18 Mart 2021 10:01
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tek aday olarak girdiği 13. Olağan Büyük Kurultay'da 1277 oy alarak 10. kez MHP Genel Başkanı seçildi.
MHP 13. Olağan Büyük Kurultayı, Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirildi. Covid-19 salgınına karşı tedbirlerin uygulandığı kurultay salonunda partililer, basın mensupları ve davetlilere maske ve dezenfektan verilirken kurultaya katılan herkesin testleri yapıldı. Kurultayın yapıldığı salona 'Safımız belli, tarafımız belirgin, sevdamız millettir', 'Birlikte başardık 1923, birlikte başaracağız 2023', 'Cumhur ittifakında birlik Türkiye'de dirlik', 'Terörle mücadele andımız milli beka ahdımız', 'Türk Devletinin istiklali Türk gençliğinin istikbali' afişleri asıldı.
Kurultaya AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AKP Sözcüsü Ömer Çelik ile Genel Başkan Yardımcıları Erkan Kandemir, Mehmet Özhaseki ve Jülide Sarıeroğlu, BBP, DSP, Bağımsız Türkiye Partisi, Yeniden Refah Partisi, Anavatan Partisi temsilcileri katıldı.
Bahçeli, 10'uncu kez genel başkan seçildiği kurultayda Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulunda kan değişikliğine gitti. Bahçeli, 75 kişilik MYK'daki isimlerden yarısını yeni listeye almadı, 36 yeni isme görev verdi.
MHP yönetimindeki en dikkat çeken değişiklik, genel başkan yardımcıları Emin Haluk Ayhan ve Hidayet Vahapoğlu'na MYK listesinde yer verilmemesiyle yaşandı. MYK üyeleri Ruhsar Demirel, Sefer Aycan ve Zühal Topcu da yeni oluşturulan listede kendine yer bulamadı.
MHP'nin Merkez Yönetim Kurulunda 10 kadın üye görev yaparken bu sayı yeni listede 5'e düşürüldü. Nevin Taşlıçay, Nur Tuğba Aktay ve Deniz Depboylu MYK'daki yerini korudu, Pelin Yılık ve Filiz Kılıç listenin yeni isimleri oldu.
MYK listesine giren 36 yeni isim şöyle sıralandı:
İsmail Özdemir, Mehmet Celal Fendoğlu, Muharrem Varlı, Sermet Atay, Hayati Arkaz, İbrahim Özbay, Ali Uçak, Seçkin Odabaşı, Afşin Birben, Ahmet Kürşat Azkur, Bülent Maşaoğlu, Derya Bulut, Bahadır Bumin Özarslan, Turan Şahin, Filiz Kılıç, Emrullah Türe, Ahmet Savaş Çolak, Hüseyin Yıldız, Eyüp Gönültaş, Tarkan Toper, Pelin Yılık, Gökhan Türkeş Öngel, İbrahim Uzun, Murat Turna, Turan Şener, Uğur Öztürk, Serdar Soydan, Ahmet Selim Yurdakul, Cengiz Şahin, Fevzi Altuntaş, Yavuz Tellioğlu, Şahin Gürz, Beşir Tatar, Muhammet Köse, Hüseyin Edis ve Ömer Ekici.
Mevcut MDK'de yer alan Hami Korkmazlı, Gencer Özdemir, Mehmet Azar ve Fevzi Fırat Gözüyeşil yeni listede yer almazken MDK'nin tek kadın üyesi Duygu Kurban Gözüoğlu'nun da arasında olduğu mevcut 5 üye yerini korudu.
Taner Gökçek, Cemil Yavuz Aksu, Fazıl Çağrı Kuş ve Emin Alper Öztürk listenin yeni yüzleri oldu.
