Gündem

Tahir Elçi davasında, sanık polislerin beraatine karar verildi

Elçi'nin vurulduğu sırada olay yerinde olan üç polis memuru, "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla 3 yıldan 9 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu

12 Haziran 2024 08:37

T24 Haber Merkezi

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin 2015'te Sur ilçesinde vurularak öldürülmesine ilişkin davanın karar duruşması görüldü. Mahkeme, Elçi cinayeti davasında tutuksuz yargılanan sanık polisler Mesut Sevgi, Fuat Tan ve Sinan Tabur’un üzerlerine atılı “taksirle ölüme neden olma” suçunu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatlarına karar verdi. Mahkeme başkanı, dosyaya dair kararın tamamını okumadan salondan ayrıldı.

Tahir Elçi davasının karar duruşması görüldü. Savcı, sanık polisler hakkında beraat kararı verilmesi talebini yineledi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı avukat Erinç Sağkan, "Biz bu dosyada her şeyi yaptık vicdanımız rahat, diyorsanız bizim diyeceğimiz bir şey yok. O zaman bu dosyayı üst mahkemelerde sürdürürüz." dedi. Mütalaaya karşı beyanlarını okuyan avukatlar, kararı dinlemeden salonu terk etmeye başladı. 

Esas hakkındaki görüşünde savcı, Elçi’nin nereden geldiği belli olmayan bir kurşun nedeniyle hayatını kaybettiği, suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığını söyledi. Savcı, bu gerekçelerle sanık polisler hakkında beraat kararı verilmesini talep etti. Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, savcının görüşüne karşı beyanda bulunmadı.

Mehmet Elçi: Mahkeme heyeti olarak olayı çözmemek için elinizden geleni yaptınız

Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi, “Tahir Elçi, ‘Burada çatışma ve savaş istemiyorum’ dedikten beş dakika sonra çatışma çıktı” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Onun vurulduğu anı çeken kamerada 13 saniyelik görüntü kayıp. Bu görüntüleri istemediler. Savcılar, birkaç tanığı tehdit ve şantajda bulunarak Elçi’nin aleyhine ifade vermeye zorladılar. Mahkeme heyeti olarak olayı çözmemek için elinizden geleni yaptınız. İlk duruşmada Türkan Elçi’yi duruşmadan çıkarmakla tehdit ettiniz. Beraat kararı istiyorsunuz, bu doğru bir karar olmaz.”

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25 Nisan’da mahkemeye sunulan mütalaada, ''Tahir Elçi’nin nereden geldiği tam olarak tespit edilemeyen bir kurşunla hayatını kaybettiği, tutuksuz yargılanan sanık polisler hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmesi, firari sanık PKK’lı terörist Uğur Yakışır'ın 2 polisi öldürmek ile devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak suçundan cezalandırılması" talep ediliyor.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi cinayetinin karar duruşması bugün Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. CHP, duruşmayı takip için bir heyet görevlendirdi. Duruşmayı çok sayıda ilin baro başkanları, avukatlar, hak savunucuları, CHP adına Ankara milletvekilleri Aliye Timisi Ersever ile Okan Konuralp, Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İzmir milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç ile Yüksel Taşkın, Muğla Milletvekili Cumhur Uzun ve Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez  ile Türkiye Barolar Birliği yöneticileri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ayşe Serra Bucak Küçük, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, DEM Parti milletvekilleri, çok sayıda kentin baro başkanı, uluslararası hukuk kuruluşları ve çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri takip etti.

Duruşmadan notlar; mütalaa tekrar soruldu 

Çağdaş Hukukçular Derneği ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği'nin X üzerinden aktardığına göre, Cumhuriyet Savcısından mütalaası tekrar soruldu. Savcılık, dosya kapsamındaki bilirkişi raporu, adli tıp raporu ve diğer raporlar kapsamında sanık polislerin suçu işlediklerine dair kesin ve inandırıcı delil olmaması gerekçesiyle beraatlerine karar verilmesi yönünde mütalaa verdi. Mütalaaya karşı katılan beyanları alınmaya başladı.

Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi; yargılamanın başından bu yana mahkemenin Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili gerçekleri saklamaya yönelik işlemler yaptığını, son olarak beraat mütalaasının da kabul edilemez olduğunu söyledi.

Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Nahit Eren, "4 yıl süren soruşturmanın ardından açılan davada, soruşturma aşamasının etkin bir şekilde yürütülmediğini söyledik ve eksikliklerin giderilmesi için taleplerde bulunduk. Hepsini reddettiniz." dedi. 

Eren'in açıklamaları şöyle: Tahir Elçi’nin katledilmeden önce hedef gösterilmesi ve katledildikten sonra da ülkenin siyasi yetkililerince yapılan açıklamalar bize bu davanın, Tahir Elçi’nin katledilmesinin siyasi bir suikast olduğunu gösteriyor. Bunu dönemin başbakanı da söyledi. Bu nedenle cinayetin aydınlatılması, adaletin sağlanması için çok kez talepte bulunduk. Ancak mahkemeniz bir kez bile taleplerimizi kabul etmedi. Dosyanın aydınlatılması konusunda cesaret gösterilmedi. Olay yerinde keşif dahi yapmadınız. Soruşturma aşamasında bulunan bir tanık, bir savcı tarafından Tahir Elçi’nin örgüt tarafından öldürüldüğü şeklinde ifade vermesi konusunda baskı gördüğü ve karşılığında cezasızlık ile ödüllendirilmek istendiğini anlattı. Bu tanık hakkında dahi hiçbir işlem yapmadınız.

Bu ve daha önce soruşturmanın eksikliklerinin giderilmesi için sunduğumuz tüm talepleri yineliyoruz. Sunulan mütalaa asla bu davaya ait olamaz.

Katılan Türkan Elçi adına Av. Orhan Kemal Cengiz söz aldı:

"Tarafsız ve bağımsız bir yargılama yapılmadığını başından bugüne gördük. Sunduğumuz onlarca talebi reddedip delil toplamayan cumhuriyet savcısı bugün delil yetersizliğinden sanık polislerin beraatini mütalaa ediyor. Olay yerine 4 ay sonra gidilmesi, delillerin kısmen toplanması, Dört Ayaklı Minare’yi gören onlarca kamerada ya hiç görüntü olmaması ya da görüntülerin olay saatinde aniden kesilmesi, dinlenen tüm tanıkların baskı gördüklerini söylemesi bunların birinin dahi peşine düşmeyen savcılık delil yetersizliğinden beraat isteyemez. 

"Bu davayı yürüten savcılar taraflı ve bağımlıdır"

"Davayı etkileyecek bütün talepler reddedildi. Mahkeme bu davanın aydınlatılmaması için elinden geleni yaptı. Bu davaya bakan mahkeme ve bu cinayetin soruşturmasını yürüten savcılar taraflı ve bağımlıdır. Savcılığın getirdiği tanıklar, ya işkence gördükleri ya da baskı altında ifade verdiklerini anlattılar. Bu cinayetinin üstünü örtmek, örtbas etmek için ellerinden geleni yaptılar. Tahir Elçi cinayeti aydınlatılmaması için bu soruşturmada yer alan herkes elinden gelen her şeyi yaptı. Birçok delil bu davada yok edildi. Barolar, sivil toplum örgütleri ısrarla bu davayı takip ediyor. Biz 20 sene de sürse bu davayı takip edeceğiz, bütün sorumlular hesap verecek."

Elçi ailesi avukatlarından Avukat Gamze Yalçın davanın "cezasızlık" politikasının bir tezahürü olduğunu belirtti ve savcının mütalaasında kullandığı "yapılan tüm araştırmalara rağmen’ sözünü hatırlattı.

Yalçın, "Mütaaladaki bu ifadeye rağmen bu dosyada hiçbir araştırma yapılmadı. Tahir Elçi katledildiğinde sonra hiçbir soruşturma makamı, gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmamıştır. Tahir Elçi’nin vurulduğu alanda deliller numaralandırılmış olsaydı, Elçi’nin başına isabet eden mermi çekirdeği bulunur, failler ortaya çıkılırdı. Olay yeri incelemesi yapılmaması ve delillerin toplanmaması nedeniyle deliller kayboldu. Cinayetten dört ay sonra inceleme yapıldı. Londra Üniversitesi'nden gelen rapor olmasaydı, Tahir Elçi dosyası zaman aşımından düşecek, faili meçhul kalacaktı. Soruşturma makamlarının kemikleşmiş tavrı, yargılama makamına sirayet etti. Kovuşturma aşamasında esasa etki edecek taleplerimiz değerlendirilmedi ve deliller toplanmadı. Tüm taleplerimizi reddettiniz. Delillerin toplanmamış olmasına rağmen savcının esas hakkındaki mütalaasını sunması hukuka aykırıdır. Bu kadar eksik delile rağmen bu gün bu davada verilecek karar, adaleti temsil edecek bir karar olmayacak. Bu dosyanın cesasızlıkla kapatılmaması için bundan sonra da mücadele edeceğimizi söylemek istiyorum" dedi. 

