Gündem

DHA YURT BÜLTENİ - 2

11 YILDIR PROTEZ ELLERLE VE EHLİYETSİZ ARAÇ KULLANAN SÜRÜCÜ POLİSE YAKALANDI AFYONKARAHİSAR'da, trafik ekipleri durdurdukları otomobilin sürücüsü Abdullah D

08 Haziran 2018 12:53

11 YILDIR PROTEZ ELLERLE VE EHLİYETSİZ ARAÇ KULLANAN SÜRÜCÜ POLİSE YAKALANDI

AFYONKARAHİSAR\'da, trafik ekipleri durdurdukları otomobilin sürücüsü Abdullah D.\'nin (31) her iki elinin de protez olduğunu tespit etti. 11 yıldır protez ellerle ve ehliyetsiz araç kullandığı belirlenen sürücüye 4 bin 200 TL ceza yazılırken, araç trafikten men edildi.
Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğü ekipleri, şehir merkezinde rutin kontrolleri sırasında 20 PP 483 plakalı otomobili şüphe üzerine Bedesten Çarşısı önünde durdurdu. Sürücü Abdullah D.\'den ehliyet ve ruhsat isteyen trafik ekipleri, sürücünün iki elinin de protez olduğunu fark etti. Trafik ekipleri sürücüye protez ellerle araç kullanması yönünde doktor raporunun olup olmadığını sordu. Raporu olmadığını belirten Abdullah D. \"Kaç defa müracaat ettim ancak raporu alamadım. Hatta evrakım hastanede\" diyerek kendi savundu.
15 YILDIR KULLANIYORUM
Ehliyeti olmadığını, 2007 yılında elektrik akımına kapılarak her iki elinin bileklerinden kesildiğini kaydeden Abdullah D., aracın ise eşinin üzerine olduğunu ifade etti. Aracın trafik sigortasının da olmadığını belirten Abdullah D., \"15 yıldır araç kullanıyorum. 11 yıldır da hareketli protezlerle trafiğe çıkıyorum. Ehliyet almak için başvuracağım. Yaptığımı doğru bulmuyorum. Ne yapayım?\" dedi.
TRAFİK EKİPLERİNİN DİKKATİ PROTEZLİ SÜRÜCÜYÜ ORTAYA ÇIKARDI
Trafik ekiplerinin dikkati sonrası yakalanan sürücü, diğer sürücülerden de tepki gördü. Bu şekilde otomobil kullanmasının doğru olmadığını sürücüye anlatan trafik ekipleri, kurallara uyulması konusunda da uyardı.
OTOMOBİL TRAFİKTEN MEN EDİLDİ
Ekipler, sürücü Abdullah D.\'ye ehliyetsiz araç kullanmak ve trafiği tehlikeye düşürmek suçlarından 2 bin 50 lira, araç sahibi olan eşi Çiğdem D.\'ye ise ehliyetsiz sürücüye araç vermekten 2 bin 150 TL ceza yazdı. Araç ise trafikten men edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------
-Polisler aracı durdururken
-Polis sürücü ile konuşurken
-Protezli sürücüden detay
-Diğer sürücüler protezli sürücü ile konuşurken
-Protezli sürücü kendini savunurken
-Sürücü polis aracının başında iken
-Polis ekiplerinden detay
-Polis sürücü ile konuşurken
-Protezli sürücü polisin verdiği evrakları imzalarken
-Protezli sürücü yürürken
-Olay yerinden detay

HABER-KAMERA: SATILMIŞ AKKAŞ/AFYONKARAHİSAR (DHA)

========================================================

DOĞUM GÜNÜNDE DENİZDE KAYBOLAN LİSELİ ATAKAN’IN CESEDİNE ULAŞILDI

TRABZON\'un Vakfıkebir ilçesinde serinlemek için girdiği denizde kaybolan lise son sınıf öğrencisi Atakan Biber’in (18) cesedi bulundu.

Olay, dün Vakfıkebir ilçesi sahilinde meydana geldi. Tonya Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Atakan Biber, arkadaşları ile serinlemek için denize girdi. Atakan, bir süre sonra denizde çırpınmaya başladı, ardından gözden kayboldu. Gencin arkadaşlarının haber vermesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, durumu Sahil Güvenlik Komutanlığı\'na bildirdi. Bölgeye gelen dalgıç ekipleri, denizde kaybolan Atakan Biber için arama çalışması başlattı. Kıyıda toplanan vatandaşlar da arama çalışmalarını izledi.

