17 Şubat 2025 11:21
Güncelleme: 17 Şubat 2025 12:07
T24 Haber Merkezi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan bilirkişi davasında istenen 4 yıla kadar hapis ve siyasi yasak cezasının ardından basına yaptığı açıklamada, "Bütün bunların arkasında sayın Cumhurbaşkanı var" dedi. Hakkında yaklaşık 25 yıl hapis cezası ve 5 kez siyasi yasak istendiğine dikkati çeken İBB İmamoğlu, "Beni siyasette devre dışı bırakma çabasını gösteren kişinin adı belli" diyerek Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ismini verdi.
Yaşananların namertlik olduğunu söyleyen ve Erdoğan'a "mert olma" çağrısında bulunan İmamoğlu, “Mertliğin yeri sandık. Doğup büyüyüp semti Kasımpaşa’nın adına yakışır davranmaya davet ediyorum cumhurbaşkanını. Biz mertçe mücadeleye hazırız" diye konuştu.
CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İlk kez duyacaksınız” diyerek önemli şeyler açıklayacağını işaret ettiği 27 Ocak'taki basın toplantısında, “Heybedeki turpun adı belli oldu” diyerek, bilirkişinin ismine dikkati çekmişti. Bu ismin imzası bulunan raporlardaki usulsüzlük iddialarına değinen İmamoğlu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dakikalar içinde bilirkişiyi hedef göstermek" ve "yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs" suçlamalarıyla, soruşturma açılmıştı. Hazırlanan iddianamede İmamoğlu hakkında “Yargı Görevi Yapanı, Bilirkişiyi veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs” suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak istendi. Öte yandan İmamoğlu'nun hakkında 20 Ocak’ta katıldığı bir panelde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesiyle ilgili kullandığı ifadeler nedeniyle de 7 yıl 4 aya kadar hapis istemi var. İmamoğlu ayrıca Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde "ihaleye fesat karıştırma" suçlamasıyla hakkında açılan bir davada da 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. |
Kasım 2023’te 13 yıllık Kemal Kılıçdaroğlu dönemini bitip Özgür Özel’in genel başkan seçildiği kurultaya ilişkin ortaya atılan “şaibe” iddialarına da sert bir dille tepki gösteren İmamoğlu, "Basiretsiz etik olmayan, zemini tamamen çürük, hiçbir sözün hiçbir tavrını muhatap almadım almam" sözlerini kaydetti.
Partisinin en güçlü cumhurbaşkanı adayları arasında yer alan İmamoğlu, CHP’nin 23 Mart’ta aday belirlemek için gerçekleştireceği ön seçim için bir kez daha “demokrasi devrimi” dedi. İmamoğlu, “Bu büyük bir başlangıçtır. Az önce yapılan o bireysel müdahale diye anlattığım o mert olmayan namertlik olan tutum ve tavırların tamamının yok edileceği sürecin güçlü bir başlangıç sürecidir” diye konuştu.
İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Türkiyemizi ve milletimizi derinden üzen ve gerçekten yargı sistemimize büyük bir kara leke gibi işlenen bir zaman dilimini yaşıyoruz. Bunu Türkiye’miz birkaç kez daha yaşamıştır. Yakın zamanda bundan 10 küsur sene önce de Türkiye’de buna benzer karar alma süreçleri yaşanmıştır ama tabiri caizse bu kadar pervasız bu kadar kötü karar alma sürecini, ülkemiz bu denlisini ilk kez yaşıyor. Savcının oluşan iddianamesiyle şu anda beşinci siyaset yasağı ile ilgili bir iddianame ve mahkeme süreci ve 25 yılı aşan hapis cezasıyla yargılanan bir kişi durumundayım. Mevzu olan bu mahkemelerin ve iddianameleri ya da bu süreçlerin hiçbirisi bırakın iddianameyi kaleme bile alınacak işler değil. Bu manada açıkçası meselenin yargıda bu işlerin altına imza atan insanlar olmadığını biliyorum.
