Hürriyet yazarı Osman Müftüoğlu kilo vermek isteyenlerin sıklıkla başvurduğu metformin adlı ilacın olası etkilerini değerlendirdi. Müftüoğlu, metforminin etkili bir iltihap baskılayıcı ve kanser önleyici olabileceğini gösteren bulgular olduğunu söyledi.
Hürriyet yazarının bugünkü yazısı şöyle:
İnsülin direnci de, bu direncin yarattığı kilo meselesi de çoğu zaman sadece beslenme önlemleri ve düzenli egzersizle ortadan kalkabiliyor. Ama bazen metformini de devreye sokmak gerekebiliyor.
Kilo sorunu ve insülin direncine çare arayanların, çözüm olarak her gün metformin içeren bir ilaç yutması şart değil. Kararı doktora bırakmak, ama o önerdiğinde de “Ben bu hapı yutmam arkadaş!” diye inatlaşmamak lazım.
Şu nokta mühim: İnsülin direnci de, bu direncin yarattığı kilo meselesi de çoğu zaman sadece beslenme önlemleri ve düzenli egzersizle ortadan kalkabiliyor. Ama bazen metformini de devreye sokmak gerekebiliyor.
Evet, metformin de bir kimyasal. O da bazı durumlarda yan etkisi hatta toksik zararları olabilen iki ucu keskin bir molekül. Ama ortada bilgili ve ilgili bir hekim ile hasta işbirliği varsa, ciddi bir sorun da çıkarmıyor.
Ayrıca düzenli yutulduğunda başka marifetleri de olabiliyor. Mesela metforminin etkili bir “iltihap baskılayıcı/ antienflamatuar” ve “kanser önleyici” olabileceğini gösteren bulgular var. Tabii bu bulguların henüz yetersiz olduğu da unutulmamalı!
Sadece diyetle olmaz
Kilo sorununuz varsa ilk işiniz “Diyete hayır!” demek olsun. Yani daha yolun başında “Diyete direnin!” sloganı ile yola çıkın. Neden kilo aldığınız sorusuna yanıt bulmadan, bedeninizin metabolik ayarlarını anlamadan, ruhsal sorunlarınıza çözüm bulmadan, sorgulamadan diyet yapmayın.
Sadece “kalori kısıtlamasının” asla yetmeyeceğini, asla kalıcı bir sonuç vermeyeceğini aklınızdan çıkarmayın. Kalori kısıtlamaları sonucu fazla yağların yanı sıra güzelim kaslarınızın da eriyip kaybolacağını hatırlayın.
Ne kadar yediğiniz kadar, ne yediğinizin, ne zaman yediğinizin, nelerle yiyip içtiğinizin, dahası neyi nasıl, ne sürede hazmettiğinizin, hatta hazmettiklerinizi nasıl yaktığınızın da önemli olduğunu unutmayın.
Hiçbir “kilo kaybı” programının sadece diyetle ya da sadece egzersizle başarılı ve kalıcı netice vermeyeceğinden en küçük şüphe duymayın. Bunlara uyulmadığı için kilo verenlerin yüzde 98’i 2 yıl sonra yeniden kilo alıyor. Bunların da en az yarısı eski kilolarından daha yüksek kilolara “merhaba” diyor.
Egzersiz Egzersiz Egzersiz
Kendimizi kandırmayalım, yürümek için hepimizin vakti var. Düzenli yürümenin sağladığı faydalarsa en az beslenme kadar mühim. Sadece kilo kontrolü için değil, sağlığın her alanı için her gün yürümek yani düzenli egzersiz yapmak şart.
Az veya çok fark etmiyor, attığınız her adım, egzersize yaptığınız her yatırım size sağlam bir kalp, güçlü bir bellek, demir kadar güçlü kemik ve kaslar, harika bir bağışıklık, mükemmel bir iyimserlik ve mutluluk hissi şeklinde geri dönüyor.
C vitamini üremeyi de destekler mi?
Giderek büyüyen bir “sperm sayısı azalması” ve “sperm kalitesi düşmesi” sorunu var. Problem en çok da gereğinden fazla hayvansal besin tüketen “gelişmiş ülkeler”i ilgilendiriyor. Yani Afrika ve Uzakdoğu’dan ziyade Amerika ve Avrupa’da yaşayanlarda risk daha yüksek.
Araştırmalara göre de “bitkisel besin tüketimi”ni azaltıp “hayvansal gıda” ağırlıklı beslenmeye yönelmek, sperm kalitesini düşüren bir seçim. En önemli nedense bitkisel besinlerde bolca bulunan zengin antioksidan güçlerden, C vitamininden mahrum kalmak.
Uzmanlara göre erkekler testislerinde bedenlerinin neredeyse 10 misli daha fazla C vitamini taşıyor. Bu yüksek C vitamini yoğunluğu, spermleri serbest radikal saldırılarından koruyor. Araştırmalara göre hayvansal doymuş yağlar (et, süt, süt ürünleri) sperm kalitesinde yüzde 40’lara varan düşme yaratırken, bitkisel besinler özellikle de C vitamini zengini sebze ve meyveler sperm dostu olarak görev yapıyor. (Dr. Murat Kınıkoğlu/ Vegan Sağlık/ 2019)