Arkadaşları ile doğum günü kutlaması için gittiği sahilde girdiği denizde kaybolan Atakan’ın cansız bedenine ulaşıldı. Kayıp gencin cesedi, Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait helikopterin havadan, teknelerin ise denizde yüzeyi tarayarak yürüttüğü çalışmalarda Rize’den gelen Deniz Polisi Su Altı Timi dalgıçlarınca bulunduğu denizden çıkarıldı.

Tonya Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Atakan Biber’in cesedi, Vakfıkebir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

Öte yandan üniversite hayali olan Biber için okulunda anma ve karne töreni yapılacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Kaybolan gencin denizden çıkarılışı
Çevreden görüntüler

HABER KAMERA: İnan KALYONCU/DHA
 
=======================================================

OLTALARINI ALIP EVDEN ÇIKTI, 3 SENEDİR HABER ALINAMADI

İZMİR\'in Menemen ilçesinde yaşayan Parkinson hastası Cemal Gökmen\'den (63), balık tutmak için oltalarını alıp, evden çıktığı 10 Ağustos 2015 tarihinden bu yana haber alınamıyor.

İlçeye bağlı İstiklal Mahallesi 7437 Sokak\'ta, eşi Ayla (57) ve güvenlik görevlisi oğlu Serdar Gökmen\'le (29) birlikte yaşayan Parkinson hastası, 2 çocuk sahibi Cemal Gökmen, şikayetleri artınca Menemen Devlet Hastanesi\'nin nöroloji servisinde tedavi görmeye başladı. Gökmen, bir süre sonra sanrı görmeye başlayınca ailesi, durumu doktoruna bildirdi. Doktor, sanrının, kullanılan ilaçlardan kaynaklanabileceğini söyledi. Ayla Gökmen\'in anlattığına göre, psikolojisi bozulan eşi, kanepenin altında kızının yattığını zannedip, \"Kızım, gel buraya, çık oradan\" demeye, \"Evimizi taşlayacaklar, hazırlıklı olmamız gerek\" deyip, balkona taşlar yığmaya, bekar olan oğlunun evlendiğini iddia etmeye başladı.

Balık avını çok seven Cemal Gökmen, ailesi psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle av için izin vermeyince, yaklaşık 3 sene önce evden habersiz çıktı. Olta takımının yerinde olmadığını gören aile fertleri, Gökmen\'in sürekli avlanmaya gittiği, Aliağa\'daki Güzelhisar Çayı\'na gitti. Yaşlı adam, burada bulunamayınca Gökmen ailesi, durumu polise bildirdi. Çay ve çevresi, deniz polisi ile sahil güvenlik ve AKUT ekiplerince arandı; ancak Cemal Gökmen\'in izine rastlanmadı.

\'BEN HER GÜN ÖLÜYORUM\'

Ayla Gökmen, yaklaşık 3 senedir eşinden haber alamadığını belirterek, \"Polis, eşim kaybolduktan sonra eşimin borç verdiği bir telefoncu ve 1- 2 kişiyi sorguladı; ancak bir şey çıkmadı. Ölen, bir kere ölür; ama ben gözlerim yolda, her gün ölüyorum. Sağ ya da ölü hiçbir haberini alamadım. Öldüğünü bilsek hiç olmazsa yeri belli olur, mezarı belli olur. Yetkililerden yardım bekliyorum\" dedi.


GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Cemal Gökmen\'in fotoğrafı 
- Ayla Gökmen ile röp.
- Genel ve detay görüntü

