26 Aralık 2024 06:41
Güncelleme: 26 Aralık 2024 12:17
T24 Haber Merkezi
Diyarbakır'da kaybolduktan sonra cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesiyle ilgili davanın ikinci duruşması bugün görülüyor. Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmada, sanık avukatlarının celse arasındaki talepleri doğrultusunda 1'i tutuklu 3 kişi tanık sıfatıyla dinlendi. Narin'in cesedinin bulunduğu 8 Eylül'den bir gün önce Tavşantepe Mahallesi'nde amca Erhan Güran'ın evinin bahçesinde bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin kaydedilen görüntüler, mahkeme salonunda izletildi. Aile meclisi toplantısında ifadesi için yönlendirildiği ve darbedildiği iddia edilen çoban Ahmet Akgün, "Beni önce dövdüler, sonra hediye saat aldılar" dedi. Toplantının yapıldığı evin sahibi Erhan Güran ise Akgün'ü şüpheli davranışları nedeniyle sorguladıklarını belirterek, "Yalan söylediği için birkaç tokat atıldı" ifadesini kullandı.
NE OLMUŞTU? | İlk duruşmada neler yaşandı? Kim hangi ifadeyi verdi?
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cesedi bulunan Narin Güran cinayetiyle ilgili davanın ikinci duruşması başladı. Soruşturma kapsamında, 12 tutuklu sanıktan 4'ü hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve ağabey Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar'ın HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, "İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. 7 Kasım'da başlayan dava sürecinde mahkeme, 10 Kasım'da ara kararını açıklamış ve 4 tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetmişti.
Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülecek duruşma için, Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran ile Nevzat Bahtiyar, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak adliyeye getirildi.
Karar çıkması beklenen duruşma öncesi, mahkeme salonu ve adliye çevresinde geniş güvenlik önlemi alındı. Adliyeye girişlerde, gelenler, çanta ve benzeri eşyaları kontrol edilip, üst aramalarının ardından içeri alındı. Ambulans ekiplerinin de hazırda bekletildiği adliye çevresinde trafik polisleri araçların geçişini kontrol ederken, motosikletli Yunus timleri de devriye görevi yürüttü.
Bugün görülecek ikinci duruşma için alınan ek kararda, sanık avukatlarının celse arasındaki talepleri doğrultusunda 1'i tutuklu 3 kişinin tanık sıfatıyla dinlenilmesine karar verildi. Mahkeme, amca Erhan Güran ve çoban Ahmet Akgün'ün (33) duruşmaya zorla getirilmesi, amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu 15 yaşındaki Ramazan Atasoy'un ise cezaevinden celbi için karar verdi. Mahkeme dosyasına giren görüntülerde, amca Erhan Güran ile evinde yapılan toplantıda sorular sorup, daha sonra gönderdikleri çoban Ahmet Akgün'ün görüntüleri ortaya çıkmıştı. Amca Salim Güran'ın işçisi Ramazan Atasoy ise ilk duruşmada "Tanıklık yapmak istemiyorum" deyince, salondan çıkarılmıştı.
Gazeteciler Emrullah Erdinç ve Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre; mahkeme başkanı, duruşma başlamadan önce bir uyarı konuşması yaptı. "Geçen celse gayet saygılı bir duruşma oldu. Video ve fotoğraf kaydı yapmıyoruz. Polis ve jandarma, çekim yapılırsa müdahale edecek" diyen mahkeme başkanı, şöyle devam etti:
"Bu duruşma 3 tanığı dinledikten sonra avukatlarımızın konuşacağı bir duruşma olacak, belki saatlerce avukatlarımızı dinleyeceğiz. Avukatlar konuşunca 'of pof' gibi hareketler olursa salondan atarım. Sanıkların aileleri, sizlerden de bir tepki beklemiyorum. Geçen celse yaşananlar tekrar yaşanmasın. Oturup seyirci gibi dinleyin, sizi de aksi durumda topyekûn çıkarırım. En son yapmak istediğim şeyler bunlar ama iyi niyetim suistimal edilmesin."
Duruşma, tanıkların dinlenmesiyle başladı. İlk tanık, Salim Güran’ın çalışanı olan 15 yaşındaki Ramazan Atasoy, SEGBİS sistemi ile duruşmaya katıldı. Mahkeme başkanı, pedagojik uzman eşliğinde ifade verecek olan Ramazan Atasouy'a haklarını okudu. Mahkeme başkanı, Ramazan Atasoy'un yeminsiz olarak dinleneceğini söyledi.
Ramazan Atasoy, şunları söyledi:
"Tavşantepe’ye bir kere gittim. Babam ve Salim Güran ile gittim. Salim Güran ile tarlada buluştuk. İlk olay günü, saat sabah 8-9 civarıydı. Salim, yaklaşık bir saat yanımızda kaldı, sonra gitti. Babam da işçileri almaya gitti. Saat 13.30 gibi gitti, ben orada kaldım. Saat 3-4 gibi Salim Güran yanıma geldi. 'Baban nerede?' dedi, sonra babamı aradı ve 'İşçileri dağıt, gel' dedi. Biraz oturduk, çay yaptık. Saat kaçtı bilmiyorum, ama yine babamı aradı ve 'Neredesin?' dedi. Salim Güran ile birlikte çay içtik. Çay soğuduğunda babam geldi."
Pedagog: Orası neresi?
Ramazan Atasoy: Tavşantepe.
Pedagog: Salim Güran nasıldı?
Ramazan Atasoy: Her zamanki gibi, normaldi.
Pedagog: Salim sonra ne yaptı?
Ramazan Atasoy: Üstünü değiştirmeye gitti.
Pedagog: Sonra ne yaptınız?
Ramazan Atasoy: Babam ve Salim Güran geldi, yemek yedik, telefonlara baktık. Birisi Salim Güran’ı aradı. Salim, "Bu saatte kız kaybolur mu?” dedi. Sonra babamla aramaya gittiler.
Pedagog: Salim Güran ile bir ses kaydı konuşman var, hatırlıyor musun?
Ramazan Atasoy: Hayır.
Pedagog: Şimdi sana dinleteceğim. (Ses kaydını Ramazan dinler.)
Ramazan Atasoy: Mısır sülükleri var, fıskiye çalışmıştı. O sülükler yürüyor, düştüğü zaman da yürüyor.
Pedagog: Bu kayıt saat 18.30’da alınmış ama sen o saatte yemek yediğini söyledin.
Mahkeme başkanı: (Araya girerek) O saat farklı olabilir.
Avukatlar: (İtiraz ederek) O konuşmadaki zamanlamanın doğruluğu sorgulanmalı.
Ramazan Atasoy: Başka günlerde de aranıyordu.
Pedagog: O günkü bu konuşmayla ilgili ne söylemek istersin? 21 Ağustos’taki bu konuşma için ne diyeceksin?
Ramazan Atasoy: O benim patronumdur. Hortum, su basıncı olunca yırtılıyor.
Mahkeme başkanı: Ramazan, tutuklandığında Salim’e küfredip bir şey söylediğin belirtiliyor. Jandarma böyle bir tutanak tutmuş. Bunu sorar mısın?
Pedagog: Şöyle bir tutanak tutulmuş; "Senin yüzünden böyle oldu" demişsin. Ayrıca "Her iki ayağı suyun içine girmiş gibi ıslaktı" diye ifade vermişsin. Ne dersin?
Ramazan Atasoy: Ben böyle demedim. İfadelerimi okumadım, bana imza attırdılar.
Mahkeme başkanı: Bu ifadeyi sorgu sırasında değil, sonrasında söylemiş, tutuklandıktan sonra.
Pedagog: Sen bunu tutuklandıktan sonra söylemişsin.
Ramazan Atasoy: Bir savcı ve komutan geldi ama ben böyle bir şey söylemedim.
