Yaşam

Ece Temelkuran, Hillary Clinton'ın yönettiği panelde konuştu: Kadınlar, rejimi ve tırnaklarını ilk hissedenler

New York'ta düzenlenen Dünya Zirvesindeki Kadınlar toplantısına dört bine yakın kişi katıldı

15 Nisan 2018 04:37

New York’ta iki gün boyunca süren Women in the World Summit’te (Dünya Zirvesindeki Kadınlar) bu yıl dokuzuncu kez toplanıldı.

Dört bine yakın kişinin katıldığı, kişisel hikâyeleri ile önemli uluslararası konuları aydınlatan güçlü kadınların ağırlandığı platformda, dünya liderlerinden sanatçılara, aktivistlerden, barış yanlılarına ve muhaliflere kadar çok isim bu yıl da bir araya geldi. Geçen yıl olduğu gibi, Ece Temelkuran da bu etkinlikte yer aldı.

Geçen yıl açılış panelinde konuşmacı olan Ece Temelkuran, bu yıl da Hillary Clinton’ın yönettiği, Çin, Rusya ve Türkiye’nin konuşulduğu büyük panelde konuşmacı oldu.

ABD’nin Orta Doğu’da sadece askeri bir yüzle var olduğunu ve bunun sonuçlarını anlatan Temelkuran, sağ rejimlerde kadınlara karşı çok yıkıcı olunduğuna da değindi, kadın düşmanlığının sağ kanat popülizminin ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi. Bunun için kadınlardan nefret etmelerinin gerekmediğini, güçsüzden başladıklarını belirtti.

Temelkuran, kadınların bu rejimlerde “kömür madeni kanaryaları” olarak hareket ettiklerini ifade etti:

“Kadınlar, onlara doğru gelenleri hissediyorlar, rejimi ve onun tırnaklarını ilk hissedenler onlar.”

Temelkuran, panel sonrası T24’e şöyle konuştu:

“The New Yorker, Vanity Fair, Tatler dergilerini yönetmiş ve The Daily Beast gibi büyük web sitelerinin kurucusu olan Tina Brown’ın düzenlediği Women in the World Summit, ilerici ve demokrat insanların katıldığı büyük bir toplantı. Tina Brown, Türkiye’den iki yıldır beni çağırıyor ve ABD’de Türkiye’deki muhalif seslerin duyulmasına son derece önem veren bir insan.  İki gün boyunca kadınlar dünyanın çeşitli meselelerini konuştu ve bu kadınlardan bir tanesi olmak, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu anlatmak aynı zamanda ABD’yi burada böyle büyük bir sahnede eleştirebilmek benim için heyecan verici bir şey. Bir de dünyadan en kayda değer gazetecilerin davet edildiği  bir toplantıya davet edilmiş olmaktan dolayı onur duydum tabii ki. Clinton’ın Türkiye’ye dair ve  ABD’nin ülke dışında nasıl göründüğüne dair soruları oldu. Yükselen sağ popülizmin  bütün ülkelerde nasıl aynı şekilde yaşandığını anlatmaya çalıştım. 

Panelde kadınların duygulardan bahsetmediği zaman nasıl sıkıcı bulunduğunu, politikadan bahsettiklerinde neden hiç dinlenmediklerini anlattım. Çıkışta Hillary Clinton, kolumdan tutup bana, “haklısın ama bu konuda ne yapacağımı ben de bilmiyorum” dedi. Ben de dedim ki, “ben de bilmiyorum.”