04 Ağustos 2024 20:49
Romantik Dönem Rus klasik müzik bestecisi Pyotr İlyiç Çaykovski tarafından bestelenen Kuğu Gölü balesi, 1877 yılında ilk kez Moskova'da Bolşoy Tiyatrosu'nda sahnelendi.
Kuğu Gölü ilk defa sahnelendiğinde beklenen ilgiyi görmedi. 1882-1883 sezonundan sonra, Marius Petipa ve Lev Ivanov tarafından yapılan yeni versiyonuyla büyük bir başarı elde etti. 27 Ocak 1895 tarihinde sahnelenen bu yeni versiyon, Kuğu Gölü'nün bugün bildiğimiz başyapıt haline gelmesinde büyük rol oynadı.
Pyotr İlyiç ÇaykovskiPyotr İlyiç Çaykovski, 7 Mayıs 1840'ta o zamanlar Rusya İmparatorluğu'nun Vyatka eyaletinde bulunan günümüz Udmurtya'sında küçük bir maden şehri olan Votkinsk'te doğdu. Çaykovski, babasının ikinci evliliğinden olan altı çocuğunun ikincisiydi. Dört erkek kardeşi ve Aleksandra adlı bir kızkardeşi vardı. Babasının ilk evliliğinden Zinayda adlı bir üvey kızkardeşi de vardı. Çaykovski beş yaşında piyano dersi almaya başladı. Üç yıl içinde öğretmeni kadar yetkin bir şekilde müzik okuyabilecek kadar yetenekli bir öğrenci oldu. 14 yaşındayken çok bağlı olduğu annesini kaybetti ve bu daha sonra eserlerinde kendisini gösterecek olan depresif yanının gelişmesine katkıda bulundu. 19 yaşında eğitimini tamamlayarak devlet memuru oldu. 21 yaşındayken sonradan Petersburg Konservatuvarı’na dönüşecek yeni bir müzik okuluna kaydoldu. 1865 yılında mezun oldu ve Moskova Konservatuvarı’nda müzik öğretmenliğine başladı. Bu kurumda çalıştığı 11 yıl boyunca birçok büyük eser yaratan Çaykovski, ilk defa Alınyazısı adlı senfonik şiirde kendi bestecilik üslubunu ortaya koydu. Nadezhda von MeckEşcinsel eğiliminin dedikodulara yol açmasını önlemek için 1877’de konservatuvardan bir öğrencisi ile evlenen Çaykovski’nin bu evliliği çok başarısız olmuş ve intihar girişiminde bulunmasına yol açmıştır. Dokuz hafta sonra eşini ve Moskova’yı terk eden ancak boşanamayan besteci 1878’de varlıklı bir müziksever olan Nadezhda von Meck ile tanıştı. 11 çocuklu bu genç kadın Çaykovski'yi maddi olarak destekledi ancak ilişkileri sadece mektuplaşma yoluyla sürdü, von Meck'in isteğiyle birbirlerinin yüzünü görmediler. Aldığı maddi destek sayesinde Çaykovski öğretmenlikten ayrılıp kendisini bestelerine verdi. 1878 - 1885 yıllarını Avrupa-Rusya arasında gidip gelerek geçiren besteci, gittiği ülkelerde orkestralar yönetti. 1891’de ise Amerika Birleşik Devletler'ye giderek kendi eserlerinden oluşan dinletiler gerçekleştirdi. 6 Kasım 1893'te St. Peterburg'da kolera nedeniyle ölmüştür. Çaykovski'nin en ünlü eserleri arasında Kuğu Gölü, Fındıkkıran, Uyuyan Güzel, Beşinci Senfoni, Altıncı Senfoni (Pathetique) ve Piyano Konçertosu No. 1 yer almaktadır. |
Günümüzde dünyanın en bilinen balelerinden biri olan Kuğu Gölü balesi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde (SSCB) de çok popülerdi. Birçok trajik olay sırasında SSCB'de televizyonda Kuğu Gölü balesi gösterilirdi. Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreterlerinden Leonid Brejnev, Yuri Andropov ve Konstantin Çernenko'nun cenaze törenleri sırasında olduğu gibi 1991 Sovyetler Birliği darbe girişimi esnasında da ekranlarda Kuğu Gölü balesi vardı.
Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov, 19 Ağustos 1991 tarihinde Kırım’da tatildeyken ‘Kremlin Şahinleri’ olarak bilinen bir grup üst düzey yetkili darbe girişiminde bulundu. Üç gün süren darbe girişimi başarısız oldu ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasına yol açtı ama akıllara Kuğu Gölü balesi ile kazındı.
Sovyet yetkililer "kitlesel huzursuzluğu önlemek için vatandaşları bilgiden korumak" istiyor ve televizyonlarda haber yerine bir şey göstermeleri gerekiyordu. Yas zamanlarında eğlence programları uygunsuz olacağı için SSCB'de de çok popüler olan Kuğu Gölü balesi seçilmişti. Böylece Kuğu Gölü balesi, istemeden de olsa darbe girişiminin bir nevi resmi olmayan sembolü haline geldi.
HAKAN AKSAY'IN YAZISI | Çaykovski’nin kuğuları, sanatı ve özel hayatı
Eserin librettosunun kime ait olduğu konusu tartışmalı olsa da ‘Beyaz Ördek’ adlı Rus halk öyküsünün Kuğu Gölü’ne kaynak olduğu düşünülmektedir. 2 perde 4 tablodan oluşan eserin ilk perdesinde, Prens Siegfred’in doğum günü kutlanmaktadır. Kraliçe de törene katılarak oğluna altın yaylı bir ok armağan eder ve bir gün sonra onuruna vereceği baloda, evleneceği kızı seçmesi gerektiğini söyler. Prens henüz evliliğe hazır olmamasına rağmen bu duruma boyun eğmek zorunda kalır. Daha sonra tüm saray halkı Prensin onuruna dans ederler. Gün batarken konuklar dağılır. Prens yalnız kalır ve göle avlanmaya gider.
Avlanmak için göle doğru gelen Prens görülür. Tam o sırada beliren kuğu, Prens’e adının Prenses Odette olduğunu söyler. Odette, büyücü Rothbart’ın kuğu şekline soktuğu kızlardan biridir. Büyünün bozulması ise, ancak bir erkeğin bu kuğulardan birisine âşık olup, evlilik yemini etmesi ile gerçekleşebilecektir. Gizlendiği yerden çıkan acımasız büyücü Rothbart, Prensi yok etmek ister ama Odette yalvararak bu duruma engel olur. Daha sonra kuğular dans ederek Prensle Odette’in aşkına eşlik ederler. Gün doğmak üzeredir, göle dönmek zorunda olan kuğular veda ederek ayrılırlar.
Aşkın gücünü, özgürlüğün özlemini ve kötülüğün lanetini anlatan Kuğu Gölü’nün ikinci perdesinde; sarayın balo salonunda, saraylılar ve konuklar Prensin doğum gününü kutlamak için toplanmışlardır. Prens, Kraliçe’nin davetlisi olarak çeşitli ülkelerden gelmiş prenseslerden biri ile evlenmek için seçim yapmak durumundadır. Ancak, aklı fikri sevgilisi Odette’de olduğu için gönülsüzdür. Balo, birden davetsiz gelen iki konukla karışır. Bunlar, baron kılığına girmiş büyücü Rothbart ile Odette’in yüzünü kullanan kızı Odile’dir. Prens, Odile’in sevdiği kız Odette olduğunu zannederek çok sevinir. Uzaklardan kuğu Odette’in yalvaran görüntüsü belirir. Fakat Odile’in büyüsüne kapılmış Prens, hiçbir şey görememektedir. Rothbart, zaferi kazanmış bir tavırla, kızını göstererek, Prensten onu sevdiğine dair yemin etmesini ister. Tabii çok geçmeden büyücü ve kızı Odile, Prensin sevgilisi Odette’e ihaneti ile alay ederler. Şaşırtıcı gerçeği öğrenmesi ve o sırada Odette’in tekrar beliren görüntüsü, Prensi çok üzer. Fakat iş işten geçmiş, Prens, Odile’e evlilik yemini etmiştir. Kuğular büyücünün elinden kurtulamayacaklardır.