Mahkeme başkanı: Peki, ayakları ıslak mıydı? Bunu soralım.
Ramazan Atasoy: Yani değildi, ayaklarına bakmadım.
Pedagog: Sizin kaçak elektrik gibi kullandığınız bir şey mi var?
Ramazan Atasoy: Biz kullanmıyoruz.
Pedagog: Tamam, o telefonda "sınırın orda" geçen konuşma kaçak elektrik mi, fıskiye mi?
Ramazan Atasoy: Hayır, fıskiyedir.
Mahkeme başkanı: 15.52’yi de sorar mısınız?
Pedagog: Saat 15.00-16.00’da Salim Güran’ın tarlaya geldiğini söyledin. 15.52’de bir telefon konuşman var.
Ramazan Atasoy: Ne için aranmışım?
Pedagog: Bununla ilgili fikrim yok? Yan yana olduğunuzu belirtiyorsun ya, yan yanayken araması…
Ramazan Atasoy: Nasıl aramış abla?
Pedagog: Salim Güran öğleden sonra 15.00-16.00 sıralarında senin yanına geldi. Sonra kaç gibi kalktı?
Ramazan Atasoy: İşte, ona telefon geldi, "kız kaybolmuş" diye.
Pedagog: Peki, kıyafet değiştirme saati kaçtı, hatırlıyor musun?
Ramazan Atasoy: Babam aşağı, suyu değiştirmeye gitti. Salim Güran da "Üstüm müsait değil, üstümü değiştireyim" dedi.
Pedagog: Kaç gibi?
Ramazan Atasoy: 18.00 gibi.
Pedagog: Peki, Narin’in kaybolduğu arama kaç gibiydi?
Ramazan Atasoy: 19.00-20.00 gibiydi.
Savcı: (Pedagoga) 3-4 arası çelişki giderilemedi, ısrarcı mısınız?
Pedagog: (Ramazan’a sorarak) 3-4 arası Salim yanınızda mıydı?
Ramazan Atasoy: Yanımdaydı.
Savcı: Çelişki giderilemedi, telefon kayıtlarına göre Salim Güran, Mehmet Selim Atasoy’u saat 17.00’de aramış.
Pedagog: 3-4 arası değil de saat 5 olabilir mi?
Ramazan Atasoy: Tam hatırlamıyorum. Salim Güran yanıma geldiğinde, yaklaşık 20 dakika sonra babamı aradı.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren soruyor: Pedagog Dilek Hanım’dan şu ricada bulunacağım. Kendisine herhangi bir tehdit var mı?
Pedagog: Ramazan, sana "Böyle cevap ver, şöyle söyle" gibi şeyler söylendi mi?
Ramazan Atasoy: Hayır, söyleseydi şimdiye kadar söylenirdi. Yeter ki buradan çıkayım.
Pedagog: Sana "Saati değiştir" diyen oldu mu?
Ramazan Atasoy: Yok, olmadı.
Nahit Eren: Dilek Hanım (pedagog), bir defa daha köye indiğini belirtiyor. Onun saatini bir daha sorma şansınız var mı?
Pedagog: Ramazan, sen o gün Tavşantepe Köyü’ne gittin mi?
Ramazan Atasoy: Yanlış değilsem gittim mi gitmedim mi, vallahi hatırlamıyorum ki.
Nahit Eren: Babasının gidiş gelişini hatırlıyor mu? Babası, Salim geldikten sonra, söz konusu tarlaya gittikten ne kadar süre sonra tekrar yanına geldi?
Ramazan Atasoy: Saat 18.00 civarı gitti, 18.00 miydi öyleydi galiba. Yarım saatte gitti geldi. Bir tane suyu kapatmıştık ya...
Nahit Eren: Yarım saat mi geçti?
Ramazan Atasoy: Öyle bir şey.
Nahit Eren: Salim’in önceki ve sonraki kıyafetlerini hatırlıyor mu?
Ramazan Atasoy: Tarla kıyafeti değildi, gitti üstünü değiştirdi, tarla kıyafeti giydi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı avukatlardan biri soru soruyor: Ramazan’ın kız kardeşlerini Salim arabayla eve bıraktı mı?
Pedagog: Ramazan, olay günü Salim, senin kardeşlerini eve bıraktı mı?
Ramazan Atasoy: Hayır, o daha önceki günlerdi.
Mahkeme başkanı: Çelişki giderilemedi. Salim, sormak istediğin soru var mı?
Salim Güran: Hayır.
Mahkeme başkanı: Enes, neredesin? Sormak istediğin soru var mı?
Enes Güran: Hayır.
Mahkeme başkanı: Nevzat?
Nevzat Bahtiyar: Hayır
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ soruyor: İfade sırasında kötü muamele görmüş mü?
Ramazan Atasoy: Karakolda beni dövdüler. Bir komutan geldi, "Bunun suçu yoktur, bunu dövmeyin" dedi.
Pedagog: Onun öncesi peki?
Ramazan Atasoy: Birisi arkadan bana saldırdı, yere düştüm, nefesim kesildi.
Anne Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu soru yöneltti.
Pedagog: Elektrikçiler tarlaya geldi mi?
Ramazan Atasoy: Trafonun yukarısında ses geldi.
Pedagog: Sen gördün yani?
Ramazan Atasoy: Evet.
Pedagog: Ellerinde bir şey var mıydı?
Enes Güran’ın Avukatı Mustafa Demir araya girdi: Detaylandırabilir mi? Çok konu gümbürtüye gitti.
Pedagog: Elektrikçiler geldiler, sen gördün. Yanınıza geldiler mi?
Ramazan Atasoy: Hatırlamıyorum.
Avukat Mustafa Demir: Elektrikçi, "menemen yedik" demişti.
Mahkeme başkanı: O yönlendirme olur.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş soru soruyor: Salim kendisini aradıktan sonra neden gizli konuşuyor?
Mahkeme başkanı: Kaçak yapı olduğu için olabilir mi? Bu konuyu geçen celse tartıştık, fıskiye olduğuna karar verdik. (Adnan Ataş’ın sesi anlaşılmıyor)
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş soru yöneltti
Pedagog: Ramazan, aşağı tarlada tümsek, tepe gibi etrafı görebileceğin bir yer var mı?
Ramazan Atasoy: Yok.
Avukat Adnan Ataş: Salim Güran’ın birden fazla tarlası var. İki tarlanın arasında tümsek bir alan var mı?
Pedagog: Şunu soruyorlar, Ramazan; iki tarla arasında tümsek bir alan var mı?
Ramazan Atasoy: Yok. Bu bitiyor, onun ucunda, yolun bu tarafında.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş, soru yöneltti
Pedagog: Ramazan, baban kurban keser mi?
Ramazan Atasoy: Biz kuzu besliyoruz, Narin’in köyünde besliyoruz.
Pedagog: Baban hayvan kesmeyi bilir mi?
Ramazan Atasoy: Evet, biliyor.
Bazı avukatlar bu soruyu yersiz buldu.
Mahkeme başkanı: Bunun bence de bir alakası yok.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz sordu: Salim’in kayınpederini tanıyor mu?
Pedagog: Ramazan, Salim Güran’ın karısının babasını tanıyor musun?
Ramazan Atasoy: Belki gitmişim evine.
Avukat Ali Eryılmaz: Olay günü Salim Güran’ın kayınpederinin çiftliğine gittiniz mi?
Ramazan Atasoy: Gittik.
Avukat Ali Eryılmaz: Saat kaç gibiydi?
Ramazan Atasoy: Bilmiyorum, olay günüydü ya da değildi, gittik yardım ettik.
Avukat Ali Eryılmaz: O gün Mahfuz isminde biriyle görüştünüz mü?