Kurultay'ın açılışında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, HDP'nin kapatılması ve muhalefet partilerini gündemine alan MHP lideri Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2023 ve takip eden 10 yılı kapsayan stratejik hedeflerinin ilki Türk tipi başkanlık modeline sahip çıkmaktır" dedi. Muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifine ilişkin olarak, "Beyhudedir, geleceğe dair söyleyecek bir şeyi olmayanların acıklı kıvranmasıdır" diyen Bahçeli, "Artık parlamenter sisteme geri dönüş yoktur. Milli iradenin tartışmaya açılması demokratik bir hattan öte baskıcı, bağnaz, hazırlıksız, tahammülsüz ve tahakkümcü bir siyaset ayıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi siyasi hukuki, ve ekonomik reformlarla kökleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Memnuniyetle söylenmesi gerekir ki bu süreç kararlılıkla devam ettirilmektedir. Eksik varsa giderilecek yetersizlik varsa telafi edilecektir" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işin özünde Türk tipi başkanlık modelinin farklı bir isimlendirilmesidir" diyen Bahçeli, "Bir yönetim sisteminin kökleşip olgunlaşması sabahtan akşama olacak şey değildir. Yürürlükteki sistemin devlet ve millet hayatına bütün imkanlarıyla nüfuz etmesi için müşterek emek, destek, zaman gerekir. MHP olarak 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne daha yerinde bir ifade ile Türk tipi başkanlık sistemine sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmektir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AKP genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı ve Ekonomi Reform Paketi için de, "Umut verici gelişmelerin işaret fişeği" değerlendirmesine bulunan Bahçeli, "Biz devam edecek reform zincirini samimiyetle destekliyor üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz" dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin'in Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) dava açmasına ilişkin de konuşan Bahçeli, "HDP siyasi kisveye bulunmuş suç örgütüdür. Herhangi bir isimler açılmamak üzere kapatılması namus görevidir" sözlerini kaydetti. "HDP Türk demokrasisinin çevresini sarmış mayıs tarlasıdır" diyen Bahçeli CHP ve İyi Parti'yi de, "CHP Türk siyasetine tutunmuş beşinci kol faaliyetidir. İyi Parti Türkiye'nin kötülüğüne hizmetkârlık yapan siparişle kurulan uzaktan kumandayla kontrol edilen melanet bir projedir" ifadeleriyle hedef aldı.
Danıştay'ın ‘Andımız' kararına da, "Türküm deriz, çalışkanım diye sesleniriz adımızdan aklımızdan anılarımızdan ve andımızdan bu şu istedi diye asla vazgeçmeyiz" diyerek tepki gösteren Bahçeli, CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın kendisine yönelik, "Şimdi karar çıkmış yine ortağınızı eleştiremiyorsunuz, Danıştay'ı eleştiriyorsunuz. Ne oldu? Yoksa kırmızı çizgileriniz artık pembeleşti mi?" sert bir dille yanıt verdi. Öztrak için "çürümüş CHP sözcüsü" ifadesini kullanan Bahçeli, "Senin her yerin zift gibi kara olmuş haberin yok" dedi. MHP lideri sözlerinin devamında da, "Ey CHP yönetimi sizin nereniz Türk ki andımıza sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki andımızı söylemek size yakışacaktır. Biz varlığımıza Türk varlığına armağan etmişken sizlerin kimlerin taşeronu kimlerin hizmetk3arı olduğunu bilmeyen kalmış mıdır ki!" ifadelerini kaydetti.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Gönül isterdi ki bu salonun içi de dışı da geçmişte olduğu gibi hınca hınç dolsaydı. Ancak bir yıldır dünyanın kıyasıya mücadele ettiği salgından dolayı kurultaya katılımı sınırlı tuttuk. Aramızda bulunmayan her arkadaşımızla zamanın dar kalıplarına sığmayan gönül birlikteliği içindeyiz. Her şeyin başı sağlıktır, dikkatli olmalıyız, kurallara mutlak suretle uymalıyız. Geride kalan bir yıllık zaman süresinden virüs dolayısıyla hayatlarını kaybeden kardeşlerimize cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim sizleri ve milletimizi, tüm insanlığı her türlü afet, husumetten korusun diye dua ediyorum. Bu duygularla 13. Olağan Kurultayımıza katılmanızdan dolayı teşekkür ediyor, hepinize hoş geldiniz diyorum. Günümüz kutlu olsun, milletimiz huzurlu olsun. Devletimiz birlik bulsun."