Beni siyasette devre dışı bırakma çabası gösteren kişinin adı da belli sayın cumhurbaşkanı. Bu konuda 2019’dan bu yana cumhurbaşkanı bu hamleleri birkaç kez daha denemiştir, normalleştirmiştir. Aynen 2019'da YSK’yı etki altında tutmak adına sen 13 bin oyla İstanbul’da seçimi kazandığını mı zannediyorsun diyecek kadar ve o günden bugüne muhtelif konuşmalarıyla Türkiye demokrasisini, yargı sistemini zedelemiş, kötü etkilemiştir ve iş bu günlere gelmiştir. Hâlâ mücadelesini bu alanda sürdürüyor. Bakın ben buradayım. Kaybetmenin bile mertliği yaşanır bu minderde. Demokrasi de öyle bir şeydir. Seçim kazanılabilir kaybedilebilir. Mertliğe davet ettim defalarca ama tercih başka. Bir de heybeden bahseden kendileri heybedeki turplardan bahseden kendileri bu süreçlerin tamamını n savcılığına savunan kendileri ama sonra da beni ilgilendirmiyor bu yargının işi diyecek kadar da sürece dair talihsiz açıklamalar yapan da kendisi. Mertliğe davet etiğim kişi ve bugün 25 yıla yakın hapis cezasıyla yargılanan ve aynı zamanda 5 kez siyasi yasak getirilmeye çalışan kişi olarak ben diyorum ki tüm bunların arkasında Sayın Cumhurbaşkanı var.
Ben demiyorum kendi diyor. Gizlilik kararı olan mahkeme süreçlerinin her bir dosyasını bildiğini kendi iddia ediyor. Heybedeki turplardan kendisi bahsediyor, ceza almalı diyor insanları tehdit ediyor. Sanatçı, iş insanı kimse konuşmasın istiyor. Böyle bir şey olabilir mi! İstediğimiz şu mertlik, mertliğin yeri de sandık. Sandığa gidilir, oy kullanılır, millet kimi tercih ediyorsa o koltuğu alır, o işin sorumluluğun hakkını verir. Doğup büyüyüp yetiştiği mertliğin simgesi olan semtinin Kasımpaşa’nın adına yakışır davranmaya davet ediyorum cumhurbaşkanını. Biz mertçe mücadeleye hazırız.
Partiye bile göz koymuş durumdalar. Bütün bu süreçleri milletimizin demokrasi aşkıyla adalette ve vicdana olan tutuklusuyla, ben milletimizin adalet duygusuna hâlâ inanıyorum, arkamda duyduğum en büyük gücün de 86 milyon insanımızın o duygularıdır. Bu bağlamda iddianame ve yazılanlar hiç umurumda değil. Vız gelir tırıs gider.
Bahsi geçen 4 gazeteci dostumuza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu ülkenin geleceğine yazık. Sakın milletimize ekonomiyle sosyal refahla ilgili cümleler kurmasınlar, bütün sorunları kendileridir. Böyle tutum aldıkları sürece ülkemizin düze çıkması mümkün değildir. Kendisini alatmasın. Milletimizin geleceğine yazık ediyorsunuz.
(Peki başkanım, seçim süreci ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı süreci başladı. Bir belediye başkanının sizin aday olmamanız yönünde çağrıda bulunduğu konuşuluyor. Siz aday adaylığı başvurusu yapacak mısınız?)
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye demokrasi tarihine geçecek büyük bir demokrasi devrimini gerçekleştiriyor. Az önce söylediğim hukuksuz müdahalelerin arttığı bir dönemde, CHP en güçlü demokrasiyi tabana yayarak karar alma sürecini ortaya koymuştur. Diyor ki; cumhurbaşkanı adayımızı şimdiden belirliyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve diğer belediyelerimize yapılan saldırılara karşı, üyelerimizi ve yeni üye olacak dostlarımızı, gençlerimizi ve özellikle kadınları sürece dahil olmaya davet ediyorum. 28 Şubat’a kadar sürecek olan üyelik kampanyamıza katılmalarını bekliyorum. Sandığın meşruiyetinin en büyük sahibi gençlerdir ve onları söz sahibi olmaya çağırıyorum. Partimiz, üyelerimizin oylarıyla büyük bir katılımla Cumhurbaşkanı adayını belirleyecek. Bu bir demokrasi devrimidir! Türkiye’de ve dünyada benzeri çok azdır. Bu cesur adımı atan Genel Başkanımıza ve tüm parti yönetimimize teşekkür ediyorum.
