07 Şubat 2013 22:11
Deniz Zerin
[email protected]
Fransa'nın 12 Ocak'ta başlattığı "Serval Operasyonu" yakın tarihin en ilginç askeri operasyonlarından biri oldu. Operasyona karar verilmesindeki hız, uluslararası kamuoyundan gelen destek ve eleştirilerin azlığı operasyonu muadili "teröre karşı savaş"lardan ayırıyor.
Havadan bombardımanla başlayan operasyon Fransız piyadelerinin de katılımıyla tam teşekküllü bir çıkartmaya dönüştü. Operasyonun başlangıcından kısa süre sonra Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande'ın ele geçirilen Timbuktu'ya bizzat gelişi ve "savaşı kazandıklarını'' açıklaması çıkartmadaki gösteri boyutunu da gözler önüne serdi. İslami militanların çoğunun bölgeden savaşmadan çekilmeleri ise gerilimin bitmekten uzak olduğunu gösteriyor.
An itibariyle İslamcı militanların ele geçirmiş olduğu şehirler geri alınmış durumda. Bombardıman militanların toplandıkları Tessalit bölgesinde sürüyor.
İşte Fransa'nın Mali çıkartması hakkında 9 soru, 9 cevap.
Mali, Batı Afrika'da Cezayir’in güneyinde Nijer’in batısında yer alıyor. Coğrafi olarak Mali toprakları Sahra çölü Batı Afrika havzasına yayılmış durumda. Başkenti Bamako. Nufusu 14 milyon. Yüzölçümü de 1 milyon 240 bin kilometrekare.
Mali’nin güçlü bir imparatorluk geçmişi var. Ghana, Mali ve Songai imparatorluklarının parçası olan bölgede bu kıdemli imparatorlukların, Timbuktu el yazmaları dahil, kalıntılarını görmek halen mümkün.
Mali 19. yüzyılın sonlarında Fransa tarafından kolonize edildi. Fransa dolaylı bir yönetim anlayışını tercih etti fakat bölgedeki aktörler arası geleneksel ilişki biçimlerini altüst etti. Afrika’nın birçok yerinde olduğu gibi Mali’de de etnik gerilimler Avrupalı sömürgecilerin mirası.
1960'ta bağımsızlığına kavuşan Mali, 1990'a kadar Moussa Traoré'nın kontrolu altındaki tek parti rejimi ile yönetildi. 1990’dan beri bir anayasal demokrasi. Kısmi başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Fakat 2012’de iki darbe geçirdiği düşünülürse, başarılı bir demokrasi olmadığı söylenebilir. Mevcut başkan Dioncounda Traore de kendisinden öncekiler gibi yolsuzlukla suçlanıyor.
Mali’nin ekonomisi tarım ağırlıklı. Pamuğun yanında mısır ve tütün üretiliyor. Bu tarımsal ürünlerin yanında Mali’nin başlıca ihracatı altın.
Mali'nin demografik yapısı aslen ikiye bölünmüş durumda: kuzeyde Arap-Berberi'ler ve güneyde siyahi Mande halkı. Ülkenin kuzeyinde Tuareg'ler çoğunluğu oluşturuyor. Tuaregler asırlardır sürdürdükleri göçebe yaşam tarzını kuraklıklar sonucu yakın zamanda bırakmak zorunda kaldılar. Bu bölgenin Tuareg dilindeki adı Türkçesi "yayla" olan Azavad. Güneydeki Mande'ler nüfusun yaklaşık yüzde 50'sini oluşturuyor. Tuaregler ve Mande'ler dışında kalan halklar ise Fula, Voltaic ve Songhai halkları. Ülkedeki yaygın din İslam.
Ülkedeki halklar birbirlerine kast sistemiyle bağlanmış durumda. ''Kuzenlik'' sistemi olarak da anılan kast ilişkileri farklı halkların birbirlerine karşılıklı çıkar üzerinden bağlanmalarını sağlamış. Bu sisteme göre işkolları gruplar arasında bölünmüş. Bu, grupların birbirlerine ekonomik olarak muhtaç olmalarını sağlıyor. Birbirlerine bağlanan halklar bir diğerine kuzen olarak hitap ediyor.