Haber: Davut CAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

===================================================

BANKADAN ÇEKTİĞİ KREDİYİ ÖDEYEMEYİNCE BAŞINA GELMEYEN KALMADI

DENİZLİ\'de, daha önce güvenlik görevlisi olan 34 yaşındaki Emrah Hazır, 7 yıl önce çektiği bir krediyi ödeyemeyince başına gelmeyen kalmadı. 
Geçmişte bir işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışan Emrah Hazır, 2011 yılında bir bankadan çektiği krediyi ödeyemedi. 7 bin 500 liralık ödenmeyen kredi nedeniyle banka haciz işlemi başlattı. Haciz işlemi Emrah Hazır\'a kefil olan arkadaşına uygulandı. Hazır da krediyi çekerken \'İşsizlik kredi destek sigortası\' yaptırdığını ve ödenmeyen kredinin bu sigortadan karşılanması gerektiğini belirterek, haciz işlemi başlatan bankaya, 2013 yılında Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi\'nde maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açtı. Hazır, haciz işlemini başlatan banka avukatına da Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi\'nde görevini kötüye kullandığı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat davası açtı. Dava kapsamında Hazır, mahkemeye icraya verildiğini için bunalıma girdiğini ve bipolar bozukluk tedavisi gördüğünü belirterek, sağlık raporunu sundu.
Bankaya yönelik Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi\'nde açılan davada hakim, Hazır\'ın verdiği sağlık raporu gerekçe gösterip, Denizli 3. Sulh Hukuk Mahkemesi\'ne yazı yazıp, dava açma ehliyetinin yerinde olup olmadığının araştırılmasını istedi. 3. Sulh Hukuk Mahkemesi de Hazır\'ın dava açma ehliyetinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için 3 ayrı hastaneden rapor alınmasını istedi. Pamukkale Üniversitesi Hastanesi, Denizli Devlet Hastanesi ve İstanbul Adli Tıp Kurumu\'ndan alınan 3 ayrı raporda, Hazır\'ın dava açma ehliyetinin bulunduğu raporu verildi. Mahkeme Hazır\'ın tazminat talebini yerinde bulmadı. Ancak Hazır, mahkemenin bu kararına itiraz etti. Yargıtay 11\'inci Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Ancak bu defa da 3. Asliye Hukuk Mahkemesi\'nde banka avukatına yönelik açılan davada, avukatın talebi üzerine, Hazır\'ın yine dava açma ehliyetinin olup, olmadığının araştırılması için 2. Sulh Hukuk Mahkemesi\'ne yazı yazılıp, araştırılmasını istendi. Ne olduysa bundan sonra oldu. İddiaya göre davacı Hazır\'ın babası Sami Hazır, 2. Sulh Hukuk Mahkemesi\'ne giderek, oğlunun küçük yaşta hiperaktif olarak görüldüğünü, yaşının ilerlemesiyle sorunların büyüdüğünü, rahatsızlıklarının arttığını söyleyip, kısıtlanması istedi.
\"RAPORDA BAŞKA İSİM İDDİASI\"
2. Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi, davacı Emrah Hazır\'ın akli rahatsızlığının olduğunu, vesayet altına alınması gerektiğini belirtti. Babanın, oğlu için \"Küçük yaşta hiperaktif olarak görüldüğünü, yaşının ilerlemesiyle sorunların büyüdüğünü, rahatsızlıklarının arttığını, kısıtlanması istenilen \'Ozan\'ın aşırı derecede borçlanma, uyumama, uyum sağlamakta zorlanma gibi problemlerinin olduğunu\" belirttiğini vurguladı. Bu nedenle kısıtlanarak babasının vasi olarak atanmasına karar verdi.
Hazır, mahkemenin kararını okuduğunda şoke oldu. Kararın ardından araştırma yapan Hazır, babasının mahkemeye kendisinin ruh sağlığıyla ilgili bir beyanda ve talepte bulunmadığını ve mahkemenin verdiği kararın da \'Ozan\' isimli başka bir kişiye ait olduğunu, yanlışlıkla verildiğini belirtip, itiraz etti. Baba Sami Hazır da kendisinin bir başvurusu olmadığını ve oğlunun ruh sağlığının da yerinde olduğunu belirten bir dilekçeyi mahkemeye sundu. İtirazın ardından mahkeme tekrar rapor istedi. İstanbul Adli Tıp Kurumu\'ndan alınan sağlam raporuna rağmen, mahkemenin verdiği karar değişmedi. 
\"SONUNDA BENİ DELİ EDECEKLER VE RUH SAĞLIĞIMI BOZACAKLAR\"
Emrah Hazır, mahkemenin kararının hayatını kararttığını belirtip, \"Benim için verilen karar aslında başkası için verilmiş. Benim dosyam ile \'Ozan\' isimli kişinin babasının aynı mahkemeye verdiği dilekçe karışmış. Benim babam, benimle ilgili mahkemeye hiç gitmedi. Mahkemeden yapılan hatanın düzeltilmesini istedik, ancak yaptığımız bütün itirazlara rağmen düzeltme yapılmadı. Benim için verilen kararla dava açma ehliyetim elimden alındığı için, diğer açtığım davalar tek tek düşüyor. Kaç kere akli dengemin yerinde olduğunu belirten sağlam raporları almama rağmen, mahkemeler sürekli hastanelere sevk ediyor. Sonunda beni deli edecekler ve ruh sağlığımı bozacaklar. Alınan bu karar bir an önce düzeltilmeli\" dedi. Hazır, kararın düzeltilmesinin ardından, kendisine bu mağduriyeti yaşatanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını da kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Emrah Hazır\'ın yaşadıklarını anlatması
-Hazır\'ın, mahkeme evrakları ve belgeleri incelerken görüntüsü
-Hazır\'in adliyede girip, çıkarken görüntüsü
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, DHA) 