"Yeri geldi iftiralarla boğuştuk durduk, vazgeçmedik sevdamızdan dönmedik yolumuzdan şikâyet etmedik sırtımızdaki yüklerden. Çünkü yolu doğru olanın gücü ağır olur dedik. Ülkücü olmanın varsa bir bedeli seve seve ödemeyi diledik. Bin asra bedel bir günlük imtihanlarla sınandık. Herkes okyanusun içindeki damlaya bakarken biz damlanın içindeki okyanusu gördük. Milliyetçi Ülkücü hareket Türklüğün bekasını korumaya yemin etmiş serden geçtiklerin, inanmış vicdanların ilkeli dava insanlarının düşmeyecek kalesidir. Ardımızda tarih yanımızda dava arkadaşlarımız başımızda al bayrağımız bağrımızda üç hilalli sancağımız önümüzde şehitlerimiz, ömrümüzde milliyetimiz ölümüzde bu cennet vatanın toprağı bize yardır dedik her zaman da var olacağız diye seslendik. Yastığımız mezar taşlı yorganımız kar olsun biz bu yoldan döner isek namus bize ar olsun. "
"Varlığımızdan ürperenler var hepsini biliyoruz. Bütün köhne emel sahiplerini iyi tanıyoruz. Ferasetimizle karanlık oyunları görüyor kara kampanyaları göğüslüyorsunuz. Türkiye'yi tuzağa düşürmek için çırpınan çevreleri ibretle takip ediyorsunuz. Geceleri hesap gündüzleri hüsran ne kadar müfrüt ve münakıf varsa alayı bir olmuş bir araya gelmiş Türkiye'nin ayağından çekiştiriyor önüne bariyer dikiyor. Sanıyorlar ki tezg3ahalrına akıl sır ermeyecek. Türkiye'nin karşısında hizalanmak muhalefet değildir. Millet başka bir şey zillet başka bir şeydir. Türkiye'yi, uçuruma çekmenin adı demokrasi değildir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne saldırı özgürlük değildir. İnsanlık değildir insan hakları hiç değildir. Üniter milli devletimizi hançerlemek için ittifak kurmak yakılan ağaçları yakanlarla tekraren dikmek bölücü milletvekillerinin TBMM'ne gelen fezlekelerinin önüne arkasına bakalım diyen siyaset değildir adamlık değildir. Neyine bakacaksınız? Fezlekelerin önünde hukuk arkasında adalet vardır. Yetmiyorsa bu size önünde millet arkasında devlet olduğunu mutlaka göreceksiniz. Fakat gözleri var görmüyor dilleri var söylemiyor. HDP Türk demokrasisinin çevresini sarmış mayıs tarlasıdır. CHP Türk siyasetine tutunmuş beşinci kol faaliyetidir. İyi Parti Türkiye'nin kötülüğüne hizmetkârlık yapan siparişle kurulan uzaktan kumandayla kontrol edilen melanet bir projedir. Kaldı ki İP'in başkanı Cumhur İttifakı'nı tanımlarken etle tırnak gibi demiş. Kendilerinin ise proje bazlı bir ittifak olduğunu çok açık itiraz etmiştir. Dediğimiz de diyeceğimiz de aynısıyla budur. Bu neyin projesidir? Hazırlayanlar kimlerdir? Hedefler manzumesi nelerden ibarettir. Doğrudur Cumhur İttifakı kader birlikteliğidir, milli birlikteliktir. Zalimlere canilere terör örgütlere ekonomik tetikçilere karşı tek ses tek nefes tek bilek tek yürekle duruş gösteren Cumhurun ruh köküdür. "
"2023 cumhurbaşkanı adayımız bellidir. O muhterem sayın isim Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu vesileyle Cumhurbaşkanımıza ve AK Partili kardeşlerimize teşekkür ediyorum. "
"Erken seçim diye tutturanlar, erken seçimden başka seçenek kalmadı diye yutturmaya çalışanlar iyi bilsinler ki seçimler zamanında yapılacak, Türkiye rotasından çıkmayacaktır. 2023'te yeni bir tarih yazılacak, yeni bir sayfa açılacaktır. Bu cumhurun sözüdür. CHP Genel Başkanı tarlayı bilmez, traktöre binmez, çiftçimizi konuşur. Bakkala girmez, manavı bilmez, esnafımızı konuşur. Sıra CHP'ye oy vermeyenlere gelince hakaretleri birbiri ardında sıralamaktan utanmaz. Bize hiç kimse hikâye anlatması Türk milleti zilleti değil zaferi, cumhurun ittifak zihniyetini seçecektir. Nihayetinde istikbal için dirlik, kazanan Türkiye, kazançlı çıkan da Türk milleti olacaktır."