Tuz tiacretini elinde bulunduran Tuareg'ler ise hiçbir halkla kuzen değil. Bu da Mali nüfusundan dışarıda kalmalarını sağlıyor. 1916'dan beri 5 büyük çaplı Tuareg isyanının çıkmış olması da bunun göstergesi. Ayrıca bu yapı içinde Tuaregler siyahi Bella halkını da köle etmiş durumdalar. Fakat şu anda tuz üretim alanlarına Tuaregler değil Bella'lar hakim.
Kriz Nisan 2012'de Tuareg Ulusal Azavad Kurtuluş Hareketi'nin (MNLA) ülkenin kuzey bölgesinde bağımsızlık ilan etmesi ile başladı. MNLA Mali ordusu mensuplarını bölgeden sürdü ve bir bağımsızlık bildirisi yayınladı. Bildiri Afrika ülkeleri tarafından kabul edilmedi, Azavad'ın bağımsızlığı tanınmadı.
"Azavad'a bağımsızlık"
Radikal İslamcı grup Ensar-Din bu noktada, Mayıs 2012'de krizin bir parçası oldu. Öncesinde çatıştıkları MNLA ile anlaşma sağladılar ve Azavad'da şeriat kanunlarını kabul ettiler. MNLA / Ensar-Din koalisyonu çok uzun sürmedi. Ensar-Din'in Azavad bağımsızlığı fikrinden vazgeçmesi ve amacının Mali devletini bir bütün olarak ele geçirip İslam devletine çevirmek olduğunu açıklaması kopuşu beraberinde getirdi. 26-27 Nisan'da gerçekleşen Gao savaşında Ensar-Din MNLA'ye karşı askeri üstünlük sağladı ve Tuareg'leri Azavad yönetiminden dışladı.
Ensar-Din'in Azavad'ın kontrolünü ele geçirmesinin ardından Mali'li yöneticilerden uluslararası yardım talepleri geldi. Talebin karşılanmasında Ocak 2013'te Ensar-Din'in güneye, başkent Bamako'ya doğru ilerlemeye başlaması da etkili oldu. Fransa 12 Ocak'ta Ensar-Din kamplarına hava saldırılarına başladığını açıkladı.
İki ana neden var gibi görünüyor. İlki, Mali devleti'nin içinde bulunduğu hâl ve siyasetin güncel durumu; diğeri de Tuareg militanlarının artan savaş kaynakları.
2012 Ocak ayında başlayan Tuareg isyanı, önceki Tuareg isyanlarından daha başarılı oldu. Libya'dan, Mali ordusundan ayrılan Tuareg askerleri ile hırsızlık sonucu sağlanan silahlar MNLA'ya 1967'de ellerinde olmayan bir direniş şansı tanıdı. (1967'deki isyan komutan Diby Sillas Diarra tarafından çok kanlı bir şekilde bastırılmıştı).
MNLA orduya karşı başarı kazandıkça başkent başkent Bamako da iyice karıştı. Ordunun içinde ve kamuoyunda savaşın iyi organize edilmediği, üst düzey yetkililerin durumu iyi yönetemedikleri fikri yaygınlaştı. Zira, Mali ordusunun kuzeye çatışmaya gönderdiği birçok asker iyi silahlandırılmamıştı ve gıda tedariği de sınırlıydı. Süreç ordunun darbe yapması ile sonlandı. O güne kadar tanınmayan Amadou Haya Sanogo yönetime el koydu.
Bağımsızlık ilanı ordunun yönetime el koymasından 4 gün sonra, 5 nisanda gerçekleşti. Ordu saflarında Tuareg'lere karşı yükselen öfke ve moral bozukluğu MNLA'ya aradığı fırsatı vermiş oldu.
Bölgede en çok adı geçen radikal islamcı militan örgütün adı Ensar-Din. Örgüt, çeşitli islami militan gruplar için bir çerçeve sunuyor. 1990'larda kurulan örgütün üyeleri liderin kabilesinin gençlerinden oluşuyor. Kurucu lider İyad Ag Hali 10 yıldır patlamaya yaklaşan Tuareg isyanlarını engellemede ve El-Kaide'nin kaçırdığı tutsak görüşmelerinde Mali eski devlet başkanıyla birlikte çalıştı. Örgüt El-Kaide ile bağı olduğunu reddediyor.