Ramazan Atasoy: O çiftliğin sahibinin adı Mahfuz’du.
Mahkeme başkanı: Olay günü görüşmüş mü?
Pedagog: Hatırlıyor musun, Ramazan?
Ramazan Atasoy: Gittik ama gününü hatırlamıyorum. "İneklerin pisliğini buraya bırakma" dedi. Yardım ettik.
Ali Eryılmaz tekrar soru sordu.
Mahkeme başkanı: Gününü hatırlamıyor henüz.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz, bir kancadan bahsetti. Mahkeme Başkanı, bu sorunun suçlamaya girebileceğini belirtti ve soruyu kabul etmedi.
Ramazan Atasoy'un ifade işlemi sona erdi.
Salim Güran'ın işçisi Ramazan Atasoy'un ardından, çoban Ahmet Akgün, tanık olarak ifade vermek üzere kürsüye geldi. Amca Erhan Güran'ın evinde yapılan toplantıda sorular sorup, daha sonra gönderdikleri Ahmet Akgün'ün görüntüleri mahkeme dosyasına da girmişti. Ortaya çıkan görüntülerde, Akgün'ün ifade için yönlendirildiği ve tehdit edildiği öne sürülmüştü.
TIKLAYIN - Narin Güran cinayetinde dava dosyasına "aile bireylerinin toplantı görüntüsü" girdi
Mahkeme başkanı: Söz konusu videolar, dosyalar arasına geldi. Ortada bir muğlaklık kalmaması için bu delili dosyaya alıyoruz. Değerlendirip değerlendirilmeyeceğine karar vereceğiz. Ahmet Akgün (çoban), Türkçe biliyor musun?
Ahmet Akgün: Biraz biliyorum.
Mahkeme başkanı: Tamam, Türkçe-Kürtçe anlaşırız. (Mahkeme başkanı, Ahmet Akgün’ün yanına gitti) Doğu tanıklık edeceğine namusun üzerine yemin eder misin?
Ahmet Akgün: Yemin ederim.
Mahkeme başkanı: Videoyu açın arkadaşlar.
Erhan Güran'ın evindeki güvenlik kamerasındaki görüntüler, mahkeme salonunda izlettirildi.
Çoban Ahmet Akgün: Gittim, "Ne var?" dedim Erhan abi. Erhan abi "Sen çöldesin, hayvanlarla ilgilisin, bir şey gördün mü?" dedi. "Hayır, görmedim" dedim. Zaten benim bir gözüm sakattır.
Mahkeme başkanı: Allah şifa versin. Sen Narin’i gördün mü?
Ahmet Akgün: Hayır, görmedim.
Mahkeme Başkanı: Peki, size ne sordular?
Ahmet Akgün: Bana dediler, "Sen hiç birine denk geldin mi?"
Mahkeme Başkanı: Peki, sana neden inanmıyorlar? Hatta arka tarafa gidiyorsunuz? Bir şey yaptılar mı?
Ahmet Akgün: Burama vurdular. O şahıs bana vurdu, sonra da saat hediye ettiler. (Ağlamaya başladı.)
Mahkeme Başkanı, yanına geldi: Sakin ol, bir şey yok. Sana kimse bir şey yapamaz, su iç.
Mahkeme başkanı soruyor, çoban Ahmet Akgün anlatıyor
Mahkeme başkanı: Kız meselesi nedir?
Ahmet Akgün: Ben görmedim.
Mahkeme başkanı: Ama sana "Kız gördün mü?" diyorlar.
Ahmet Akgün: Ben bir şey görmedim. Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Mahkeme başkanı: Peki, orada neden Enes yok?
Ahmet Akgün: Bilmiyorum.
Mahkeme başkanı: Bu olaydan sonra sana baskı yapan oldu mu?
Ahmet Akgün: Hayır, olmadı.
Mahkeme başkanı: Çobanlık nasıl gidiyor?
Ahmet Akgün: İyi gidiyor.
Mahkeme başkanı: Allah daha iyi etsin.
Ahmet Akgün: Şerefim üzerine yemin ederim, ben bir şey görmedim.
Mahkeme başkanı: Seni tehdit ettiler mi?
Ahmet Akgün: Hayır, etmediler.
Mahkeme başkanı: Sana saat mi aldılar?
Ahmet Akgün: Evet, saat aldılar.
Mahkeme başkanı: Seni tembihlediler mi, "Bilmiyorum de" dediler mi?
Ahmet Akgün: Vallahi başkanım, bana öyle bir şey demediler.
Mahkeme başkanı: Bu olaydan sonra televizyona çıkmışsın, ben görmedim ama sana bir şey dediler mi?
Ahmet Akgün: Hayır, demediler.
Mahkeme başkanı: Son kez soruyorum. Tekrar sorulmasın. Kimseyi gördün mü?
Ahmet Akgün: Vallahi kimseyi görmedim.
Savcı, çoban Ahmet Akgün’e soruyor
Savcı: Seni 7 Eylül’de çağırıyorlar. Sen bir yerde "Ben bir şey gördüm" vs. diye konuştun mu?
Ahmet Akgün: Hayır, görmedim.
Mahkeme başkanı: Seni niye çağırdılar? Onu anlamadık, onu soruyor savcı hanım.
Ahmet Akgün: Ben bilmiyorum.
Savcı: Ben sadece burada değil, dışarıdaki konuları da takip ediyorum. Televizyon programında (Esra Ezmeci programı) dedin ki, "Beni de döverler" dediler. Başka biri kim? Neyi gördün? Kimi dövdüler? Enes’i mi?
Ahmet Akgün: Sayın savcım, kızları kaybolmuş diye, döverler dedim. Ben yalan söylemiyorum.
Savcı, çoban Ahmet Akgün’ün yanına indi ve bir fotoğraf gösterdi. Ahmet Akgün, geçen seneye ait bir fotoğraf olduğunu söyledi. Sanık avukatları fotoğrafı görmek istedi. Savcı, "Burası dere mi?" diye sordu.
Savcı, Ahmet Akgün’e soruyor: Erhan, arka tarafa gelmediğini söylemişti.
Ahmet Akgün: Geldi, "Sen bir şey bilmiyor musun?" dedi.
Savcı: Seni ön tarafta sorguluyorlar, bir de arka tarafa götürüyorlar, orada da mı soruyorlar. Ne var bu kadar, ne?
Savcı: Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum. Enes ismi çok duyuluyor. O videoda Enes ismi geçiyor. O videoda Enes kelimesini duyuyorum. Neden ısrarla "duymadım" diyorsun?
Ahmet Akgün: Kendi aralarında demişlerdir belki.
Savcı: Seni sorguluyorlar, seni. Bana bak, kardeşim, bir bak. Kendi aralarında konuştuklarını da anlat.
Savcı, çoban Ahmet Akgün’ün yanına indi.
Sanık avukatları araya girdi: Tanığın üzerine yürüyor.
Mahkeme Başkanı: Siz de sordunuz daha önce, geçen duruşmada, bana video açtırtmayın.
Savcı: Siz ikiniz... (Cümlesini kesti.)
Savcı, çoban Ahmet Akgün’e tekrar sordu: Yanında ne konuştular? "Enes’i gördün mü" diyeceklerine, neden Enes’le seni yüzleştirmediler?
Mahkeme Başkanı: O mecliste konuşulan neydi?
Ahmet Akgün: Dediler “Sen köydesin nasıl görmezsin bir şey?”
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren: Narin’in bulunduğu dereyi biliyor musun?
Ahmet Akgün: Evet.
Nahit Eren: Sen o gün herhangi bir aracı görmedin mi?
Ahmet Akgün: Görmedim.
Nahit Eren: 7 Eylül toplantısının sabahı Narin bulundu. Senin bu sorgulanman, Narin’in yeriyle ilgili mi?