"Türkiye tarihinin en önemli yönetim reformunu CHS ile başarmıştır. Yeni sistem cumhuriyetin kuruluş ilkelerine dayanmıştır. Parlamenter sistemdeki teklemeler kutuplaşmalar kafa karışıklıkları karar sürelerindeki çalkantılar CHS ile aşılmıştır. Türk milleti tarihsel müktesabatına uygun yönetim sistemiyle gücüne güç katmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işin özünde Türk tipi başkanlık modelinin farklı bir isimlendirilmesidir. Bir yönetim sisteminin nasıl ve ne şekilde tarif edildiğinden ziyade fonksiyonel olup olmadığına, beklentileri karşılayıp karşılamadığına, demokratik özellikler taşıyıp taşımadığına odaklanması en dengeli bakıştır. CHP sistemi yani Türk tipi başkanlık sistemi baştan tutmuş tarihsel ve kültürel mazimizle örtüşmüştür. Bir yönetim sisteminin kökleşip olgunlaşması sabahtan akşama olacak şey değildir. Böylesi bir beklenti oluşturmak iyi niyetle izah edilemeyecektir. Yürürlükteki sistemin devlet ve millet hayatına bütün imkanlarıyla nüfuz etmesi için müşterek emek, destek, zaman gerekir. Altını kalın bir şekilde çizmek isterim ki geçmişin tecrübeleriyle geleceği kavrıyor, daha bilinçli, hareket ediyoruz. İmparatorluğumuzun ayakta kalması amacıyla pek çok görüş ve sistem önerilmiştir. Asıl amaç devleti ayakta tutmak için bina edilmiştir. Bilindiği üzere Kavalalı Mehmet Ali Paşa vakasıyla başlayan esasen etaplar halinde hızlanan çözülme süreci hiçbir pansuman tedaviyle durdurulamamıştı. Devasa imp. dağılması, paylaşım yüzünden Avurpa'nın birbirine girmesi demekti. İşte Osmanlı'nın parçalanmasını sorun çıkarmadan sona erdirilmesine şark meselesi denmiş, Türk milleti böylelikle hala devam edegelen kuşatma altına alınmıştır O gün bugündür şark meselesi sürmüştür. "
"MHP olarak 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki CHS'ne daha yerinde bir ifade ile Türk tipi başkanlık sistemine sahip çıkmak ilke kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmektir. Buna karşı güçlendirilmiş parlamenter sistem (GPS) teklifleri beyhudedir, geleceğe dair söyleyecek bir şeyi olmayanların acıklı kıvranmasıdır. GPS kavramını ilk dile getiren şu işe bakın ki terörist Selahattin Demirtaş'tır. Zillet ittifakının GPS ezberi günü kurmaya dönük taktik bir adımdır. Artık parlamenter sisteme geri dönüş yoktur. Milli iradenin tartışmaya açılması demokratik bir hattan öte baskıcı, bağnaz, hazırlıksız, tahammülsüz ve tahakkümcü bir siyaset ayıdır. CHS siyasi hukuki, ve ekonomik reformlarla kökleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Memnuniyetle söylenmesi gerekir ki bu süreç kararlılıkla devam ettirilmektedir. Eksik varsa giderilecek yetersizlik varsa telafi edilecektir."
