Gündem

Prof. Akdeniz sosyal medya teklifini değerlendirdi: Kullanıcılar şeffaflaşacak, soruşturmalar artacak, hükûmet geriye doğru kendisini aklayacak

21 Temmuz 2020 11:46

AKP'nin bugün Meclis'e sunacağı 11 maddelik sosyal medya teklifini değerlendiren Prof. Dr. Yaman Akdeniz, yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye'de temsilcilik bulundurması halinde "Sulh ceza hâkimlikleri eli ile ve diğer resmi makamlar tarafından (BTK vs) verileri elde etmek kolaylaşacak. Kullanıcılar şeffaflaşacak, soruşturmalar artacak" dedi. İçerik çıkartma düzenlemesi ile tüm haberlerin silinip, kaldırılabileceğini ileri süren Akdeniz, "Hükümet geriye doğru kendisini AKlayacak ve tüm yolsuzluk ve eleştirel haberler yok edilecek" ifadelerini kullandı.

AKP grubu, hazırladığı teklifi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sundu. MHP'ye de gönderilen teklifin, bugün Meclis başkanlığına sunulacağı öğrenildi. Teklif ile yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği bant genişliği önce yüzde 50, daha sonra yüzde 95'e kadar daraltılacak.

Düzenlemenin ilham kaynağının Almanya olduğu yönündeki açıklamaları değerlendiren ve Twitter'dan yaptığı paylaşımla Türkiye ve Almanya'daki durumu kıyaslayan Akdeniz, "Almanya'daki yapı böyle kısıtlayıcı bir yapının üzerine oturtulmamış. Almanya'dan bugüne kadar ne Twitter, ne Youtube, ne Wikipedia ne de Sendika.Org, OdaTV, Independent Türkiye, JinNews ve Ozguruz.Org gibi haber sitelerine erişim engellenmiş" dedi.

Almanya'daki düzenlemenin de tartışılmaya devam edildiğini belirten Yaman Akdeniz, "Türkiye'deki mevcut yapıda erişim engelleme yetkisi sadece yargı organlarına verilmemiş. BTK, ESB, Sağlık Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Milli Piyango, Spor Toto, Türkiye Jokey Kulübü, Diyanet İşleri Başkanlığı, RTÜK ve hatta Diyanet'e erişim engelleme yetkisi verilmiş" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de demokratik kurumlar ve hukuk devleti kurallarının işlemediğini, sulh ceza hâkimliklerinin siyasilerden gelen bütün talepleri kabul ettiğini, itirazları ise reddettiğini ileri süren Prof. Akdeniz'in paylaşımı şu şekilde:

"Diyanet İşleri Başkanlığı ve RTÜK'e erişim engeli yetkisi verilmiş"

"Türkiye'den mevcut düzende 2019 sonu itibarı ile 408.494 websitesi, 130.000 URL adresi, 7.000 Twitter hesabı, 40.000 tweet, 10.000 YouTube videosu ve 6.200 Facebook içeriği erişime engellenmiştir. Düzenleme derken bunu unutmamak lazım. Almanya'daki yapı böyle kısıtlayıcı bir yapının üzerine oturtulmamış. Almanya'dan bugüne kadar ne Twitter, ne Youtube, ne Wikipedia ne de Sendika.Org, OdaTV, Independent Türkiye, JinNews ve Ozguruz.Org gibi haber sitelerine erişim engellenmiş.

Türkiye'deki mevcut yapıda erişim engelleme yetkisi sadece yargı organlarına verilmemiş. BTK, ESB, Sağlık Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Milli Piyango, Spor Toto, Türkiye Jokey Kulübü, Diyanet İşleri Başkanlığı, RTÜK ve hatta Diyanet'e erişim engelleme yetkisi verilmiş.

"Tek taraflı işleyen bir mekanizma zaten oluşturulmuş"

Türkiye’de demokratik kurumlar ve hukuk devleti kuralları işlemiyor. Sulh ceza hakimlikleri, 5651 sayılı yasa kapsamında siyasilerden gelen tüm talepleri kabul ediliyor, tüm itirazlar ise reddediliyor. Tek taraflı işleyen bir mekanizma zaten oluşturulmuş.

EngelliWeb 2019: Buz Dağının Görünmeyen Yüzü Raporu'nda açıkladığımız üzere 2019 içinde verilen 6200 karardan sadece 69 tanesinde Anayasa Mahkemesi'nin internet ile ilgili ilkesel kararlarına atıf bulabildik ve sadece 22 tanesinde bu kararların uygulandığını gördük.

"AYM içtihadını hiçe sayıyorlar"

Anayasa Mahkemesi kararlarını sadece Anayasa Mahkemesi dikkate alırken sulh ceza hakimlikleri AYM kararlarını tamamen göz ardı ediyor, karar verirken veya itirazları değerlendirirken yerleşik AYM içtihadını hiçe sayıyorlar.