Ahmet Akgün: Hayır, değil.
Nahit Eren, Ahmet Akgün’e Kürtçe soru sormak için izin istedi.
Mahkeme başkanı: Doğruların ortaya çıkması için Kürtçe sormanıza izin veriyorum.
Nahit Eren, Kürtçe soruyor.
Nahit Eren: Biri sana orada "Konuş eşeğin oğlu, konuş" diyor.
Ahmet Akgün: (Kürtçe konuşarak) Ben garibanın tekiyim, okuma yazma bilmiyorum. Siz benden ne istiyorsunuz Allah aşkına?
Mahkeme Başkanı kürsüden inerek Ahmet Akgün’ün yanına geldi ve şunları söyledi:
"Biz sana "Narin’i gördün" demiyoruz. Bize "böyle bir aile toplantısı olmadı" demişlerdi. Ama böyle bir video geldi. O konuşmalarda bir senaryonun peşinde oldukları gibi görünüyor. Bunu soruyoruz, orada "Enes" diyorlar."
Ahmet Akgün: Ben duymadım Enes’i. (Sesini yükselterek) Allah hakkımızı bırakmasın. (Ağlıyor)
Mahkeme Başkanı: Allah kimsenin hakkını bırakmasın.
Çoban Ahmet Akgün'ün ardından, evinde aile meclisi toplantısı yapılan Narin'in amcası Erhan Güran, tanık olarak dinlenmek üzere kürsüye getirildi.
Evine güvenlik nedeniyle Narin kaybolduktan sonra kamera taktığı belirtilen Erhan Güran, Çoban Ahmet Akgün ile ilgili konuyu şöyle anlattı:
"Ben, köyün çıkışına gittim. Hayvanlar geldiği zaman tek başınaydı. Dedim, 'Kızımız kayıp, bize yardımcı ol. Hiç kimseyi mi görmedin mi?' dedim. Benim yanımdan kaçtı. Kaçınca ben peşinden gittim. Eve gitti, kendini kilitledi. Astsubayı çağırdım, 'Bu adam şüpheli hareketler yapıyor' dedim. Ama bir şey yapmadılar. Ertesi gün yine beni görünce gelmedi. Yine şüphelendim ondan. Benim evimin altından hayvanları geçiriyordu. Dedim, 'Ahmet’i çağırın, konuşalım.' Ahmet kaçtı. Sonra Ahmet’i getirdiler. Onlar getirince sorduk, 'Hiç kimseyi görmedim' dedi. Sen gözü kapalı mı eve gidiyorsun?"
Erhan Güran: Bu aile senaryo kurmuyor. Senaryo bu ailenin üzerine kurulmuş.
Mahkeme Başkanı: Ben, geçen celse senin gözünün içine bakarak sordum, "Aile toplantısı yapıldı mı" diye, "Hayır" dediniz. Siz böyle yaparsanız, bu senaryoları duyarsınız. Siz, bizden bir şey gizliyorsunuz.
Erhan Güran: Biz bir şey gizlemiyoruz.
Mahkeme Başkanı: Çobanı arkaya götürüp dövdünüz mü? Şiddet uyguladınız mı?
Erhan Güran: Ben şahsen değilim ama birkaç tokat atılmıştı, yalan söylediği için.
Mahkeme Başkanı: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, görüntü için suç duyurusunda bulunacak.
Erhan Güran: Bizi idam da edebilirler ama kızımızı öldürmekle suçlamasınlar.
Savcı, Erhan Güran’a soruyor: Arka tarafa gittiniz mi?
Erhan Güran: Çoban beni çağırdı.
Savcı: Dayak esnasında mı?
Erhan Güran: Evet.
Savcı: İki saniye önce "Yerimden kalkmadım" demiştin.
Erhan Güran: Bana İsa Kaya’yı gördüğünü söyledi. Bana bir bayan ismi daha söyledi.
Savcı: Hangi bayan ismi?
Erhan Güran: Onların akrabası, bir tane daha var.
Savcı: Arka tarafa niye götürüyorsunuz? Arka taraftaki gizem ne?
Erhan Güran: Belki orada konuşur dedik.
Savcı: O kadar, dövmeye yani?
Erhan Güran: O kadar dövme yok.
Savcı: Şimdi, mahkeme dışında da sizi bayağı izledim. Her seferinde kesinlikle "Arka tarafa gitmedim" dediniz.
Erhan Güran: Ben gittim zaten.
Mahkeme Başkanı: Ne yaptınız?
Erhan Güran: Çoban dedi ki, "Ben Erhan’a konuşacağım." Gittim. Sonra yine önemli bir şey söylemedi.
Erhan Güran: Çoban (Ahmet Akgün) sürekli benden kaçıyordu. Ben ona bir şey yapmamıştım ki.
Erhan Güran: Ben o kamerayı, herhangi bir suçlama olur diye taktırmıştım zaten. Hayatımda ilk defa kamera taktırdım. Ayın 4’ünde taktırdım. Kesinlikle hiçbir müdahale edilmedi kameraya.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı: Siz çobandan şüphelendiniz yani?
Erhan Güran: Evet.
Avukat: Neden kolluğa bildirmediniz?
Erhan Güran: Bildirdim. "Ben bundan şüpheleniyorum" dedim. Astsubayı çağırdılar. O da geldi, "Gerçekten şüpheli" dedi. O zaman daha sorgulamamıştık.
Mahkeme Başkanı, bu toplantılardan daha önce bahsetmediklerini söyledi. Sanık avukatları, önceki celsede ailenin toplantı yaptıkları yönündeki söylemlerinin incelenmesini talep etti. Mahkeme Başkanı, bu durumu inceledi. Erhan Güran’ın, daha önceki duruşmada da evinin önündeki kameradan bahsettiği ve bazı sorgulamalar yaptıklarını ifade ettiği belirtildi.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş, Erhan Güran’a soruyor: Hepimiz videoda "Enes" kelimesini duyuyoruz.
Erhan Güran: Biz kullanmamışız.
Avukat: 6 kadın kelimesi geçiyor.
Erhan Güran: Hayır, öyle bir şey yok. 6 kadın ne demektir?
Avukat: Videoda duyduğumuz bu. "Savcıya bir şey anlatmayacaksın" diyorsunuz.
Erhan Güran: Böyle bir şey yok. Biz ne bilsek, gidip kolluk kuvvetine anlatırdık.
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, Erhan Güran’a soruyor: Daha önce Nevzat’ı da sorguladınız. Nevzat ile sorguladığınız kişi arasında bir bağ kurdunuz mu?
Erhan Güran: Nevzat yakalandıktan sonra Nevzat’tan şüphelendik.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz: Narin’in cansız bedeninin bulunduğu günün önceki gecesinde sorgu yapıyorsunuz, bu tesadüf mü?
Erhan Güran: Bu görüntüler bu kadar ciddiyse, neden ortalıkta?
Avukat Ali Eryılmaz: O toplantıdan 7 gün önce Salim Güran tutuklandı. "Bir suçlu yakalandı" diye düşündünüz mü?
Erhan Güran: Hayır, ben inanmadım.
Avukat Ali Eryılmaz: Hâlâ arıyor musunuz katili?
Erhan Güran: Evet. Avukat
Ali Eryılmaz: Televizyon kanalına çıkarak mı?
Mahkeme Başkanı: Hayır, yorum olur. Böyle olmaz.
Diyarbakır Barosu avukatı soru sormaya başladı
Avukat: Çoban Ahmet nerede otlatıyor?
Erhan Güran: Benim evimin aşağı tarafında.
Avukat: Toplantıda kimler vardı?
Erhan Güran: Hepsinin ismini sayamam. Arif Güran, Ali Rıza Güran, Mesut Mehmetoğlu, Ensari Güney, Ferhat Kaya, Baran Güran vardı.
