02 Ekim 2019 14:59
Özbek vatandaşı Nadira Kadirova, bakıcı olarak çalıştığı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İstanbul milletvekili Şirin Ünal'ın Ankara'daki evinde, 23 Eylül akşamı yaşamını yitirdi.
Ankara Emniyet Müdürlüğü, olayın 'silahla gerçekleştirilmiş bir intihar' olduğunu açıkladı.
Kadirova'nın yakın bir arkadaşı, olaydan önce genç kadının kendisine, milletvekili Ünal'ın tacizine uğradığını ve kendini öldürmeyi düşündüğünü söylediğini belirtti.
Ölüm ardından yürütülen soruşturma kapsamında yaşanan bazı gelişmeler kamuoyunun bir bölümü tarafından "şüphe uyandırıcı" bulundu.
BBC Türkçe, Kadirova'nın ölümüyle ilgili bilinenleri araştırdı ve derledi.
Kadirova, 23 yaşında Özbek vatandaşı genç bir kadındı.
Dört yıl önce Türkiye'ye yerleşmişti.
Yaklaşık bir yıldır AKP milletvekili Şirin Ünal'ın Çankaya'daki evinde bakıcı olarak çalışıyordu.
Ünal'ın eşi hastaydı ve Kadirova onunla da ilgileniyordu.
Yakınlarının verdiği bilgiye göre Kadirova, Türkiye'de üniversite okuyabilmek için para biriktiriyordu ve yakın gelecekte üniversite sınavına hazırlanmak için kursa başlayacaktı. Hayatının ilerideki dönemlerinde Türkiye'de kalmak ve evlenmek istiyordu.
Hakkında bilgi sahibi olanlar genç kadını, "ailesi tarafından çok sevilen, özgüven sahibi ve güzel bir kadın olarak" tanımlıyor.
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı açıklamaya göre olay, 23 Eylül Pazartesi akşamı saat 21.00 sıralarında meydana geldi.
Emniyet, yaşananı intihar olarak tanımlandı ve yaşandığı sırada Ünal'ın, Ünal'ın eşi ile kızının ve evin diğer yardımcısının da evde bulunduğu belirtti.
Açıklamada, "Olay yerinde yapılan teknik ön incelemede intihar harici herhangi bir şüpheli durum müşahede edilmemiş, ayrıca Müntehire'nin odasında intihar eğiliminde olduğuna dair bulunan geçmiş tarihli notlar da dahil tüm bulgular soruşturma dosyasına eklenmiştir" ifadeleri de yer aldı.
Nadira'nın ağabeyi Muhammet Ali Kadirova, çeşitli medya kuruluşlarına yaptığı açıklamada, olaydan beş dakika önce Şirin Ünal'la görüştüğünü belirtti:
"Olay olmadan beş dakika önce milletvekili Şirin Ünal beni aradı. Bana 'Silahım kayboldu' dedi. Şirin Ünal Bey, 'Kız kardeşin alıp sana mı götürdü' diyecek sandım. O sırada tabancayı almış, odasına kilitlemiş. 'Açmaya çalışıyoruz' dedi. O esnada Şirin Ünal Bey'in kızı Duygu Ünal, kapıya vuruyordu, bağırış, çağırış ses geldi. O esnada telefon kapandı.
"Hemen taksiye atladım, olay olan eve geldim. Olay olmuş ateş atılmış. Polis ekipleri beni içeri sokmadılar. 'Kardeşim nerede' dedim. 'Hastaneye götürüldü' dediler. Taksiye atladım, Bilkent Şehir Hastanesi'ne geldim. 'Beni içeri sokun, ben onun ağabeyiyim' dedim. Beni içeri sokmadılar. Sonra içeriden doktorlar çıktı 'Başınız sağ olsun' dediler, orada bittim ben."
BBC Türkçe, savcılık soruşturmasındaki tanık ifade tutanaklarını inceledi.
