T24 Kültür Sanat
Ezginin Günlüğü'nün kurucularından, müzisyen ve ozan Hakan Yılmaz'ın yeni albümü "Gül Ayini" yayınlandı. Albümün ilk beş şarkısı Spotify, Youtube, Apple Music ve diğer tüm dijital kanallarda yayında. 11 şarkıdan oluşan albümün 5 şarkılık ikinci bölümü Kasım başında, son şarkısı ise Aralık başında yayınlanacak.
Yılmaz, albüm hakkında "Gül Ayini, benim profesyonel şarkı yazarlığı ve şarkıcılık hayatımda kendi sesimi ve sözümü bulmaya yaklaştığım olgunluk çağımın bir ürünü" dedi. Yılmaz ayrıca albüm hakkında yaptığı açıklamada Gül Ayini'ndeki şarkıların bir yanlarıyla, Ezginin Günlüğü'nün kendisinin de dahil olduğu kuruluş döneminde deneye-yanıla oluşturdukları, içinde halk türkülerinden, klasik batı müziğinden, poptan ve cazdan izler taşıyan kendine özgü sound'unun izlerini yaşıdığını; bir yandan da Ezginin Günlüğü sound'unun dışına çıkarak kendisinin 2010'lu yıllarda müziğe yeniden dönüşünden sonra kurmaya çalıştığı ve şiiri şarkı olarak söylemek olarak tarif ettiği yeni bir tür olan Türkçe şanson, şair-şarkıcılık veya kent ozanlığı çatısı altında toplandığını söyledi.
Hakan Yılmaz
"Gül Ayini olgunluk çağımın bir ürünü"
Hakan Yılmaz, yeni albümü "Gül Ayini" hakkında şunları söylüyor:
"Gül Ayini", benim profesyonel şarkı yazarlığı ve şarkıcılık hayatımda kendi sesimi ve sözümü bulmaya yaklaştığım olgunluk çağımın bir ürünü. Albümde yer alan on bir şarkıdan sekizi benim müziğe başladığım dönemden beri yorumladığım müzik türlerinden örnekler barındırıyor: iki Azerbaycan şarkısı (Ben Seni Ararım, Sevgili Canan), dört pop-caz şarkısı (Gene Geldim Yanına, Bir Bulut Gibi, Hayat Böyle, Geldik) ve iki folk-pop şarkısı (Yağmur, Dindir Derdimizi). Geriye kalan üç şarkı ise hep söylemek istediğim ama fırsat bulup da söyleyemediğim Klasik Türk Müziği (Gül Ayini), Türk Sanat Müziği (Gönül) ve kısmen de Arabesk (Yalnız Yolcu) türlerinden esintiler içeriyor. Böylece bu albümde bütün yorum evrenimi bir araya getirmiş oldum.
Gül Ayini'ndeki şarkılar, bir yanlarıyla, Ezginin Günlüğü'nün benim de dahil olduğum kuruluş döneminde deneye-yanıla oluşturduğumuz, içinde halk türkülerinden, klasik batı müziğinden, poptan ve cazdan izler taşıyan kendine özgü sound'unun izlerini taşıyorlar. Bir yandan da Ezginin Günlüğü sound'unun dışına çıkarak benim 2010'lu yıllarda müziğe yeniden dönüşümden sonra kurmaya çalıştığım ve şiiri şarkı olarak söylemek olarak tarif ettiğim yeni bir tür olan Türkçe şanson, şair-şarkıcılık veya kent ozanlığı çatısı altında toplanıyorlar. Ezginin Günlüğü'nün kurucu kadrosunun dağılmasını takip eden uzun bir aradan Kadir Şan Tarhan ile müzik yapmaya yeniden başladığımızda aklımızdaki fikir de tam buydu: öyle şarkılar yapalım ki Fransa'da Jacques Brel, Charles Aznavour ve Georges Brassens, Amerika'da Bob Dylan, Leonard Cohen ve Joan Baez, İngiltere'de Mark Knopfler, Sovyet Rusya'da Vladimir Vysotsky, Türkiye'de Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil misali kendi şiirlerini besteleyen ve yorumlayan şair-şarkıcıların, çağdaş kent ozanlarının yolundan yürüyüp bu yola yeni taşlar koyan eserler ortaya koyalım. "Sen Yoktun", "Yol, Aşk, Zaman", "Güzel ve Umutsuz Bir Aşk İçin Şarkılar" albümlerindeki şarkılarımla, Tanju Duru'nun besteleri üzerine sözlerini yazdığım "Raylar Boyunca" ve "Aklım Hep Sende" teklileriyle Türkçe şanson türüne katkıda bulunmaya çalıştım. "Gül Ayini" albümü bu yolda attığım önemli bir adım oldu."