Avukat: Mavi kıyafetli kişi, “Kadını mı gördün?” diyor.
Erhan Güran: Önce “ben görmedim” dedi, sonra “gördüm” dedi, ismini hatırlamıyorum.
Avukat: Adamı gördün mü?
Erhan Güran: Bilmiyorum.
Erhan Güran'ın tanıklığı sona erince, Narin'in babası Arif Güran kürsüye getirildi. Arif Güran, "Benim kızım gitmiş, benim ruhum gitmiş. En ufak bir şey, birisi bir şey dediğinde 'Allah için çağırın, getirin, konuşsun' diyorum. 300 kişi var bu köyde, benim kızımı nasıl kimse görmez? Bu mümkün değil. Bazılarının görmeleri lazım. Ama maalesef kimse görmüyor" dedi.
Baba Arif Güran, mahkeme başkanının "Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mıdır?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Dara2 kayıt almıyormuş, havaalanı kamerası bozulmuş. Bütün tesadüfler benim kızıma denk geldi. Kızımın dosyası Türkiye’nin dosyası oldu. İlk günden beri kamera dedim ama unutuldu. Böyle bir dosyada nasıl kamera unutulur?"
Mahkeme başkanı: Tanık beyanlarına diyeceğiniz bir şey var mı?
Arif Güran: Ahmet’in kamera açısında ben de vardım. Biz oraya toplantı için gitmedik, yemek için gittik. Ahmet konusu açıldı, “Belki bildiği vardır” diye çağırdık. Bu adam da saat 18:00’de köye geldiği için, İsa da "Narin’i saat 18:00’de köyde gördüm" dediği için Ahmet’i çağırdık.
Mahkeme başkanı: Enes neden yoktu?
Arif Güran: Planlı bir şey yoktu. Namazdan çıkınca yemeye çağırdılar. Ben, kızım nasıl kayboldu, bunun derdindeydim.
Arif Güran'ın ardından, tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar, kürsüye getirildi.
Mahkeme Başkanı: Araştırılmasını istediğin bir şey var mı?
Nevzat Bahtiyar: Hayır, yok.
Mahkeme Başkanı: Narin’i sen öldürdün mü?
Nevzat Bahtiyar: Hayır.
Arif Güran’ın avukatı: Oğlun Ferhat Bahtiyar neredeydi?
Nevzat Bahtiyar: İşe gitmişti.
Nevzat Bahtiyar: Salim Güran beni tehdit etti. Oğlunu...
Avukat: Hangi futbol okuluna gittiğini biliyor mu?
Mahkeme Başkanı: Bu daha önce soruldu.
Sanık avukatları: Sorulmadı.
Mahkeme Başkanı: Nevzat Bey, oğlunuzun hangi okula gittiğini nereden biliyorlar?
(Nevzat’ın bu soruya verdiği cevap tam anlaşılamadı.)
Arif Güran’ın avukatı: 28 Ağustos günü, kendisine hiçbir arama gelmiyor. O gün ne yaptı?
Nevzat Bahtiyar: (Kekeliyor) Aradan 4-5 ay geçmiş, nereden bileyim?
Arif Güran’ın avukatı: Narin’in bulunduğu gün Tavşantepe’ye gittin mi? Süveyla ve Murat Tutulmaz ile yemek yenildi mi?
Nevzat Bahtiyar: Hayır, ben işteyim.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı araya girerek soruya itiraz etti. Mahkeme Başkanı, itiraza itiraz etti, sorunun sorulmasını talep etti. Soru tekrar soruldu.
Nevzat Bahtiyar: Yedik, evet, ama tam hatırlamıyorum. Olabilir, ara sıra bizim eve gelip yemek yiyordu.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a soru sordu. Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz, itiraz etti.
Mahkeme Başkanı: Maşallah çok heveslisiniz de bırakın soru sorulsun.
Soru tekrar soruldu.
Nahit Eren: Salim Güran’ın yasak ilişkisi var mıydı, bunu televizyonlardan görüp mü sordunuz?
Nevzat Bahtiyar: Yok.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı soruya itiraz etti.
Mahkeme Başkanı: Bu doğru değil, itiraz etmeyin artık. Ortamı germek dışında bir şey olmuyor.
Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a soru sordu. Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz yine itiraz etti. Mahkeme Başkanı, avukatı sert bir şekilde uyardı.
Nahit Eren: Narin’in çantasını evde açtın mı? Dere kenarında açtın mı?
Nevzat Bahtiyar: Hayır.
Nevzat Bahtiyar’ın önüne bir harita getirildi.
Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu, Nevzat Bahtiyar’a soruyor: Buluşma ne şekilde gerçekleşti?
Nevzat Bahtiyar: Cami yolundan geldim.
Avukat: Evinizin üzerinde mi?
Nevzat Bahtiyar: Cadde üzerinde.
Anne Yüksel Güran’ın Avukatı Yılmaz Demiroğlu, Nevzat Bahtiyar’a soruyor:
Tüm aileden özür dilerim. Narin’de PSA bulundu.
Nevzat Bahtiyar araya girdi: Hayır, hayır kesinlikle.
Mahkeme Başkanı: Yaptın mı böyle bir şey?
Nevzat Bahtiyar: Hayır, yapmadım.
Avukat: Siz orada 38 dakika ne yaptınız?
Nevzat Bahtiyar: İp aradım, çuvalın ağzını kapatmak için.
Avukat: O kanca neydi?
Nevzat Bahtiyar: Beni takip eden Salim koymuştur.
Avukat: Çok önemli bir şey söylediniz. Seni takip mi etti?
Nevzat Bahtiyar: Beni takip etmiş olabilir.
Enes Güran’ın avukatı, Nevzat Bahtiyar’dan kendi hayatını anlatmasını istedi: Ne yer, ne içer, ne izler gibi...
Bu soruya itiraz edildi.
Mahkeme Başkanı: Nevzat, anlatma.
Enes Güran’ın avukatı Fatih Demir: Sizin 15.08’de Salim Güran’ı aradığınız bir durum var ya...
Mahkeme Başkanı: Soruyu sorduk.
Avukat: Onu sormayacağım. (Anlaşılmıyor.)
Nevzat Bahtiyar’a bir harita daha gösteriliyor. Görüntünün ne olduğu savunma sırasında açıklanacak.
Enes Güran’ın avukatı bahçesinde suladıklarını sordu: Neden annesinden su aldıysa telefonla Salim’i arıyor, patlıcan konuluyor?
Nevzat Bahtiyar: Tamamen yalan, patlıcan diye bir şey yok. Patlıcan çok seviyorsanız size alayım.
Avukat: Bunu neden sorduğumu ileride anlayacaksınız. Peki daha sonra yer değişikliği yapmayı düşündünüz mü?
Nevzat Bahtiyar: Bir ara cesedi dereden alıp yolun kenarına koymayı düşündüm, belki biri görür diye.
Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir: Burada ilk anlattığında ve savcılık beyanında Yüksel Hanım’ı gördüğünü söyledin. Oradan Yüksel Hanım’ın görünme şansı yok. Ne diyeceksin?
Nevzat Bahtiyar: Ben gördüm.
Enes Güran’ın avukatı Mahir Akbilek, Nevzat Bahtiyar’a soruyor: Az önce ip aradım dedin. O esnada çuval neredeydi?
Nevzat Bahtiyar: Açıkta bekliyordu.
Avukat: O kadar süre içinde birilerinin seni görmesinden endişe etmedin mi?
Nevzat Bahtiyar: Yoktu kimse. (Kızıyor)
Avukat: Kız, kız! Hasret kaldık senin konuşmana.
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz’ın fotoğraf çektiğini söyledi. Polis, Avukat Eryılmaz’ın telefonunu inceledi ve fotoğrafın duruşma başlamadan önce çekildiğini belirtti. Gerginlik sonlandı.
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ: Senin internet paketin ne kadar?
Nevzat Bahtiyar: (Cevap duyulmadı.)
Avukat: Oğlunun arabasını ara sıra kullandığını söylüyorsun. 15.08’de aradığında arabayı söyledin mi? O arabanın sende olduğunu nereden biliyordu ki?
Nevzat Bahtiyar: Salim Güran, yukarıdan geldi, arabayı gördü.
Avukat: Vadeli araç sattığını söyledin, tefecilik yapıyor musun?
Mahkeme Başkanı: Bu soruya olmaz.
Avukat: Salim Güran seni telefondan hiç aramamış. Tam 3 ay. Hatırlıyor musun?
Mahkeme Başkanı: Geçen celse sorduk.
Avukat: Psikiyatrik bir problemin var mı?
Mahkeme Başkanı: Bunu konuştuk.
Avukat: Prostat rahatsızlığın var mı?
Nevzat Bahtiyar: Hayır, yok.
Yüksel Güran’ın avukatı soruyor: HTS kayıtlarına göre 15.10’da ahırdasın. Narin’in en son görüldüğü saat 15.11. İlk karşılayan kişi sen olmalısın. Narin’i gördün mü o gün?
Nevzat Bahtiyar: Kesinlikle görmedim.
Yüksel Güran’ın avukatı, Nevzat Bahtiyar’a soruyor.
Mahkeme Başkanı, soruyu Nevzat Bahtiyar’a yöneltti: 21 Eylül’de jandarma arkadaşlar seni ziyaret etti mi?
Nevzat Bahtiyar: Hayır, ziyaret etmediler.
Nevzat Bahtiyar'ın ardından sanık kürsüsüne Narin'in amcası tutuklu sanık Salim Güran getirildi. Salim Güran, "Şakir Başçavuş, komutanım diyorum. Özellikle Dara 2 kamerası için ısrar ediyorum. Ama orada Necmeddin Kaya (akrabası) var, o Nevzat Bahtiyar’ın akrabası" ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanı, "Korucu, askeriye kamerasını silebilir mi?" diye sorunca Salim Güran, "Hayır ama 'Necmeddin’i de tanımıyorum' demişti" yanıtını verdi. Tutuklu sanık Salim Güran, "Kolluk kuvvetlerinin tutanaklarını kabul etmiyorum. O kameraları istiyorum" diye konuştu.
Salim Güran'ın ardından Narin'in annesi tutuklu sanık Yüksel Güran, kürsüye çıkarıldı.
Mahkeme Başkanı: Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?
Yüksel Güran: (Göğsüne vuruyor) Narin’in katilini istiyorum.
Yüksel Güran, yerine geçerken Nevzat Bahtiyar’a döndü, “Sen adam değilsin” dedi. Mahkeme Başkanı, "Yüksel hanım lütfen" diye uyardı.
Daha sonra Narin'in ağabeyi tutuklu sanık Enes Güran, kürsüye getirildi. Enes Güran, mahkeme başkanının, "Söylemek istediğin bir şey var mı?" sorusuna, "Yok" yanıtını verdi. Enes Güran, kürsüden ayrılarak yerine geçti.
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Adnan Ataş, "2 saattir Nevzat Bahtiyar’ı sorguluyoruz, adil yargılama olması için diğer sanıklara da soru soralım" dedi. Mahkeme başkanının "Kime soralım?" sorusuna Ataş, "Salim Güran’a" diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı öneriyi kabul etti ve Salim Güran yeniden sanık kürsüsüne getirildi.
Avukat: WhatsApp kayıtlarını sildiniz mi?
Salim Güran: Ben bu sorunun cevabını verdim.
Avukat: Arif Güran’a neden aynı cevabı vermediniz?
Avukat: Dosya içerisinde bir tutanak var. Jandarma mülakat yapıyor. Watsapp ile ilgili Arif Güran’a soruyorlar, "Silmişim" demişsiniz sadece.
Mahkeme Başkanı: Bu, üçüncü kişinin ifadesi, bunu geçelim.
Savcılık mütalaasında neler var?Savcı, esas hakkındaki mütalaasında sanıklar, Narin’in amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile cesedi taşıyan Nevzat Bahtiyar ile ilgili "İştiraken kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Mütalaada "dosya içeriğinde soruşturma ve kovuşturma boyunca bulunan ve sunulan tüm kamera görüntüleri, ifade tutanakları, Adli Tıp raporları, olay yeri inceleme raporları, HTS kayıtları, HTS daraltılmış baz analiz raporu ve bu yönde desteklenen bilirkişi raporu, kriminal raporlar, ulusal kriminal büro raporu, görüşme kayıtları, cep telefonları üzerinde yapılan inceleme neticesinde elde edilen veriler, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, olay günü sanıklar Enes Güran’ın, Salim Güran’ın, Yüksel Güran’ın ve Nevzat Bahtiyar’ın olay saatinde Arif Güran’ın evi ve civarında bulundukları hususunun daraltılmış baz analiz raporu ve bilirkişi raporuyla tespit edildiği" belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Ayrıca 28/11/2024 tarihli ulusal kriminal büronun raporu ile de desteklenen ahır-ev bölgesinde olay saatinde gerçek-canlı hareketleri mevcut olup Narin Güran’ın da ahır-ev bölgesine ulaştığının belirlendiği bu bağlamda sanıkların olayın sonuna kadar zaman ve mekan birlikteliği içerisinde oldukları ve bu eyleme taraftar olmadıklarını gösterecek şekilde engelleyici bir irade ortaya koymadıkları gibi fikir ve eylem birlikteliği içerisinde hareket ederek bildikleri gerçeği açıklamamak suretiyle Narin Güran’ın öldürülme saikinin kesin bir şekilde belirlenememesine sebebiyet vererek iştirak iradelerini ortaya koydukları, kasten öldürme suçunun işlenmesinde suçun icrasını kolaylaştırma iradeleri yanında suçun işlenmesi sonrasındaki tutumları da göz önüne alındığında Narin Güran’ı boğmak suretiyle ölümüne sebebiyet verdikleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri anlaşılmakla, yukarıda izah olunan nedenlerle üzerlerine atılı ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçunu işleyen sanıklar Enes Güran ve Yüksel Güran’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca, sanıklar Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu 82/1-e, 53/1 ve 63'üncü sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına, alacakları ceza miktarı nazara alındığında hükümle birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, sanıkların gerçekleştirdikleri eylemin niteliği, olayın oluş biçimi, eylemden sonraki ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları dikkate alınarak haklarında TCK 62'nci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, mahkememiz nezdinde adli emanete kayıtlı materyallerin dosyada delil olarak saklanmasına, işlemiş oldukları suçun kasti suç olması nedeni ile haklarında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunması durumunda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 53'üncü maddesinin 1'inci fıkrası gereğince belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına, sanıkların gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 63'üncü maddesi gereğince cezalarından mahsubuna, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 325/1 maddesi gereğince tüm yargılama giderlerinin sanıklardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa olunur." Mütalaada ayrıca, 27 Kasım'da dava dosyasına sunulan ve Van Kriminal Şube Müdürlüğü'ne gönderilerek ilgili videoların ses iyileştirilmelerinin ve söz konusu konuşmaların Türkçe tercümesi yapılmak üzere rapor talep edilen Erhan Güran'ın evindeki kamera görüntüleriyle ilgili olarak da "Şahsın ikametindeki kamera görüntülerinde yer alan kişilerin eylemlerinin kasten yaralama, tehdit, suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçları yönünden suç ve suç unsuru teşkil ettiği değerlendirildiğinden Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa olunur" ifadeleri kullanıldı. |
Savcının mütalaasını okumasının ardından Narin'in babası Arif Güran, kürsüye getirildi. Arif Güran, şöyle konuştu:
"Olay günü Batman’daydım. Sabah 08.30 gibi evden çıkıp davetiye dağıtmaya gittim. Akşam üstü beni komşum aradı, 'Neredesin?' dedi. 'Hayırdır?' dedim. 'Yok, sormak istedim' dedi. 'Bismil’deyim' dedim. Sonra, 'Narin gözükmüyor ama endişelenecek bir şey yok' dedi. 'Bu saatte Narin nasıl kaybolur' dedim. Sonra bir telefon daha geldi, 'Narin kayıp' dediler. Ben oradan eve gelene kadar 3-4 kez kaza yapıyorduk. Kızım benim için çok önemliydi. 5 oğlum vardı ama Narin benim için farklıydı. Annesi için de öyleydi. Eğer ben Narin’e ne kadar önem gösterdiysem, annesi bin kat daha fazla göstermiştir. Burada şu an bir anneyi evladıyla sınıyorlar. Hem evladını aldılar, hem sınıyorlar. Bunu yüce Allah biliyor. Ben 22 yıllık eşimi tanırım.
