Kültür-Sanat

Godard ve Zifir olsun

"Şiddet, her toplumun kalbindedir ve şiddetten azade bir toplum mümkün değildir"

04 Şubat 2019 16:11

* Didem Karasulu

Filmin afişinde, Da Vinci’nin işaret eden/gösteren işaret parmağı. Filmin ilk karesinde ise, ellerdir görülen.

El, bedenin bir parçası. El, bedenden bağımsız. El, düşünür. El, dokunur. El, duyumsar. El, işaret eder, gösterir. El, yazar, çizer. El, yaratır. El, can yakar, yok eder.

“Üstüme çöküyor sözler, sözcükler…”*

Jean-Luc Godard, son filmi İmgeler ve Sözcükler’de, toplumsal belleğimizi oluşturan imgelerin ve sözcüklerin değiştirici gücüne duyduğu ısrarı, inatçı kavgasını sürdürürken, imgeleri ve sözcükleri bir bombardıman misali üzerimize yağdırıyor. Sinemanın, sanatın, edebiyatın, tarihin sözlü ve görsel kanıtlarını üst üste yığarken aslında başka türlü bir dil, başka türlü bir temsil arayışını sürdürüyor.

Peşi sıra akan kareler, birbirinin yerini alır, birbirini imha eder, dönüşür.

Peşi sıra akarken kelimeler, birbirini siler, birbirinin yerini alır, dönüşür.

Sesler, birbiri üzerine yığılır, birbirini boğar.

Unutmamak ve unutturmamak için film çeken Godard ile “Zifir Olsun!” adlı kitabında, “Yazdıkça silinen her kelimede izi kalırken belleğin ve yaranın…”(sf.8) “Beni en fazla korkutan şey, unutmak,.. unuttukça aynı şeyleri yaşamak, hep aynı şeyleri, tıpkı bu toplum gibi…” (sf.45) diye yazan Işık Ergüden’in ortak bir derdi var: Üzerlerine çöken imgeler, sözler, kelimeler.

Görüntü, kanıttır

Jean-Luc Godard’a göre, bütün ifade araçları birbiriyle bağlantılıdır. Yaptığı sinema dilini tarif ederken belgeselden yol çıktığını ve ona kurgusal olanın gerçekliğini verdiğini biliriz. İnsanın söyleyecek sözü varsa söylemelidir.

Yönetmenin son filmi İmgeler ve Sözcükler’de, farklı ifade biçimleri olan metinler, sesler ve imgeler çok sesliliğin içinde üst üste binerken, parçalarına ayrılır, değişir, birbirlerine dönüşür. Bir söyleşisinde, “İletişim araçları var sadece, ama artık iletişim falan yok,” diyen Godard, ne kadar fazla görüntüye maruz kalırsak kalalım, giderek daha az görmeye başladığımıza dair farkındalıkla daima filmlerini çekmiştir. Çünkü ona göre, görüntü kanıttır ve sinema her defasında olup bitenin maddi kanıtını verir.

Toplumsal Şiddet

İmgeler ve Sözcükler, şiddetin farklı biçimlerinden konuşur. Bir tanesi, savaşlar, iç savaşlar, işkencelerle en çok can yakan toplumsal şiddettir; sert geçişlerle birbirine bağlanan fragmanlar biçiminde süratle gözümüzün önünden akar. Anların birbirinin yerini alması gibi, zamanın akışı gibi, bir kareden diğerine, zamanın sürekliliğinde biteviye şiddet sahneleri birbirinin yerini alır. Şiddet nefeslenmez.

Her bir kareye eşlik eden, hiç susmamacasına konuşan sesler birbirini ezer, birbirini siler, hatırlanır, unutulur. Godard izleyiciye, “Toplum, ortaklaşılmış bir cinayet üzerine temellenir,” der. Şiddet, her toplumun kalbindedir ve şiddetten azade bir toplum mümkün değildir.

Şiddetin içinden, Şiddete doğru

Filmdeki bir diğer şiddet biçimiyse, temsilde karşılığını bulan şiddettir. Sanat olsun, edebiyat olsun, temsil edimi, temsil ettiği nesneye şiddet uygular, onu deforme eder, onu değiştirir. Yine de, bu şiddetin içinde bir dinginlik, bir sakinlik vardır. O resme bakana, o kitabı okuyana, o filmi izleyene şiddetli bir huzur verir gibidir.

Yazar Ergüden, sözcüklere ne kadar temas edersek edelim, onlarla ne kadar haşır neşir olursak olalım, acıyı ve şiddeti karşılayacak sözcükleri beyhude aradığımızı hissettirir, “Zifir Olsun!”da. Yazarın elindeki avucundaki sözcükler, dünyada ezilenlerin maruz kaldığı şiddetle kifayetsizleşir.

Yine de, “sözcüklerden deva” aramaya devam eder, “yeni sözcüklere bel bağlamaya” devam eder, ama alışılmışa tezat bir niyetle, “…artık delirmemek için değil delirmek için yazsak, delirmek için film çeksek…” (sf.51)

 “…hiç kuşku duymasak kendimizden ve hayattan, çok uzun bir yasa yatsak, bütün insanlık tarihinin acısını taşısak sırtımızda…”(sf.51)

Fransa’dan bir yönetmen ve Türkiye’den bir yazar. Bütün insanlık tarihinin acısını, şiddetini, zorbalığını ve bunlar karşısında duyulan çaresizliği yüklenen, umudu koruyan. İyi ki varlar!

* Çevirmen

*Işık Ergüden, Zifir Olsun!, Sel Yayıncılık, 2018