Politika

Özgür Özel'den AKP'ye Serap Yazıcı eleştirisi: 14 saat önce istifa ettirilmiş birini listelerine koyuyorsan bunun adı yenilenme değil, transfer bedelidir

24 Şubat 2025 14:54

Güncelleme: 24 Şubat 2025 16:14

T24 Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili başlatılan soruşturma hakkında, "Bu iş döner Sayın Erdoğan’ın diplomasını konuşturur" dedi. Özel, Prof. Dr. Serap Yazıcı'nın Gelecek Partisi'nden istifa ettikten bir gün sonra AKP yönetimine girmesi hakkında da "23 yıldır ülkeyi yöneten bir partinin, bir başka siyasi partiden daha bir gün önce akşam üstü saatlerinde istifa ettirilmiş birini listelerine koyuyorsa, bunun adı ‘yenilenme’ değil ‘transfer bedeli’dir. Bir partinin listelerindeki transfer bedeli, o partinin en üst karar organında görev almak oluyorsa o parti zaten bitmiştir, tükenmiştir" diye konuştu. 

TIKLAYIN - Gelecek Partisi’nden istifa ederek AKP'ye geçen Serap Yazıcı ilk kez konuştu: Erdoğan ile görüşme güven vericiydi

CHP lideri Özel, İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu başkanlığındaki İyi Parti heyetini CHP Genel Merkezi’nde ağırladı. Görüşmenin ardından yapılan ortak basın toplantısında konuşan Özel, şunları söyledi:

“1,5 saati aşan görüşmemizde pek çok konuyu ele alma imkanı bulduk. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti, başta bu ülkenin kurucusuna duyulan hürmet, saygı, minnet olmak üzere vatana, millete ve bayrağa bağlılıklarıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin siyasette ana belirleyici olması, güçlü bir parlamento ile yönetilen ülkelerin hem iktisadi açıdan, hem demokrasi ve insan hakları açısından dünyanın en ileri ülkeleri olması gerçekliğinin de altını çizerek ve parlamentodaki gruplarının hem geçmişteki dayanışmaları, hem de bu süreçte yapıcı muhalefet noktasındaki işbirlikleri, dayanışmaları noktasında zaten tam bir mutabakat içindeyiz. Ülkenin temel meseleleri konusunda da iki siyasi partinin çok kıymetli kadrolarının çok değerli önerileri, hep ortak müştereklerde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da buluşacaktır. Biz Türkiye’yi içinde bulunduğumuz sıkıntıdan hep birlikte kurtarma noktasındaki ortak irademizi, bugün bir kez daha kendimize özgü ifadelerimizle birbirimizle paylaşma imkanı bulduk. Haftaya, böyle verimli ve dostça bir temasla başlamış olmanın mutluluğu içindeyiz. Ben de Sayın Genel Başkanıma, kıymetli heyetine ve İyi Parti’deki tüm iyi insanlara bir kez daha Cumhuriyet Halk Partililerin en samimi selamlarını iletmiş olayım.” 

İmamoğlu'nun diploması konusu

“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan diploma soruşturması ve bu kapsamda ifadeye çağrılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Diploma soruşturması bir acziyet itirafıdır ve kara mizah öyküsüdür. Recep Tayyip Erdoğan kendi diplomasına şahit okul arkadaşları bulamazken, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını tartışmalı hale getirmek için kendisinden bir yıl önce, o yıl ve bir yıl sonra yatay geçişlerini yapmış, daha sonra diplomalarını almış, o günden bugüne mesleklerini icra eden onlarca kişinin diplomalarını tartışmalı hale getirmeye çalışacak kadar bir acziyet içindeler. Sayın İmamoğlu’nun bu konuda zaten herhangi bir hukuki sıkıntısı yok. Mesele Sayın İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığından duyulan endişenin ve etrafına ‘Bir şeyler yapın ve engel olun’ talimatının AK Parti kadrolarınca, ki bu kadroların bir kısmının da aktif olarak Adalet Bakanlığı’ndan bordrolu olduklarını da hatırlatmak lazım… Büyük bir telaşla saldırırken beş ayrı siyasi yasağın üstüne altıncı olarak da ortaya konmuş, acemice atılmış bir adımdır. Ekrem İmamoğlu’nun yapılan işlemi üzerinden 31 yıl geçmiştir. Bir kişiye özel bir işlem değil, o dönemdeki tüm öğrencilere yapılan işlemdir. Son derece hukukidir. Bu konudaki aklı başında tüm hukukçuların yaklaşımlarını da sizler de takip ediyorsunuz. Bu iş döner dolaşır Recep Tayyip Erdoğan’ı bir daha vurur. Ekrem İmamoğlu çıkar sınıf arkadaşları ile toplantılar yapar, yemekler yer, hocaları ile okulda tuttuğu notları ile kendi diplomasını nasıl alnının teriyle kazandığını ispat eder. Recep Tayyip Erdoğan yine kendisinin diplomasına şahitlik yapacak bir kişiyi bulur. O da Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yaptığı akademisyenden başka biri değildir. O yüzden bu iş döner Sayın Erdoğan’ın diplomasını konuşturur. Bizim açımızdan burada bir durum yok. Ama yargı tacizinin ne noktalara geldiğinin ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylığının AK Parti’de nasıl bir kurumsal rahatsızlık, Tayyip Erdoğan’da da nasıl bir kişisel panik yarattığının ispatıdır. Bu sürece ilişkin ifade edeceğim husus bundan ibarettir.”

