Afrika kıtasından Avrupa’ya yayılan maymun çiçeği hastalığının yeni bir pandemi süreci olasılığını gündeme getirmesi gözleri Türkiye’deki sağlık sistemine çevirdi. Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Veysi Ülgen, “Biz, koronavirüs dönemindeki gibi bir sürecin işletilmesini istemiyoruz. O dönemdeki gibi geç kalınma, vakaları görememe, önlem alamama gibi durumların olmaması gerekir. Koronavirüs döneminden ders alınmalı” dedi.
Afrika kıtasında görülen ve maymun çiçeği olarak da bilinen mpox virüsü nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) küresel halk sağlığı acil durumu ilan etti. Şu ana kadar 16 ülkede görülen vakaya henüz Türkiye’de rastlanmadı. Türkiye’nin sağlık altyapısının olası bir pandemiye hazır olup olmadığını ANKA Haber Ajansı’na değerlendiren Diyarbakır Tabip Odası (DTO) Başkanı Veysi Ülgen, dünyada koronavirüs ortaya çıktığında Türkiye’de ciddiye alınmadığını hatırlatarak, o süreçten ders alınması uyarısında bulundu.
Ülgen, hastanelerde şimdiden önlem alınması gerektiğini belirterek, “2020 yılının başlarında hem Türkiye’nin hem de dünya gündeminde koronavirüs salgını vardı. Ancak o dönem Sağlık Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları ve toplum tarafından çok ciddiye alınmadı. Türk Tabipler Birliği’nin o günlerde yaptığı uyarı çok dikkate alınmadı. Mart ayında Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan etmesiyle birlikte Türkiye’de salgının olduğu görüldü. Her gün vakalar arttı. Pandemi ilan edilmeden önce yani ocak ve şubat aylarında virüse yakalananlar olmuştu. O gün de söylemiştik, bir geç kalınmışlık yaşandı. Bugün ise, mpox denilen halk arasında ise maymun çiçeği denilen bir viral salgını var. Biz, koronavirüs dönemindeki gibi bir sürecin işletilmesini istemiyoruz. O dönemdeki gibi geç kalınma, vakaları görememe, önlem alamama gibi durumların olmaması gerekir. Koronavirüs döneminden ders alınmalı. Şimdiden gerekli önlemler alınmalı. Hastanelerde ve yoğun bakım ünitelerinde gerekli önlemler şimdiden alınmalı. Halka, bir propaganda yapılmalı. Bu hastalığa karşı korunmak için bakanlık, sağlık kuruluşları tarafından uyulması gereken kurallar için gerek afişlerle, yazılı ve görsel medyada farkındalık yaratılmalı. Bu virüse karşı nasıl korunabiliriz konuları çok sıkı bir şekilde işlenmeli” dedi.
‘Türk Tabipler Birliği yaptığı açıklamayla, tektük vakanın olduğunu söyledi’
Sağlık Bakanlığı’nın mpox virüsünün henüz Türkiye’de görülmediği, Türk Tabipler Birliği’nin ise virüsün Türkiye’de tespit edildiği yönünde açıklama yaptığını belirten Üngel, şunları söyledi:
“Bu viral hastalık diğer viral hastalıklara benziyor. Viral hastalıkların çoğu birbirine benziyor. Başlangıç olarak üst solunum yollarını etkiyor. Ancak daha sonra vücudun bütün sistemini etkilemeye başlıyor. Baş ağrısı, halsizlik, öksürük gibi yakınmalar, koku alamama gibi yakınmalar da olabiliyor. Henüz Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından açıkladığı maymun çiçeği vakası yok. Ancak özellikle Türk Tabipler Birliği’nin yaptığı açıklamayla, tektük vakanın olduğunu söyledi. Tektük vakalar viral hastalıklarda tektük olarak kalmıyor. Hızlı artıyor. Biz bunu koronavirüste biliyoruz. Bu hastalık, teklerde kalmıyor. Bu anlamda dikkat etmek gerekiyor. Sağlık Bakanlığı bakalım önümüzdeki dönemde, koronavirüsün sonraki dönemlerinde aldığı kararları uygulayacak mı? Yani bu sıkı önlemleri uygulayacak mı? Bunu göreceğiz.”