Elçi ailesi avukatlarından Benan Molu "Hayatını cezasızlıkla mücadeleye adayan Tahir Elçi cinayeti dosyası cezasızlıkla karşı karşıya" dedi. Avukat Benan Molu, Tahir Elçi cinayeti öncesinde alınan güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle davam etti:

"Çok ciddi eksikler ve ihmallerle bugün dosya kapatılacak gibi görünüyor. Bu dosyada Tahir Elçi’nin belirttiği etkili soruşturma yükümlülüğü yönünden bir ihlal yaşanıyor. Etkili bir soruşturma yürütülmüş değil, herhangi bir netice alınmış değil."

"Deliller karartıldı"

Elçi ailesi avukatlarından Tuğçe Duygu Köksal, savcının esas hakkındaki görüşüne karşın sunları söyledi:

"İddia makamının, bu dosyada deliller tartışıldıktan sonra mütalaasını vermesini beklerdik. Bu dosya basit bir insan öldürme dosyası değildir. İstihbari ve icrai bir operasyon neticesinde üç kişi hayatını kaybetmiştir. Mahkeme olay yerinde keşif yapmış olsaydı bu gün dosyada başka sanıklar da olabilecekti. Tahir Elçi’yi kimin öldürdüğü belli değil. Mermi çekirdeği ortada yok. Deliller bir bütün olarak karartıldı. "İstihbaratçı polisler hakkında 2022 yılında yapılan suç duyurusuyla ilgili iki yıldır işlem yapılmadı. Bu soruşturma sonuçlanmış olsaydı, davanın esasına etki edecek önemli deliller ortaya çıkabilecekti. İstihbaratçı polisler dinlenmeden, olay yerinde keşif yapılmadan verilecek bir karar cezasızlık olacaktır."

Elçi ailesi avukatlarında Aynur Tuncel Yazgan, "Bu davada bir maktül, birden fazla sanık var. Bazı sanıklar hakkında taksirle ölüme neden olma, bazıları hakkında ise kastla öldürme suçundan dava açılmış. Kast ile taksirle öldürme arasında bir ayrım var. Sanık polisler hangi çabayı gösterdiler de haklarında olası kastla değil bilinçli taksir suçundan dava açıldı? Bu davanın iddianamesinin dili bu ülkenin ayıbıdır" dedi.

"Bu dosyayı üst mahkemelerde sürdürürüz"

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı avukat Erinç Sağkan savcının mütalaasına katılmadıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"25 yıllık avukatım, ilk defa bir cumhuriyet savcısının katılanlar lehine değil, sanıklar lehine tutum aldığını görüyorum. Bu dosyada sanık olacak kişiler tanık olarak dinlendi. Bunların şüpheli olarak ifadelerinin alınması için Elçi ailesinin avukatları yıllarca mücadele etti. Savcının mütalaada 'yapılan bütün araştırmalara rağmen tespit edilemeyen' ifadesiyle evrensel hukuk ilkelerinden bahsediyor. Evrensel hukuk ilkesini benimseyeceksek sanıklar neden burada değil? Böyle bir yerde adli yargılanma hakkının esası çiğnendi. Biz bu dosyada her şeyi yaptık vicdanımız rahat, diyorsanız bizim diyeceğimiz bir şey yok. O zaman bu dosyayı üst mahkemelerde sürdürürüz."

Diyarbakır Barosu eski başkanlarından avukat Mehmet Emin Aktar, "Başından beri Tahir Elçi cinayeti dosyası aydınlatılmak istenmedi" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

"Elçi’nin hayatını kaybettiği gün olay mahallinde çatışma süsü verilerek keşif yapmamız engellendi. Olay yerinde delillerin toplanmaması nedeniyle 4 yıl, 2 ay boyunca bu dosyada şüpheli olarak kimse yer almadı. Savcının yapması gereken şey o gün sokakta ateş eden herkesin şüpheli olarak ifadesini almaktı. Tahir Elçi cinayetiyle ilgili yapılan paylaşımlara 'terör örgütü' yaftası koyan savcılar bu cinayeti soruşturamaz.