Ensar-Din militanları
Ensar-Din ile birlikte çalışan en önemli örgüt İslami Mağrip El-Kaidesi (AQIM). Bu İki örgüt bölgedeki islami yapının ana gücünü oluşturuyorlar. AQIM üyeleri çoğunlukla Cezayir ve Moritanya'dan geliyor. Örgüt, şimdiye kadar 50 Avrupalıyı kaçırdı. Kaçırmalardan aldğı fidyelerin 100 milyon dolara ulaştığı zannediliyor. Ensar-Din ile bağları sayesinde Azavad'daki şehirlerde tabanlarını oluşturmuş durumdalar. Geçtiğimiz günlerde yeni görüntüleri yayınlanan El-Kaide'nin Afrika kolunun lideri Muhtar Belmuhtar'ın da AQIM ile birlikte Mali'de olduğu sanılıyor. Belmuhtar'ın, Fransa'nın kuzey Mali'ye müdahale kararına misilleme olarak Cezayir'deki saldırıyı gerçekleştirdiği iddia ediliyor.
Birlik ve Cihad Hareketi Batı Afrika (MUJAO) ise El-Kaide ile bağını gizli tutmaya çalışıyor. AQIM'den ayrılan bir grup oldukları belirtiliyot, fakat aynı Ensar-Din gibi tüm dünyada şeriat hukukunun uygulanmasını istiyorlar. MUJAO laik Tuareg örgütü MNLA'ya karşı en agresif tavrı sergileyen örgüt. MNLA'nın yenildiği Gao savaşında aktif olarak yer aldıkları ve MNLA üyelerine saldırılarını devam ettikleri biliniyor.
Tüm bu grupların Mali'nin çeşitli bölgelerine dağılmış 6000 askerden oluştuğu sanılıyor.
Fransa eski sömürgesindeki krize Mali devlet yetkililerinin daveti üzerine dahil oldu. Her ne kadar "Operacion Serval" 12 Ocak'ta açıklansa da Fransa'nın Mali operasyonunun daha önce başlamış olduğu ortaya çıktı. Fransa'nın bölgeye 2012 sonbaharında gönderdiği 100'den fazla özel kuvvet askerinin bölgede "gölge savaşı" yürüttüğü belirtiliyor. Ülkeye komşusu Nijer üzerinden giren askerler, istihbarat topladı ve Mali ordusuna eğitim verdi.
Fransa'nın müdahelesinin bu kadar erken ve hızlı olmasının öne sürülen sebeplerinden birinin de bölgedeki uranyum madenleri. 59 nükleer reaktörü olan Fransa elektriğinin yüzde 80'ini buradan sağlıyor.Uranyum bu reaktörlerin ana hammaddesi. Özel kuvvet askerlerinin giriş yaptığı Nijer'de Fransız ordusu uranyum madenlerinin yerel sendikalardan korunmasından sorumlu.
Fransa bu ülkedeki uranyum madenlerinin işletme hakkını 40 yıldır elinde bulunduruyordu, ancak Nijer hükümeti son zamanlarda önemli bir adım atarak uranyum madenlerinin işletme hakkını Çin, Hindistan, İngiltere, Güney Afrika , ABD, Kanada, ve Avustralyalı şirketlere açtı. Fransa'nın Mali'de de aynı akıbetle karşılaşmak istemediği bir sır değil.
Bütün Batı ülkeleri açık desteklerini sundular. En büyük destek Almanya'dan geldi. Fransa'ya lojistik destek veren Almanya, bölgeye asker göndermeyi tartıştı. ABD Fransız savaş uçakları için havada yakıt ikmali gerçekleştirilmesi için destek sunacaklarını açıkladı.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, müdahalenin Mali'de "anayasal düzenin ve toprak bütünlüğünün yeniden tesisine yardımcı olacağı umudunu" dile getirdi. BM Güvenlik Konseyi Fransa'nın çağrısı üzerine olağanüstü toplandı. Fransa'nın BM temsilcisi Gerarrd Araud, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, diğer 14 Konsey üyesinden destek ve anlayış gördüklerini söyledi. Böylece operasyona sadece Fransa ordusu katılmasına rağmen harekât "Fransa öncülüğünde" ifadesiyle tanımlandı. Bu isimlendirme askeri destek kısıtlı olarak sağlansa da BM Güvenlik Konseyi'nden ne kadar somut bir destek alındığının göstergesi.