Bu büyük bir başlangıçtır. Az önce yapılan o bireysel müdahale diye anlattığım o mert olmayan namertlik olan tutum ve tavırların tamamının yok edileceği sürecin güçlü bir başlangıç sürecidir.
Şu anda partimizin belirlediği süreç başlamıştır. Bu hafta Cumhurbaşkanlığı aday adaylığı başvurularının yapılması gereken hafta. Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuzdaki milletvekillerimizin desteği, sürecin gidişatını belirleyecek. Benim durumumu ortadadır ama milletimizin takdiri ve ebetteki parti üyelerimizin onayı, TBMM grubunda olan kıymetli milletvekillerimizin sürece dair tespitleri sürece dair yol haritamızı çizecektir.
Bu hafta süreci yakından takip edeceğim, istişarelerde bulunacağım. Başta Genel Başkanımız ve TBMM grubumuzdaki milletvekillerimiz olmak üzere, sürece katılım sağlayan herkesle etkin bir şekilde görüşmeler yapacağım. Cuma gününe kadar net bir karar alacağız.
(Geçtiğimiz hafta bazı isimler kongreyle ilgili şaibeli iddialarda bulundu. Siz de o kongrede divan başkanıydınız. Neler söylemek istersiniz?)
Basiretsiz etik olmayan, zemini tamamen çürük, hiçbir sözün hiçbir tavrını muhatap almadım almam. Pırlanta gibi tertemiz yarışmacı bir kurultay geçmiştir. Özgür Özel ilk turda birinci çıktı ama oy yeter sayısı oluşmadığı için seçim ikinci tura kaldı. Kurultaydan bir buçuk yıl sonra ortaya çıkıp yalan yanlış iddialarla gündem yaratmaya çalışanlar, işsiz kalmış siyasetçilerdir. Bu süreci hukuk çerçevesinde partimizin yetkili organları takip edecektir. Ama benim vicdani muhasebem nettir. Allah akıl fikir versin!
(Geçen hafta TÜSİAD'dan ekonomiyle ilgili önemli bir açıklama geldi. Siz de son dönemde ekonomik sorunlara dikkat çeken mesajlar veriyorsunuz. TÜSİAD'ın çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?)
Bu ülkede memleketini dert edinen herkes konuşmalıdır. Konuşmak ne zamandan beri suç oldu? Bir dönemde insanlar FETÖ kumpaslarıyla hapse atılıyordu. O zaman da 'Biz nasıl kandırıldık?' diyenler oldu. Şimdi ise aynı yöntemle eleştiren herkese yargı sopası gösteriliyor.
TÜSİAD konuştu, konuşacak da! Başka iş dünyası temsilcileri de konuşacak! Bugün Ekrem İmamoğlu'na yapılan bu yargı tacizi, yarın başka kurumlara, başka bireylere yöneltilecektir. Tüm iş dünyası örgütlerine ve sivil toplum kuruluşlarına sesleniyorum: Eğer bugün haksızlığa ses çıkarmazsanız, yarın aynısı size yapılacaktır. Bu bozuk yargı düzeni sürdükçe herkes tehdit altındadır. Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar böyle bi atasözü bu güzelim topraklara yakışmaz. Doğru söyleyen Ekrem İmamoğlu durduğu yerden bir milim kime esnetemez. O yüzden TÜSİAD bildiği doğruları söyleyecek. Yalan mı konuşalım! Bu ülkede öyle bir söz varsa çöpe attık, yalan söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Kovulmak istemeyen doğruyu söylesin bu ülkede. bu millet cesur olanı sever. Söz söylemede de cesur olmaya davet ediyorum herkesi."
© Tüm hakları saklıdır.