=================================================

ZIPKINLA 51 KİLOLUK AKYA AVLADI

MUĞLA\'nın Datça ilçesinde, zıpkınla dalış yapan Rohat Basut (29), 160 santimetre boyunda ve 51 kilo ağırlığında dev akya avladı.

Datça\'da, 4 yıldır profesyonel dalış gerçekleştiren Rohat Basut, Ege Denizi Gökova Körfezi Gereme açıklarında zıpkınla çıktığı balık avında, hayatının en büyük avını yakaladı. 3 arkadaşı ile birlikte dalış yapan Basut, 26 metre derinliğe indiğinde agaşon (ses) yaparak, bir süre bekledi. Çıkardığı sese aldanıp, kendisine yaklaşan dev balığı gören Basut, ilk atışında hayvanı baş kısmına yakın yerden vurdu. Hayvanı öldüremeyen Basut, uzun süren uğraşlar sonucu ikinci atışını yaparak, balığı yakalamayı başardı.

Arkadaşlarının da yardımıyla 50 dakikalık mücadelenin ardından dev balığı tekneyle çıkarmayı başaran Rohat Basut, Datça\'da ilk kez bu kadar büyük akya ile karşılaştığını söyledi. Datça Yarımadası\'nın kuzeyinde, Ege Denizi kıyılarında dalışlar yaptığını anlatan Basut, \"Arkadaşlarımla birlikte bu kez de Gereme açıklarında dalış yapıyorduk. Ava çıkarken, büyük bir balık vuracağımı hissediyordum. Adeta içime doğdu; ancak doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar büyüğünü bende beklemiyordum\" diye konuştu. 

Nefesle 40 metreye kadar dalışlar yapabildiğini belirten Basut, \"2,5- 3 dakika kadar deniz dibinde kalabiliyorum. Dalgıçlık profesyonellik gerektiriyor. Çok uzun süreli eğitimler ve tecrübe gerektiriyor. Kimse eğitim almadan dalış yapmaya heveslenmesin\" dedi. Rohat Basut, yakaladığı dev balığın bir bölümünü parçalayıp, buzlukta saklayacağını, kalan bölümüyle ise arkadaşlarına ziyafet çekeceğini söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Datça\'da Gökova körfezinde zıpkınla avlanan dev akya, tekneden karaya indirilirken…
- Rohat Basut, dev balığı nasıl yakaladığını anlatırken
- Dalgıçlar, yakalanan balığı hep birlikte tartarlarken

Haber- Kamera: Mehmet ÇİL / DATÇA (Muğla), (DHA)