‘Pandemi dönemindeki bütün deneyimleri inceliyoruz’
Tabipler odası olarak koronavirüs sürecinde yaşanan aksaklıkları incelediklerini aktaran Ülgen, “Koronavirüs sürecinde bazı özellikle tedavi protokolü ile ilgili bazı deneyimler oldu. O dönem sıtma ilacında kullanılan ilaçlar bir dönem kullanıldı. Biz bunun yanlış olduğunu söyledik. Sonra bu ilaç kaldırıldı. Çok böyle magazinel haberlere çok önem verildi. Bilimsel olmayan hiçbir etkinliği kanıtlanmamış yöntemlerin bu hastalıkta iyi olduğu söylendi. Ama pratikte gördük ki bundan hiçbiri olmadı. O dönem 2020 Haziran ayında Sağlık Bakanlığı'ndan Diyarbakır’a gelen heyetle, Türk Işın Tedavisi dedikleri bir yöntemi kamuoyuna deklere ettiler. Diyarbakır Tabip Odası olarak buna karşı çıktık. Bilimsel olarak ispatlanmamış, bilimsel olarak bilinmeyen yöntemlerin sonuçları, bilinmeyen yöntemlerin uygulanması doğru değil dedik. Açıklamamıza destek çıkmadı. Pandemi dönemindeki bütün deneyimleri inceliyoruz. Sağlık hakkının artık ortadan kaldırıldığı durum var. Sağlığın özelleştirmesi, piyasalaşması var. İlaç tekelleri gerçeği var” açıklamalarında bulundu.
‘Salgın kurallarının yeniden yaşatılmasını talep ediyoruz’
“Toplumu da uyarıyoruz. Özellikle elle temastan kaçının. Kalabalık yerlerde mutlaka maske takın, kişisel hijyene uymalarını istiyoruz. Fiziksel temasa, el ele tutuşmalar, sarılmalar, öpüşmeler gibi durumlardan kaçınılmalı” uyarısını yapan Ülgen, Sağlık Bakanlığı’nın salgın kurallarını hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Ülgen, “Özellikle kalabalık yerler, okullar, camiler, taziye evleri gibi yerlerde hijyen kurallarına dikkat edilmeli. Salgın kurallarının yeniden yaşatılmasını talep ediyoruz. Mpox dediğimiz maymun çiçeği salgını ne ülkemize ne dünyada umarım korktuğumuz başımıza gelmez” diye konuştu.
'Hastanelerde randevu olayını tartışıyoruz, sağlık sisteminin pandemiyle ne kadar baş edebileceği meçhul’
İktidarın sağlık alanında yaptığı yatırımları övmesine tepki gösteren Ülgen, sağlık hizmetleri çok hastane açmakla değil, hastalıkları önlemek için alınması gereken tedbirlerle olduğunu aktaran belirterek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Sağlıkta önemli olan hastalıkların ortaya çıkmasını engellemektir. Asıl görevimiz budur. Biz şu anda diyoruz ki hastalığı önlemenin yollarını geliştirelim. Son aylarda hastaneler randevu olayını tartışıyoruz. Türkiye’de çözülemeyen bir randevu sorunu var. Hastanelerde mesai saati dışında kamu hastanelerinde hastalardan para almasını tartışıyoruz. Acil servislerin yoğun olduğunu görüyoruz. Bu anlamda sağlıkta bu kadar sorun varken, bu sorunlara sahip bir sağlık sisteminin pandemiyle ne kadar baş edebileceği meçhul. Aciller ve birinci basamaklar yetersiz. Mevcut yapıyı, koronavirüs sürecinde gördük. Sağlık sistemi, yatarak tedavi eden, hastayı önceleyen bir sağlık sistemidir. Çok fazla yatak sayısıyla övünen, çok fazla hastalıkla mücadele ettiğini övünen sağlık sistemimiz var. Halbuki, gerçek bir sağlık sistemi, hastalıkların en az olduğu, sağlık sistemidir. Yani koruyucu sağlık hizmetleriyle salgında insanların etkilenmesini önlemektir. Mesele, sürekli yoğun bakımları açmak, özel hastaneleri genişletmek, kamu ve şehir hastaneleri yapmak değil. Bu anlamda hastalığı engelleyecek koruyucu sağlık hizmetlerini geliştirmek gerek. Ama şu an biz koruyucu sağlık hizmetinde aksaklıklar görüyoruz. Bu da bizi endişelendiriyor. Sonuçta hastalık çıkmadan, yayılmadan, salgın olmadan hem toplumun hem bakanlığın hem hekimler ve ilgili herkesin bu konuda gerekli adımlar atması gerekiyor.”