmek için pek çok "destek paketi" açıkladı. Kredi alıp yeni bir borcun altına girmek istemediğini ancak şirketini ayakta tutmak için sıcak paraya ihtiyaç duyduğunu anlatan S.U ise, "Bankalar da bu destek kredilerini vermek için pek çok şart istiyor. Yani krediyi kullanmak da hiç kolay değil" diye konuşuyor.
Geçen hafta Hazine ve Maliye Bakanlığı garantisi ile açıklanan ve "Ekonomi Değer Kredi Paketi" adı verilen destek paket ile KOBİ ve KOBİ dışı tüm şirketlere 25 milyar TL’lik yeni kredi imkanı sağlanacak. Paket kapsamında şirketlere 5 milyon TL ile 50 milyon TL arasında kredi verilecek. 12 bankanın katıldığı paket, Hazine Destekli Kefalet Sistemi çerçevesinde Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı olacak.
"İşe yaraması için enflasyon hızlı düşmeli"
Peki, son 1 yılda S.U gibi şirket sahiplerinin borç sorununa çözüm getirmek amacıyla hazırlanan 8'inci paket olan "Ekonomi Değer Kredi Paketi", bu kez işe yarayacak mı?
DW Türkçe’ye konuşan siyasal iktisat uzmanı Dr. Ali Rıza Güngen’e göre, ekonomi yönetimi Türkiye ekonomisinin küçülmesini engellemek ve büyümeye geçmek için kredi genişlemesini devam ettirmeyi amaçlıyor. Açıklanan son paketin de bu hedefe yönelik olduğunu ifade eden Dr. Güngen, paketin işe yarayıp yaramayacağını iki etkenin belirleyeceğini söylüyor.
Güngen, bunlardan ilkinin S-400 ve İran gibi uluslararası jeopolitik krizlerin yeni bir kredi çöküşüne neden olma ihtimali olduğunu, ikincisinin ise Türkiye’de enflasyonun hızlı bir şekilde düşüp düşmeyeceği olduğunu kaydediyor. Kredi mekanizmasının beklenen olumlu etkiyi yaratması için enflasyonda yüzde 15’in altına hızlı bir geri çekilme olması gerektiğini vurgulayan Güngen, "Enflasyonda önümüzdeki aylarda hızlı bir düşüş gerçekleşmezse, mevcut faiz oranları ile kredi alan şirketler açısından tablo olumluya dönmez" değerlendirmesinde bulunuyor.
Kart borcuna takip artıyor
Türkiye'de milyonlarca insanın borç sorunu giderek büyüyor. 2019 yılı mart ayı sonu itibariyle Türkiye'de 218 milyon banka kartı ve kredi kartı bulunuyor. Bu kartların yaklaşık 67 milyonu kredi kartlarından oluşuyor. Bireysel kredi kartlarında toplam borç 100 milyar TL’yi geçiyor. Bireysel kredi kartı borcu nedeniyle kanuni takibe alınmış kişi sayısı ise 2019 yılı Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14 oranında artarak 253 bin kişiye yükselmiş durumda.
Taksit sayısı artırıldı
Şirketlerin borçlarına yönelik yeni bir kredi paketinin açılandığı gün, tüketicilerin harcama iştahını artırmaya dönük bir adım da atıldı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kredi kartı taksit sınırlandırmasında düzenlemeye giderek, taksit sayısını mobilya alımlarında on iki aydan on sekiz aya, elektronik eşya alımlarında üç aydan altı aya çıkardı. Fiyatı 3 bin 500 TL'ye kadar olan televizyon alımlarında ise taksit sayısı on iki aya çıkarıldı. Ayrıca taksit sayısı havayolları ve konaklama ile ilgili yurt içine ilişkin harcamalarda dokuz aydan on iki aya, vergi ödemelerinde dokuz aydan on iki aya, elektrikli eşya alımlarında on iki aydan on sekiz aya çıkarıldı. Kurumsal kredi kartlarındaki genel taksit sınırı ise on iki aydan on sekiz aya yükseltildi.
"Kredi genişlemesi yavaşlıyor"
Dr. Ali Rıza Gürgen, taksit sayılarındaki artışın tüketicilerin daha kolay borçlanmasını sağlayarak iç tüketimin artırılmasını hedeflediğini söylüyor. Bununla birlikte yılın ilk çeyreğinde belirgin bir artış yaşanan kredi genişlemesinin nisan ve mayısta yavaşlamasının da bu karar da etkili olduğunu dile getiriyor. Güngen, şöyle konuşuyor: "31 Mart yerel seçimleri öncesinde devlet bankalarının ticari kredi vermeye zorlanmasıyla hızlı bir kredi genişlemesi süreci yaşandı. Ama 31 Mart’tan sonra bu kredi genişlemesi devam etmedi. Bu hem ticari hem tüketici kredileri için geçerli."
BDDK verileri, Dr. Güngen’i doğruluyor. Bankacılık sektörün kredi hacmi 7 Haziran ile biten haftada 14 milyar 440 milyon lira azalış gösterdi. Söz konusu dönemde toplam kredi hacmi 2 trilyon 548 milyar 626 milyon liradan 2 trilyon 534 milyar 186 milyon liraya geriledi. Tüketici kredileri tutarı ise 7 Haziran ile biten haftada 779 milyon lira azalarak 402 milyar liraya düştü. Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı ise 2 milyar 38 milyon lira gerileyerek 389 milyar 494 milyon liraya düştü.
"İkinci çeyrekte de tablo olumsuz"
Bürümcekçi Danışmanlık’ın sahibi ekonomist Haluk Bürümcekçi, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, kredi genişlemesinde yaşanan gerilemenin 2019 ikinci çeyrekteki ekonomik büyüme açısından olumsuz bir tablo yarattığını söylüyor.
2019’un ilk çeyreğinde görece bir toparlanma içine giren ekonomik göstergelerin 2'nci çeyrekte yeniden bozulma eğilimi gösterdiğini ifade eden Bürümcekçi, "Artık önemli olan Türkiye ekonomisinin 2. çeyrekte nasıl bir performans göstereceği. Göstergeler düzelecek mi, yoksa bozulmaya devam mı edecek, şu an için belirsiz" diye konuşuyor.
Açıklanan son destek paketinin ekonomi ve hane halkı harcaması üzerinde etkilerinin sınırlı olacağını dile getiren Haluk Bürümcekçi, şöyle konuşuyor:
"Son 1 yılda açıklanan destek paketlerinin tamamı ekonomideki küçülmeyi yumuşatmaya yönelik hazırlanmıştı. Ancak bu desteklerin işe yaraması için önce Türkiye’ye ilişkin yatırımcı beklentilerinin düzelmesi gerekiyor. Bu düzelme olmadıkça, destek paketleri aslında borç sorununun devamına yol açıyor ve ekonomik durgunluğun ömrünü uzatıyor. Çünkü asıl atılması gereken yapısal adımlar sürekli erteleniyor."