Hiçbir soruşturma yapmayan savcılık, kuşkudan sanık yararlanır, diyerek sanıkların beraatlerini istiyor. Bir cezasızlık pratiği var. Siz de bunu uyguluyorsunuz. Bu davayı zamana yayarak kamuoyunun ilgisini uzak tutmaya çalışıyorsunuz."

İHD Diyarbakır Şube üyesi ve Elçi ailesi avukatlarından Yakup Güven, 90'lı yıllarda zorla kaybedilenlerin faillerinin hâlâ arandığını belirterek, "Tahir Elçi başta olmak üzere bu cinayeti işleyenler, bu kararı verenler, bu failleri koruyanlar bizim nezdimizde aynıdır. Birazdan vereceğiniz kararla hükümetin, 'bizim dönemimizde faili meçhul cinayet işlenmedi' sözlerinin yanlışlığını da gözler önüne sermiş olacaksınız. Umarım bizi yanıltırsınız" dedi.

Duruşma salonunda gazeteciye şiddet uygulandı: Çevik salona girdi 

MLSA'nın aktardığına göre, duruşmaya katılan avukatlar, mahkemenin yargılama boyunca gösterdiği tutumu protesto etmek amacıyla alkışlarla duruşma salonunu terk etmeye başladı.

Görüntü çeken bir gazetecinin telefonuna polislerin el koyması üzerine duruşma salonunda gerginlik çıktı. CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu mahkeme başkanının talimatıyla, polis zoruyla salondan çıkarılıyor. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu duruşmadan çıkmamak için direnirken, polis görüntü çektiği öne sürülen gazeteciyi yerde sürükleyerek duruşma salonundan uzaklaştırdı. Duruşmayı izleyen milletvekilleri mahkeme başkanına tepki gösterdi. Görüntü çektiği öne sürülen ve polislerce sürüklenerek duruşma salonundan çıkarılıp gözaltına alınan gazetecinin Evrensel gazetesi muhabiri Dilan Temiz olduğu öğrenildi. Duruşma salonuna Çevik Kuvvet polisleri salona girdi. Evrensel gazetesi muhabiri Dilan Temiz, duruşma salonuna getirilerek, cep telefonuyla görüntü çektiği tutanağa geçirildi, telefonuna el konulma kararı verildi ve hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Temiz bu işlemin ardından serbest bırakıldı.

Sanık polisler beraatlerini talep etti 

Duruşmaya yeniden devam edildi. Sanık polisler Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan savcının mütaalasına katıldıklarını belirterek, beraatlerini talep ettiler. Duruşmaya karar için bir saat ara verildi. Avukatlar duruşma salonunu boşaltarak savcının mütalaasını protesto etti. (Video: MLSA)

 

Savcı, sanık 3 polis için beraat istemişti


Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25 Nisan’da mahkemeye sunulan mütalaada, ''Tahir Elçi’nin nereden geldiği tam olarak tespit edilemeyen bir kurşunla hayatını kaybettiği, tutuksuz yargılanan sanık polisler hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmesini, firari sanık Uğur Yakışır'ın 2 polisi öldürmek ile devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak'' iddiasıyla cezalandırılmasını istedi.

Duruşmaya ilişkin konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, davanın ''karar aşamasında olmadığını'' iler sürdü. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın davaya ilişkin daha önce verdiği mütalaayı değerlendiren Eren, "Bu mütalaada, sanık polis memurlarının beraati talep ediliyor. Biz, bu davanın henüz mütalaa verilecek bir aşamada olmadığını, mahkemenin cinayeti aydınlatması konusunda araştırması, toplaması, incelemesi gereken delillerin olduğunu savunuyoruz. Ama bir şekilde bu davanın bir an önce sonuçlanması konusunda mahkemenin çabası olduğu kanaatindeyiz. Biz, yarınki duruşmada bu davada araştırılması gereken hususları talep edeceğiz. Şu ana kadar mahkemenin tavrı, başsavcılığın sunduğu mütalaa, bir şekilde dava dosyasını cezasızlıkla sonuçlanması konusunda isteği ve tutumu bize maalesef bize hissettiriyor" dedi.