Semt pazarlarında kayıt dışı satışa sunulan sahte ve kalitesi düşük kozmetik ürünleri insan sağlığını tehdit ediyor. Uzmanlar, satılan kanser ve diğer hastalıklara neden olabilecek kozmetik ürünlerin orijinallerini bile kullanım şekli ve şartlarına uyarak tüketmek gerektiğine dikkat çekiyor. Konu hakkında konuşan İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz ise "Yüzde 10’un üzerinde bir sahte ürünle karşı karşıyayız. Ben pazarlardan çok internetten satışa odaklanıyorum çünkü orijinal ürünlerin fotoğraflarını koyarak sahte ürün gönderiyorlar ve bunun bir cezası yok. Tüketici de uğraşmayarak kabul ediyor" dedi.
Hürriyet'ten Ceren Boztepe'nin haberi aynen şöyle:
Ruj rimel, far, allık ve dahası... Her gün milyonlarca kişi bu ürünleri kullanıyor. Peki bu ürünler ne kadar güvenilir, sahteleri var mı varsa zararları ne? Sağlık Bakanlığı ve uzmanların defalarca uyarısına rağmen sahte kozmetik ürünler hala açıkça pazarlarda, ucuzluk mağazalarında ve internette satılmaya devam ediyor. Hürriyet semt pazarlarını ve ucuzluk mağazalarını dolaşarak sahte kozmetik ürün gerçeklerini yerinde tespit etti. Kayıtdışı, yasal şartlara uymadan üretilen kalitesiz ürünlerin yanı sıra sahte kozmetikler kanser başta olmak üzere sağlığı tehdit eden pek çok kimyasal madde içeriyor.
Uzmanlar, orijinal ürünleri alırken bile ürünün markasına, alındığı yere, nasıl tüketildiği ve hatta konulduğu kabın bile oldukça önemli olduğu vurgusunu yaparken artan kozmetik tüketimi ve kaliteli ürünlerin pahalıya satılması, merdiven altı üretiminin de artmasına neden oluyor. İnternette, pazarlarda ucuz eşya mağazalarında kolayca satılan bu ürünler sağlık için büyük tehdit oluşturuyor. Sultangazi, Bahçeşehir gibi semt pazarlarında ünlü kozmetik markaların ürünlerinin sahtelerinin açıkça satıldığını gözlemledik. Hatta sahte işi o boyuta varmıştı ki Türkiye’de satışı çok sınırlı olan bir markanın sahte ürünleri bile pazara düşmüş. Satışı sınırlı olan ve asıl fiyatı 179 ile 144 lira arasında değişen markanın fondöten ürünleri pazarda 10-15 liraya alıcı buluyor. 32 lira gibi fiyata satılan maskaralar 10 liraya, fiyatları 70 ile 165 liraya değişen bir diğer ünlü markanın göz farları ise 10-15 liraya satılıyordu.
Merdiven altı üretim
Dünyada 400 milyar doları bulan kozmetik pazarı ülkemizde hızla büyümeye devam ediyor. Tüketim tabi bu kadar artarken merdiven altı üretim de hızla yaygınlaşıyor. Hatta öyle ki, bilinen en ünlü kozmetik markaların sahteleri internette, pazarlarda ve ucuz eşya mağazalarında satılabiliyor. Konu hakkındaki sorularımızı İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz şöyle yanıtladı:
“Yüzde 10’un üzerinde bir sahte ürünle karşı karşıyayız. Ben pazarlardan çok internetten satışa odaklanıyorum çünkü orijinal ürünlerin fotoğraflarını koyarak sahte ürün gönderiyorlar ve bunun bir cezası yok. Tüketici de uğraşmayarak kabul ediyor. Bu da satıcının daha fazla sahtekarlık yapmasına fırsat veriyor. Avrupa’da ise eğer bir ürün tüketiciye sunulmak üzere herhangi bir ortamda bulunuyorsa sorumlu kişinin kontakt bilgilerinin yazma zorunluluğu var. Bu yüzden Sağlık Bakanlığı’nın da kısa sürede bu uygulamaya başlamasının tüketicinin lehine olacağını düşünüyorum.”