"İnsan hakları eylem planı ve ekonomi reform paketi müspet ve umut verici gelişmelerin işaret fişeğidir. Biz devam edecek reform zincirini samimiyetle destekliyor üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. Geniş katılımlı herkesi kapsayan yeni yönetim sitemini ruhuna muzahir bir Anayasa ile tahkim edilmesi ikinci stratejik hedefimizdir. MHP bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmektedir. Ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız tamamlanacaktır."
"Ayrıca siyasi partiler kanunu değiştirilmelidir, seçim kanunlarında düzenlemeler yapılmalı, siyasi etik kanunu çıkarılmalıdır. TBMM iç tüzüğü yeni sistemle uyumlu hale getirilmelidir. Milletvekilli dokunulmazlığı yeni baştan ele alınmalıdır. Kamuoyu araştırmaları ve sonuçlarının yayınlanması hakkında geniş değişiklikler yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır. Siyasi maksatlarla ve ekonomik gayelerle bir partiyi parlatıp bir başkasını karalayan anket şirketleri bize göre demokrasi kundakçısı milli irade dolandırıcısıdır. Temiz toplum temiz siyaset temiz yönetim tezahür etmeli kalpazanlar çarpık zihniyetler millete husumet besleyen mihraklar afişe edilip ayıklanmalıdır. "
"Bazı ekonomistler 1929'dn daha şiddetli bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu iddia etmektedir. Ancak Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 1.8 oranında büyüme katetmiştir. Ne mutlu bize ki G20 ülkeleri arasında ekonomisi büyüyen iki ülkeden biri olmuştur. Yaşanan canlanma ve toparlanma vatandaşlarımızın kesesine, devletimizin kasasına mutlaka yansıyacaktır. Gelecek güzel günler için biraz daha sabırlı olmalıyız. "
"Türkiye'de demokrasi olmasaydı gece gündüz cumhurbaşkanına hakaret edenler devlete sövenler iş birlikçiler PKK'nın siyaset uzantıları belediyede, medyada, üniversitelerde, sokaklarda nasıl gezecekler nasıl tehditler savuracaktı. Ülkemizde temek hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir düzenin varlığı tüm kazanımlarıyla ortadadır. Türkiye'de demokrasi yok diyenler gelsinler bunu külahıma anlatsınlar. Tarihimizin hiçbir döneminde bu milletin sinesinden diktatör, tiran çıkmadı. Yönetim hayatımızda ise despotizmin en ufak emaresine tesadüf edilmedi. Demokrasi ahkamı kesenler terörizme kılıf arayanlardır. İnsan hakları konusunda bilirkişiye soyunanlar konu Müslüman oldu mu insanlı konurunu hiçe sayan vicdansızlıklardır. "
"İnsanlık büyü bir salgınla mücadele etmesine rağmen dayanışma ve yardımlaşmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyarken belki de soğuk savaş yıllarını bile aratan bir cepheleşme iklimi dünya genelince vasat bulmuştur. Ne yazık ki beşeriyet karanlık bir tünele girmiştir. Değerler erozyonu yaşanmaktadır. Küreselleşme ideolojisi ulus devletlerin bütün savunma hatlarını yararak alt kimlikleri coşturmuş bireysel üzerinden tanımlanan bir demokrasi çerçevesi oluşturmayı hedeflemiştir. Bunun sonucunda huzursuz kitleler, sıcak çatışmalar, etnik ve mezhebi kutuplaşmalar yer küreyi kasıp kavurmuştur. İlim ve teknikte yaşanan göz kamaştırıcı gelişme aynı oranda sosyal ve ahlaki alana sirayet etmemiştir. Ağır sorunların insanlığa musallat olduğunu görmek lazımdır. Biz uzun çalışmalarla çok değerli bir sonuca ulaştık. Bunu da her insanın takdirine sunduk. İnsanlığın huzuru kitabımıza katkı veren muhterem isimlerini, değerli hocalarımıza teşekkür ediyorum. Şu anda dünya üzerinde 54 noktada çatışma hakimdir. Terörizm insan onurunu direkt tehdit eden bir felakettir. Türkiye'miz bölücü terörün kanlı emelleriyle yıllardır mücadele halindedir. Bu mücadelede yalnız olduğumuz ortadadır. Şükür devlet millet kenetlenmesiyle teröre üst üste darbe vurulmuştur.