Kadirova'nın gündelik hayatta Leyla adını kullanan, kendisi gibi Özbek uyruklu arkadaşı, ifadesinde, olaydan bir gece önce Kadirova'yla telefonda konuştuğunu, bu konuşmada ağladığını ve milletvekili Ünal'ın kendisini taciz ettiğini söylediğini belirtti.
Leyla Niyazova ifadesinde bunu şu sözlerle aktardı:
"Görüşme sırasında bana 'Patrondan izin istedim. O da vermiyor. Çok sıkıldım, çok bunaldım, her şeyden yoruldum, ölmek istiyorum' tarzında sözler söyledi. Sebebini sorduğumda bana annem, babam üzerine yemin ettirdi. 'Anlatacaklarımı mezara kadar götüreceksin' dedi. Nadir bu konuşmaları ağlayarak yapıyordu.
"Konuşurken ben ağabeyimin yüzüne nasıl bakacağım, ölmek istiyorum gibi sözler söyledi. Konuşmanın ilerleyen aşamalarında, 'bir gün odasında yatarken patronu olan Şirin Ünal'ın yatmakta olduğu odaya geldiğini, odasının kapısını kilitleyip arkasından kendisine sarıldığını, kendisinin de ona tepki gösterdiğini' söyledi. Bu olayın ne zaman olduğunu söylemedi fakat Ankara'daki evde olduğunu söyledi. Kendisine 'evde kimse yok mu, var mı' diye sorduğumda Şirin Ünal'ın hanımının alt katta yattığını, kendisinin de bağırdığını fakat sesini kimsenin duymadığını söyledi.
Niyazova, arkadaşı Nadira'nın Ünal hakkında "Ben onu ağabeyim gibi seviyordum" dediğini ve Ünal'ın silahını aldığını söylediğini de belirtti:
"Şirin Ünal'ın kendisine başka bir şey yapıp yapmadığını sorduğumda ağlayarak 'Yok' diye cevap verdi. Ona bakire olup olmadığını sordum. O da bakire ve kız olduğunu söyledi. Ağlayarak 'Ben onu ağabeyim gibi seviyordum' gibi sözler söyledi.
"Konuşma sırasında bana patronun silahını bulduğunu, aldığını ve bir tane de mermi hazırladığını söyledi. Ben de ona, 'Delirdin mi kız, öyle şey olur mu, kendini öldürecek ne var' dedim. Nadire de bana, tabanca ve mermiyi botunun içine sakladığını söyledi.
"Ben ne kadar onu ikna etmeye çalışsam da Nadire ağlayarak intihar edeceğini, silah ile kendisini vuracağını söyledi. Ben de ona, 'O kadar büyütecek ne var, biz senin düğününü yapacağız, oynayacağız' diye ikna etmeye çalıştım. Hatta o da Abdullah isimli arkadaşını kast ederek 'Ben ona layık değilim' gibi sözler söyledi."
Niyazova, konuşmanın nasıl sonlandığını şu sözlerle aktardı:
"Ne kadar dil döktüysem de onu ikna edemedim. Hatta konuyu değiştirip kendisinin güleceği şeyler anlattım. Sonra zaman zaman güldü. Bu şekilde onu güldürdükten sonra ağlamadı. Daha sonra bana teşekkür etti, 'İnşallah yarın görüşürüz' dedi. Ben onu bu şekilde sakinleştirdikten sonra intihar edeceğine artık ihtimal vermiyordum."
Leyla Niyazova ifadesinde, savcının sorusu üzerine, "Nadire'yi fuhuşa teşvik ettiği ya da fuhuş yapmasını kolaylaştırdığı iddialarının doğru olmadığını; geçimini Laleli'den aldığı tekstil ürünlerini Özbekistan'a göndererek sağladığını" söyledi.
Nadira'nın ağabeyi Muhammet Ali, olaydan sonra medyaya yaptığı açıklamalarda, kardeşinin herhangi bir sıkıntısı olmadığını belirtti.