Mali Başkanı Dioncounde Traore Fransa Başkanı François Hollande'ı karşılarken
Afrika Birliği de desteğini sundu. Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da toplanan birlik üyesi ülkeler 5 bin 700 asker göndereceklerini açıkladılar. Çad ise bu rakama ek olarak 2 bin asker daha gönderecek.
BM Güvenlik Konseyi geçtiğimiz yıl Aralık ayında, Mali'de sivillerin güvenliğini sağlamak ve ülkenin kuzeyini silahlı gruplardan kurtarmak için Afrika öncülüğünde uluslararası destek gücünün (AFİSMA) Mali'de konuşlandırılması kararı almıştı.
Şaşırtıcı bir açıklama da Usame Bin-Ladin'in eski danışmanı ve El-Kaide'nin eski 3 numaralı kişisi Mahfız Ould El-Valit'den geldi. Valit, bölgede tarihi ve kültürel varlıkları da tahrip eden Ensar-Din'in taktiklerini eleştirdi.
Harekât hakkındaki ilgi çekici noktalardan biri yapılan eleştirilerin az olması. Batı dünyasından kamuoyuna yansıyan tek eleştiri New York merkezli uluslararası insan hakları kuruluşu İnsan Hakları İzleme (HRW) Örgütünden geldi. HRW Fransız askerleriyle birlikte operasyona katılan Mali ordusunun, ele geçirdiği kentlerde yasadışı infazlar yaptığını iddia etti. Fransa Savunma Bakanlığı dün yaptığı açıklamada yargısız infaz iddialarını araştıracaklarını belirtmişti.
Herakâtın bütününe yapılan tek direkt tepki Talibandan geldi. Pakistan Taliban'ından Ehsanullah Ehsan yaptığı açıklamada Fransa'nın 'ideolojik' bir savaş içinde olduğunu belirtti.
Dünyanın çeşitli bölgelerindeki İslamcı siyasi aktörleri harekata karşı sessiz kaldılar. Bu, Azavad'daki radikal islamcıların uluslararası kamuoyunun gözünde ne kadar radikalleştiğinin göstergesi. Özellikle Ensar-Din'in el kesme ve mabed yakma gibi eylemlere girmesi uluslararası kamuoyunda tepki topluyor.
Hareket sebebiyle 375 bin kişi yerinen edilmiş durumda. Yerinden edilenlerin 200 bin'ini kadın ve çocuklar oluşturuyor. 250 bin kişi Mali içinde göç etmiş halde, geri kalanı ise komşu Nijer'e göçmüş durumda. İnsani krizi tetikleyen en önemli faktör dıda yönetimi. Mali 2012'de ciddi bir gıda krizi yaşadı. Yayınlanan raporlara göre ülkenin kuzeyindeki 585 bin kişi yeterince beslenemiyor.
Yerinden edilmiş Mali'lilerin bir kısmı Nijer'e göç ediyor
Fransa'nın mart ayında Mali'den çekileceğini açıklaması üzerine senaryonun nasıl gelişeceği az çok belli olmuş durumda. Fransa hava saldırıları ile islamcı militanların kamplarını bombalayacak. Hayatta kalan militanlar geri dönecek. Geri döndükleri zaman ise hesaplaşma olacağı zannediliyor.
Ayrıca Tuareg halkının durumunun kritik olduğu belirtiliyor. MNLA'nın bağımsızlık ilanından önce ordu mensuplarının Tuareg isyanının kötü yönetilmesi darbe ile sonuçlanmıştı. Ordu içinde kontrolu islamcı militanlara kaptıran Tuareg'lere karşı büyük kin beslendiği belirtiliyor. Harekat esnasında gelen yağma haberleri de bu verileri destekler halde. Mali ordusu beraberinde tarihsel olarak Tuareg'lerle kanlı olan Ganda Izo grubunu bölgeye getiriyor. Bu ordu destekli milislerin halkın içine karışmış bulunan Tuareg hareketine karşı saldırılarda bulunacaklarına kesin gözüyle bakılıyor.
© Tüm hakları saklıdır.