"Dördüncü stratejik hedefimiz terörle amansız mücadeleye son terörist silahıyla ele geçirilene kadar destek vermektir. Papa'nın Irak'ın kuzeyini ziyareti anısına bastırılan değersiz pulda sözde Kürdistan haritasının resmedilmesi organize bir senaryonun parçasıdır. Türk milleti bölücülüğe ve bölünmeye asla izin vermeyecektir. HDP ayranımızı kabartmasın. HDP PKK'dır cinayettir bölücülüktür masumlara çocuklara gençlere kadınlara ölüm tuzağıdır. HDP ile yasak ilişki zalimlere diz çökmektir. Terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hiç kimseye iyilik ve onur sağlamayacak bilakis hiyanete ortak edecektir. CHP seçimini yapmalıdır. Sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır, karşısında mıdır? İyi Parti kararını netleştirmelidir. HDP siyasi kisveye bulunmuş suç örgütüdür. Herhangi bir isimler açılmamak üzere kapatılması namus görevidir. Kapatılma isteği milletin yüreğine su serpmektedir. Hiç kimse aklından çıkarmasın ki biz şehitlerimizin davacısıyız."
"Türküm deriz, çalışkanım diye sesleniriz adımızdan aklımızdan anılarımızdan ve andımızdan bu şu istedi diye asla vazgeçmeyiz. Kırmızı çizgilerimizin pembeleştiğini söyleyen çürümüş CHP sözcüsüne diyorum ki, senin her yerin zift gibi kara olmuş haberin yok. İlle de pembe arıyorsan önce kendine bakmalıdır. Kılıçdaroğlu'na tavsiyem aklı varsa kendine saklasın arayacağı varsa dursun arasın, yüreği varsa bölücü dostlarına rest çekip tüm bağlarını koparsın. Ey CHP yönetimi sizin nereniz Türk ki andımıza sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki andımızı söylemek size yakışacaktır. Biz varlığımıza Türk varlığına armağan etmişken sizlerin kimlerin taşeronu kimlerin hizmetk3arı olduğunu bilmeyen kalmış mıdır ki! "
"Türkiye, küresel ve bölgesel hesapları bozan bir ülkedir. Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir kuvvettir. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişimini bir milat olarak kabul ettiğimizde, Türkiye'nin milli güvenliğine karşı tehditlerin beka düzeyine varacak bir düzleme kaydığı görülecektir. ABD'nin, Batılı müttefiklerimizin ve NATO'nun bu tehditleri anlamadığı, paylaşmadığı, daha acıklı olanı da bu tehditlere açıktan veya örtülü destek vermeleridir. Türkiye'nin takip ve temin edeceği milli strateji, uluslararası sistemin yapısal dinamiklerinin ortaya çıkardığı fırsat ve risklerle yakından ilişkilidir. Doğaldır ki, milli stratejimiz tasarlanırken, gelecek vizyonumuz, tarihsel misyonumuz, küresel düzenin yapısal dinamikleri doğru kavranmalıdır. Bu stratejiyle, Türkiye'nin hedefleri ve potansiyel gücü arasında bir dengelenme, esnek bir planlama ve uluslararası sistemin çıktıları üzerinden dinamik bir revize sürecinin işletilmesi gerekmektedir.