Aynı gece, göl kıyısında ihanete uğrayan güzel Odette, ölümü arzulamaktadır. Kuğular onu teselli ederken, birden çıkan fırtına ile Odette’i arayan Prens görülür. Bağışlanması için yalvarmaktadır. Bu sırada büyücü Rothbart tekrar karşılarına çıkar ve Prense ettiği yemini hatırlatarak kızı Odile’le evlenmesini ister. Gün doğmak üzere olduğundan Odette göle dönmek zorundadır. Odette’i yitirmek istemeyen Prens, büyücü ile kavgaya tutuşur ve sevgisinden aldığı güçle onu öldürür. Rothbart’ın ölümü ile gölün üzerindeki büyü kalkar. Prens Siegfried ve Prenses Odette mutluluğa doğru yürürler.
İş Bankası katkılarıyla, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği 21.Uluslararası Bodrum Bale Festivali, İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin (İZDOB) tarafından sahnelenen Kuğu Gölü balesiyle başladı. Geceye katılan birçok yerli ve yabancı konuklar temsil sonunda dakikalarca ayakta alkışladı.
VİDEO HABER | 21. Uluslararası Bodrum Bale Festivali “Kuğu Gölü” ile Başladı
Çaykovski’nin bestelediği ve Marius Petipa ve Lev Ivanov’dan sonra A. Volkan Ersoy ve G. Armağan Davran tarafından koreografisi gerçekleştirilen eserde Bolşoy Tiyatrosu baş dansçıları Denis Rodkin ve Eleonora Sevenard’ın yorumlarıyla Prens Siegfried ile büyücü Rothbart’ın kuğu şekline soktuğu Prenses Odette’in aşkını Bodrumlu sanatseverlere sunduğu eserin dekor tasarımı Çağda Çitkaya, kostüm tasarımı Nursun Ünlü, ışık tasarımı Oğuz Murat Yılmaz imzası taşıyor.
Festivalin sponsoru olan İş Bankası'nın davetiyle konuk edildiğimiz festivalin açılış temsilini Bodrum Kalesi'nde izledik.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk, festivalin açılışında yaptığı konuşmada, etkinliğin bu yılda her zaman olduğu gibi balenin ve dansın en güzel örneklerini sanatseverlerle buluşturacağını söyledi.
Sağtürk, sanatseverlerin dünyaca ünlü ve kendi alanında çok başarılı çalışmalara imza atmış sanatçıları izleme fırsatı bulacağına işaret ederek, festivalde yer alan yabancı sanatçılara teşekkür etti.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü olarak festivallere bu yıl rekorlarla başladıklarını belirten Sağtürk, "15. Uluslararası İstanbul Opera ve Bale Festivalinde 15 bin 264 seyirciyle ilk rekorumuzu kırarken, 7. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivalinde ise 20 bin 500 seyirciye ulaşarak bir rekora daha imza attık. Göstermiş olduğunuz bu yoğun ilgi için hepinize çok teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu gurur hepimizin. Bizler bu geceyi genç yaşta kaybettiğimiz çok kıymetli bale sanatçımız ve baş koreografımız canımız, arkadaşımız Almula Özlem'e ithaf etmek istiyoruz" ifadesini kullandı.
Eleanora Sevenard kimdir?Eleanora Sevenard, Saint Petersburg’da doğmuştur. Küçük yaştan itibaren bale koreografisiyle ilgilenmiştir ve 2009 yılında Vaganova Rus Bale Akademisine girmiştir. 2016 yılında eğitimi sırasında VII. Uluslararası Bale Yarışması “Vaganova-PRIX”te ikincilik ödülüne layık görülmüştür. Eleonora aynı zamanda Natalia Dudinskaya ve Konstantin Sergeev Vakıf Ödülü’nü de kazanmıştır. 2017 yılında III. Rusya Genç Sanatçılar Yarışması “Rus Balesi” kategorisinde birincilik ödülünü almıştır. Bale eğitimini tamamladıktan sonra 2017 yılında Bolşoy Tiyatrosu bale topluluğuna kabul edilmiştir. Eleanora’ya güvenilip hemen solo parçaları verilmiştir ve 2019 yılında bale solisti olmuştur. Çok sayıda performansta “Don Kişot”, “Raymonda”, “Fındıkkıran”, “Spartakus”, “La Bayadere”, “Carmen” gibi pek çok eserde başrol oynamıştır. Ayrıca Eleanor’un repertuvarında birçok modern dans performansı da bulunmaktadır. 2023 yılında Bolşoy Tiyatrosunun Prima Balerinliği’ne yükselmiştir. Eleanora Sevenard ve Denis Rodkin (Fotoğraf: Kirill Kolobyanin)Denis Rodkin kimdir?Denis Rodkin Moskova’da doğdu. 2009 yılında Moskova Devlet Akademik Dans Tiyatrosu “Gzhel” koreografi okulundan mezun oldu ve bu okulun Bolşoy Tiyatrosu bale grubuna kabul edilen ilk mezunuydu. İlk sezondan itibaren Rodkin’e Bolşoy Tiyatrosunda solo roller emanet edilmeye başlandı, ilk rolü “Uyuyan Güzel” balesindeki Mavi Kuş rolüydü ve daha sonra Denis bu performanstaki en önemli erkek rolü olan Prens Désiré’yi canlandırdı. İlk başta Denis Rodkin’in prensler ve romantik kahramanlar rolünü oynayacağı tahmin ediliyordu, ancak dansçı oyunculuk yeteneği ve rol anlayışıyla herkesi şaşırttı. Böylece, 2013 yılında Denis, “Spartacus” balesinde baş rolü üstlendi ve yalnızca prens görüntüsünde değil, aynı zamanda en karmaşık kahramanlık rollerinde de ustalaşabileceğini kanıtladı. Rodkin, 2016 yılında “La Bayadère” balesinde Solora rolünü canlandırmasıyla prestijli bale ödülü “Benois de la Danse”yi kazandı ve ertesi yıl İtalyan dergisi ‘’Danza&Danza’’, Denis’i Yılın Dansçısı seçti. 2015 yılında Bolşoy Tiyatrosunun baş dansçısı olmuştur. Denis Rodkin, Bolşoy Tiyatrosunun baş dansçısı olarak, dünya çapında sinemada gösterilen “Fındıkkıran”, “Korkunç İvan”, “Aşk Efsanesi”, “Kuğu Gölü” ve “Carmen” gibi performanslarda büyük başarıyla baş rolleri sahnelemiştir. Denis Rodkin, 2020 yılından itibaren konser faaliyetlerini yürütmeye başladı. İlk gala konseri “Denis Rodkin ve Arkadaşları” Atina’da (Yunanistan) antik tiyatro “Erodium” sahnesinde gerçekleşti ve 5.000 seyircinin ilgisini çekti. 2023 yılında “Denis Rodkin ve Arkadaşları” galası Dubai Operasında, Kremlin Sarayında (6.000 seyirci) ve diğer büyük konser mekanlarının sahnelerinde büyük bir başarıyla gerçekleştirildi, her zaman dolu salonlar ve sonsuz alkışlar elde etti. Denis Rodkin bugün bale dünyasının en parlak yıldızıdır. Sadece sevilen güzelliği ve uzun boylu yapısıyla değil, aynı zamanda koşulsuz yeteneği, özverili çalışması ve her şeydeki disipliniyle de öne çıkan kişidir. Tanınmasına ve küresel önemine rağmen, becerilerini geliştirmeye ve yeni yaratıcı başarılarla hayranlarını mutlu etmeye devam etmektedir. |
© Tüm hakları saklıdır.