==================================================

SİVAS\'IN TEK OT SÜPÜRGECİSİ, TEKNOLOJİYE MEYDAN OKUYOR

SİVAS\'ta yaşayan Nihat Dirim, 20 yıldır ot süpürge üretimi yaparak geçimini sağlıyor. Kentteki tek ot süpürge üreticisinin kendisi olduğunu ifade eden Didim, çırak bulamamaktan şikayet ediyor.
Ot süpürgecilik mesleğini 20 yıldır sürdüren evli ve 2 çocuk sahibi Nihat Dirim (50), 2 yıl önce Tokat\'ın Niksar ilçesinden Sivas\'a taşındı. Toptancılar Sitesi içerisinde kendi atölyesini kurarak ot süpürge imal işini burada sürdürmeye başladı. Ailesinin tamamına yakınının yaklaşık 150 yıldır ot süpürge imal ettiğini söyleyen Dirim, Vezirköprü veya Niksar\'ın köylerinden aldığı süpürge otunu işleyerek satışa sunuyor. 5 çeşit ot süpürge yapan Dirim, bunları Sivas ve ilçelerine satarak geçimini sağlıyor. Ortalama bir süpürgenin yapımının 20-25 dakikada sürdüğünü ve günde 40-50 arasında süpürge yaptıklarını belirten Dirim, ot süpürgeye olan talebin her geçen gün azaldığını söyledi. Dirim \"Süpürge, daha çok müstakil evlerde kullanılıyordu. Apartmanlaşma ve teknolojik aletlerle birlikte kullanım azaldı. Şimdi köylere kaldı, daha çok köylüler alıyor. Bunların dışında okullar alıyor, saplı olanları okullar alıyor. Resmi dairelerden alanlar var. Sivas\'ta bu işi yapan başka kimse yok. Ben de çırak bulamıyorum. Çırak bulamadığım için de ailemle birlikte çalışmak zorunda kalıyorum. Türkiye\'de de en çok Adapazarı, Edirne, Çarşamba, Balıkesir gibi illerde süpürge yapılıyor. Oralar, bizim buralar gibi değil, 40-50 kişinin çalıştığı yerler var. Adapazarı\'nda borsası var, resmi olarak borsayla çalışıyorlar ama Sivas\'ta bir tek ben yapıyorum\" dedi. 

\'ÇOK ZAHMETLİ BİR İŞ\'
Süpürge yapmanın çok zahmetli bir iş olduğunu söyleyen Dirim \"Öyle herkesin yapacağı bir iş değil. Çok fazla emek istiyor. Sonuçta bu bir el sanatı. Eski cihazlarla üretim yapıyoruz. Normalde elle yapılan bir iş ama bir tane dikiş makinemiz var. Onu da yeni aldık. Teknolojiye yakın tek o var, onun dışında hep el yapımı. Sadece dikişi makinede yapılıyor. Süpürgelerimiz 8, 10, 12 liraya kadar değişen fiyatlarda satılıyor. Dolgunluğuna göre, kilosu arttıkça fiyatı da artar. Talep eskiye göre azaldı. Eskiden kamyonla satılıyordu\" ifadelerini kullandı. 

Görüntü Dökümü:
-Atölyeden görüntüler
-İşlenmemiş süpürge otları
-Süpürge üretimihnden görüntüler
-Dirim\'in konuşmaları

Haber-Kamera: İrfan ÖZŞEKER/SİVAS, (DHA) 

(410 mb -HD)

==================================================

POLİSTEN FUHUŞ OPERASYONU

ANTALYA\'da düzenlenen fuhuş operasyonunda 1 kişi gözaltına alınırken, yabancı uyruklu 3 kadın fuhuştan kurtarıldı.
Antalya Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri, Muratpaşa ilçesindeki bir otelde yabancı uyruklu kadınların fuhşa zorlandığı bilgisine ulaştı. Ekipler, Lara\'da bulunan bir otele yaptığı operasyonda, kadınları fuhşa zorladıkları öne sürülen 1 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonda fuhşa zorlanan 2\'si Moldova, diğeri Belarus uyruklu 3 kadın kurtarıldı. Sağlık kontrolü sonrasında ifade alma işlemi tamamlanan yabancı uyruklu kadınlar, İl Göç İdaresi\'ne teslim edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------
Fuhuştan kurtarılan kadınların göç idaresine sevki sırasında çekilen polis kamerası

Haber: Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA, (DHA)

=====================================================

EVİN ODASINDAKİ CAM KOVANDA ARILARIN BAL YAPMASINI İZLİYOR

KARABÜK\'te, bir kamu kurumunda işçi olarak çalışan Osman Aslan(38) merakını gidermek için köyde babasının evinin bir odasının duvarına monte ettiği cam kovanda arıların bal yapmasını izliyor. Evin dışına uzanan borudan cam kovana giren arılar bal yapıyor.

Evli ve 2 çocuk babası Osman Aslan, arılara olan merakını gidermek için Sipahiler Köyü\'ndeki baba evinin bir odasının duvarına cam kovan monte etti. Cam kovan ile pencere kenarındaki dış duvar arasında da delik açıp hortum yerleştirdi. Arılar hortumdan 11 çıtanın bulunduğu cam kovana bal yapmak için girip çıkarken Aslan ailesi de arıların bu çalışmasını canlı olarak izliyor. Osman Aslan, \"Arılara olan sevgim, muhabbetim, onlarla olan sürekli beraber olmak, sürekli onları takip etmek, onlarla ilgilenmeyi istediğim için odaya cam kovan koymak istedim. Burada ana arıyı, yavru arıyı, bal gelişini görmek istedim. Ana arının durumunu, yumurtasının çıkımını, her şeylerini buradan izleyebiliyorum. Köyde ilk görenler çok şaşırıyor. Arılar kendisini göstermez dediler. Ama arılar normal çalışmasına devam ediyor. Onlara buradan ana arıyı gösterebiliyoruz. Bu bazılarını arıcılığı da tetiklemiş oluyor. Kızım arının yanına yaklaşamazdı ama şimdi arılara bakabiliyor. İnsanlara özenti haline geliyor bu durum.\" dedi.