Biz köye yetiştik. Jandarma geldi, Allah razı olsun, köpekler geldi. Ben bir süre kendimden geçtim. 'Bu insanlar hepsi buradaysa benim kızımın başına bir şey gelmiştir' dedim. Herkese bağırdım, 'Ne oluyor?' diye. 'Narin gözükmüyor' dediler. 'Neden duruyorsunuz?' dedim, 'Herkes aramaya katılsın.' O gece hiç durmadık. Köpek kanala, mısırın oraya nereye vurursa, ben oralara baktım. 20-30 genç ile mısırın içine girdik. Osman, Enes, Muhammed, oğullarım da oradaydı. Köydeki başıboş köpekler mi acaba kızıma saldırdı diye bile düşündüm. Keşke ben bu dakikalarda ölsem. Mısırın içerisinde bir koştuk, 3-4 tur gidip geldik.
Gece saatlerinde Memorial Hastanesi’ne gittik. (Kaza yaptığı söylenen küçük kız çocuğu ile ilgili olarak) Benim telefonumu her yere paylaşmışlar. Telefonum çalmaya başladı, sürekli arıyorlardı. Öyle bir hal aldı ki, artık telefonuma cevap veremez hale geldim. Sürekli ihbar geliyordu, 'Kızın benimle' diyenler bile oldu. Hatta bana çocuk sesi dinleten insanlar bile oldu.
Jandarma, bana, kiminle sorunum olduğunu sordu. Nevzat’ın olayını anlattım. Bana '50 bin TL için adam öldürmez' dediler. Ben de 'Size bildiğim her şeyi anlattım, başka husumetim yok' dedim.
En sonunda karakola gittiğim zaman, karakol komutanımız oradaydı, Emre Yarbay oradaydı. Ben orada iddia ettim, 'Kızım tepeye çıkmamış' dedim. Onlar da dedi ki, 'Narin, görmemesi gereken bir şey gördü ki, onlar Narin’e kıydı.' Ben de dedim ki, 'Kızım 8 yaşında, ne görüp ne anlayacak?' Bana dediler ki, 'Erhan, Baran ve senin dışında herkesin haberi var.' Öyle bir şey mümkün değil dedim. Ama ısrarla, 'Narin görmemesi gereken bir şey gördü' dediler.
'Benim kızımın gideceği iki güzergah var: Biri evimin önündeki patika, oradan okula gidiyor; diğeri de bakkala gideceği yol. Benim kızımın öyle 2 saat zaman geçirecek, başkaları görecek gibi söylemlere inanmıyorum' dedim. Sonra dediler ki, 'Bizim sana söylemememiz gereken bir şey söyleyeceğiz.' 'Söyleyin' dedim. Dediler ki, 'Şeyma Kaya 16.30’da senin kızını görmüş, İsa Kaya 18.30’da görmüş, Salim Güran ise 18.30’da Hüseyin amcanın oradan geçerek kızını alıp hızlıca gitmiş.' Dedim, 'Öyle bir şey olamaz. Salim’in 7 yaşında kızı var, Salim benim kızıma zarar vermez.' Dediler, 'Görgü tanıkları var.' Ama ben kendilerine, 'İnanmıyorum, ama siz öyle diyorsanız ben ne diyebilirim' dedim. Sonra Salim tutuklandı.
Ben ve hanımım karakola gittik. Sayın savcımız karakoldaydı. Oradaki komutan dedi ki, 'Savcı müsait değil, sonra gelirsiniz.' 'Tamam' dedim. Sonra komutan dedi ki, 'Siz Salim’in aracını kullanıyor musunuz?' 'Hayır' dedim. 'Narin bu arabaya binmiş mi?' dedi. Ben de dedim ki, 'Bu araba kapının önünde, kapısı açık bir araba.' Sonra Yüksel sordu, 'Ne sordu?' Dedi. Anlattım. Yüksel de dedi ki, 'Nişana gitmiştik, Narin de binmişti.' Sonra jandarma bana dedi ki, 'Bunu (nişan konusu) söylemeyeceksin'.
Sayın Başkanım, yine beni çağırdılar, ifadeye gittim. 'Arif, kimden şüpheleniyorsun?' diyorlardı. Ben bu konuda her şeyi anlatmak zorundayım. Benim kızım kaçırılmış diye bir algı var. Şikayetler var, aramalar var. 'Ankara’da, İstanbul’da' diyorlardı. Hep 'Kızım kaçırılmış' diye söylendi. Sonra yine geldiler, 'Arif; Narin, Hüseyin amcanın evinden koşarak geliyor' dediler. Gösterdiler, 'Bu kız kaçıyor, neden arkasına bakıyor?' dediler. 'Ben bilmiyorum' dedim. Sonra, 'Bu evde bir şey var' dediler. 'O zaman araştırın, siz ne diyorsanız ben hazırım' dedim.
Benim zoruma giden şudur: Bu vahşi (Nevzat Bahtiyar’ı işaret ederek) gelip benimle günlerce oturdu. Eğer Salim bunun başına silah dayadıysa, gelip bana söyleseydi, benim başımın tacıydı. Sen benimle namaz kıldın, sen o namaza kurban ol, sen benim 8 yaşımdaki kuzumdan ne istedin? Ben uyuyamıyorum, her gece rüyamda kızım beni çağırıyor. Beni neden öldürmedin, benim kızımı öldürdün? Bu adam itirafçı değil. Bu adam evinden kaçarken yakalandı."
Arif Güran konuşurken, anne Yüksel Güran ağlayarak "Nevzat, seni Allah’a havale ediyorum, senin de çocukların var" dedi. Arif Güran, sözlerine şöyle devam etti:
"Böyle bir ahlaksızlık var mı? Sen benim yanımda günlerce namaz kıldın. (Nevzat Bahtihar’a söylüyor) Bu namaz seni çarpsın. Ben bu dünyada da öbür dünyada da senin imanına davacıyım. Bir insan önce kendi namusuna baksın. Ben 22 yıllık evliyim, ailemi nasıl tanımam? Ama o an, o dakikalar, o saatler benim her şeyimi sildi. Az önce Avukat Ali Eryılmaz, Erhan Güran’a diyor ki, 'Televizyonda arıyorsunuz kızınızı.' Sen benim namusumu konuşarak televizyona çıkıyorsun. Sen aynaya bak.
Tülin kızımız engelli doğdu. Ama dünyanın en güzel gözleri ondaydı. Sabahlara kadar ağlardı, hastaydı, eşim başında dururdu. 8 sene baktı. Benim eşim böyle bir annedir. Eğer ben burada bir kez öldüysem, bu ana orada bin defa ölüyor. Bu nasıl vicdansızlık? Bir caninin lafıyla her şey oluyor. Ben adalet istiyorum. Yarabbi, benim bu dakika canımı al, ben dayanamıyorum artık. Oğlum beni öptü, kendime geldim, yoksa intihara teşebbüs ediyordum. Sizin vicdanınız nerede? Kimse Narin için bir şey yapmadı. Devlet benim kızımı buldu sadece. Bütün insanlar sadece para için, takipçi için bunları yapıyor. Ben her dakika, her saniye ölüyorum. Sayın Başkan, karakolda Enes’e 'Sen öldürdün' dediler. Enes de başını duvara vurarak, 'Ben nasıl yaparım?' diye ağlamaya başladı."
Bu esnada Avukat Ali Eryılmaz araya girdi. Ağabey Enes Güran, sesini yükseltti. Jandarma müdahale etti. Mahkeme Başkanı, salonu boşaltma kararı aldı. Salonda tansiyon yükseldi. Aile yakınları “adalet” diye bağırmaya başladı, salon boşaltıldı. Amca Ali Rıza Güran, "Peygamber aşkına yeter atık" diye bağırırken duruşmaya ara verildi.
Aranın ardından mahkeme salonuna tekrar giriş yapıldı. Mahkeme Başkanı, "Bir konuda anlayış bekliyorum. Bugünden itibaren aile yakınlarını salona almayacağız çünkü ben onları iki kez uyardım. Enes iyi misin? Yüksel hanım iyi misin?" dedi. Anne Güran'ın "Kusura bakmayın" demesi üzerine başkan, "Ben size saygı gösteriyorum. Biraz daha dikkatli davranmanızı istiyorum" diye konuştu.
Bunun üzerine ailenin salondan çıkarılmasına Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir itiraz etti, “İtiraz eden amcanın sağlık sorunu var. Diğer aile üyeleri saygısızlık etmedi. İtiraz ediyoruz, aksi takdirde duruşma komple kapalı yapılsın” diye konuştu.
Mahkeme Başkanı, "Gereği düşünüldü. Hüseyin Güran’ın tepkisinin ardından, salonun boşaltılması talebim üzerine 'Bizi kimse salondan çıkaramaz' söylemleri nedeniyle, salonda olmalarını istemiyoruz. Yarın tekrar konuşuruz" dedi.
Ardından Arif Güran’ın avukatı savunma yaptı:
"Bu baba, evladını nasıl kaybetti? Bunu bütün Türkiye biliyor. Evet, boğularak öldürüldü. Ancak kimin öldürdüğünü bilmiyor. Arif Güran, kızının adaleti için mücadele veriyor.
Bizim burada tanıklık ettiğimiz acı ile ailesinin çektiği acı aynı değil. Söylediklerindeki kıymetli şeyleri es geçmememiz gerekiyor. Biz bugün burada bir yargılama yapıyoruz. Bugün yaptığımız yargılamanın neticesinde birilerinin ceza alması mı, yoksa adaletin tecelli etmesi mi daha önemli? En ağır olanı… Bu olayda acaba ne var? Burada yargılanan sanıklar bu olayın failleri mi? Adalet tecelli edecekse bunların irdelenmesi lazım.
Bir hırsız, elindeki mücevheri gömüyor, sonra 'Ben çalmadım, başkası verdi' diyor. Burada yargılananlar biri anne, biri amca, biri ağabey... Hakikaten çok çirkin ithamlarda bulunulan bir ortama dönüştü. Bu normal bir yargılama değil. Bir annenin, bir ağabeyin kendi çocuğunu öldürmesinden bahsediliyor. Ve 'Arif Güran buna sessiz kalıyor' diyorlar. Eğer Arif Güran bilseydi, Nevzat’ı öldürürdü diyorlar. Zaten bilmiyordu ki? Kim biliyordu?
Ben de sosyal medyayı takip ediyorum. Az önce bile baktım. 'Yine rol yapıyor' diyorlar. Hakikaten, insanın kalbi kapalıysa bir şey anlayamaz. Arif Güran’a, 'Narin senin kızın değil, o bizim kızımız' diyorlar. Sen nasıl bir babadan daha ağır bir duygu hissedersin?
Elalem ne der diye yargılama olmaz. Eğer bir yargılama yapıyorsak herkesin buna saygı duyması lazım. “Evet, orada müebbet hapis çıkacak, ben ona inanıyorum. Ama 'Arif Güran neden müşteki? Ona inanmıyorum” diyorlar. Çok özür diliyorum, bu 8 yaşındaki kızın cansız bedeni bile internette paylaşıldı. Sen nasıl bunu paylaşabiliyorsun? Hiç mi düşünmüyorsun, 'Bu insanlar kızlarını kaybettiler' diye? Ben bakmamak için çok mücadele ettim. Biz hukuk insanlarıyız, peşin hüküm veremeyiz. Arif Güran konuşunca ben etkileniyorum, ama bu salonda gülenler var. Güldüklerini gördük, 'Ya, yine ağlıyor' dediler. Zaten bu adam ağlayacak, ne yapacak?
Arif Güran’ın oğlu Eren Güran 7 yaşında. Bu çocuk nasıl hayata tutunacak? Muhtemelen insanlar unutacak ama biz unutmayacağız. 20 yıl da geçse, burada yapılan yargılamaları unutmayacağız. İnsanlar cezaevlerine giriyor. Orada akıl sağlıkları bozuluyor, ölümle karşı karşıya kalacakları durumlar oluyor. Biz herkesi susturmak istiyoruz. Diyoruz ki, 'Narin katledildi, 4 kişiye ceza verdik!' Bu mu olay? Eğer adalet tecelli edecekse, bu 4 sanığın ne işlediğini açıkça bilmemiz lazım."
Arif Güran'ın avukatının ardından savunma yapan Diyarbakır Baro Başkanı Abdülkadir Güleç, "Diyarbakır Barosu, insan hakları ihlalleri ile ilgili davalarda ve soruşturmalarda hep aktif rol aldı. Yine yasadan aldığı yetki ile hareket etti. 1 ay önce Yenidoğan Çetesi davasındaki dosyaya da katıldık. Bu dosyada da 8 yaşındaki Narin’in katilinin bulunması için yer aldık. Biz katilleri bulmak için mücadele ederken aslında Arif Bey ile aynı noktada duruyoruz. O konuşunca hepimizin gözü doldu ve birçoğumuz burada onun ne kadar acı çektiğini biliyoruz. Ama gerçek ortaya çıktığında kamuoyu vicdanı rahatlayacaktır" dedi.
Güleç'in ardından söz alan Diyarbakır Barosu'ndan Avukat Metin Arkaş, "Biz bu yargılamayı yaparken, 2 yaşında cinsel istismara maruz bırakılarak yaşamını yitiren Sıla bebeğin davası da Tekirdağ’da görülüyor. Sonuç olarak, çocukların yaşam hakkını korumak bireylerin ve devletlerin görevidir. Ancak 2016’dan beri Türkiye’de kaç çocuğun kaybolduğuna dair bir veri bulunmuyor. Narin’in kaybolması üzerinden baktığımızda, etkin bir arama sisteminin olmadığını açıkça görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı, bugün karar çıkmasının zor hatta imkansız olduğunu söyledi, 5 dakika ara verildi.
Aranın ardından konuşan Diyarbakır Barosu'ndan Avukat Asya Cemre Işık, "Narin'in acısını yüreğinde hisseden herkese başsağlığı diliyorum. Umarım davadan çıkan sonuç neticesinde hakkını teslim edebiliriz. Buraya gelen her tanık 'Görmedik, bilmiyoruz' dediler. Bu nedenle iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına iştirak ediyoruz" dedi.
Güncellenecek...
© Tüm hakları saklıdır.