Ağabey, kardeşinin her şeyi kendisiyle paylaştığını da belirtti:
"Kardeşim Nadira'yı ben çok iyi biliyorum, benden başka bir paylaşabileceği insan yoktu. Ben onun her türlü dostu olarak, babası olarak, abisi olarak her türlü şeyi paylaştım. Herhangi bir sıkıntısı yoktu, ilaç kullanacak bir durumu yoktu. Kendini intihar edecek, kendini vuracak kadar cesareti de yoktu."
Ağabey, kardeşinin, arkadaşı Leyla ile konuşmasından bahsettikten sonra ise şunları söyledi: "Ben ağabeyimin gözüne nasıl bakacağım, ben mektup yazarım, evi de yakarım kendimi de öldürürüm' demiş Leyla hanımefendiye."
BBC Türkçe Muhammet Ali Kadirova ile görüşme talebine yanıt alamadı ve "aile üyelerinin çok tedirgin olduğu ve artık medyaya konuşmak istemediği" bilgisini edindi.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı avukat Müjde Tozbey Erden, dernek adına gönüllü olarak davayı takip ediyor ve Kadirova'nın ailesine hukuki destek veriyor.
Avukat Tozbey, genç kadının ölümünün şüpheli olduğuna dair birçok emare olduğunu öne sürüyor:
"Nadira'nın intihar şekli, bir gece önce yakın arkadaşına 'cinsel saldırıya' uğradığına dair sözleri, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın iki gün içerisinde otopsi ve Adli Tıp raporunu hızlıca aldırıp Nadira'nın cenazesini ülkesine göndermesi, bürokratik işlemlerin iki gün içinde halledilmesi, intihar ettiğine dair açıklamalar yapılması Nadira'nın ölümünü şüpheli hale getirmiştir."
Avukat Tozbey "Oysa ki şüpheli ölümün ardından çeşitli delil araştırmalarının yapılması gerekmekteydi" diyor ve "yapılmalıydı" dediği birçok madde sıralıyor.
Tozbey'e göre bu maddelerden bazıları şöyle:
Tozbey bazı delilerin üzerinden zaman geçtiğini ancak birçok delil açısından geç kalınmadığını, bunun hâlâ mümkün olduğunu söylüyor.
Ünal, asker kökenli bir siyasetçi.
Hava Harp Okulu'ndaki eğitiminin ardından; jet pilotu, filo komutanı, NATO Karargâh Subayı, 5. Ana Jet Üs Harekât Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Subay Şube Müdürü olarak görev yaptı.
2000'de tuğgeneralliğe, 2004'te tümgeneralliğe terfi etti. Plan Harekât Daire Başkanlığı, 4. Ana Jet Üs Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Başkanlığı, 1. Hava Kuvveti Komutan Yardımcılığı ve Genelkurmay Komutanlığı Kontrol Daire Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Ünal 24, 25 ve 26. dönemde AKP'den İstanbul milletvekili seçildi. Milletvekilliği süresince Milli Savunma Komisyonu Başkanvekilliği, Plan ve Bütçe Komisyonu ile NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Üyeliği yaptı.
Ankara'daki siyaset ortamında "güçlü ve etkili bir isim" olarak tanınan Ünal, şu ana kadar olayla ilgili bir yorum yapmadı.
BBC Türkçe'den Ayşe Sayın, TBMM'nin açılış töreninde Şirin Ünal'dan konuyla ilgili görüş talep etti. Ünal bu aşamada konuyla ilgili görüş vermeyeceğini belirtti.
Ünal ayrıca BBC Türkçe'nin daha ileri bir tarihte röportaj yapma talebini de kabul etmedi.
Soruşturma kapsamında Ünal'ın ifadesine başvurulup başvurulmadığı bilinmiyor.
BBC Türkçe'nin görüştüğü ve ismini açıklamak istemeyen Özbek bir diplomat, Özbekistan'ın Ankara'daki Büyükelçiliği'nin soruşturmanın yürümesiyle ilgili Türk makamlarıyla yakın işbirliği içinde olduğunu ve soruşturmanın sağlıklı yürüdüğünü belirtti.