Bugün Türkiye'nin önündeki en önemli stratejik önceliği, dünya düzeninde kendine biçtiği tarihsel rolü oynaması için muharrik şekilde jeopolitiğine yönelmesi olmalıdır. Bu jeopolitiğin ana omurgası, Çiftbaşlı Selçuklu Kartalı'yla simgeleştirilmelidir. Biz, ne doğudan vazgeçeriz, ne batıdan ödün veririz. Biz, ya doğu ya da batı kararsızlığı arasında sıkışıp kalmayız. Kuşkusuz ve kesinlikle hem doğu hem de batı kararındayız. Bu nedenle bir yanda Rusya ile komşuluk ilişkilerimizi geliştiriyorken, diğer yanda ABD'nin dostluk ve müttefiklik hukukuna saygı ve riayetini bekleriz, bu konuda da aktif ve ön alan bir diplomasi takip etmeliyiz.
S-400 hava ve füze savunma sistemi milli egemenlik konusudur, bu suretle vatan savunması başkalarının keyfine ve insafına bırakılamayacaktır.
Mısır'la kurulan sıcak ve yapıcı diyaloglar isabetlidir, bize göre eski seviyesine çıkarılmalıdır. Unutmayalım ki, devlet, duyguyla değil, akıl ile yönetilir. Devletlerarasında keskin hatlarla ihata edilmiş dostluk ve düşmanlıklar olmaz, bugüne kadar da olmamıştır.
Türkiye'nin jeopolitik kodlarının odak noktası, milli kültürü, milli tarihi, milli kimliği ve kucaklaşmayı bekleyen Türk Dünyası ile kuracağı ilişkiler olmalıdır. Karabağ Zaferi ile açılan Nahçıvan Sınır kapısı fiilen ve fikren manevra alanımızı çok daha fazla genişletecektir. Bugün Güney Kafkasya'da vurulan davulun sesi, Orta Asya'dan, Doğu Türkistan'dan, Sibirya'dan, Doğu Avrupa'dan ve Balkanlar'dan duyulmaktadır. Bu durum Türkiye için stratejik bir vizyon olduğu kadar tarihin ve kültürümüzün bizlere yüklediği sorumluluktur.
Türkiye, Türkiye'den büyüktür. Türk Dünyası, Dünyadan büyüktür. Milli güvenliğimiz; komşu ülkelerin sayısı ve sınır uzunluklarının değişimi ile sahip oldukları siyasi amaç ve diplomatik araçlara göre güç kazanıp ya da kaybetmelerinden doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir.
Milliyetçiliğimiz, hayatın ve milli arzuların gerçeğini yansıtmaktadır. Milliyetçiliğimizin harcı husumetle değil karşılıklı hürmetle karılmıştır. Türk milliyetçiliği; yükselmek için değil yükseltmek içindir, ilaveten rasyoneldir, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır, kan değil ruh ve kültür arar, millete mensubiyet şuurunu canlı tutmak asıl gayesidir. Bir diğer ifadeyle Türk milliyetçiliği; özgürlükçüdür, demokratiktir, eşitlikçidir, barışçıdır, milletimizin her ferdini bir ve kardeş gören kaynaşma ve kader ortaklığı ahlakıyla bütünleşmiştir. Bizim milliyetçiliğimizi sorgulayanlar, gitsinler aynaya baksınlar. Türkiye'ye diş bileyenlerden, cephe alanlardan himmet ve uzanacak el beklemek milliyetçilik değil, mankurtluktur, müptezelliktir, milliyetsizliktir. Ülkümüz, Merhum Ziya Gökalp'ten mülhem şekilde ifade edersem; halin terbiyecisi, geleceğin mimarı, geçmişin de hakikatidir. Varsın birileri kavga etsin, biz kucaklaşacağız. Varsın birileri çıkar hesabı yapsın, biz milletimizle gönül köprüleri kuracağız. Varsın birileri ihanete payanda olsun, biz Türk milletinin sesi, mazlumların nefesi, gariplerin yol arkadaşı, şehit analarının dert ortağı, kahraman ecdadımızın tercümanı olacağız."
© Tüm hakları saklıdır.