Arılara bakım yapmak zorunda olduklarını belirten Aslan, \"Bakım yaptığımızda arıların hastalık durumlarını öğrenmek için bazen kovandan çıkartıyoruz. Bu durumda evin içerisi arı dolmuş oluyor. Kovan girişine vana koymayı düşünemedik. İlerleyen zamanlarda oraya vana ile arıların dışarıdan girişini ve içeriden de çıkışını engelleyerek bakımlarını yapmak gerekiyor. İnşallah geliştireceğiz.\" diye konuştu.

Yaşar Aslan (61) ise oğlunun evin içerisine cam kovan fikrini ilk duyduğunda karşı çıktığını ancak cam kovan odaya monte edildikten sonra kendisinin de bu duruma büyük merak sardığını ifade ederek, \"Arılarla 24 saat beraberim. Onlarla yatıp onlarla kalkıyorum, devamlı yanlarındayım. Daha yüzümü yıkamadan nasıl çalışıyorlar diye onların yüzüne bakıyorum. Sabaha kadar seslerini dinlemek hoş oluyor, zevkli oluyor. Bana bir nevi arkadaş ve yoldaş oluyorlar.\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Pencere kenarındaki tahta ve borudan arıların girip çıkması
-Odadaki cam kovan ve içerisindeki arıların çalışması
-Osman Aslan ve babasının cam kovandaki arıların çalışmasını izlemesi
-Osman Aslan\'ın açıklaması
-Yaşar Aslan\'ın açıklaması 

Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/KARABÜK,(DHA)

=====================================================

47 YILDIR RUHUNU MÜZİKLE TEDAVİ EDİYOR 

AMASYA\'da müzik evi işleten Atilla Pazar (63), müzik aşkı ile evinin bir odasını müzik aletlerine ayırarak boş zamanlarında enstrümanlarla ruhunu tedavi ediyor.

Amasya\'da müzik evi işleten ve evinin bir odasını müzik aletleriyle donatarak günün yorgunluğunu enstrümanlarla müzik icra ederek atan Atilla Pazar, “Bu sayede ruhumu müzikle tedavi ederek terapi yapıyorum” dedi.Eskiden müzik aleti bulmakta zorluk çekildiğini ifade eden Pazar, \"Şimdi anne-babalar bu imkanı çocuklarına çok güzel veriyor. İki çocuğuyla birlikte gelip, birine keman, birine gitar alabiliyor. Veya saz alabiliyor. Şimdi ortam daha iyi, bizim zamanımızda yokluk vardı. Biz bu kadar öğrenebildik. Enstürmanlar insanın ikiz kardeşi gibi, sen çalıyorsun o söylüyor. Teline vuruyorsun o yine söylüyor. Kendin mırıldanabiliyorsun. Müzikle uğraşırlarsa bu onlara terapi oluyor. Moral veriyor\" diye konuştu.
Evinin bir odasında 85 adet müzik aletinin olduğunu belirten Atilla Pazar, \"Müzik benim için hayatımın vazgeçilmezi. Yaklaşık 30 müzik enstrümanı çalabiliyorum. Besteler yapıyorum. Ud, keman ve cümbüş, tambur, saz gibi müzik aletleri ile zamanı geçirmeye çalışıyorum. İş yerimden arta kalan zamanlarımı enstrümanlarla donattığım evimin bir odasında müzik yaparak stres atıp terapi yapıyorum. Yorgunluğumu bu sayede atmış oluyorum” diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
--------- --------------
-Müzik evinin dışından detay
-Müzik evindeki enstürmanlardan detay
-Evinin odasındaki enstürmanlardan detay
-Röportaj
-Diğer detaylar

(SÜRE: 4:59-BOYUT 558 MB)

Haber-Kamera: Sinan HARMANCI/AMASYA,(DHA)-

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir