Münih merkezli Abendzeitung sınır denetimlerinin yeniden uygulanmasına eleştirel yaklaşan bir yoruma yer veriyor:
"Avrupa Birliği yaşama geçirdiği iki projeden gurur duyuyordu. Bunlar Schengen ve ortak para birimi Euro. Ancak iki kavram son bir kaç ayda örneği görülmemiş derecede büyük zarar gördü. Aslında birleştirici olması geren Euro, AB'yi derin bir ayrışmaya götürdü. Bir yanda Fransa, diğer yanda Almanya'nın yer aldığı cepheler bir taraftan diğer tarafa savruldu durdu. Şimdi de Schengen sallanıyor. Almanya'nın sınır denetimlerine yeniden geçmesi domino etkisi yarattı. Bu sürecin sonunda birazcık da olsa serbest dolaşım mümkün olur mu, bunu kimse şimdiden kestiremez. Şu sıralarda AB, güçlü olduğu dönemlerdeki ihmallerinin diyetini ödüyor. Uluslar üstü yapısını para dağıtım makinesinden öteye götürememenin bedeli bu."
Almanya'nın sınır denetimlerini yeniden uygulama kararı alması Frankfurter Allgemeine'nin de yorum sütunlarında işleniyor.
"Böylece Almanya'nın sınırlarına yönelik baskı azalacak, ancak mesele bertaraf edilemeyecek. Sorun Avrupa'nın ortak mülteci politikası geliştirmesiyle çözülebilir. Ama AB şu anda bunu yapmaktan uzak. Bunu gerçekleştirmek için bazıları Avrupa'yı girişi olmayan bir kale haline getirme düşüncesinden uzaklaşmalı. Diğerleri de Avrupa'nın yardımseverlikle dünyadaki mülteciler için yeni bir memleket haline getirilebileceği düşüncesinden vazgeçmeli. Ne Almanya ne de AB şu acı verici seçimden kaçabilir: Kapının önünde ne kadar göçmen birikirse onlar arasında yapılacak seçim için kriterler de o denli sertleşir. Başkalarına ders vermeyi pek seven Alman siyaseti de mülteci ve göç politikalarında henüz acemi sürücü."
Almanya'da yoğun mülteci göçü aşırı sağcıların da hareketlenmesine neden oluyor. Özellikle sanal ortamda örgütlenen ırkçılar mülteci karşıtı, aşırı sağcı mesajlarını yaymaya çalışıyorlar. Konuya Adalet Bakanı Maas'ın da müdahil olması Nürnberger Zeitung'da işleniyor:
"Bir Adalet Bakanı için yasa ihlalleri karşısında affedici sözler sarf etmek zorunda kalması zafiyetten başka bir şey değildir. Oysa kendisi Ceza Yasası'nın 'halkı kışkırtma' suçuyla ilgili 130'uncu maddesine göre savcıları devreye sokabilirdi. O zaman Facebook söz konusu yorumları silmek zorunda kalabilirdi."
Bir süre önce rüşvet ve yolsuzluk suçlamalarıyla gündeme gelen Uluslarararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA'daki skandala Başkan Blatter'in de adı karıştı. Soruşturma kapsamında olmayan Blatter'in de açılacak olası bir davada yargılanabileceğine dair haberler yayınlanıyor. Maerkische Oderzeitung, konuyu yorum köşesine taşımış:
"En can alıcı soru, hâlâ başkanlık koltuğunda oturan Joseph Blatter'in yargının hedefinde olduğu. Konuyla ilgili ABD'li bakan Loretta Lynch pazartesi de somut bir açıklamada bulunmadı. Sadece haklarında soruşturma açılacak başka kişiler olduğundan söz etmekle yetindi. Bunun iki anlamı olabilir. Ya Blatter'in para aklama, vergi kaçakçılığı ve 2018 ile 2022 Dünya Kupası'nın yapılacağı ülkeler konusundaki yanlı tutumuyla ilgili ortada somut delil yok, ki buna ihtimal vermek güç. Ya da Bakan Lynch ile soruşturmayı yürüten ekip Blatter'i kıskıvrak yakalamak üzereler ama enselemek için doğru zamanı bekliyorlar. Öyle ya da böyle... FIFA konusu heyecanını koruyacak."