"Erkem seçim konusunda İyi Parti ile aramızda nüans farkı var" 

Özel, “Görüşmenizde erken seçim gündeme geldi mi? Erken seçime nasıl bakıyorsunuz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Erken seçim meselesinde, aslında temel bakış açıları açısından Sayın Dervişoğlu ile veya İyi Parti’nin kurumsal tutumu ile CHP’ninkinin arasında nüans var. Bu nüansları farklı şekilde yorumlayıp, iki partiye de haksızlık yapmamak lazım. Bir tanesi şu. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi'nin erken seçim istemesini, Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasına olanak tanımak olarak görmemek lazım. Zira bir an önce Sayın Genel Başkan’ın da dediği gibi Sayın Elitaş‘ın tarif ettiği, erken seçim bile demeye dili varmayıp ‘Öne alınmış bir seçim 2007’de olur. Cesaretiniz varsa buraya gelin’ deyip, 2.5 yıllık bir cesaret gösterdiği noktaya kargalar bile güler. Biz öyle bir Tayyip Erdoğan’ı adaylaştırmak için yapılacak bir seçimin öne alınmasında var olmadığımızı daha önceden defalarca ifade ettik. Diğer yandan Cumhuriyet Halk Partisi’nin artık bu vatandaşın dayanacak gücünün kalmadığı, emeklinin, asgari ücretlinin, çiftçinin, esnafın ki bunların içinde bulundukları hazin durumla ilgili yukarıda da bir görüş birliği içinde büyük sıkıntının birlikte altını çizdik. Bizim bu durumda erken seçim talebimizi, derhal seçim talebimizi ve erken seçimin adayının erken açıklanmasına ilişkin irademizi ortaya koyduğumuz noktada da bu sefer aradaki nüansın sanki İyi Parti’nin bu kadar sıkıntılar varken erken seçim istemiyormuş, bu iktidar değişsin istemiyormuş gibi yorumlanması da büyük haksızlık olur. Aramızda meselenin anayasal durumuna ve vatandaşın durumuna yönelik olarak tam bir fikir birliği var. Ancak siyasi adımların önceliği, sonralığı, sıklığı, seyrekliği noktasında her parti kendi siyasetini milletimize kendi ifadeleriyle en doğru ve en haklı biçimde ifade etmektedir. Bunu da böyle yanıtlamış olalım.”

"Anketlerde birinciyiz" 

Özel, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen’in, “Önümüzdeki anketler, dört - beş aydır AK Parti’nin birinci sırada olduğunu gösteriyor” şeklindeki sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:

“Bu sabah benim son aldığım ankette o iki puanlık farkın 4.2 puan olduğunu gördük. Sayın Genel Başkanımla da bu bilgiyi paylaştım. Kendilerini geçen ay birinci gösteren iki şirketin de, biri bugün sabahleyin kamuoyuna yansıyan, biri de yarın yansıyacak olan raporlarında da AK Parti birinciliği bir tek geçen ay almışken, kaybetti. Sayın Şen, ben Türkiye’de abonesi olan yedi şirketin ortalamaları üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu ay da bundan önceki aylarda da birinci parti olduğunu açıklıkla söyleyebilirim. Sayın Şen, ‘anketlerde’ diyor bir de, beş aydır birinci parti olduğunu bir ifade etsin bakalım. Görelim. Öyle söylemekle hayali anketlerle olmuyor. Türkiye’de kim anket yapıyorsa, nerede yaptığını, kaç kişiyle yaptığını, hangi yöntemle yaptığını söylüyor. Benim son aldığım ankette 4.2 puan, bugün yapılan ankette. Bundan önümüzdeki günlerde zaten hepiniz her ay olduğu gibi haberdar olacaksınız. Geçen ay AK Parti’yi küçük bir farklı birinci parti bulan bir anketin de bugün sabahleyin, bu kez Cumhuriyet Halk Partisi’ni bir puan önde bulduğu ortada. Bunun dışında da bir başka veri yok. Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu gün olduğu gibi, 31 Mart 2024’te olduğu gibi bugün de Türkiye’nin birinci partisidir. Bunu muhafaza etmeye ve geliştirmeye tüm kadrolarımızla gayret ediyoruz.”

"Başkasının eskisi, yeni olmaz" 

“AKP Kongresinde muhalefetten ayrılan isimlere rozet takılmasını nasıl değerlendirirsiniz?” sorusunu yanıtlayan Özel, şunları kaydetti:

“Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı, özeleştiri yapacaklarını, yenileneceklerini, değişeceklerini ifade ediyordu. Tabii ‘değişim’, siyasette olmazsa olmaz bir kavram ve Cumhuriyet Halk Partisi, 2023 genel seçimlerindeki sonuçlardan sonra özeleştirinin nasıl yapılacağı, değişimin nasıl yapılacağı, bir partiye değişimin nasıl geleceği konularında aslında iyi bir örnekti AK Parti’nin önünde. Ama dün AK Parti Kongresi’nde yeni neyi gördük? Yeni hangi programı, hangi söylemi gördük?

Eskiden olduğu gibi korkuyu örgütlediklerini gördük, tehditleri gördük, sivil toplum örgütlerine üstü kapalı şantajları gördük de yeni ne gördük? ‘Belki kadrolarda bir şey görürüz’ diye insanlar baktılar ve başkasının eskisinden yeni olmaz arkadaşlar: Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dünkü listelerine baktığımızda 23 yıldır ülkeyi yöneten bir partinin, bir başka siyasi partiden daha bir gün önce akşam üstü saatlerinde istifa ettirilmiş birini listelerine koyuyorsa, bunun adı ‘yenilenme’ değil ‘transfer bedeli’dir. Bir partinin listelerindeki transfer bedeli, o partinin en üst karar organında görev almak oluyorsa o parti zaten bitmiştir, tükenmiştir. Bizim geçen hafta yaptığımız bir ziyarette, kıymetli siyasi partinin heyetinde bizi karşılayan, o sırada ve kamuoyuna açık beyanlarında rejime ‘tek adam rejimi’ diyen, Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü adaylığının bile anayasal olmadığını, geçen seferki adaylığının bile anayasal olmadığını söyleyen, bunun Türkiye’yi felakete götürdüğünü söyleyen biri partisinden istifa ettikten 14 saat sonra bir başka partinin yönetim listelerinde yer alıyorsa, gidene bir şey demeyeceğim de onu alıp o listeye yazana, ‘Senin bundan ne faydan olur, ne muradın olur? Bu yaptığınız özeleştiri midir? Bundan sonra o Anayasa Hukukçusu hanımefendinin ifadeleri senin partin tarafından da mı benimsenmiştir?’... O yüzden transfer bedeline döndüyse bir partinin listelerinde yer almak…

Cumhuriyet Halk Partisi kendi değişiminden sonra yaş ortalaması 43 olan bir Parti Meclisi yaptı, yaş ortalaması 46 olan bir Merkez Yönetim Kurulu var. Yarısı kadın, yarısı erkek oldu. Bu bir değişimdir. Bu değişime özenmek peki ama yaptığınız iş kendini bile tekrar etmenin gerisindedir. Kendi kadrolarının yer bulamadığı listelerde dün transfer ettiklerinin transfer bedelleri karşılıklarının olması, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkeye katacağı bir şey olmadığı gibi bundan sonra kendi siyasi hareketi içinde de buna umut bağlayan kimseye katacağı bir şey olmadığının itirafıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi’ni dünde, dününde, geride bırakıp Türkiye’nin önüne bakmasının zamandır.”