"Geleneksel türküleri ve geleneksel formda bestelenmiş şarkıları yeniden yorumlamak repertuarımın vazgeçilmez bir parçası"
Bu noktada şunu belirtmem lazım: geleneksel türküleri ve geleneksel formda bestelenmiş şarkıları yeniden yorumlamak benim repertuarımın vazgeçilmez bir parçası oldu, hep de öyle olacak. Ezginin Günlüğü'nün "Sabah Türküsü" (1986) ve "Alagözlü Yar" (1987) albümlerinde seslendirdiğimiz türküler, Ezginin Günlüğü ile birlikte yaptığımız "Doğu Türküleri" (1988) ve Kadir Şan Tarhan ile birlikte çıkardığımız "Türkülerle Yeniden" (2017) albümlerinde yaptığımız türkü yorumları benim geleneksel türkülere olan ilgimin, sevgimin, bağlılığımın ürünleridir. Bu albümde de Azerbaycan müziğinin iki dev bestecisinin – Fikret Emirov ve Üzeyir Hacıbeyov'un – geleneksel formdaki iki şarkısına yer verdim. Geleneksel söz ve müziklere getirdiğim yeni yorumlarla günümüzün duygularına ve arayışlarına seslenen güncel şarkılar yaratmak istiyorum. Bir başka deyişle geleneksel türkü yorumlarımı da esas uğraşım olan Türkçe şansonun, şair-şarkıcılığın, kent ozanlığının bir parçası olarak görüyorum.
Daha önceki iki albümümde olduğu gibi "Gül Ayini" albümünün yapımında da iki çok değerli müzisyenle beraber çalışma şansını buldum: Deniz Bayrak ve Evren Arkman. Deniz Bayrak albümdeki altı, Evren Arkman ise dört şarkının düzenlemelerini yaptı. Hem Evren hem de Deniz başta gitar olmak üzere enstrüman icralarına vazgeçilmez katkılarda bulundu. Her iki müzisyen de aranjmanlarında hem şarkıların derinliğini inceltmeyecek kadar zengin hem de gereğinden fazla enstrüman ve ses ekleyerek parçaların özünün bir ses karmaşasının içinde kaybolmasına yol açmayacak kadar sade bir anlayışa bağlı kaldılar.
"Albümdeki on bir şarkının sekizinin sözlerini ben yazdım"
Albümdeki on bir şarkının sekizinin sözlerini ben yazdım. Üç şarkının sözleri ise bizim kültür coğrafyamızın üç büyük şairinden geldi: Sevgili Canan (Genceli Nizami), Gül Ayini (Şirazlı Hafız), Gönül (Nef'i). Albümdeki iki Azerbaycan şarkısının müzikleri Azerbaycan'ın büyük bestecileri Fikret Emirov (Ben Seni Ararım) ve Üzeyir Hacıbeyov'a (Sevgili Canan) ait. Albüm fikrinin doğumundan itibaren desteğini esirgemeyen, albümdeki altı şarkının düzenlemelerini yapan sevgili dostum Deniz Bayrak iki muhteşem bestesiyle de albüme katkıda bulundu: Yalnız Yolcu ve Gül Ayini. Piyanist ve besteci arkadaşım sevgili Çiğdem Borucu da Hayat Böyle şarkısının blues gibi akan enfes müziğini besteledi.
Ustalıklı enstrüman icralarıyla şarkılara değer katan müzisyen dostlarıma da teşekkür borçluyum: Erkan Gürer (bas gitar), Efe Demiryoğuran (bas gitar), Cafer İşleyen (yan flüt), İlkay Yılmaz (yan flüt), Ali Yılmaz, nam-ı diğer Motor Ali (bağlama, tarcüş), Altuğ Öncü (ud, keman), Murat Malçok (ney), Eren Aker (elektro bağlama), Furkan Bilgi (klasik kemençe), Timur Atasever (viyolonsel), Gözde Gülşen (viyolonsel), Nilüfer Atılgan (viyola), Uğur Akyürek (keman), Hüseyin Çebişçi (piyano), Mert Koç (piyano, keman), Erkan Kamil Yüksel (gitar), Cihangir Aslan (gitar).
Albümün kapak tasarımını sevgili Kaan Bağcı yaptı. Günümüzün en çok aranan grafik tasarımcılarından biri olmasına rağmen, zaman ayırıp bu harika tasarımı yaptığı için kendisine teşekkür ediyorum. Kaan Bağcı ile tasarıma başlamadan önce birkaç fikir alışverişi gerçekleştirdik. Sonunda ortaya çıkardığı iş albümün konseptini ve anlamını çok iyi yansıtan bir resim oldu. Benim dinleyenlere bir önerim, özellikle Gül Ayini parçasını dinlerken bir yandan da kapak resmini izlemeleri, o resimde saklı anlamlara doğru müzik eşliğinde bir yolculuğa çıkmalarıdır.
Albümdeki şarkıların kayıt, mixing ve mastering işlemlerini gerçekleştiren tonmeister'lerimiz Evren Arkman (Harem's Studio) ve Baran Çak'tan da (Stüdyo Bade) ayrıca söz etmem şart. Her ikisi de teknik ustalıkları, mühendis titizlikleri, müzisyen hassasiyetleri ve yüksek insani hasletleri ile şarkıların kalitesine kalite kattılar.
Bu noktadan sonra albüm ve içindeki şarkılar dinleyenlerin kişisel anılarına karışacak ve başlangıçta hiç öngörmediğimiz anlamlar kazanacaklar. Kıymetinin bilinmesi dileğiyle, emeği geçen, dinleyen, yayan herkese teşekkürler."