Yetkili, "Soruşturmayı yürüten savcıyla görüşmeler yapıldı. Savcı, kanunen her şeyi kontrolü altına almış, çok titiz ve temiz çalışıyor. Sayın savcı, 'Bunu sonuna kadar takip edeceğim' dedi. Her şeyi inceliyorlar. Otopsisi, telefon konuşmaları, SMS'leri vs… Medyaya çıkan insanların ifadelerini de alıyorlar. Soruşturma devam ediyor. Her şey uluslararası ve Türkiye'nin kanunlarına uygun. Her şey Türkiye Cumhuriyeti adaletinin kontrolü altında" dedi.
Özbek diplomat, Nadira'nın cenazesinin hızlı bir şekilde ülkesine gönderildiği bilgisini teyit etti ancak burada usule aykırı herhangi bir şey olmadığını belirtti.
Bu arada BBC Özbekçe Servisi'nin aktardığına göre, Özbek Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili yaptığı ve bakanlığın internet sitesinde yayımlanan açıklamasında, "Türkiye'deki Özbekistan Büyükelçiliği'nin Nadira Kadirova'nın trajik ölümüyle ilgili soruşturma sürecini kontrol ettiğini" belirtti.
Açıklamada, Türkiye'de yaşayan ve olayla ilgili kaygılanan Özbek vatandaşlarının bilgi için Özbekistan'ın konsolosluğunu arayabileceği belirtildi ve büyükelçilik ile konsolosluğun numaraları paylaşıldı.
BBC İzleme Servisi'nin Özbekçe bölümünün aktardığına göre ise Nadira Kadirova'nın ölümü, Özbekistan'da medya tarafından günlerdir kapsamlı bir şekilde haberleştiriliyor.
Haberlerin tümü ise Türk basınındaki haberlere dayandırılarak yapılıyor.
Haberlerde intihar olayının nedenlerini sorgulayan ifadeler yer alıyor.
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün açıklamasında, "konuyla ilgili soruşturmanın Cumhuriyet Savcılığı tarafından çok yönlü olarak, detaylı ve titiz bir şekilde sürdürüldüğü" belirtildi.
BBC Türkçe'den Fundanur Öztürk, soruşturmanın detaylarıyla ilgili Ankara Adliyesi'nde iki kez savcılık makamıyla görüştü ancak yetkililer, bu aşamada medyanın sorularını cevaplamayacaklarını belirtti.
Avukat Müjde Tozbey, "Henüz Nadira hakkında bir dava açılmadığı gibi, intihar dır denilerek takipsizlik kararı da verilmedi" bilgisini veriyor.
Tozbey soruşturmanın şu anda sağlıklı bir şekilde yürümediğini, sağlıklı bir soruşturmanın ancak yukarıda bahsettiği dellilerin toplanması üzerinden yürüyebileceğini savunuyor.
Savcılık sorgusunda Nadira'nın iki kadın arkadaşına fuhuşa teşvikle ilgili soru sorulmasına da tepki gösteriyor Tozbey:
"Fuhuşun, Nadira'nın öldürülmesi ve cinsel saldırıya uğraması ile hiçbir ilgisi olamaz, kimseye de bu hakkı vermez. Ayrıca Nadira'nın arkadaşına "abimin yüzüne nasıl bakacağım" deyip ağlaması da cinsel saldırıya, cinsel ilişkilere alışık olmadığının önemli bir kanıtı. Nadira'nın fuhuş yapıp yapmadığını sormak, soruşturma sürecini Nadira açısından kirletmeye yönelik bir uğraştır. Bu, soruşturmanın yönünü değiştirmeye dair bir uğraştır."
Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Sera Kadıgil ve Saadet Partisi milletvekili Cihangir İslam, Kadirova'nın ölümünü Meclis gündemine taşıdı.
Olayın her yönüyle eksiksiz şekilde araştırılması ve kamuoyunun gelişmelerden eksiksiz ve sansürsüz şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Kadıgil, bu bağlamda Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi.
Saadet Partili İslam da, Kadirova'nın ölümüyle ilgili, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanıtlaması istemiyle meclise soru önergesi verdi.
© Tüm hakları saklıdır.