"İnternet trafiği bant genişliği sulh ceza hakimlikleri eli ile kısıtlanacak"

Kaldı ki Almanya’daki modelin başarılı olduğuna ve amacına ulaştığına dair de bir bulgu yok ve yasa Almanya'da ve uluslararası platformlarda çok tartışılıyor. Dolayısıyla Almanya/Türkiye karşılaştırması basit bir şekilde “Almanya’da var, bizde neden olmasına” indirgenemez.

Bizde önerilen modelde ise sosyal medya platformları zorunlu olarak Türkiye'de ofis açacak. Ofis açmazlarsa 10-40 milyon TL arası idari para cezası ile karşı karşıya kalacaklar ve internet trafiği bant genişliği (%50-95 aralığında) sulh ceza hakimlikleri eli ile kısıtlanacak.

Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının ​Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini ​Türkiye’de barındırma ​yönünde de bir talep var bugün Meclis'e gelecek taslakta.

"Kullanıcılar şeffaflaşacak, soruşturmalar artacak"

Eğer lokalizasyon sağlanır & veriler Türkiye'de tutulursa, bu verilere erişim yine sulh ceza hakimlikleri eli ile ve diğer resmi makamlar tarafından (BTK vs.) ulaşmak, erişmek ve hatta topluca bu verileri elde etmek kolaylaşacak. Kullanıcılar şeffaflaşacak, soruşturmalar artacak.

Taslağa şöyle bir madde eklenmesi de söz konusu: Hukuka aykırılığı hâkim kararı ile tespit edilen içeriğin bildirilmesi durumunda, bildirime rağmen 24 saat içinde içeriği çıkarmayan veya erişimi engellemeyen sosyal ağ sağlayıcı, doğan zararların tazmin edilmesinden sorumludur.

"Platformlara tazminat davası açılabilecek"

Kısacası, sulh ceza hakimlikleri tarafından erişime engellenen hesap ve içerikleri, Twitter ve diğerleri içerikleri kaldırmaz ve hesapları kapatmazsa o zaman haklarında tazminat davası açılabilecek. Dolayısıyla, platformlar "zorunlu olarak" bu kararlara uymak zorunda kalacak.

Twitter'ın  @candundaradasi ve @barbarosansalfn hesapları ile ilgili erişim engelleme kararlarını bu gibi muhalif hesapların iç politikasına aykırı olmadığı için kapatmadığını veya Türkiye'den görünmez kılmadığını hatırlatmak da yarar var

"Bundan sonra 'içerik çıkartma' da olacak"

Kaldı ki fırsattan istifade edip, 5651 sayılı Kanun'un diğer maddelerine de sansürü daha da arttıracak "yamalar" yapılacağını gözlemliyorum. Bunlardan en önemlisi kişilik hakkı ihlalleri ile ilgili daha önce olmayan bir yaptırım. Bundan sonra "içerik çıkartma" da olacak.

"Amaç interneti eleştiriden temizlemek"

EngelliWeb raporunda 5651, 9. madde kapsamında sadece "erişim engelleme" yaptırımı olduğunu belirtmiştik. Fakat, Meclise gelecek taslakla "​içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi" şeklinde bu maddenin kapsamı genişletilecek. Amaç İnterneti eleştiriden temizlemek.

"Tüm yolsuzluk ve eleştirel haberler yok edilecek"

EngelliWeb raporunda erişime engellenen ve silinen haberlerin lig tablosunu yapmıştık. İçerik çıkartma Kanuna eğer eklenirse zorunlu olarak tüm haberler silinecek ve kaldırılacak. Hükümet geriye doğru kendisini AKlayacak ve tüm yolsuzluk ve eleştirel haberler yok edilecek."

Bir başka deyişle, eğer "içerik çıkartma" 9. maddeye eklenirse, o zaman, @cumhuriyetgzt'inden @BirGun_Gazetesi 'ne  @DikenComTr 'den @bianet_org 'e kadar tüm haber siteleri sulh ceza hakimlikleri kararlarına uyup, erişime engellenen içerikleri kaldırmak zorunda kalacaklar.

"Asıl unutturulmak istenen hükümetin siyasi geçmişi"

Bu arada yapılmak istenenin vatandaşın "unutulma hakkı" ile de yakından uzaktan bir alakası yok. Asıl unutturulmak istenen Hükümetin siyasi geçmişi, ortaya çıkartılan yolsuzluk ve usulsüzlüklerdir. Eğer bu taslak Meclisten geçerse tertemiz bir İnternetimiz ve siyasetimiz olacak.

Sosyal medya tasarısı ile yapılmak istenenin ve durumun ne kadar vahim olduğunun @herkesicinCHP ve @HDPgenelmerkezi farkında mı?