Politika

Fransa Dışişleri Bakanı, Türkiye'de: Terör failleriyle, fikir özgürlüğü arasında açık bir ayrım yapılmalı

"Türkiye'nin AB üyeliği uzun bir süreç"

24 Ekim 2016 11:53

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, Türkiye'nin AB üyeliğinin "uzun bir yol" olduğunu belirterek "Ancak, bu süreç, büyümesi, modernizasyonu ve demokratikleşmesinde Türkiye’ye eşlik edilebilmesini de sağlamalıdır" diye konuştu. Fransa Dışişleri Bakanı "Arzu ettiğimiz, terör eylemlerinin failleriyle, kanunlara saygılı biçimde özgürce fikirlerini beyan eden insanlar arasında açık bir ayırım yapılmasıdır" dedi.

Vize serbestîsi anlaşmasının yürürlüğe girebilmesi için yerine getirilmesi beklenen kıstaslara ilişkin görüşmelerin devam ettiğini belirten Fransa Dışişleri Bakanı, "Terörle mücadele yasasıyla ilgili olarak, hiçbir şekilde, Türkiye’nin bu belayla mücadele edebilme kapasitesini azaltmasını talep etmiyoruz" ifadesini konuştu.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault'nun Hürriyet'ten Serkan Demirtaş'a verdiği söyleşi şöyle:

Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı darbe girişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

15 Temmuz gecesi meydana gelen olaylar gerçek bir şok etkisi yarattı. Demokratik yolla seçilmiş olan bir hükümete yönelik bir darbe girişiminin 2016 yılında hâlâ Türkiye’de olabileceğini nasıl düşünebilirdik? Bana gelince, o günün gayet net anısını halen belleğimde taşıyorum: Fransa’nın, Ulusal Bayram kutlamaları sırasında Nice kentinde büyük çaplı bir saldırıya maruz kalmasından 24 saat geçmemişken, 15 Temmuz gecesi Türkiye’den gelen ilk haberler yeni bir şok oluşturuyordu. Fransa, bu darbe girişimini kınayan ilk ülkeler arasında yer aldı. 16 Temmuz günü Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüğümü hatırlıyorum: Tüm darbe mağdurları için taziyelerimi sunarak aynı zamanda, demokratik kurumların savunulması için Türk halkının ve eğilimleri ne olursa olsun, tüm siyasi güçlerin göstermiş oldukları cesaret ve özveriyi selamladım.

Bu dayanışma mesajını olayların meydana geldiği yerde tekrarlamak amacıyla, Ankara’ya gelmeyi istiyordum. Türk demokrasisinin sembolü olan ve 15 Temmuz gecesi böylesine ağır bir saldırıya maruz kalan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giderek Fransa adına, demokrasiyi savunmak için seferber olan Türk halkının cesaretine duyduğum saygıyı ifade edeceğim.

"Darbecileri yargılamak için herşeyi yapmak istemeniz anlaşılır bir şey"

Türkiye, darbe girişimi sonrasında önemli kararlar aldı ve Fransa gibi olağanüstü hal ilan etti. Türkiye’nin tepkisini nasıl değerlendirirsiniz?

Türk otoritelerinin, darbe girişimi faillerinin yargılanıp cezalandırılmaları için her şeyi yapmak istemeleri anlaşılır niteliktedir. Öte yandan, Türkiye’nin şu anda, terör başta olmak üzere, mücadele etmek zorunda olduğu çeşitli tehditlerin içerdiği tehlikeyi de azımsamıyoruz.

Tüm bir halk tarafından yaşanan bu travmadan sonra, sonuçta demokrasinin bu sınavdan güçlenmiş olarak çıkması için Türk kurumlarının mümkün olan en kısa zamanda normal ve sakin bir işleyişe kavuşabilmeleri önemlidir.

Avrupalı paydaşlarımız gibi, Türk otoritelerinin tepkisinin, Hukuk Devleti ve  - ifade özgürlüğü ve Türkiye’nin uluslararası taahhütleri dâhil olmak üzere - temel özgürlüklere saygılı bir çerçevede yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ilkeler, Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun da yakın zamanda Avrupa Konseyinde hatırlatmış olduğu gibi, Türkiye’nin de sahip olduğu değerlerin merkezinde yer almaktadır.

Darbe girişiminin ertesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk halkına yapmış olduğu ulusal birlik çağrısının ruhuna uygun şekilde, demokrasiyi ve kurumları güçlendirme çabasına herkes ortak edilmelidir.

"Türkiye ve AB, her zamankinden fazla birlikte çalışmalı"

Türkiye ile AB arasında müzaekere edilen vize serbestisi konusundaki tıkanıklık nasıl aşılabilir?

Türkiye ve Avrupa Birliği, her zamankinden daha fazla, birlikte çalışma ihtiyacındadırlar. Bu durum, çıkarları doğrultusundadır. 18 Mart tarihli AB-Türkiye zirvesinde güçlü taahhütlerde bulunulmuştur: Birlikte hareket edilerek karşılaştığımız tarihi soruna daha iyi karşı koyulabilecek, düzensiz göç akımlarıyla mücadele edilerek insanların hayatı kurtarılabilecektir.

Vize serbestîsi anlaşmasının yürürlüğe girebilmesi için, yerine getirilmesi beklenen kıstasların doldurulmasına ilişkin görüşmeler devam etmektedir. Terörle mücadele yasasıyla ilgili olarak, hiçbir şekilde, Türkiye’nin bu belayla mücadele edebilme kapasitesini azaltmasını talep etmiyoruz.

Terörizmle karşı karşıya kalan Fransa gibi bir ülke, bu tehditle mücadele etme gereğini anlayıp paylaşmaktadır. Bu mücadele, Fransa ve Türkiye’nin İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme çerçevesinde taahhüt ettikleri gibi, özgürlükler ve temel haklara saygılı şekilde yapılmalıdır. Arzu ettiğimiz, terör eylemlerinin failleriyle, kanunlara saygılı biçimde özgürce fikirlerini beyan eden insanlar arasında açık bir ayırım yapılmasıdır.

"Avrupa'da artan popülizm endişe verici"

Avrupa’da tam seçimler süreci öncesinde artan İslamofobi, yabancı düşmanlığı ile nasıl mücadele edilebilir?

Avrupa’da popülist hareketlerin yükselişi endişe vericidir. Fransız hükümeti bunlara karşı kararlılıkla mücadele ederek, Cumhuriyetin ilke ve değerlerini uygulatmaktadır. Cumhuriyet, özellikle, köken, uyruk veya dine dayalı hiçbir ayırımcılığa müsamaha edemez.

Fransızlar, son aylarda, eşi görülmemiş badireler atlatmışlardır. Fransız Cumhuriyeti'nin “Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik” şiarına uygun şekilde, birlikteliklerini ve ulusumuzun temelini oluşturan değerlere bağlılıklarını kanıtlamışlardır. Benim üyesi olduğum hükümet, algılama ve anlam karışıklıklarını önlemek için elinden geleni yapmaktadır. Vatandaşlar, din adamları, devlet adamları ve STK’lar dâhil olmak üzere, tüm toplumsal paydaşların katılması gereken, kültürlerarası ve dinler arası diyalogun güçlendirilmesiyle bu gerilimleri azaltmayı başarabiliriz.  Fransa’nın, kendi gücünü, kimliğinin kalbini oluşturan açılım ve özgürlük değerlerinden aldığına içtenlikle inanıyorum.

"Fırat Kalkanı operasyonu olumlu katkı veriyor"

Türkiye ve Fransa DAEŞ’le mücadelede aynı saflarda. DAEŞ’e karşı mücadelede hangi noktadayız?

Fransa ve Türkiye, DEAŞ’a karşı oluşturulan uluslararası koalisyonun üyesidirler. Aynı önceliği paylaşmaktadırlar: bölgenin istikrara kavuşmasını kolaylaştırmak için mümkün olan her şeyi hayata geçirmek. Koalisyon ülkelerinin seferberliği sayesinde, DEAŞ tüm cephelerde gerilemiştir. Irak’ta Musul taarruzunun başlamasıyla, kentin kurtarılması doğrultusunda arazide hızlı gelişmeler sağlanmıştır. Irak ve bölgenin geleceği açısından belirleyici bir önemi olan bu savaşın tüm yönlerini ele almak amacıyla, 20’den fazla ülke ve uluslararası kurumun katılımıyla, geçtiğimiz 20 Ekim Perşembe günü Paris’te bir toplantı düzenledim. Tabiyatıyla Türkiye bu toplantıya  davetliydi ve tartışmalara etkin bir şekilde katıldı. DEAŞ, her geçen gün Suriye’de gerilemektedir. Özgür Suriye ordusunun savaşcılarına destek olan Fırat Kalkanı operasyonu buna katkıda bulunmaktadır.

Fransa ve Türkiye, Suriye konusunda aynı öncelikleri paylaşmaktadırlar: Beşar Esad rejimi ve destekçilerince yapılan, özellikle Halep’i hedef alan bombardımanların acil olarak durması, insani yardımın erişebilmesi, Cenevre bildirisi ve BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı temelinde, siyasi bir geçiş sağlamak amacıyla müzakerelerin yeniden başlaması.

"Türkiye'nin AB üyeliği uzun bir süreç"

Türkiye-Fransa ilişkilerini nasıl görüyorsunuz? Fransa’nın Türkiye’nin AB üyeliğine bakışında bir değişim var mı?

Birinci Francois ve Kanuni Sultan Süleyman’a kadar gerilere gitmeden, iki ülkemiz arasındaki ilişkilerin güçlü ve çeşitli olduğunu, derin bir dostluğa çapalandığını belirteyim. İlişkilerimiz bugün, Fransa Cumhurbaşkanı'nın Ocak 2014 tarihli Devlet ziyaretinde tesis edilen ve öncelikli alanları tanımlayan stratejik bir ortaklık çerçevesine oturmaktadır. Ziyaretim, bu alanların her biriyle,  2017-2019 dönemi için  yeni hedefler belirlemeyi mümkün kılabilmelidir.

İşbirliğimiz, yabancı uyruklu savaşçılar dâhil olmak üzere, doğal olarak DEAŞ ile mücadeleyi de kapsamaktadır.

Ancak, ikili gündemimiz sadece kriz ve tehditlerden oluşmamaktadır. Özellikle ulaştırma, enerji veya tarım alanında, yapılandırıcı projelerle geleceğe birlikte bakıyoruz. Fransa ve Türkiye ayrıca, çok çeşitli sektörlerde birinci sınıf ekonomik ve ticari ortaklardır. Bu ilişkiler daha da güçlendirilebilir.

Avrupa Birliği ile olan ilişkiye gelince, bunun uzun bir yol olduğunu kabul ediyorum. Ancak, bu süreç, büyümesi, modernizasyonu ve demokratikleşmesinde Türkiye’ye eşlik edilebilmesini de sağlamalıdır.