Devlete zarar veriyor
Kayıtdışı yapılan satışların devlete zarar verdiğini belirten Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği (KTSD) Genel Koordinatörü Vuranel Okay ise, “Ülkemizde 2008 yılında başlatılan bir çalışma ile kayıtdışıyla mücadeleye önem verilmiş, 5 Şubat 2009 tarihli Resmi Gazete’te yayımlanan 2009/3 sayılı genelge ile “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı” (2011-2013) yürürlüğe konulmuştur. Bu plan kapsamında Maliye Bakanı Sn. Mehmet Şimşek’in 5 Ekim 2012’de yapmış olduğu basın toplantısında ülkemizde kayıtdışı ekonomi oranının 2002 yılında yüzde 32’den 2011 yılında yüzde 27,7’ye gerilediği belirtilmiş olduğu göz önüne alınırsa, bugünlerde de yüzde 24-25 civarında olması kuvvetle muhtemeldir.
İşte sahte kozmetiklerin neden olduğu hastalıklar
Sahte ürünlerin insan sağlığını ciddi tehdit edebileceğini ve zararlı kimyasallar içerebileceği uyarısında bulunan Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Güneş Gür Aksoy, bu ürünleri kullanan kişilerde oluşabilecek sağlık sorunlarını ise şöyle sıraladı :
* Kanserojen olabilir
* Alerjik etki gösterebilir
* Güneşe karşı duyarlandırıcı olabilir
* Ciltte hassasiyet yaratabilir
* Egzamaya neden olabilir
* Koruyucu olduğunu iddia ediyorsa korumaz aksine cilde zarar verir
* Yanıklara neden olabilir
Kuaförler alıyor
Sultangazi’de gezdiğimiz semt pazarında kozmetik ürünlerin tezgahını kuran bir pazarcı, ürünleri ucuz olduğu için çevredeki kuaförlerin satın aldığını ve kullandığını söyledi.
Rakamlarla Türkiye’deki kozmetik pazarı
Pazar büyüklüğü: 8.5 milyar lira
Yerli üretim: 6.1 milyar lira
İthalat: 2.4 milyar lira
İhracat: 2.8 milyar lira
Kişi başı tüketim: 26 euro
Kadınların tüketimi: 39 euro
Erkeklerin tüketimi 13 euro
Tarih zorunluluğu yok ama ilaç kadar önemli
Kozmetik yönetmetliğine göre minimum dayanma süresi otuz ayı geçen ürünlerde tarih belirtilmesi zorunluluğunu bulunmuyor. Son kullanım tarihi ve bazı etiket bilgilerinin yazılmasının önemli olduğunu vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Gülengül Duman, “İlaçların sağlık açısından doğru kullanımı ne kadar önemliyse, kozmetik ürünler de aynı derecede önemlidir. Bunun dışında ürünün ambalajı da çok önemlidir. Doğru seçilmeyen ambalaj üründe zararlı maddelerin oluşumuna veya mantar küf üremesine neden olabilir. Kırmızı ve sarı boyalar ise insan sağlığını etkileyecek maddelere sahip olabilir” diye konuştu.
Ürünlerde üretim tarihi kadar tüketim koşullarının da anlaşılır bir şekilde belirtilmesi gerektiğini vurgulayan Tüketici Başvuru Merkezi (TBM) Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu ise, “Deodorant gibi ürünlerin vasıflarında bozulma görülebiliyor. Örneğin aracında parfüm, krem vb. ürünler bulunduran kişi arabanın içinde çok hızlı bozulacağını düşünemeyebilir” dedi.
Sadece bir bildirimle üretime başlayabiliyorlar
Kozmetik ürün üretmek isteyenler sadece Sağlık Bakanlığı’na bir bildirimde bulunarak üretime başlayabildiklerini söyleyen Ağaoğlu, “Hiçbir denetime tabi tutulmadan direkt üretime başlayabiliyorlar. Oysa gıda sektörü gibi kozmetik sektörü de üretilen malzemeler, içerikleri ve formülleri denetlenmeli ve takip edilmeli” diye konuştu.